HABER

DHA YURT BÜLTENİ - 3

  Mahkeme, üzerinde otoyol bulunan arazilerin köylüler adına tesciline karar verdi 'YILAN HİKAYESİNE' DÖNEN BİR KAMULAŞTIRMA DAVASI İzmir-İstanbul Otoyolunun, Kemalpaşa ilçesi bölümündeki arazilerin sahibi olan köylüler, kamulaştırma bedellerini düşük bulunca Karayolları Genel Müdürlüğü ile uzlaşamadı.

Mahkeme, üzerinde otoyol bulunan arazilerin köylüler adına tesciline karar verdi
'YILAN HİKAYESİNE' DÖNEN BİR KAMULAŞTIRMA DAVASI

İzmir-İstanbul Otoyolunun, Kemalpaşa ilçesi bölümündeki arazilerin sahibi olan köylüler, kamulaştırma bedellerini düşük bulunca Karayolları Genel Müdürlüğü ile uzlaşamadı. Bunun üzerine Karayolları tarafından, kamulaştırma bedellerinin tespit ve tescili için dava açıldı. Ancak tespit edilen kamulaştırma bedellerini, ödenek gelmediği için ödemeyen Karayolları, birkaç kez erteleme talep etti. Bunun üzerine hakim, arazilerin sahibi olan köylüler adına tesciline karar verdi. Vatandaşlar ise daha önce tarım yaptıkları şimdi ise otoyol olan arazilerini ne yapacaklarını kara kara düşünmeye başladı.
İzmir-İstanbul Otoyolunun yapımı sırasında, güzergah üzerinde bulunan Kemalpaşa ilçesi Yenmiş Mahallesi'ndeki tarım arazileri, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldı. Ancak Müdürlük, hak sahipleri ile kamulaştırma bedelleri konusunda uzlaşmaya varamadı. Karayolları Genel Müdürlüğü 2013 yılında, kamulaştırma bedellerinin tespiti ve arazilerin tescilinin yapılması için Kemalpaşa Asliye Hukuk Mahkemesi'nde davalar açtı. Bu davalarda yerel mahkemenin belirlediği kamulaştırma bedellerini düşük bulan köylüler Yargıtay'a temyiz başvurusunda bulundu. Yargıtay'ın kararları bozup, bedellerin arttırılması gerektiğini belirtmesi üzerine, davalara yerel mahkemede devam edildi. Mahkeme tarafından bu kez, arazilerin yeri ve büyüklüğüne göre, hak sahiplerine farklı tutarlarda, daha yüksek bedeller ödenmesine karar verildi. Ancak Karayolları Genel Müdürlüğü, ödenek yokluğunu gerekçe göstererek, ödeme yapmak için mahkemeden birkaç kez süre istedi. Hakim sonuçlandırdığı bazı davalarda, kamulaştırma bedellerinin uzun süredir ödenmemesi nedeniyle Karayollarının süre talebini kabul etmeyerek, temyiz yolu açık almak üzere, arazilerin sahipleri adına tesciline karar verdi. Kamulaştırma sırasında yapılan ödemelerin de arazi sahipleri tarafından, yasal faiziyle Karayolları'na geri ödenmesine hükmetti.
'BİZ BU KARAYOLU ÜZERİNDE NE YAPACAĞIZ?'
Davası sonuçlanan hak sahiplerinden biri olan Fulya Ayşen Güleç, üzerinde tarım yaptıkları 12 dönüm tarlaları olduğunu, kamulaştırma ile ellerinde yalnızca 4.5 dönüm kaldığını belirtti. Bugüne kadar aldıkları kamulaştırma bedelinin 450 bin lira olduğunu, 1 milyon 500 bin lira daha alacakları bulunduğunu söyledi. Zararlarının karşılanmasını istediklerini belirten Güleç, "Karayolları, kamulaştırma davasında beklenen ödemeleri yapmadı. Mahkeme, ödemelerin yapılması ile ilgili Karayollarını uyardı. Ancak ödemeler bugüne kadar yapılmadı. Şu anda bu yolun üzerinden geçtiği arazinin tapuda tekrar adımıza tesciline karar verildi. Biz bu otoyol üzerinde ne yapacağız? Biz bu asfalt üzerinde buğday, kiraz tarımı mı yapacağız" dedi. Mağdur edildiklerini belirten Güleç, bundan sonra, kararın kesinleşmesi halinde tapu tescil işlemlerini bekleyeceklarını dile getirdi.
'2 MİLYON TL ALACAKLIYIM'
Davası sonuçlananlardan Ahmet Çakmak (74) da, "Üzerinde kiraz ve zeytin yetiştirdiğim 15,5 dönüm arazimi aldılar. Ben burayı 40 yıl Avrupa'da çalışarak satın aldım. Şimdi mağdurum. Kurumdan 2 milyon lira alacaklıyım" dedi. Çiftçilerden Halil Savran (59) da şunları söyledi:
"8 dönüm arazim gitti. Paramızı beklerken hakim farklı bir karar verdi. Mağduruz. Arazilerimizin üzerine yol, köprü, otoyol yaptılar. Şimdi bunu bozmaya imkan yok. Yerimizi bize geri veriyorlar. Bizden de ödedikleri paraları geri istiyorlar. Biz parayı ödeyeceğiz, onlar da yerlerimizi eski haliyle versinler. Gerekçeli karar gelsin, gerekirse yolu kapatabiliriz."

Görüntü Dökümü
--------
-Kemalpaşa otoyolundan görüntü
-Çevredeki tarım arazilerinden görüntü
-Hak sahipleri ile röp.
-Genel ve detay görüntü

Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR, (DHA)

==================

TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya: 2019 rekorların devam edeceği bir yıl olacak

TÜRSAB Başkanı Firuz Barbaros Bağlıkaya, turizm sektöründe 2019'un rekorların devam edeceği bir yıl olacağını söyledi. Yerli turizmde de sıkıntı görülmediğini belirten Başkan Bağlıkaya, ilk 5 ayda beklentilerin üstünde başarı sağlandığını kaydetti.
TÜRSAB Başkanı Firuz Barbaros Bağlıkaya ve yönetim kurulu üyeleri Erzurum’daki seyahat acentaları yöneticileriyle buluştu. Palandöken Kayak Merkezi’ndeki bir oteldeki toplantıya Vali Okay Memiş ile Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen de katıldı. Erzurum, doğu ve ülke turizm sektöründe yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği toplantıda soruları cevaplandıran TÜRSAB Başkanı Firuz Barbaros Bağlıkaya, 2018’den sonra bu yılda da yabancı ziyaretçi sayısında rekora gidildiğini, 5 aylık verilerin beklentilerin üstünde olduğunu açıkladı. 2019’un rekorların devam edeceği bir yıl olacağını ifade eden Bağlıkaya, yerli turizmde de sıkıntı görülmediğini kaydetti.
Turizm sektörünün ülkenin göğsünü kabartacak derecede başarılı olduğunu belirten Başkan Bağlıkaya, “Ülkemiz şu anda turizmde dünyada 6’ncı sıraya yükseldi. Son 10 yılda yaşadıklarına bakarsak, sürekli kesintiye uğrayan, dış müdahaleye maruz kalan bir sektör buna rağmen kısa sürede toparlandı. 2016’da yaşanan olayların arkasından, 2017’de toparlanıp, 2018’de rekor, 2019’da tekrar rekor kırıyor. Zaten çok başarılı bir sektörümüz var. Dikkat etmemiz gereken bir sürü şey var, düzelmesi gerekenler vardır. Ama bir anlamda sürecin içinde herkes kendi görevini, kendi özeleştirisini yapıyor" dedi.
KÜLTÜR TURLARINA İLGİ 3 KAT ARTTI
Yerli turizmde rakamların her geçen yıl artış gösterdiğini belirten TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, daha ekonomik bir tatil için erken rezarvasyonun önemli olduğunu söyledi. Avrupalıların tatillerini erken rezarvasyonla daha ucuz yaptıklarını anlatan Bağlıkaya, “Geç kaldığınız zaman tatil destinasyonlarını ekonomik bir fiyata satın alamıyorsunuz. Bu tür hallerde de alternatif tatil bölgeleri var. Turizmde revaçta olan bölgelerin dışında tatil yapılabilecek bir sürü bölge var. Deniz, kum, güneşin dışında kültür turları yükselen bir trend. Son dönemlerde vatandaşlar kültür turlarına 3 misli ilgi gösteriyor. Bulunduğumuz Erzurum bölgesi buna bir örnek. Ülkenin bir çok yerinde 40 derece sıcaklıkta insanlar nefes alamıyor. Burada hava ne kadar güzel. Vatandaşlar buraya tatile gelebilirler. Her kesime, her yaşa, bütçeye hitap edecek tatil mümkün. Tek başına tatil her zaman pahalıdır. Turlarla seyahat etmenin avantajlarından yararlanmak lazım" diye konuştu.
Vali Okay Memiş ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Erzurum’da turizm sektöründe yapılan çalışmalar hakkında TÜRSAB heyetine bilgi verdi. Toplantı sonunda Vali Memiş ve Başkan Sekmen, TÜRSAB yönetimine Oltu taşı tespih hediye etti.

Görüntü Dökümü
-----------
-TURSAB toplantısına katılanlardan genel ve detay
-TURSAB Başkanı Bağlıkaya ile röp
-Vali Memiş ile Başkan Bağlıkaya'nan hediye vermeleri
-Toplu fotoğraf çekimi

Haber-Kamera: Salih TEKİN / ERZURUM, (DHA)

=====================

Prof. Dr. İlber Ortaylı: Kültürel bakımdan bölünmüşüz, kendimizi tanımıyoruz

Tarih profesörü İlber Ortaylı, Türkiye'nin 1'inci Dünya Savaşı arefesindeki ülke olmadığını, sanayisi ve ordusunun daha güçlü olduğunu ancak kültürel yapının kötü olduğunu söyledi. Ortaylı, "Kültürel bakımdan bölünmüşüz. Kendimizi, tarihimizi, coğrafyamızı tanımıyoruz, bu en önemli noksanımızdır. Bu yüzden propagandalara açığız, bazı şeylerde imanımız gevriyor" dedi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Erzurum'a gelişinin 100. yıl dönümü dolayısıyla Prof. Dr. İlber Ortaylı Atatürk Üniversitesi 15 Temmuz Milli İrade Salonu'nda 'Milli Mücadele' konulu konferans verdi. Büyük ilgi gören konferansta davetliler yaklaşık 2 bin kişi kapasiteli salona sığmadı. Merdiven boşluklarını ve kapı önlerini dolduran öğrenciler Ortaylı'yı ilgiyle dinledi.
Erzurum Kongresinin önemini anlatarak konuşmasına başlayan Ortaylı, günümüzde yaşanan olaylarla ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Sakarya Savaşı sonrası Paris'te yapılan görüşmeleri hatırlatan Ortaylı, "Paris'te iki büyükelçimiz vardı. Birisi İstanbul'u temsilen Ahmet Muhtar Bey, diğeri Ankara'yı temsil eden Ferit Müfit Bey. Bu iki sefaret Kuzey-Güney Kore gibi değil, birbirleriyle sürekli görüşüyorlar, hükümet erkanı hakkında Fransa hakkında bilgi alış-verişi yapıyorlar. Ankara önemli kişilere ziyafet vereceği zaman öbüründen malzeme ödünç alıyor. Bu Türkiye'de bazı konuların çok açık olduğunu gösterir. Damarımıza teskin eden noktalarda hiç kimsenin yanlış karar almamasını temenni ederiz, bu çok pahalıya mal olur herkese. Mühim olan bu memleketin, tarihinin, milletinin beraberliği esastır. Bütün bu görünüşteki bölünme manzaraları geçicidir ve sahtedirö diye konuştu.
AMERİKA VE RUSYA'NIN DÜŞMANLIĞI YALAN
Dünyanın durumunun son derece ağır gittiğini ve bunların iyiye işaret olmadığını vurgulayan Prof.Dr. Ortaylı, "Komşumuz olan devletler tarihte görülmedik şekilde büyük kuvvetlerin istila alanına dönüştü. Rusya Akdeniz'e indi, İran nükleer güç haline dönüşmektedir. Bölgeyi tehdit eden unsurlara karşı kendini çok iyi korumaktadır. Fakat hangi ittifakın içinde yeralacak, kimle ne kadar biraraya gelecek belli değil. Ortada Rusya ve Amerika var. Bunların düşmanlığı yalan. Bunlar tarihte iki defa birleştiler. 1'inci ve 2'inci harbi beraber yaptılar ve tekrar bir araya gelebilirler. O zaman ne olacak Türkiye'nin durumu? Uzakta bir Çin var son derece tehlikeli güç olduğunu söylemeliyim. Bu memleketin Doğu Türkistan'ında Uygurlar üzerindeki operasyonları rahatsız edicidir. Bu nüfusun durumu ne olacak? Çin, AB ile temas halinde. Almanya, Çin'e öyle sırf iktisadi bakımdan değil adam akıllı yanaşmaya başladı böyle bir dünyanın ortasında ne oluruz, nereye gideriz?" diye sordu.
SANAYİMİZ VE ORDUMUZ KUVVETLİ
Türkiye'nin 1'inci cihan harbi arefesindeki bir ülke olmadığını söyleyen Ortaylı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sanayimiz, ordumuz daha kuvvetli. Münakele sistemi daha kuvvetli, köylülerimiz daha bilinçli, eğitimlidir. Kötü olan kültürel yapımızdır, kafamızın içidir. 1'nci cihan harbinde şehit verdiğimiz Türkler gibi şarkın ve garbın kültürüne sahip insanlar değiliz. Kültürel bakımdan bölünmüşüz ve kendimizi tanımıyoruz. Tarih ve coğrafyamızı tanımıyoruz. Bu en önemli noksanımızdır. Bu yüzden propagandalara açığız, bazı şeylerde imanımız gevriyor. Bu çok açık. Bu kadar çok memleketi terk edip gitmeyi, ben doğrusu pek hayırlı görmüyorum."
Salondaki gençlere de seslenen Ortaylı, "19'ncu yüzyılın sonu, 20'ıncı yüzyıl başındaki Türk münevveri kalıbına dönmek zorundasınız. Köşede oturup dilenmekten, Kanada'daki kemikleri kovalamakla bir yere varamayız. Bazı milletleri göç kurtarır. Bu şekilde gezinen, geçinen ayakta olan milletler var. Ama Türkiye bunlardan biri olamıyor. Çok büyüksünüz be evladım" diye sözlerini tamamladı.
Vali Okay Memiş'in çiçek vererek teşekkür ettiği Prof. Dr. Ortaylı, salonu hınca hınç dolduran gençlerin arasından geçerken zorlandı. Bazı gençlerin kitaplarını imzalayan Ortaylı, kitap imzası için daha sonraki bir tarihte gelebileceğini söyledi.

Görüntü Dökümü
-----------
-Konferans düzenlenen salon
-Salonu dolduran öğrenciler
-İlber Ortaylı'nın salona gelmesi
-Ortaylı'nın konferansından genel ve detaylar
-Vali Okay Memiş'in Ortaylı'ya çiçek vermesi
-Ortaylı'nın salondan ayrılması

Haber-Kamera: Salih TEKİN / ERZURUM, (DHA)

==================

Bursa'da çıkan yangında tek katlı ev kullanılamaz hale geldi

Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde tek katlı müstakil evde bilinmeyen sebeple yangın çıktı. Yangında can kaybı yaşanmazken, ev kullanılamaz hale geldi.
Yangın, Orta Mahalle'de dün öğlen saatlerinde meydana geldi. Henüz bilinmeyen bir nedenden dolayı tek katlı evde yangın çıktı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine itfaiye ekibi sevk edildi. Kısa sürede yangına müdahale eden itfaiye ekipleri, yangını civardaki evlere sıçramadan söndürdü. Yangında can kaybı yaşanmazken ev kullanılamaz hale geldi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Görüntü Dökümü
---------
-İtfaiye ekiplerinden detaylar
-Yangın çıkan evden detaylar
-İtfaiye ekiplerinin yangına müdahale etmesi

Süre: 01.57 Boyut: 141 MB

Haber-Kamera: Hayrettin GÖK/Mustafakemalpaşa, (Bursa), (DHA)

==================

Eski karakol sanat merkezi oldu

Denizli'nin Babadağ ilçesinde bulunan tarihi jandarma karakolu, belediye tarafından restore edilerek sanat merkezi haline getirildi. Karakolda bulunan nezarethaneye şark köşesi kuruldu. 70 yıllık tarihi binada gençler için çeşitli aktiviteler düzenlenecek ve kurslar açılacak.
Babadağ'da 1949 yılında Jandarma Karakolu olarak inşa edilen, 46 yıl hizmet verdikten sonra boşaltılan, 24 yıldır atıl durumda olan tarihi bina Babadağ Belediyesi tarafından ayağa kaldırıdı. İlçedeki gençlere sosyal aktivite alanı yaratmak için hazırlanan proje kapsamında, Gazi Mahallesi'nde bulunan 70 yıllık binanın dış cephesi boyanırken, içi de düzenlenerek Babadağ Sanat Merkezi ismiyle kullanıma açıldı. Binanın ilk katı gençler için kafeterya olarak kullanıma sunulurken, eski karakolda bulunan nezarethane bölümü, yöresel dekorlar ile süslenerek şark köşesi haline getirildi. Binanın üst katınının ise, açılması düşünülen saz, gitar, piyano ve tiyatro kursları için kullanılacağı bildirildi. Babadağ Belediye Başkanı CHP'li Ali Atlı, ilçede eğitim gören gençlerin sosyal aktivite ihtiyaçlarını karşılayacak bir mekan oluşturduklarını söyledi. Tarihi binanın daha önce atıl vaziyette olduğunu vurgulayan Atlı, yapının restore edildikten sonra ilçeye yeniden kazandırıldığını belirtti. Binanın mülkiyetinin son 5 yıldır Babadağ Belediyesi'ne ait olduğunu ifade eden Atlı, "Göreve geldiğimizin üçüncü günü burası ile ilgili çalışmalara başladık ve projemizi hazırladık. İki katlı binanın alt katını ilçede eğitim gören öğrencilerimiz için kafeterya olarak düzenledik. Üst katında ise saz, gitar, piyano ve tiyatro kurslarının verileceği bir alan hazırladık. Binada daha önce nezarethane olarak kullanılan bölüme, şark köşesi kurduk. Eylül ayında kursiyerlerimiz kayıt yaptırıp ücretsiz olarak açılan kurslardan yararlanabilecek. Bu bina atıl olarak bir kenarda duracağına hizmete kazandırılmış oldu. İlçemizde gençlerin sosyal aktivite eksikliğini sanat merkezi ile gidermeyi düşünüyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------
-Tarihi binanın dışarıdan görüntüsü
-Kafeterya bölümünden görüntü
-Şark köşesi yapılan eski nezarethaneden görüntü
-Piyano çalan bir kişiden görüntü
-Babadağ Belediye Başkanı Ali Atlı ile röp.

Haber: Ramazan ÇETİN - Kamera: Deniz TOKAT / DENİZLİ, (DHA)

==================

Muğla bez bebekleri, Çorum'a örnek oldu

Muğla'nın bez bebek yapımı projesinin bir benzeri, Muğla Vali Yardımcılığı görevini yürütürken geçen yıl Çorum İskilip Kaymakamlığı'na atanan Beyazıt Bestami Alkan tarafından bu ilçede hayata geçirildi. Muğla bebeklerinin erkek ve kadın olarak Çorum versiyonunun hayata geçirildiği projeye, modellerin bir köyde yaşayan 'Eren ve Ceren' adlı ikiz kardeşler olması nedeniyle 'Eren ve Ceren Projesi' adı verildi.
Muğla Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından ilin yöresel farklılıklarını ortaya çıkarmak ve tanıtmak amacıyla 2 yıl önce 'Muğla Bez Bebeği Yapımı Projesi' hayata geçirildi. Yatağan ilçesinin Bozüyük Mahallesi'nde yaşayan ev kadınlarının katıldığı kursta, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenen 'Muğla bez bebeği'nin yapımı öğretildi. Kurslarda yapımı öğretilen yöresel giysiler giydirilmiş bebekler, kursun ardından kadınların ailelerine ekonomik katkı sağlamak için satışa sunuldu. Dizi ve film çekimleri yapılması nedeniyle yerli turistlerin, tarihi doğal dokusunun korunması nedeniyle de yabancı turistlerin ilgisini çeken Bozüyük'te, bölge ekonomisinin kalkınması için Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından mahalleye yerleştirilen stantlarda, kursiyerlerin hazırladığı bez bebekler yer aldı.
Muğla'nın bu projesi Çorum'a örnek oldu. Dönemin Muğla Vali Yardımcısı Beyazıt Bestami Alkan, 2018'de Çorum'un İskilip ilçesine kaymakam olarak atanınca, kendisine hediye edilen Muğla Bez Bebeği'nin Çorum versiyonunun İskilip'te de üretilmesi ve ev ekonomisine katkı sağlaması amacıyla kurs açtı. Muğla'dan usta öğretici Hasan Şimşek'in eğitim verdiği Halk Eğitim Merkezi öğretmenleri gözetiminde 60 ev kadını, 'Eren ve Ceren Projesi' adı verilen Çorum Bez Bebeği'ni üretmeye başladı. Projenin tamamlanmasının ardından hem bölge tanıtımına hem de ev kadınlarının aile ekonomisine katkı sağlaması hedefleniyor.
Kursun usta öğreticisi Hasan Şimşek, bez bebeklerin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescilli olduğunu söyledi. 2017'de Muğla İl Kültür Turizm Müdürlüğü tarafından 'Muğla Bez Bebeği Yapımı Projesi'nin hayata geçirildiğini hatırlatan Şimşek, "Bütçesini onlar karşıladı. Bozüyük Mahallesi'nde çoğunluğu ev kadını 14 öğrenciye eğitim verdim. İğnesini, ipliğini, kumaşını bütün malzemelerini devlet karşıladı. Kurs boyunca da 1000 bebek ürettik. Bez bebeklerin hala devam eden satışının ardından, kursiyer başına 7 bin 500 liralık bir gelir sağlanacak" dedi.
KAYMAKAM ÖNAYAK OLDU
Projeye önemli katkılar sunan dönemin Muğla Vali Yardımcısı Beyazıt Bestami Alkan'ı kaymakam olarak atandığı Çorum'un İskilip ilçesinde ziyaret edip, 'Hayırlı olsun' dileğinde bulunduğunu belirten Şimşek, "Giderken bir adet Muğla kadını bebeği ile bir tane de Muğla efe bebeğini, kaymakamımıza hediye olarak götürdüm. Ziyaret Çorum basınında haber olunca, Kaymakamımıza, 'Neden Çorum bebeği yapmıyoruz' diyenler olmuş. Kaymakamımız da beni arayarak, 'Burada da yapabilir miyiz' diye sordu. 'Tabii ki' dedim. Verileri ve fotoğrafları bana gönderdiler. 1 ay üzerinde çalıştık. Muğla bebeklerinin erkek ve kadın olarak Çorum versiyonunu yaptık" diye konuştu.
MUĞLA BEBEKLERİ MODEL OLDU
Şimşek, Muğla bebeklerinin benzeri Çorum'da model olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"Muğla'dan İskilip'e gittim. Halk Eğitim Merkezi hocalarına 5 gün eğitim verdim. Kalıpları ve malzemeleri teslim ettim. Orada 60 öğrenciyle kurs açtılar. Aynı şekilde tüm malzemeyi devlet karşılıyor. Kadınlar bunu ürettiği zaman evlerine ciddi bir para götürecek. Bir de bölgeye dışarıdan gelen yabancılar, bizde Muğla'nın, orada da Çorum bebeklerini alacaklar. Tanıtıma da katkı sağlanacak."
EREN VE CEREN BEBEK
Şimşek, İskilip'teki bebek modellerinin, bir köyde yaşayan 'Eren ve Ceren' adlı ikiz kardeşler olduğunu belirtip, "Projenin adı da bu nedenle 'Eren ve Ceren bebek' oldu. Proje bittikten sonra onların köyüne ziyarete gittik. Yöresel kıyafetler giydiler. Onlara model oldukları bebekleri ve Türk bayrağı hediye ettik. Köylüler için de gurur kaynağı oldular" dedi.

Görüntü Dökümü
--------
-Bez bebeklerin görüntüsü
-Usta öğretici Hasan Şimşek'in açıklaması
-Genel ve detay görüntüler

Haber - Kamera: Burak Alper KUŞ / YATAĞAN (Muğla), (DHA)

En Çok Aranan Haberler