1)BALÇOVA'DA ROLLER DEĞİŞTİ
İZMİR'in Balçova ilçesinde belediye başkanlığına yeniden aday olan Mehmet Ali Çalkaya'nın adaylığı, yapılan itiraz üzerine Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından düşürüldü. CHP Genel Merkezi, 15 yıl görev yapan Çalkaya'nın yerine, eşi Fatma Çalkaya'yı (50) aday gösterdi. 31 Mart seçimlerini kazanması halinde eşi Mehmet Ali Çalkaya'dan görevi devralacak olan Fatma Çalkaya, Çalkaya Ailesi için rollerin artık değiştiğini söyledi. Evde kocasıyla birlikte işleri yaptıklarını da belirten Fatma Çalkaya, "İşleri birlikte yaparız. Yemeklerin çoğunu o yapar. Şimdi 'Rolleri değiştirdik. Çamaşır ve bulaşığa da gireceğim' diyor ama biz zaten bunu evde yapıyorduk" dedi. İzmir'in Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, 31 Mart yerel seçimleri için yeniden aday oldu. Ancak adaylığı, YSK'ya yapılan şikayetin ardından, aldığı ve daha sonra paraya çevrilen 11 ay 20 günlük ceza nedeniyle düşürüldü. Çalkaya'nın adaylığının düşürülmesinin ardından, CHP Genel Merkezi, başkan adayı tercihini ilçede 15 yıl belediye başkanlığı görevini yürüten Çalkaya'nın eşi Fatma Çalkaya'dan yana kullandı. CHP'nin Balçova'daki adayı Fatma Çalkaya, daha önce birlikte seçim çalışması yürüttüğü eşi için oy isterken, şimdi de seçmenden kendine oy istiyor. Çalkaya çiftinin seçmenle buluşması da ilginç görüntülere sahne oldu. Seçim çalışması esnasında Mehmet Ali Çalkaya, "Merhaba, ben belediye başkanı" derken, Fatma Çalkaya da aynı seçmeni, "Merhaba ben de başkan adayı" sözleri ile karşıladı.
'SEÇİM ÇALIŞMASINDA ADAY OLAMAYACAĞI HABERİ GELDİ'
Mehmet Ali Çalkaya'nın aday gösterilmesinin ardından hemen çalışmalara başladıklarını anlatan Fatma Çalkaya, eşinin adaylığının düşürüldüğü haberini, seçim çalışması esnasında aldıklarını belirterek, "Eşimin adaylığı daha sonra düşürüldü. Tekrar seçilemez haberi geldiğinde biz muhtarlıkları dolaşıyorduk. Zor bir dönem yaşadık. Sandığın iradesine ters gelen bir karar alındı. Sandıkta yapamadıklarını, masa başında yaptılar ve eşimin adaylığını düşürdüler. Bu demokrasiye, milli iradeye vurulan bir darbeydi. Genel merkez de 'Yapılan kumpası nasıl bozabiliriz' diye bir refleks geliştirdi sanırım. İade-i itibarını düşünerek beni aday gösterdi" dedi.
'FATMA ÇALKAYA OLARAK SEÇİM MEYDANLARINDAYIM'
Mehmet Ali Çalkaya'nın eşi olduğunu ancak seçim meydanlarına Çalkaya'nın eşi olarak değil Fatma Çalkaya olarak çıktığını da kaydeden Çalkaya, şunları söyledi:
"Partiye üyeliği olan ve partim için 15 yıldır çalışan biriyim. Siyasete çok da uzak değilim. Çok aktif bir insanım. Bana göre doğru bir karar. Hak ettiğimi düşünüyorum. 15 yıldır eşimle birlikte çalışıyorum. O sabahları belediyeye ben de, semt evlerine gidiyordum. Burada çok güçlü bir örgütlenme modelimiz var, çok aktif görev aldım. Belediye işlerine çok uzak değilim. Eşimin bana sorduğu benim de ona sorduğum konular oluyor. Birlikte istişare ediyoruz. Her gün mutlaka 5- 6 ev geziyorum. Sürekli sokaklardayım, Balçovalıyım. Burada yaşayanları çok iyi tanıyorum, onlarla birlikte nefes alan biriyim. Farklı değilim. Onlar da beni öyle kabul etti. Burada bir tanınırlığımın olduğunu düşünüyorum."
'PARA DEĞİL DOST BİRİKTİRMİŞİZ'
Mehmet Ali Çalkaya'nın adaylığının İlçe Seçim Kurulu tarafından düşürüldüğünde yaptıkları mitingi hatırlatan Fatma Çalkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eşimin adaylığı düşürüldüğünde yaptığımız miting esnasında bir çok insanın ağladığını gördüm. Yaşlı insanların ağladığına tanık oldum. Biz Balçova'da dost biriktirmişiz, büyük bir aile olmuşuz. Onu gördük. Biz para değil dost biriktirmişiz. Mehmet Ali Çalkaya'nın iyi bir belediye başkanı ve iyi bir eş. Eşim bir iş kolik. Evliliğe karar verdiğimiz zaman 'Beni iyi tanı. Önceliğim iş' demişti. 17 yaşından beri çok büyük mücadeleler verdi, tırnağı ile kazıyıp bu mevkilere geldi. 'İş her şeyden önce gelir. Benimle bu yola çıkmaya hazır mısın' demişti. Ben bunu bilerek evlendim. Çok hırslıdır, tuttuğunu koparır. Asla pes etmez. Evde ise iyi bir eştir. Bizim evde demokrasi işler. İşleri birlikte yaparız. Yemeklerin çoğunu o yapar. Şimdi 'Rolleri değiştirdik. Çamaşır ve bulaşığa da gireceğim' diyor ama biz zaten bunu evde yapıyorduk."
'BİR BAŞKA KADIN EL VERECEK'
Seçildiği takdirde ilçede yapmayı planladıklarını anlatan Fatma Çalkaya, "Balçova'da kadının adı var. Kadın üye sayısının en fazla olduğu ilçe Balçova. Burada kadınlar hayatın içinde, örgütlü, her alanda kadının adı var. Şimdi bir başka kadın onlara el verecek. Biz kadın olarak burada kadın hareketini daha üst seviyelere çıkaracağız. Bir de kadın belediye başkanı eklenecek ve kadının sesi buradan daha da yükselecek. Mart'ın sonu bahar olacak. Önce Balçova'dan açacak çiçekler sonra tüm Türkiye'ye yayılacak" dedi.
'TARIMLA UĞRAŞIRIM'
Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya da görev süresinin ardından yeni bir hayatın kapısının kendisi için aralanacağını belirtti. Emekli olduğunu ancak kahvehane kültürünün bulunmadığını söyleyen Çalkaya, şöyle dedi:
"Oyun oynamayı beceremem. Evde yemek yapmayı çok severim. Bundan sonra da kentin sokakları tek tek dolaşacağım. Ben belediye başkanıyken eşim nerelerde dolaşıyorduysa ben de oralarda dolaşacağım. Bana diyecekler ki 'Bugün şu evde taziye var, git' Ben oraya gideceğim. Mahallede Ayşe bebek dünyaya geldi, o evlere gideceğim. Ben yine bu kentin insanına dokuna dokuna yaşayacağım. Çünkü ben insanı sevdiğim için oturamam. 'Hadi gelin dörtlü bir oyun çevirelim' diyemem. Biraz tarımla uğraşırım. Sebze yetiştiririm. Hibrit olmayan tohum biriktiriyorum. Karadeniz'den organik mısır buldum. Tarım ile ilgili projelere katkı sunmaya çalışırım. Türkiye'nin tarımı hakikaten kötüye gidiyor. Üretici kooperatiflerine yardımcı olurum. Boş durmam. Gün yapmayacağıma göre."
'EŞİM 15 YILDIR BENİ GÖZLEMLİYOR'
Bu ülkenin insanını sevdiğini aktaran Mehmet Ali Çalkaya, ömrünün sonuna kadar hem bedel ödemeye hem de insanlara hizmet etmeye devam edeceğini belirtti. "Bu karar karşısında üzüldünüz mü" sorusuna da yanıt veren Çalkaya, "Hayır, ben 1980'i yaşamış biriyim. Ülkenin insanını seviyorsanız bedel ödersiniz. 'Onlara hizmet etme, otur' diyorlar. Boşver sen onları'. Hayır boşvermeyeceğim. Belediye başkanı olurum, olmam. Onların sorunları ile ilgileneceğim" dedi. Çalkaya, "Eşinize tüyolar verdiniz mi" sorusuna ise Çalkaya, şu yanıtı verdi:
"Gerek yok, 15 yıldır beni gözlemliyor. Benim ne yaptığımı biliyor. Doğuştan gelmez bazı şeyler. Siz her gün mesaiye gelir gibi insanları dolaşıyorsunuz. O da güne gidebilir, partilere gidebilirdi. Ama onun tercihi insanların evlerine gitmek oldu. 15 sene boyunca yeni yılda kentteki yaşlı, ekonomik durumu iyi olmayan insanları dolaştık. O da benimle birlikte dolaştı. Bir sıkıntı olacağını sanmıyorum. O benim yaptıklarımı ben de onun yaptıklarını gözlemleyeceğim. İkimiz de bir birimizden bir çok şey kazandık. Eşim de yoğunluğuna yaşayacak. Biz güzel şeyler başaracağız. O da bu dönem onu yapacak."
Görüntü Dökümü
--------------------
-Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya ve belediye başkan adayı Fatma Çalkaya'nın seçmenle bir araya gelmesi
-Çalkaya çiftinin birlikte parkta yürümesi
-Fatma Çalkaya'nın çocuklarla ilgilenmesi
-Mehmet Ali Çalkaya ve Fatma Çalkaya ile röp.
-Genel ve detay görüntü
Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR, (DHA)
====================================================
2)VAZGEÇMEYEN KADINLARA ÖRNEK OLUYOR
İZMİR'de evlenip 2 çocuk sahibi olduktan sonra kazandığı üniversitenin İç Mimarlık bölümünden mezun olan, İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) Genel Sekreteri Betül Sezgin (45), dernek çatısı altında yürüttüğü Vazgeçmeyen Kadınlar Projesi ile meslek lisesinde okuyan gençlere rol model oluyor. Kadınların mücadeleden vazgeçmediği sürece istediği her şeyi başarabileceğine dikkat çeken Sezgin, hikayesiyle genç kadınların çalışma azmini arttırıyor.
Çalışkan bir öğrenci olmasına karşın Cumhuriyet Kız Meslek Lisesi'ni bitirdikten sonra, 19 yaşında evlenmeyi tercih eden Betül Sezgin, anne olduktan sonra kariyerinden vazgeçmedi. 31 yaşında üniversite sıralarına oturmaya başlayan Sezgin, kızlarından biri anaokulu diğeri ilkokuldayken onlarla birlikte öğrenci oldu. İç mimar olarak hayalini gerçeğe dönüştüren Sezgin, "Evlenirken hayalimde hep üniversite okumak vardı. Arka arkaya hamilelik yaşayınca bu hayalimi ertelemek zorunda kaldım. Ancak vazgeçmedim. Oldukça ağır bir bölümü 4 yılda bitirdim.1 yıl hazırlıkla birlikte 5 yıl üniversiteye gittim. Ev işi, çocuklar ve öğrencilik bir arada çok yoğun bir dönem geçirdim. 5 yıl grip bile olmadım. Çocukları ve evimi ihmal etmemek için çok çabaladım. Okul bitince hemen iş hayatına başladım" dedi.
'KEŞKE KADINLAR DA USTA OLSA'
Dokuz yıldır iç mimarlık yapan Betül Sezgin, eşine ait hukuk ofisini yıkıp yeniden düzenlediğini ve birlikte kullanmaya başladıklarını anlattı. Çok okuduğunu ve mesleğiyle ilgili yurt içi ve yurtdışında pek çok fuara katıldaığını söyleyen Sezgin, geçmişte de dekorasyona hep meraklı biri olduğunu belirterek şunları anlattı:
"Sosyal medyayı çok kullanıyorum. Projelerim devam ederken paylaşımlar yapıyor ve geri dönüşler alıyorum. Yılda 3-4 iş alıyorum. Villa olunca 4-5 ay sürüyor, daireleri ise 2-3 ayda bitiriyorum. Çalıştığım ustalar genelde erkek ama keşke kadınlar da olsa. Boyacılar, seramikçiler hatta tesisatçılar bile kadın olabilir. Ne yazık ki sektörümüzü genelde erkekler oluşturuyor. Onlarla çalışmak kolay değil. Daha derli toplu olmanız lazım. Ben erkek gibi olmayı sevmiyorum. Kadının hangi işte çalışırsa çalışsın feminenliğini yitirmemesi gerekir. Çalışma koşullarımız kirli gibi gözüküyor. Buranın tozunu seviyorum. Malzemeye elleyip dokunuyorum. Bu ortam beni rahatsız etmiyor."
KIZLARI, ANNE VE BABA MESLEĞİNİ BIRAKMAYACAK
Büyük kızı 24 yaşındaki Ceren Sezgin'in kendisi gibi mimarlığı tercih ettiğini belirten Betül Sezgin, 18 yaşındaki küçük kızı Beril Sezgin'in ise Hukuk Fakültesi'nde okuduğunu ve babasıyla aynı işi yapacağını anlattı. Ceren'in işini hep yakından takip ettiğini söyleyen Sezgin, "O mimar ve kendi işini yapmak istiyor. Ama bir yandan da yüksek lisansa hazırlanıyor. Yarışmalara katılıyor. Son projemde o da bana destek oldu. Ceren kentsel ölçekte çalışmalar yapıyor, ben ise iç mekan üzerine çalışıyorum. İşimizin mesaisi hiç bitmiyor. Elimde hep telefon ve projeler. Mimarlık planlı olmayı gerektiriyor. Hayatı planlamayı öğrendim" diye konuştu.
'ÖĞRENDİKÇE HİÇBİR ŞEY BİLMEDİĞİMİ FARK EDİYORUM'
Üniversite yıllarında sivil toplum kuruluşlarına (STK) ilgi duyduğunu dile getiren Sezgin, mezun olduktan sonra İZİKAD'a üye olduğunu söyledi. Aynı zamanda bir rotaryen ve İç Mimarlar Odası Şube Sekreteri olduğunu belirten Sezgin, "STK'larda vakit geçirdikçe besleniyorum, öğreniyorum, öğrendikçe hiçbir şey bilmediğimi fark ediyorum. İZİKAD'daki kadınların hepsi farklı ve hepsinin bir hikayesi var. Dernek olarak Vazgeçmeyen Kadınlar Projesi'ni uyguluyoruz. Meslek liselerine giderek genç öğrencilerle bir araya geliyoruz. 5 kişiyiz, herkes kendini anlatıyor. İçimizde eczacı da var kimya mühendisi de. Gençlere rol model olmaya çalıyoruz. Bizi tırnakları ojeli, makyajlı ve dış görünümlerimize göre değerlendirdiklerinde yaşadığımız zorlukları anlayamıyorlar. Ama bir kadın olarak her zaman kendimize saygımız olması gerektiğini anlatıyoruz. Dış görünüm iş yaşamında da size avantaj sağlar. Arabamda her zaman topuklu ayakkabı ve ceket bulunur. İnşaattan çıkıp bir toplantıya katılabilirim. Temiz ve düzgün bir görünüme sahip olmanız karşı taraftaki saygınlığınızı da arttırır. İnsanın istediklerine ulaşması için çaba göstermesi ve emek vermesi gerekir. Ben vazgeçmedim, buradayım. Uykusuz kaldığım geceler oldu ama mücadeleden vazgeçmedim" dedi.
Görüntü Dökümü
--------------------
-Betül Sezgin'in proje incelemesinden görüntü,
-Betül Sezgin'in ustalara proje anlatımından görüntü,
-Daire içindeki çalışmalardan görüntü,
-Betül Sezgin ile röp.
Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Melis KARAKUZULU / İZMİR, (DHA)
====================================================
3)AĞAÇ DALLARI EK GELİR KAPISI OLDU
MANİSA'nın Yunusemre ilçesinde yaşayan 49 yaşındaki Lütfü Turan Çiftçi, doğadan topladığı kuru ağaç dallarına adeta yeniden hayat vererek, çeşitli obje ve eşyalar üretiyor. Çiftçi, Yuntdağı Obasya yerleşkesinde kurduğu atölyede ürettiği bu ürünleri satarak geçimine katkı sağlıyor.
Doğada bulduğu zeytin ve çam ağaçlarının dallarını değerlendiren, evli 4 çocuk babası lokanta işletmecisi Lütfü Turan Çiftçi, Yuntdağı'nda bulunan Obasya yerleşkesi içerisinde kendisine bir atölye kurdu. Yaklaşık 1 yıl önce ağaç dallarına şekil vermeye başlayan Çiftçi, ailesinin geçimi için lokantacılığın yanı sıra kendisine ek gelir kapısı açtı. Çevreden topladığı ağaç dallarından mumluk, dekoratif çeşme, duvar saati, abajur, çeşitli hayvan figürleri gibi objeler yapan Çiftçi, ürünlerin fiyat aralığının 50- 1000 lira arasında değiştiğini söyledi.
Çocukluğundan bu yana ahşap ürünlere ilgisinin olduğunu belirten Çiftçi işe başlama hikayesini, "Bir gün doğada yürüyüş yaparken ayağıma bir ağaç dalı takıldı. O an aklıma, 'Kurumuş, atıl vaziyette duran ağaç dallarını nasıl değerlendirebiliriz?' sorusu geldi. 'Ağaç dallarından neler yapabilirim?' diye düşünmeye başladım. Bu sırada dalları ve kütükleri toplamaya başladım. Evimizde kullandığımız ürünlerin bir çoğu kimyasal madde katkılı yapılıyor. Bunun önüne geçmek ve insanların evlerinde daha rahat nefes alması için çeşitli objeler yapmaya karar verdim. Gün geçtikçe kendimi geliştirdim. Ağaç dallarını kesip, yontarak çeşitli hediyelikler ve eşyalar yapmaya başladım" diye anlattı. Zamanla bunun kendisi için bir tutukuya dönüştüğünü belirten Çiftçi, "Obasya Yerleşkesi'nde kendime bir atölye kurdum. Çeşitli ürünler yaparak Obasya yerleşkesine ziyarete gelenlere satıyorum. Zaman zaman bu bölgede yaşayan insanlar da ürünlerimi görmeye geliyor. Doğa yürüyüşünde ayağıma takılan bir ağaç dalının ileride geçim kaynağıma ek gelir olarak yansıyacağı hiç aklıma gelmezdi. İleride seri üretime geçmeyi düşünüyorum" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
--------------------
-Obasya Yerleşkesi'nden görüntü
-Atölyeden görüntü
-Lütfü Turan Çiftçi ile röp.
-Genel ve detay görüntüler
(Haber-Kamera: Cemil SEVAL / MANİSA, (DHA)
===================================================
4)OLTU TAŞINA SERTİFİKA GELİYOR
ERZURUM'da artık Oltu taşı ürünleri sertifikalı satılacak. Kültür ve Turizm Müdürü Cemal Almaz, hazırladıkları projeyle Oltu taşı ürünü satan işyeri sahiplerini eğitime alacaklarını belirtti. Almaz, eğitim sonrası Erzurum'da Oltu taşı ürünü tespih ve takı eşyalarının sertifikalı olarak satışının yapılacağını bildirdi. Oltu taşında sertifika uygulamasına olumlu bakan işletmeciler ise denetimin iyi yapılmasını ve özellikle de internet üzerinden yapılan satışlara dikkat edilmesini istedi.
Erzurum'un Oltu ilçesinde yeraltından çıkarıldıktan sonra başta tespih olmak üzere çeşitli süs ve takı eşyası olarak üretilen kara elmasın sertifikalı olarak satılması için çalışma başlatıldı. Son yıllarda ithal edilen Rus taşının Oltu taşına büyük darbe vurduğunu belirten Kültür ve Turizm Müdürü Cemal Almaz, esnafın da talebiyle bir proje hazırladıklarını söyledi. Bazı işyerlerinde Oltu taşı yerine Rus taşı satıldığını bunun Erzurum'a zarar verdiğine dikkat çeken Almaz, "Bu durum Oltu taşının haklı şöhretine gölge düşürüyordu. Biz istedik ki Oltu taşı satıcılarını sertifika verelim. Sertifikası olmayan satış yapamasın" dedi.
Esnafın, konunun uzmanı hocalar tarafından eğitime alınacağını belirten Almaz, eğitim sonrası sertifika verileceğini bildirdi. Esnafın artık işyerinde yapacağı satışlarda Oltu taşını sertifikalı yapacağını vurgulayan Almaz, "İsteyen Rus taşı ürün de satacak ama bunun Rus taşı olduğunu bildirmek zorunda. Biz burada gerçek Oltu taşının değerini korumak istiyoruz. Sertifika süreci başladıktan sonra esnafa yönelik denetimlerimiz de olacak. Denetimden başarıyla geçene teşekkür edeceğiz, sertifikalı taş satmayan işyerlerine de cezai müeyyidemiz olacak" diye konuştu.
Oltu taşında sertifika projesine destek veren Atatürk Üniversitesi Oltu Meslek Yüksekokulu'nun Dr. Öğretim Üyesi Volkan Çil, esnafın da destek verdiği eğitimlerde Oltu taşıyla ilgili her türlü bilginin verileceğini söyledi.
İNTERNET SATIŞI NASIL DENETLENECEK
Oltu taşında sertifika projesine destek veren işletmecilerden Tahsin Çelik, internetten yapılan satışların da sıkı kontrol altına alınması gerektiğini söyledi. Oltu ile Rus taşını birbirinden ayırmanın çok zor olduğunu belirten Çelik, sertifikanın yanısıra denetleme ve cezai işlem uygulanması gerektiğini bildirdi. İnternet üzerinden satışa dikkat çeken Tahsin Çelik, "İnternet sitelerinden Oltu taşıtespih satılıyor. Ayrıca son zamanlarda kahvelerde de tespih satılıyor. Müşteri bize geldiğinde bunu Erzurum'dan aldım diyor. Bu tür satışların da önlenmesi lazım" dedi.
Görüntü Dökümü
--------------------
-Oltu taşı satılan Rüstempaşa Bedesteni
-İşyerlerinden genel ve detay görüntüler
-Oltu taşı ürünlerinden görüntü
-İşletme sahibi Tahsin Çelik'le röp
-Oltu taşı işletmecilerinden görüntü
-Kültür ve Turizm Müdürü ile röp
-Öğretim Üyesi Volkan Çil ile röp
( Haber-Kamera: Salih TEKİN / ERZURUM, (DHA)