HABER

DHA YURT BÜLTENİ-3

1)ÖZEL GÜVENLİĞİ ÖLDÜREN ŞÜPHELİLERİN 2 POLİS MEMURUNU ŞEHİT EDEN KİŞİLER OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI ADANA'da aracında öldürülen özel güvenlik görevlisi Bahattin Erol'un töre cinayetine kurban gittiği ortaya çıktı.

1)ÖZEL GÜVENLİĞİ ÖLDÜREN ŞÜPHELİLERİN 2 POLİS MEMURUNU ŞEHİT EDEN KİŞİLER OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI

ADANA'da aracında öldürülen özel güvenlik görevlisi Bahattin Erol'un töre cinayetine kurban gittiği ortaya çıktı. Olaydan sonra şüpheliler Esef G. ve kardeşi Abdullah G. Şanlıurfa'da yakalandı. Abdullah G.'nin ise 2 yıl önce Ankara'nın Kahramankazan ilçesinde polis memuru Muhammet Uz ve Fetih Seven şehit edilmesi olayına karıştığı ortaya çıktı. Yüreğir ilçesine bağlı Levent Mahallesi'nde 23 Temmuz günü, peş peşe ateşlenen silah sesini duyup, dışarı çıkan çevre sakinleri, kimliği belirsiz bir kişinin 01 FJK 15 plakalı hafif ticari aracın yanından koşarak uzaklaştığını gördü. Aracın yanına gelenler, sürücü koltuğundaki kişinin kanlar içinde yattığını görünce, polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Gelen sağlık ekibinin yaptığı kontrolde, bir şirkette özel güvenlik görevlisi olarak çalışdığı belirlenen Bahattin Erol'un yaşamını yitirdiği tespit edildi. Polisin yaptığı çalışmada, hafif ticari aracın ön camında 12 kurşun izine rastlanırken, çevresinde de çok sayıda boş kovan bulundu. Erol'un cesedi, incelemenin ardından otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı.
Olayla ilgili soruşturma başlatan polis, Bahattin Erol'un ailesinin 2017'de Şanlıurfa'da kız kaçırma meselesi yüzünden başka bir aileyleyle aralarında kan davası olduğunu saptadı. Polis, Plaka Takip Sistemi'nden (PTS) kente Şanlıurfa'dan gelen araçları araştırdı. Araştırmada, Esef G. ve Abdullah G.'nin Adana'ya geldiği saptandı. Belirlenen plakanın gittiği güzergahı izleyen ekipler, şüphelilerin keşif yaptıktan sonra Erol'u öldürdüğü, ve Şanlıurfa'ya gittiğini tespit etti.
2 POLİSİ ŞEHİT ETTİLER
Şanlıurfa'da yakalanıp, gözaltına alınan Esef G. ve kardeşi Abdullah G., Adana'ya getirildi. Şüphelilerden Abdullah G.'nin 2017 yılında Ankara'nın Kahramankazan ilçesinde kan davalı oldukları cinayet zanlısının hastaneye getirilmesi sırasında saldırı düzenlediği ve polis memurları Muhammet Uz ve Fetih Seven'in şehit edilmesi olayının faili olduğu ortaya çıktı.

Görüntü Dökümü
-----------------------
- Zanlıran adli tıp biriminden çıkışı
- Polis araçlarının gidişi
- Polis olay yeri inceleme çalışması
- Kurşunlanan araba
- Olay yeri genel ve detaylar
- Araçta ölen adama sağlık ekiplerinin müdahale etmesi

Süre:02'20" Boyut:258 MB
Haber:Çağlar ÖZTÜRK-Kamera:ADANA,(DHA)

===================================================

2)YENİ KALPLERİYLE BİR ARAYA GELDİLER

İZMİR Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı'nda kalp nakli yapılan üç hasta hastanede bir araya gelerek moral buldu. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde bu yıl art arda gerçekleştirilen kalp nakli operasyonlarıyla, kalp yetmezliği olan üç hasta yeni bir hayata başladı. Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı'nda 14 Şubat tarihinde gerçekleştirilen nakille fırıncı Bülent Çiçekçi (40), 18 Şubat'ta ev hanımı Nemiha Ardıç (44) ve 20 Mart'ta da fabrikada işçi Nihat Andırma (46) yeni kalplerine kavuştu. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden getirilerek yaklaşık altı saat içinde hastalara nakledilen kalplerle hayata tutunan hastalar, sağlıklarına kavuştu, yeni yaşamlarını kontrol için geldikleri hastanede buluşarak kutladı. Aynı zamanda nakilleri gerçekleştiren Prof. Dr. Ali Gürbüz'ü, başhekimliğe atanması sebebiyle ziyaret eden hastalar, yeni görevi nedeniyle tebrik etti.
BABASINI KALP YETMEZLİĞİNDEN KAYBETMİŞTİ
Kalp yetmezliği sebebiyle nakil olan, babasını da aynı rahatsızlık sebebiyle kaybeden hastalardan Bülent Çiçekçi, yeni bir hayata başladığını söyledi. Çiçekçi, "Babamın kaderini ben yaşayacağım diye çok korkmuştum ama benim için her şey çok farklı oldu. 2012 yılında kalple ilgili problemlerim başladı. 2014'te de kalp yetmezliği hastası olduğumu öğrendim. 4-5 yıl kalp yetmezliği hastası olarak yaşadım. 6 ay önce kalp nakli oldum. Nakilden önce yürüyemiyordum, her tarafım şişiyordu, rahat nefes alamıyordum. Bir nevi artık ölümü bekliyordum. Çözüm üretmeye çalışıyordum ama hepsi geçici çözümler oluyordu. Nakilden sonra yeniden doğdum. Benim için ikinci bir hayat başladı. Ödemler geçti, yürümeye başladım, nefes alabiliyorum. Daha sağlıklıyım, daha iyiyim. Bu mutluluğun bir tarifi yok. Kendimi çok şanslı hissediyorum. Kalbi bağışlayan aile çok büyük bir karar verdi. Bana bir hayat bağışladılar. Bu olay başıma gelmeden önce organ bağışının önemini bilmiyordum. Şu anda organ bağışıyla ilgili ne gerekiyorsa yapmaya hazırım" dedi.
Bülent Çiçekçi'nin eşi Zeynep Çiçekçi ise, "Nakil yapılmadan önce evde her şeye ben bakıyordum. Bülent'in durumu çok ağırdı. Ümidimizi kaybetmiştik. Olmayacak sandık. Buradaki herkesten Allah razı olsun. Hep destek oldular. Çok şükür biri organ bağışında bulundu. O da bize nasip oldu. Bizim psikolojimiz çok bozulmuştu. Biz gerçekten yeniden doğduk. Hayatımız tekrar eskiye dönmeye başladı. Sürekli kontrollere geliyoruz" diye konuştu.
'ÖLÜP DE BİR DAHA DÜNYAYA GELMEK GİBİ'
Nakil olanlardan Nemiha Ardıç, "14 yaşında bir oğlum var ve kalp hastalığım hamilelik döneminde anlaşıldı. Ben artık çok iyiyim. Nakilden önce durumum çok ağırdı ve ölümlerden döndüm. Yoğun bakımda iki ay kadar yattım. Rahat yürüyorum ve nefes alabiliyorum" dedi.
Nemiha Ardıç'ın eşi Yüksel Ardıç da, "Ben eve geliyordum, yemek yapıyordum, çocuğumuza bakıyordum. Yıllarca bekledikten sonra, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde bir ay içinde kalp nakli yapıldı. Şu anda eşim yemeği yapıyor, işlerini yapıyor. Makinelere bağlıydı, bayılıyordu. Bizim için her şey çok zordu. Organ bağışı ölüp de dünyaya bir daha gelmek gibi. Ben eşime her zaman destek oldum. Allah eşimi oğluma bağışladı. Ben şu anda ikinci bir ailem var diyorum" diye konuştu.
Nakille sağlığına kavuşan hastalardan Nihat Andırma ise, "Kendimi çok daha iyi hissediyorum. Bu nakille birlikte hayatım tamamen değişti. Başta Prof. Dr. Ali Gürbüz hocam olmak üzere tüm ekibe teşekkür ediyorum" dedi.
'HASTALARIN DURUMU OLDUKÇA İYİ'
Başhekim Prof. Dr. Ali Gürbüz de, "Hastanemiz kalp nakli konusunda bakanlık tarafından ruhsatlandırılan bir hastane. 2016 yılından itibaren kalp nakline başladık. Bu yıl da ilk dört ayda dört farklı kalp nakli operasyonu gerçekleştirdik. Bugün bu nakil hastalarından üçü başhekim olmamdan dolayı tebrik ziyaretine geldiler. Kalp nakli, ileri devre kalp yetmezliği hastalarında uygulanan en son tedavi şeklidir. Şu anda Türkiye'de bir yılda ortalama 80-90 tane kalp nakli ameliyatı yapılıyor. Kalp nakli için bekleyen hasta sayısı ise bunun çok üzerinde. Dolayısıyla organ bağışının arttırılması gerekiyor. Hastalarımızın durumu şu anda oldukça iyi. Türkiye'de kalp nakli konusunda ruhsatlandırılmış ortalama 13 merkez var. Biz de hastanemiz olarak bu konuda sağlık hizmeti sunmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
-------------------------
-Başhekimlik ziyaretinden görüntüler
-Hastalarla röp.
-Hasta yakınlarıyla röp.
-Prof. Dr. Ali Gürbüz ile röp.

Haber: Hande NAYMAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR, (DHA)

===================================================

3)ÇİFTÇİLER, SARP ARAZİDEKİ EKİNLERİNİ ORAKLA BİÇİYOR

MERSİN’inSilifke ilçesinde yüksek kesimlerinde, araçların girmediği arazileri çiftçiler, atadan kalma yöntemlerle hasat ediyor.
İlçenin yüksek kesimlerinde, araçların girmediği arazileri çiftçiler, atadan kalma yöntemlerle hasat ediyor. Özellikle arpa, buğday ekili arazilerde orak ve ellik yardımı ile ekin biçen çiftçiler, geçmişte büyüklerinin kullandığı yöntemleri kullanmaya devam ediyor.
Arazilerinin dağlık alanlarda ve küçük alanlarda ekili olduğunu belirten çiftçi Halil Eren, ellerine elliklerini takıp ekin biçerek, deste yaparak, diğer tarlaya götürerek harman ettiklerini söyledi.
Biçerdöverin giremediği arazilere ekili ekinlerini elleri ile biçtiklerini ifade eden Halil Eren, "Çağın teknoloji çağı o nedenle ekinler biçerdöverle daha kolay olmasına rağmen dağlık kesimlerde kalan yerleri orakla biçiyoruz. Geçmiş yıllarda yaklaşık 20 gün ekin dermek için mücadele ederdik şimdi ise biçerdöver 10 dakikada biçiyor ayıklıyor ve teslim ediyor. Bu nedenle geçmişimizi de yaşatmış oluyoruz bir nevi. Zaten öyle eskiler kadar çokta ekilmiyor ancak yiyeceğimiz kadar. Bizde komşularımızla yardımlaşaraktan biçiyoruz ekinimizi" dedi.

Görüntü Dökümü
-------------------------------
- Tarlada ekin toplayanlardan genel ve detay
- Elliği gösteren çiftçiler
- Çiftçi Halil Eren konuşurken
- Hasattan genel ve detay görüntü

SÜRE:03'20" BOYUT:375 MB
Haber-Kamera: Mustafa ERCAN/MERSİN, (DHA)

===================================================

4)31 YILDIR EVLERİNE ELEKTRİK VE SU BAĞLATAMADILAR

MUĞLA'nın Marmaris ilçesinde, babalarından kalan tapulu arazileri içindeki müstakil 3 eve sit alanında kaldığı gerekçesiyle 31 yıldır elektrik ve su bağlatamayan 5 kardeş, mağdur olduklarını belirtip, yetkililerden yardım istedi.
Marmaris'in 747 nüfuslu turistik mahallesi Turgut'a 1988 yılında elektrik ve su verildi. Ancak, Turgut ile Selimiye mahalleleri arasındaki Delikli Yol Mevkisi'ndeki Salih, Gülizar, Hasan, İbrahim ve Şaban İpil kardeşlere babalarından kalan ve bir asırdır sahibi oldukları tapulu arazideki 3 eve, 31 yıldır sit alanında olduğu gerekçesiyle elektrik ve su bağlanmadı. İpil Ailesi'nin fertleri, her genel ve yerel seçimlerde oy istemeye gelen belediye başkan ve milletvekili adaylarına sıkıntılarını anlatıp, çözüm için yardım istemelerine rağmen bir sonuç alamadı. Turgut Mahalle Muhtarı Ümit Kaya'nın, Muğla Valiliği, Marmaris Kaymakamlığı, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Marmaris Belediyesi ve birçok yetkili kuruma gerek resmi yollardan dilekçe ile başvurması, gerekse de pek çok kez sözlü olarak İpil Ailesi'nin mağduriyetini bildirip, sorunun çözümünü istemesi de sonuç getirmedi.
Evlerine elektrik ve su bağlanma umutlarını yitiren 5 kardeşten Gülizar İpil, çareyi toplam 4 bin lira borçlanarak, bir buzdolabı ile lambayı çalıştırabilecek enerjiyi üretecek güneş paneli ile 2 tonluk bir su deposu yaptırmakta buldu. İpil'in kardeşleri ise her gün motosikletle 15 kilometre yol giderek Turgut Şelalesi'nden 19 litrelik damacanalarla evlerine içme ve kullanma suyu taşıyor.
SÖZÜN BİTTİĞİ NOKTA
Balıkçılık yaparak ve ormandan topladıkları ıhlamurları işleyerek geçimlerini sağlamaya çalışan kardeşlerden 57 yaşındaki Salih İpil, "3 bin metrekareyi bulan arazimizde babamızdan kalma tapulu 3 ayrı evde 3'ü evli, 5 kardeş yaşıyoruz. Burada daha önce bizlere komşu başka 2 hane daha vardı. Su ve elektrik sorunu çözülmeyince burayı terketmek zorunda kaldılar. Babadan kalma evlerimizi terketmemek için mücadele veriyoruz. Sorunun çözülmesi için çalmadık kapı bırakmadık. Gittiğimiz kurumlar, 'sit alanı' dedi. Kardeşlerimle yaşadığımız 3 hane ve arazimiz tapuludur. Muhtarımız da çok uğraştı ama evlerimize su ve elektrik bağlatabilmek için bir sonuca ulaşamadı. Tek isteğimiz bir an önce su ve elektriğe kavuşmak. Yetkililerin çağrımızı duymasını istiyoruz" dedi.
Gülizar İpil ise, "Bulunduğumuz yere 5 kilometre mesafedeki Selimiye Mahallesi ve 3 kilometre mesafedeki Turgut Mahallesi'nde elektrik, su var ama bizde yok. Elektrik olmadan idare edebiliriz ama su olmadan olmuyor. Bölgede su kaynağı olmadığı için arazimizi de ekemiyoruz. Kısıtlı bir yaşantımız mevcut" dedi.
MUHTAR, ÇÖZÜM BULUNMAMASINA TEPKİ GÖSTERDİ
Telefonla açıklama yapan Turgut Mahalle Muhtarı Ümit Kaya, "Birçok kez resmi ve sözlü olarak, su ile elektrik verilmesi için talepte bulunmama rağmen şimdiye kadar bir sonuca ulaşamadım. Burada oturan 5 haneden 2'si evlerini terk etti. 3 evde oturanlar ise kardeşler. Bu kardeşler, geçimlerini balıkçılık ve gözü gibi baktıkları ormandan çıkartmaya çalışıyorlar. Bu kardeşler burayı terkederse, buradaki ormanlık alanlar da sahipsiz kalacak. Belediye ve diğer kurumların bir an önce buna çözüm bulmasını istiyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü:
-------------------------
-İpil Kardeşlerin 31 yıldır su ve elektirik bağlamadıkları evlerinden görüntü
-Salih İpil ile röp.
-Gülizar İpil ile röp.
-Gülizar İpil'in evinde taşıma suyu ile bulaşık yıkamasından görüntü
-Araziye konulmuş su deposu genel görüntü
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Ali GÜNDOĞAN / MARMARİS (Muğla), (DHA)

========================================================
5)GÖNÜLLÜ PATİ DOSTLARI, MAMA DESTEĞİ BEKLİYOR

ADANA’da Selen Usta ve 2 arkadaşı tarafından kurulan 'Gönüllü Pati Dostları' grubu sokak hayvanlarını besliyor. Yıllardır binlerce hayvana yiyecek dağıtan grup, hayvanseverlerden mama desteği bekliyor.
Faaliyetlerini yıllardır kendi imkanlarıyla sürdürdüklerini söyleyen Selen Usta, arkadaşı Eda Yenmez ile binlerce hayvanı beslediklerini anlattı. Usta, “Şu an üç arkadaş aktif olarak çalışıyoruz. Zaman zaman bize yardım edenler de oluyor. İnsanların gitmediği, çöplüklerin bile olmadığı bölgelere gidip, beslenemeyen hayvanlara yiyecek veriyoruzö dedi.
Pek çok kişinin gruplarını dernek zannederek mama talebinde bulunduğunu ifade eden Selen Usta, hayvanseverlerin 'selen-edaa' ve 'selenusta01' adlı instagram hesaplarını takip ederek, kendilerine katılabileceğini kaydetti.
Son dönemde daha çok hayvana ulaşmaya çalıştıklarını ancak şartların kendileri için zorlaştığını belirten Usta, şöyle konuştu:
“Bugüne kadar destek beklentimiz olmadı. Ama artık tedavide olan felçli hayvanlarımız da var. Evimde sekiz tane köpeğim var. Biri felçli. Hepsine yetişemiyoruz. Tedavi masrafları, mama masrafları boyumuzu aşmış durumda. https://www.ormanamama.com/selenin-ve-edanin-patileri linki üzerinden bir mama kumbarası açtık. İsteyen buradan bütçesine göre mama yardımı yapabilir. Her dağıtım sonrası mamaların nereye gittiğini, sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirler. Para istemiyoruz. Sadece canlarımıza mama desteği bekliyoruz.
"Gönüllü Pati Dostları" grubunun diğer üyesi Sabri Pedük ise insanlardan farkı olmayan canlıların desteğe ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Görüntü Dökümü
--------------------------
- Grup üyelerinin köpekleri ile genel ve detay görüntüleri
- Selen Usta ile röp.
- Sabri Pedük ile röp.
- Hayvanları beslemelerinden görüntüler
SÜRE:05'00" BOYUT:554 mb

Haber-Kamera: Can ÇELİK/ADANA, (DHA)

========================================================

6)SPORCU VALİNİN YENİ HEDEFİ YAMAÇ PARAŞÜTÜ

FUTBOL, masa tenisi, bilardo, bisiklet, basketbol gibi sporlarla uğraşan Erzurum Valisi Okay Memiş, 7 ay önce atandığı Erzurum'da adrenalin içeren sporlara da başladı. Rafting ve kanoda kürek çeken Memiş, yamaç paraşütünde ise "Yükseklik korkum var ama deneyebilirim" dedi.
Gümüşhane Valiliği yaparken 27 Ekim 2018 tarihli kararnameyle Erzurum'a atanan Vali Okay Memiş, sporcu kimliğiyle dikkat çekti. Her türlü macera sporunu başarıyla yapan rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu'nu hatırlatan Okay Memiş, ilk kez yaptığı adrenalin içeren sporlarda da başarılı olduğunu ispatladı. Futbola olan tutkusu bilinen, valilik konağına bilardo masası kurduran Vali Memiş, kent merkezinde düzenlenen bisiklet turu etkinliklerine en önde katılan isimlerden birisi. 23 Mart'ta Erzurum'un ev sahipliği yaptığı off-road şampiyonasında pilotluk yaparak macera sporlarına başlangıç için ilk adımı atan Vali Memiş, Palandöken'de kar raftingi heyecanı yaşadı. 25 Haziran'da tanıtım için gittiği Uzundere'de baraj gölündü kano yapan Memiş, coşkun akan Tortum Çayı'nda sporcularla birlikte bindiği rafting botunda kürek çekti. 'Büyük üstad' dediği Recep Yazıcıoğlu gibi adrenalin içeren sporlarda da başarısını tek tek kanıtlayan Vali Memiş'in yapmadığı bir yamaç paraşütü kaldı. Erzurum'da düzenlenen bir etkinlikte Palandöken dağlarından atlayan paraşütçüleri izlemekle yetinen Vali Memiş, "Yamaç paraşütü yapar mısınız?" şeklindeki soruya, "Yamaç paraşütü konusunda emin değilim. Biraz yükseklik korkum var ama deneyebilirim" cevabını verdi.
Erzurum'un her köşesinin farklı güzellikler taşıdığını söyleyen Vali Memiş, bunları tanıtmak için çalışmalarını sürdüreceğini söyledi. İspir Çoruh'ta rafting, Hınıs kanyonlarında trekking yapacaklarını vurgulayan Memiş, "Biz millet olarak biraz izleyiciyiz. Avrupalı spor yapıyor, kayak yapıyor biz de onları izliyoruz. Neden bu hayatın içine girmiyoruz. Ben zaten kendim sürekli spor yapıyorum" dedi.

Görüntü Dökümü
--------------------------
-Vali ve beraberindekilerin doğa yürüyüşü
-Doğa yürüyüşünden genel ve detay
-Vali Memiş'in bisiklet sürmesi
-Vali Memiş'in kano için hazırlanması
-Vali Memiş'in kano yapması
-Vali Memiş'in Tortum çayında rafting yapması
-Valinin kayak yapması
-Vali Memiş'in futbol oynaması
-Vali Okay Memiş ile röp

Haber: Salih TEKİN - Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM, (DHA)
(Süre: 7.13, Boyut: 811 KB)

========================================================

7)SİVAS'TA 76 YILLIK LEZZET SIRRI; ÇERKEZ'İN KAHVESİ

SİVAS'ta 76 yıllık bir geçmişi bulunan Çerkez'in Kahvesi, kahve ve sohbet müdavimlerinin değişmez mekanı olarak dikkat çekiyor. İçinde bulunan tarihi eser niteliğindeki eşyaları, kendine özgü yapısı, entellektüel müşteri potansiyeli ile göze çarpan Çerkez'in Kahvesi'nde sunulan kahve, tadı, görüntüsü ve kimseyle paylaşılmayan yapım sırrı ile diğerlerinden ayrılıyor.
Sivas'ta 1943 yılında Hüseyin Yıldız tarafından küçük bir çay ocağı şeklinde kurulan 'Çerkez'in Kahvesi', Osmanlı'da başlayan kahve kültürünün Sivas'taki yaşayan temsilcisi oldu. Şimdilerde ilk kurucusunun oğlu ve torunları tarafından yeni mekanında hizmet veren Çerkez'in Kahvesi müşterilerine, bugün bir klasik haline gelen özel kahvesinin yanı sıra çay ve nargile imkanı da sunuyor. Mekanın iç kısmı ise sergilenmekte olan gramofon, eski silahlar, semaver, radyo, kenti özgü ağızlık ve bıçaklar gibi ürünleriyle de müzeyi andırıyor. Klasik kahvehanelerde rastlanan okey, kağıt gibi oyunlara da yer verilmeyen mekanın yaklaşık 40 yıldır aralıksız günlük ziyaret eden müdavimleri bulunuyor. Mekanda günlük siyaset, spor, edebiyat, sanat gibi konularda derin tartışmalar yapılıyor. Kente gelen misafirler, önemli siyasiler, sanatçılar mutlaka Çerkez'in Kahvesi'ne götürülüyor. Çerkez'in Kahvesi, hakkında şiir ve makaleler yazılan ender yerlerden biri olarak dikkat çekiyor.

KAHVENİN YAPIMI, 76 YILLIK BİR SIR
Çerkez'in Kahvesi'nde müşterilere Osmanlı döneminde olduğu gibi kulpsuz özel fincanlarda sunulan, yoğun telve kıvamlı özel kahvenin yapımı da sır olarak saklanıyor. İlk kez gelen müşterilerin hepsi, kahveyi içtikten sonra ısrarla yapılışının sırrını öğrenmeye çalışıyor. Yaklaşık 20 yıldır Çerkez'in Kahvesi'nde görev yapan Adem Yiğit, "Kahvemizi biz kendimiz çekiyoruz. Bu özel bir kahvedir. Dışarıda satılan kahvelerden biraz daha incedir. Un kıvamındadır. Kahvemizin pişirme aşaması bizim sırrımızdır. Onu hiç kimseye söylemiyoruz ve yaptırmıyoruz. Merak edenler oluyor. Kahvemiz bakır cezvede yapılıyor. Bu bizim özelliğimizdir ve pişirilmesi tarzımızdır. Kahveyi sıcak suyla yaptığımız için pişirme aşaması 15-20 saniyedir. Biz kahvemizi kaynatmıyoruz. Köpüğü boldur. Kahvemizin özelliği köpüğünün üstte olması, telvesinin altta olmasıdır. Üstte köpüğünü ortada suyunu ve alta da telvesi içilir. İyi bir kahvedir. Zaten Türkiye çapında da ünlüdür" dedi.
Çerkez'in Kahvesi'nin üçüncü nesil işletmecisi Onur Yıldız(19), dedesinden miras kalan geleneği sürdürdüklerini belirterek, "Dükkanımızı ilk açan dedem, daha sonra babam devam ettiriyor, ondan sonra da nesil olarak sıra bize geldi. Bizde elimizden geldiği kadar yaşatmaya çalışıyoruz. Kahvemizin çekirdeğinin çekimi çok özenle yapılıyor. Çekirdekler özenle seçiliyor, özenle harmanlanıyor. Çok detayı var. Şehir dışından çok müşterimiz var. Yerli turistlerimiz de buraya çok geliyor. Ülke dışından gelen insanlar da oluyor. Çok fazla tercih ediliyoruz. Burası Sivas'ın da bir markası oldu. Sonuçta 1943'ten bu zamana kadar faaliyet gösteriyoruz. Artık bir kültür haline geldi. İnsanlar geldiğinde Sivas Kahvesi olarak burayı tanıyorlar. Burası her insanın buluşma noktası" diye konuştu.

'BURASI BİR MEDRESE, OKUL GİBİ'
35 yıldır Çerkez'in Kahvesi'nin müşterisi olan Aziz Tarhan (55), buranın sadece bir kahve mekanı olmadığını belirterek "Bizim için Çerkez'in Kahvesi bir medrese, okuldur. Gençliğimiz burada geçti. Burada büyüklerimizden siyaseti öğrendik ve siyasi atışmalar yaptık. Kendi fikrimizi onlara empoze etmeye çalıştık. Çok tatlı atışmalarımız olurdu. Burada büyüklerimizden sürekli bir şeyler öğreniyorduk. Bizden küçükler de bizden örnek alıp, kendilerinden sonra gelen nesile bir şeyler aktarıyordu. Çerkez'in Kahvesi öğretiler silsilesi devam ediyordu. Bugüne kadar böyle geldi. Çerkez'in Kahvesi'ne gelmemiş bir siyasi yoktur. Mutlaka Sivas'a uğrayan siyasiler Çerkez'in mekanına uğrardı. Şimdi daha da popüler oldu. Sivas'a gelenler mutlaka Çerkez'in Kahvesine gelerek kahvesini içiyor" diye konuştu.
40 yıldır kahvenin müdavimi olan İsmet Erkoca(70) ise "Çerkez'in Kahvesi'nde biz her şeyi öğrendik. Oturmayı, kalkmayı, arkadaşlarla konuşmayı, muhabbet etmeyi, siyasi çekişmeler yapmayı. Ben buranın 40 senedir müşterisiyim. 3 veya 5 saat, bazen de akşama kadar otururum. Çayımı kahvemi içer giderim evime. Buraya insanlar sohbet için, muhabbet için gelir. Siyasi yönden çekişmeler için gelirler. Buranın kahvesini özel olarak içmek için gelenler de var" ifadelerini kullandı.
İstanbul'dan Sivas'a gelen ve ailesi ile birlikte Çerkez'in Mekanı'na uğrayıp kahvenin tadına bakan avukat Fethi Ahmet Alparslan "Çerkez'in Kahvesini içmek için özellikle İstanbul'dan geldik. Türk kültürünü yaşattıkları için özellikle ziyaret etmek istedim. Daha önce de içmiştim, şimdi de içiyorum. Muhteşem bir tadı var. Her Sivas'a gelenin muhakkak Çerkez'in yerine gelerek kahve içmelerini tavsiye ediyorum. Yiğidolar bu işi biliyorlar" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:
-------------------------
-Kahveden görüntüler
-Mekandaki tarihi eşyalar
-Kahvenin yapılışı ve sunumu
-Kahvei yapan ustanın konuşmaları
-İşletmeci Onur Yıldız'ın açıklamaları
-Müşteri konuşmaları
-Detaylar

Haber-Kamera: Eraydın AYTEKİN-Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS, (DHA)
(676 mb)

En Çok Aranan Haberler