HABER

DHA YURT BÜLTENİ - 3

  Sahiller doldu, caddeler boşaldı Dokuz günlük Ramazan Bayramı tatilini fırsat bilen İzmirliler, tatil beldelerine ve yazlıklara akın edince şehrin en kalabalık yerleri bile boşaldı.

Sahiller doldu, caddeler boşaldı

Dokuz günlük Ramazan Bayramı tatilini fırsat bilen İzmirliler, tatil beldelerine ve yazlıklara akın edince şehrin en kalabalık yerleri bile boşaldı. Kentteki otomobil sayısının azalması cadde ve bulvar trafiğini rahatlatırken, meydanlardaki tenhalık da dikkat çekti.
Ramazan Bayramı tatilinin geçen cuma günü mesai bitimi itibariyle başlamasıyla İzmir kent merkezi tenhalaştı. Kimileri cumartesi günü yapılan Liselere Geçiş Sınavı'nın (LGS) bitmesini bekledi. Sıcaklığın 30 dereceleri aşmasıyla İzmirliler, sevdikleriyle hasret gidermek için ya memleketlerine ya da kentin gözde turizm ilçelerine atın etti. Kentin simgelerinden Alsancak Gündoğdu Meydanı, İzmir Saat Kulesi’nin de bulunduğu Konak Meydanı, Kodron ve Karantina Meydanı’ndaki tenhalık dikkat çekti. Kordon'un çimlerine uzanarak, oturarak sohbet eden yüzlerce İzmirli'den geriye parmakla sayılacak azlıkta kişilerin olduğu yeşil görüntü kaldı. Normal zamanda araçların uzun kuyruklar oluşturduğu kentin en işlek cadde ve bulvarlarında tek tük araçlar görüldü. Özellikle gençlerin sosyalleştiği Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ndeki sakinlik de dikkat çekti. Meydanlarda sadece kuş yemi satanlar, çarşı iznine çıkan askerler ve balık tutan vatandaşların olduğu gözlendi. Gündoğdu Meydanı’nda kuş yemi satan Ulvi Türkseven, Kordon’daki sakinliğe dikkat çekerek, meydanın kuşlara kaldığını söyledi. Türkseven, "Uzun yıllardır burada kuş yemi satıyorum. Tatilin başlamasıyla birlikte İzmir bomboş kalıyor. Bazıları memleketine sevdikleriyle hasret gidermeye gidiyor, bazıları yazlık bölgeleri tercih ediyor. Böyle olunca meydan da kuşlara kalıyor. Genellikle bayramın ilk günü biraz daha kalabalıkken, sonraki günler şehir tamamen sakinliyor" dedi.

Görüntü Dökümü
----------
-Drone cadde ve bulvar görüntüleri
-Drone Meydan görüntüleri
-Muhabir Anonsu
-Kent genelinden genel detay görüntüler
-Ulvi Türkseven ile röp.

Haber: Hande NAYMAN, Mehmet CANDAN / İZMİR, (DHA)

=====================

Bill Clinton'un burnunu sıkarak tanınan 'Erkan Bebek', tatilini Datça'da geçirdi

Bundan 20 yıl önce gerçekleşen binlerce kişinin öldüğü ve yaralandığı 7.5 büyüklüğündeki Marmara Depremi'nin ardından Kocaeli'nin İzmit ilçesini ziyaret eden dönemin ABD Başkanı Bill Clinton'ın kucağına alıp severken burnunu sıkmasıyla dünyanın 'Erkan Bebek' olarak tanıdığı Erkan Işık, 20 yaşında. Bayram talilini Muğla'nın Datça ilçesinde geçiren Işık, Clinton ile en son 10 yıl önce İstanbul'da görüştüğünü bu kez Clinton'un onun burnunu sıktığını söyledi.
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nden sonra İzmit'teki çadır kenti ziyaret eden dönemin ABD Başkanı Bill Clinton'ın burnunu sıkmasıyla tanınan Hacı- Şennur Işık çiftinin 4 çocuğundan 3'üncüsü Erkan Işık, Ramazan Bayramı tatili için Muğla'nın Datça ilçesine geldi. Delikanlı olan Işık, 20 yıllık hayat hikayesini, gelecekten beklentilerini ve hayallerini DHA'ya anlattı. İzmit'te restoran işleten ailesinin yanında çalıştığını belirten Işık, dönemin ABD Başkanı Bill Clinton'ın burnunu sıktıktan sonra yaşamında nelerin değiştiğinden söz etti. Işık, "Yaklaşık 8 yıllık bir kolej hayatım oldu. Bazı ünlülerle, sanatçılarla ve siyasi liderlerle tanışma fırsatı buldum. Tanınır olunca, insanlarla samimi olmaya başladım. Arkadaşlarım, dostlarım, okuldaki öğretmenlerim, hiç tanımadığım öğrenciler, mahallede esnaf ile samimiyet kurdum. Hayatım bu yönüyle değişti" diye konuştu.
SAĞLIK EĞİTİMİ ALMAK İSTİYOR
Merhum hayırsever iş insanı Kadir Has'tan çok büyük destek gördüğünü belirten Işık, lisede bilgisayar ve bilişim teknolojileri eğitim aldığını ancak üniversitede bölüm değiştirmeyi planladığını vurguladı. Işık, sağlık alanında eğitim almak isteğini söyledi. Bill Clinton ile ilişkilerinin uzun yıllar devam ettiğini vurgulayan Işık, "Kendisi 2009 yılında, özel bir firmanın açılış töreni için İstanbul'a geldiğinde beni de oraya davet etmişti. Orada da burnunu sıktım. Hatta orada ilk önce o benim burnumu sıktı. Orada güzel sohbet ettik. Beni ABD'ye de davet etti" dedi. Datça'ya tanıdıklarının daveti üzerine geldiğini söyleyen Işık, "Datça'ya ilk kez geldim. Çok güzel bir yer, havası mükemmel. Tatil amaçlı buradayım ve bir hafta kadar burada kalacağım. Daha sonra İzmit'teki dükkanımızda çalışmaya ve üniversite sınavına hazırlanmaya devam edeceğim" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------
- Erkan Işık (20) ile röp.
- Erkan Işık, Datça'da sahil kıyısında gezerken görüntü
- Erkan Işık, Datça'daki Ilıca gölünü ilgiyle gezerken görüntü

Haber- Kamera: Mehmet ÇİL / DATÇA (Muğla),(DHA)

====================

Yoğurtlu Kopez balığı ile tabuları yıktı

İZMİR'in Foça ilçesinde, yöreye özgü yapılan yoğurtlu Kopez (Gopez) balığı, lezzetiyle damakları şenlendiriyor. Yıllardır Foça sahilindeki restoranında müşterilerine yoğurtlu Kopez balığı yediren Ali Uğur, halk arasında yaygın olan 'yoğurtla balık yenmez' tabusunu yerle bir ediyor.
Ramazan Bayramı tatilini Foça'da değerlendiren tatilciler, farklı lezzetleri tatma imkanı da buluyor. Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin mavi sularından çıkan gizli lezzetler arasında yoğurtlu Kopez (Gopez) balığı, pek bilinmese de tatilcilerin gözdesi haline gelmeyi başardı. Yıllarca garsonluk yaptıktan sonra kendi mekanlarını açan İnan Kılıç ile Mahmut Yaman'ın işlettiği restoran yoğurtlu Kopez balığını yemek için en doğru adreslerden biri. Halk arasında yaygın olan 'balığın yanında yoğurt yenmez' anlayışı balıklı Kopez'le çürütüldü.
'HER BALIĞIN YANINDA YOĞURT TÜKETİLİR'
Foça'da yıllardır müşterilerine yoğurtlu balık yedirdiğini söyleyen restoranın ustalarından Ali Uğur, "Foça'da yoğurtlu balık denince akla ilk biz geliriz. Balığın günlük ve taze olmasına özen gösteriyoruz. Güzelce temizledikten sonra kızgın zeytinyağında pişiriyoruz. Sonra tabağa dizip üzerine sarımsaklı yoğurt koyuyoruz. Onun da üzerine tereyağı ve pul biberi sos olarak döküyoruz. Bu şekilde servise hazır halde geliyor. Yoğurtla balık yenir. Yeter ki balığımız taze olsun. Zaten Foçamızda bayat balık bulamazsınız. Yoğurt, aslında her balığın yanında tüketilebilir. Balığın taze olması koşuluyla" dedi.
Lezzeti ve görüntüsüyle balık severleri kendisine hayran bırakan yoğurtlu Kopez balığı 40 liradan satışa sunuluyor.

Görüntü Dökümü
--------
Balığın yapılışından görüntü
Ali Uğur ile röportaj
Genel ve detay görüntü

Haber: Mehmet CANDAN - Seyfi GÜL - Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR, (DHA)

====================

Tekne ustası 43 yıldır işini aşkla yapıyor

Manisa'da yaşayan tekne yapım ustası 55 yaşındaki Hasan Aktop, çocuk yaşta çırak olarak başladığı meslekte 43 yıldır işini aşkla yapıyor. Aktop, "Bu iş, sevda işi, gönül işi. Denizcilik aşktır. İşimi çok seviyorum. Ben tekne yapmazsam huzursuz olurum" dedi.
Küçük yaşlarda tekne yapımına ilgi duyan Hasan Aktop, İzmir'de yaşarken bir atölyede çıraklık yaparak mesleğe atıldı. İlkokulu bitirdikten sonra ustasının yanından bir an bile ayrılmayan Aktop, adeta kendini işe adadı. 35 yıl önce ustasının ölümüyle işin başına geçen Aktop, 43 yıldır tur, yelkenli ve balıkçı tekneleri yapıyor. İzmir'den Manisa'ya yerleşen Aktop, Şehzadeler ilçesindeki Kömürcüler Sitesi'nde kiraladığı dükkanında işine devam ediyor. Siparişini aldığı 25 metrelik tur teknesinin yapamını sürdüren Aktop, tekneleri çam ağacından yaptığını, en küçüğünün 3 metre, en büyüğünün 40 metre olduğunu ifade etti. Aktop, tekneleri 10 bin - 400 bin lira fiyat aralığında sattığını dile getirdi. Mesleğe 12 yaşında başlayan Aktop, teknenin her denize çıkması gerektiğini vurgulayarak, şöyle dedi:
"Okul çıkışlarımda ustamın yanına gittim. Meraklıydım. İşin bir kenarından tutarak öğreniyordum.. Böyle devam ederek bir gün ustamdan gizli, evimin bahçesinde küçük bir tekne yaptım. Ustam çok beğendi, benimle gurur duydu. Ustam vefat ettikten sonra işin başına geçtim. Türkiye'nin hemen hemen tüm denizlerinde benim yaptığım teknelere rastlayabilirsiniz. Benim yaptığım tekneler için mimar çizimine gerek yok. Ölçülerini, şeklini, kalıplarını hepsini ben çıkartırım. Bu teknecilik bambaşka bir sanattır. Tekne her denize çıkabilmeli. Sağlam yapmak için ağaçları kaliteli kullanmak lazım. Bizim işimiz hatayı kabul etmez. Çok ustalık isteyen bir iş."
Bugüne kadar 20 çırak yetiştirdiğini belirten Aktop, "Ne zaman ki elden ayaktan kesilirim, o zaman yapacak bir şey yok. O zaman mecbur bırakırım. Ama bu iş, sevda işi, gönül işi. Denizcilik aşktır. İşimi çok seviyorum. Ben tekne yapmazsam huzursuz olurum" dedi.

Görüntü Dökümü
--------
-Tekne yapımından görüntü
-Hasan Aktop'un çalışmasından görüntü
-Atölyeden genel görüntü
-Hasan Aktop röp.
-Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Cemil SEVAL / MANİSA, (DHA)

=========================

Sığacık pazar yeri taze ürünlerin adresi oldu

İzmir'in Seferihisar ilçesinde pazar günleri Sığacık Kaleiçi Mevkisi'ndeki dar sokaklarda kurulan Sığacık pazar yerinde kadınlar ev yapımı mantı, gözleme, tatlı ve börek yapıp satarak aile bütçesine katkı koyuyor. Tazelik ve lezzet arayanların uğrak yeri olan pazarda 80 yaşında 'babaanne turşusu' satan da var, el yapımı sabun da.
Türkiye'nin en gözde pazar yerlerinden biri olan Sığacık, Ramazan Bayramı nedeniyle Seferihisar'a gelen tatilcilerle doldu taştı. Sadece Seferihisar'da üretilen ürünlerin satıldığı pazarda ev yapımı gözleme, salça, baklava ve turşu gibi yiyecekler başta olmak üzere, meyve ve sebzeler, hediyelik eşyalar ve giysiler de beğeniye sunuldu. Yaklaşık 10 yıl önce açılan pazarda ilk günden beri satış yaptığını anlatan Mehtap Ermiş, evinin önündeki tezgahında aile ekonomisine katkı sağlıyor. Her hafta saat 05.00'te kalkıp ürünlerin hazırlığına başladığını belirten Ermiş,"Sabaha kadar hazırladığım ürünleri kapının önünde taze taze satıyorum. Kabak çiçeği, lahana, sarma, börek ve mercimekli köfte satıyorum. Bu yıl ilgi tam istediğim gibi değil. Geçen seneyle kıyaslayınca müşteri daha az. Sezonun tam açılmasını bekliyoruz. Ramazan ayının ardından müşteri sayısı umarım artar. Geçimimizin önemli bölümünü buradan elde ettiğimiz gelirle sağlıyoruz. Akmasa da damlıyor" dedi.
ANA KIZ ÜRETİP SATIYORLAR
Pazarın en yaşlı sakinlerinden 70 yaşındaki Şenay Uzun da kızıyla birlikte açtığı tezgahında gün boyu müşterilerini ağırlıyor. Gülen yüzü ve sevimli haliyle ziyaretçilerin en sevdiği esnaflardan biri olan Şenay Uzun, zeytinyağlı dolma, mercimekli köfte, tatlı, sigara böreği ve kurabiye sattığını söyleyerek "Saat 05.00'de kalkıp kendim hazırlıyorum. Tunç Başkan'dan (Soyer) Allah razı olsun. Bu pazar onun sayesinde açıldı. Açıldığından beri biz de buradayız" diye konuştu.
Kızı Elmas Çetin de pazarın hem geçimlerine katkı sağladığını hem de halk arasındaki sosyal dayanışmayı arttırdığını belirterek şunları söyledi:
"Bu pazar açılmadan önce adli sicil kaydımız alındı. Tezgah benim üzerime kayıtlı olduğu için hijyen kursuna gittim. Sağlık raporu ve ikametgahımızı aldılar. Annem de bana burada yardım ediyor. Sığacık pazarı bize ekmek kapısı oldu. Malzemeleri aldığımız esnaf da biz de kazanıyoruz. 10 yıldır burada deneyim kazandığımız için bayramda ne kadar ürün satabileceğimizi ya da mevsimine göre hangi ürünlere talep olacağını tahmin ediyoruz. Tezgahın tamamına yakını gün sonunda bitiyor. Kalanları da dar gelirli ailelerle paylaşıyoruz. Pazardaki herkes birbirini tanır."
BABAANNE TURŞUSU
Ürünlerin hepsinin el emeği olduğunu vurgulayan Nurhan Demir, ilginin ilk zamanlara göre biraz daha düşük olduğunu dile getirerek bayramdan sonra artış beklediklerini anlattı. Börek, keşkek, tarhana, kurabiye ve haşhaşlı açma satan Demir, ürünlerinin tazeliğiyle övündü. Turşucu Gülnigar Efeer (80) de
Sığacık'ın yerlilerinden olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Hayatım boyunca Sığacık'ta çalıştım çabaladım çocuklarımı evlendirdim. Torunlarım oldu. Hayatım boyunca turşu kurdum. Çok sevilip, beğeniliyor. İsmi de 'babaanne turşusu'. Kavanozu 15 liraya satıyorum. Şişeyi 3.5 liraya alıyorum. Salatalık 4 lira. Bazen hepsini satıyorum bazen yarısını. Ne kalırsa bana kar oluyor."
KOKULU SABUN SATIYOR
Pazar yerinde sattığı sabunlarla sokağın kokusunu değiştiren Bahtiyar Yakarışık, en çok sümbül ve portakal çiçeği kokulu sabunların tercih edildiğini belirterek, şöyle dedi:
"Her pazar burdayım. Kalıplayarak sabunları bu hale getiriyoruz. Haftada 100 sepet hazırlıyoruz. Fiyatları 15 liradan başlıyor 80 liraya kadar çıkıyor. Sabunları renklendirip kokulandırıp bu sekilde dizayn ediyoruz. 15 ayrı kokumuz var. Sümbül ve portakal çiçeği çok tercih ediliyor. Daha çok günübirlik olarak dışardan gelenler tercih ediyor ya da belli süre burada tatil yapanlar dönerken alıyor. Satışlardan memnunuz. Bazen tezgahın tamamı bazen yarısı bitiyor."

Görüntü Dökümü
------------
-Pazardaki tezgahlardan genel görüntü,
-Alışveriş yapanlardan görüntü,
-Ev yapımı baklava ve börek çeşitlerinden görüntü,
-Tezgahta satış yapanlarla röp.

Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR, (DHA)

En Çok Aranan Haberler