HABER

DHA YURT BÜLTENİ-3

1)OTOYOLUN BOLU GEÇİŞİNDE BAYRAM YOĞUNLUĞU BAŞLADI  KURBAN Bayramı tatili için yola çıkanlar, TEM otoyolunun Bolu Dağı geçişinde yoğunluğa neden olurken, trafiğin akışında sorun oluşmadı.Kurban Bayramı tatili için yola çıkanlar, TEM otoyolunun Bolu geçişinin Ankara yönünde yoğunluk oluşturdu.

1)OTOYOLUN BOLU GEÇİŞİNDE BAYRAM YOĞUNLUĞU BAŞLADI

KURBAN Bayramı tatili için yola çıkanlar, TEM otoyolunun Bolu Dağı geçişinde yoğunluğa neden olurken, trafiğin akışında sorun oluşmadı.Kurban Bayramı tatili için yola çıkanlar, TEM otoyolunun Bolu geçişinin Ankara yönünde yoğunluk oluşturdu. Akıcı yoğunluğun yaşandığı Bolu Dağı mevkiinde ulaşımda aksama yaşanmadı. Trafik ekipleri ulaşımın aksamaması için bölgede önlem alarak denetimlerini artırdı. Otoyol boyunca sabit ve gezici radarlı hız kontrolleri yapılırken, elektronik tabelalarla sürücüler hız limitlerine ve trafik kurallarına uymaları yönünde uyarıldı.

Görüntü Dökümü

---------------------
-Yoldan görüntüler
-Yoğunluk
-Detaylar

Süre:01.58-Boyut: 221.7 MB
Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK/BOLU,(DHA)

===================================================

2)ÖNCÜPINAR'DAN BAYRAMLAŞMAYA GİDEN SURİYELİ SAYISI 40 BİNE ULAŞTI

Bayramı'nı ülkelerinde geçirmek isteyen Suriyeliler geçiş için verilen iznin son gününde, Kilis'teki Öncüpınar Sınır Kapısı'nda yoğunluk oluşturdu. Geçişler için izin verilen 19 günde yaklaşık 40 bin kişinin ülkelerine geçtiği öğrenildi.
Bayramı ülkelerinde geçirmek isteyen Suriyelilerin, Öncüpınar Sınır Kapısı'ndan geçişleri 22 Temmuz günü başladı. Bu akşam son bulacak olan geçişler için sınır kapısında yoğunluk oluştu. Türkiye'nin çeşitli kentlerinden gelerek sabah saatlerinden itibaren sınır kapısında bekleyenler işlemlerini yaptırdıktan sonra Suriye tarafına geçiyor.
Geçiş için izin verilen 19 günlük sürede şu ana kadar yaklaşık 40 bin Suriyelinin bayram için ülkelerine geçtiği öğrenildi.

Görüntü Dökümü
---------------------
- Kalabalıktan görüntü
- Kuyruktan görüntü
- Kayıtların kontrolü
- Yapılan röportajlar
- Genel ve detay görüntüler

(Haber-Kamera: Reşit ÇELEBİOĞLU-KİLİS-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 358 MB

===================================================

3)MOTOSİKLET SÜRÜCÜSÜ ÇARPIŞTIĞI OTOMOBİLİN TAVANINA DÜŞTÜ

TEKİRDAĞ'ın Malkara ilçesinde Samet Kayış(27), çarpıştığı otomobilin tavanına düştü. Sağlık ekipleri yaralı Kayış'a ilk müdahalesi otomobilin tavanında yaparak, hastaneye götürdü. Kaza anı güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı.
Kaza, Camiatik Mahallesi Atatürk Bulvarı üzeri eski otogar mevkiinde meydana geldi. Atatürk Bulvarı üzerinden yokuş aşağıya seyir halinde olan Samet Kayış yönetimindeki 59 LB 107 plakalı motosiklet ile Umut Kurt (31) yönetimindeki 34 NS 4864 plakalı otomobil çarpıştı. Çarpmanın şiddetiyle havalanan motosiklet sürücüsü otomobilin üzerine düşerek, aracın tavanında kaldı. Çevrede bulunanlar
otomobilin tavanındaki yaralıya ilk müdahaleyi yaparken, ihbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Samet Kayış, sağlık ekipleri gelene kadar otomobilin tavanında bekledi. Kayış, otomobilin üzerinde yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Malkara Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı.
Çevredeki iş yerinin güvenlik kamerasına saniye saniye yansıyan kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Görüntü Dökümü(güvenlik kamerası)
--------------------------
Motosikletle otomobilin çarpışması
Motosiklet sürücüsünün otomobilin tavanına düşmesi
Olay yerinden detaylar

Haber: Murat YAYIN/MALKARA(Tekirdağ),(DHA)-

===================================================

4)KARADENİZ'DE FINDIK BEREKETİ

KARADENİZ'de fındık hasadının başlamasıyla birlikte bölgede nüfus ve ekonomi hareketlendi. Türkiye'nin bu yıl tahmini fındık rekoltesi 700 bin ton olarak belirlenirken, bu rakamın yaklaşık 217 bin tonunun üretildiği Ordu'da artan nüfus yoğunluğu, cadde ve sokakları da doldurdu.
Karadeniz'de, 6 Ağustos'ta başlayan fındık hasadıyla birlikte bölgede nüfus 3 kat artarken, ekonomide de ciddi hareketlilik yaşanıyor. Türkiye'nin bu yıl tahmini fındık rekoltesi, 700 bin ton olarak belirlenirken, bunun yaklaşık 217 bin tonunun üretildiği Ordu'da fındık hasad mevsimiyle nüfus yoğunluğu cadde ve sokakları doldurdu, kırsal mahalleleri ise hareketlendirdi. Mevsimlik fındık işçileri ve gurbetçi üreticilerle Ağustos ayında fındık hasadıyla birlikte kentin 3 kat artan nüfusu, esnafın bereketli bir sezon geçirmesini sağlıyor.
'NÜFUS NORMALİN ÜÇ KATINA ÇIKIYOR'
Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Akça, geçen yıla göre bu yıl Ordu'da tahmini fındık rekoltesinin biraz daha yüksek olduğunu belirterek "Bölgemizin ekonomisi fındık. Fındık olmadan bölgede ekonomik hareketlenme mümkün değil. Üreticinin yanı sıra, esnafının, sanayicisinin, ticaret erbabının da ekonomisin direkt etkileyen bir ürün fındık. İl dışından bir çok insan fındığını hasat etmek için ilimize geliyor. Nüfus normalin üç katına çıkıyor. Buda ekonomik bir canlılık getirecek. Burada esnaflarımızda, sanayicimizde bir fayda sağlayacaktır. Hasat için buraya gelen gurbetçi üreticilerimizde bölgeye hareketlilik getiriyor. 10 binin üzerinde mevsimlik tarım işçileri de bölgemizde bulunuyor" dedi.

HASATTA ÇALIŞAN İŞÇİLERDE MEMNUN

Gölköy ilçesinde inşaatlarda çalışarak geçimini sağlayan Şenel Çapkın, 90 yerli işçiyle birlikte bereketli bir sezon geçtiğini anlatarak, "Normalde inşaatlarda çalışarak para kazanıyorum. Fındık mevsimi geldi, bahçelere işçi götürüyorum, dayıbaşılık yapıyorum. Bu sene işlerimiz çok şükür iyi, fındık bol. Açıklanan fındık fiyatı da gayet iyi. İşçi ücretleri de 125 TL civarında diyorlar, bahçe sahipleri ne belirleyecek bekliyoruz. Bahçede fındığı çok çıkanın yüzü gülüyor, bizde memnunuz" diye konuştu.

'ÇUVALCILIK ZOR'

Erol Sivrikaya (45) ise, 3 çocuğuyla birlikte fındık bahçesinde çalıştığını, çuvalcılık yaparak yevmiye kazandığını belirterek, "Her yıl hasat zamanı 1 ay çalışıyoruz. İstanbul'dan, Bursa'dan, Marmaris'ten gurbetçilerimiz buraya çalışmaya geldi. Çuvalcılık yapıyorum, her mesleğin kendine göre bir zor oluyor. Bu devirde kolay lokma yok. Fındık ağır bir işçilik. Yapabilecek bir şey yok, helalinden çocuklarımıza lokma götürüyoruz, buda güzel bir şey" şeklinde konuştu.

'OKUL HARÇLIĞIMI KAZANIYORUM'

Üniversite'ye gidecek olan Deniz Uludağ (19) ise, okul harçlığını çıkarmak için fındık bahçesinde çalıştığını, ailesine yük olmak istemediği anlatarak "Karadeniz'de arazi engebeli, ancak çocukluktan beri burada fındık topladığımız için alışkınız. Genelde yerli işçiler tercih ediliyor, bu işleri iyi bildikleri için. Bizde elimizden geldiğince çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

EKMEK SATIŞLARI DA ARTTI

Ekmek fırını ve market işletmeciliği yapan Altınordu Kayabaşı Mahallesi Muhtarı Cengiz Güzelhan ise, fındık hasadıyla beraber alışverişin çoğaldığını ifade etti. Güzelhan, "Nüfus artışında ekmek tüketimi de artıyor. Vardiyalı olarak işçilerimiz fırında ekmek üretimi yapıyor. Fırınlarımızın olduğu mahalle ve çevre mahallelere yoğun bir ekmek satışımız var. Normal sezona göre satışlarımız 3-4 kat arttı. Normalin üzerinde nüfus yoğunluğu var. Hem gurbetçilerimiz geldi, hemde mevsimlik fındık işçileri çoğaldı. Hasat süresince bu yoğunluk devam edecek. Hem fırınlarda hem de marketlerde ciddi bir iş hareketliliği var. Ordu'da bu hemen hemen her sektöre yansıyor" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
---------------------
-Bahçede türkü söyleyen işçilerden görüntü
-Fındık hasadından detay görüntü (drone)
-Fındık görüntüsü
-Ekmek fırınından görüntü
-Mevsimlik fındık işçileri çadırlarından görüntü (drone)

Süre: 5.03 DK Boyut: 751 MB
Haber-Kamera: Nedim KOVAN-ORDU-DHA

===================================================

5)YANGIN EVLERİNİ DE UMUTLARINI DA KÜL ETTİ

Antalya'nın Kumluca ilçesinde işçi emeklisi Enver (66) ve Nuray Sümen (55) çiftinin hayatı, iki katlı evlerinin yaklaşık 3 ay önce yanmasıyla kabusa döndü. Çiftin, çocuklarını evlendirmek için çektikleri kredinin de içinde bulunduğu yaklaşık 130 bin lira yangında kül oldu. Yanan evin alt katında yeniden düzenlenen ahırda yaşam savaşı veren çift, yangından çocuklarının gelin arabasına koyacağı oyuncak bebeği kurtarabildi.
Hızırkahya Mahallesi'nde Enver ve Nuray Sümen çiftinin oturduğu iki katlı müstakil evde, geçen 16 Mayıs akşamı yangın çıktı. Sümen çiftinin yemek yediği sırada çıkan yangını fark eden komşuları durumu haber verdi. Komşuların yardımıyla evden çıkan çift için 112 Acil Çağrı Merkezi'nden yardım istendi. İtfaiye ekiplerinin 1 saat süren çalışmasıyla kontrol altına alınan yangın söndürüldü. Ev tamamen kullanılmaz hale gelirken, bütün eşyaları da zarar gören Enver ve Nuray Sümen çifti, gözyaşı döktü. Çiftin 2 erkek çocuğundan büyük olanını evlendirmek için kendi birikimleri ve bankadan çektikleri kredi de dahil olmak üzere yaklaşık 130 bin lira da yangında kül oldu.

2 HAFTA BAHÇEDE KALDILAR
Yangının ardından Enver ve Nuray Sümen çifti ve 2 oğlu, marketlerden aldıkları kartonlarla bahçelerinde kendilerine yer yaparak burada kalmaya başladı. Komşularının getirdiği yiyeceklerle idare eden çift, yaklaşık 2 hafta bu şekilde barındı. Ardından iki derneğin yardımıyla evin alt katındaki ahır onarılarak, çiftin bir süre daha idareten yaşayabileceği hale dönüştürüldü.

OYUNCAK BEBEĞİ KURTARABİLDİLER
Yangından canlarını zor kurtaran çiftin elinde ise düğünde gelin arabasının önüne koymak için aldıkları oyuncak bebek kaldı. Çiftin evlendirmeye hazırlandığı oğlu da yangın sonrası nişanlısından ayrılmak zorunda kaldı. Çocukları işsiz olan, kendisi işçi emeklisi Enver Sümen'in aldığı emekli maaşı banka kredisine kesilince maddi olarak da güçlüğe düşen çift, şimdilerde seralarda gündelikçi olarak çalışarak yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.

'HERKES POZ VERİP GİTTİ'
Enver Sümen, "Ramazan ayında evimiz yandı. Yangından sonra milletvekilleri, belediye başkanları ve birçok Kumlucalı iş insanı yanımıza gelip, 'Size her türlü yardımcı olacağız' diye söz vermelerine rağmen fotoğraf çektirip gittiler. Ben ve eşim yangından sonra 15 gün bahçede, dışarıda yatmak zorunda kaldık. Daha sonra hayvanımızı bağladığımız ahırı, Antalya Mavi Bereliler ve Motocross Derneği'nin yardımıyla tadilat yaparak yaşamaya çalışıyoruz. Evimiz su alıyor, önümüzdeki günlerde nasıl yaşayacağımızı bilmiyoruz" dedi.

'GELİN ARABASININ ÖNÜNE KOYACAKTIM'
Nuray Sümen de, "Evimiz yanmamış olsaydı Ramazan Bayramı'nın hemen ardından oğluma düğün yapacaktım. Düğün için bankadan kredi almıştık. Aldığımız kredi de oğlumun çeyiziyle beraber yandı. Elimde görmüş olduğunuz bu bebeği oğlumun gelin arabasının önüne koyacaktım. Şimdi ise ne oğlumu evlendirecek ne de evimi yaptırabilecek imkanım var. Komşularımın getirdiği yiyeceklerle hayatımızı devam ettirmeye çalışıyoruz. Yetkililerden bizi duymalarını talep ediyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
- Yanan evden detay
- Yangının ardından Enver ve Nuray Sümen çifti
- Röp: Enver Sümen
- Röp: Nuray Sümen
- Yanan eşyalar

Haber- Kamera: Hakan ÖZGENÇ/KUMLUCA(Antalya)- DHA

6)MUCİZE KIZ, ARTIK BİR SAĞLIK NEFERİ

Doğuştan safra yolları olmadığı için yaşamasına mucize olarak bakılan, 6 yıl önce 17 yaşındayken karaciğer nakli yapılan Handan Ülker (23) üniversiteden fizyoterapist olarak mezun oldu. Mezuniyet belgesini alıp iş aramaya başlayan genç kız, "Sürekli hastanede geçen bir çocukluğum ve ergenliğim oldu ama mutlu sonla bitti. Çocukluğu benim gibi geçenler belki hastanelerden kaçıyordur ama ben aksine hastaların yanlarında olmak için bu mesleği seçtim. Bir an önce mesleğime adım atmak istiyorum" dedi.

Antalya'da ev kadını Nezahat Ülker ve emekli oto tamircisi Ramazan Ülker'in üç çocuğunun en küçüğü olan Handan, 28 Aralık 1996'da dünyaya geldi. Ancak Handan'a henüz birkaç günlükken bilier atrezi (safra kanalları yokluğu) tanısı koyuldu. Handan, 2.5 aylıkken kazai denilen safra yolu ameliyatı geçirdi. Ancak bu ameliyata karşın talihsiz bebek her ay ortalama 10 gün hastanede yatmak zorunda kaldı. 4-5 kez mide kanaması geçiren Handan, tedavi gördüğü Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde ailesinden uygun verici çıkmadığı için kadavra listesine yazıldı. Handan, 2012'de karaciğer nakli için İzmir Kent Hastanesi'ne sevk edildi. İzmir-Antalya arasında mekik dokuyan, bebekliği ve çocukluğu hastanelerde geçen Ülker, bir yandan da eğitimini sürdürdü. Safra yolları yokluğu ile dünyaya gelip, geçirdiği ameliyattan sonra 17 yaşına kadar yaşayan, literatürlere girmiş dünyadaki birkaç hastadan biri olan Ülker'e 10 Şubat 2013 günü kutsal bağış çıktı. Nakil için Kent Hastanesi'ne çağrıldı. Ülker, Doç. Dr. Murat Kılıç ve Opr. Dr. Cahit Yılmaz'ın başkanlığındaki ekip tarafından ameliyata alındı. Nakil sonrası bir süre İzmir'de kalıp, tekrar memleketine dönen Ülker bu kez hayallerine kavuşmak için derslerine dört elle sarıldı. Başarılı genç kız İzmir'de bir vakıf üniversitesinin Fizyoterapi bölümünü kazandı. Daha sonra kaydı Kayseri'deki Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü'ne aktarılan Ülker, konuk öğrenci olarak Dokuz Eylül Üniversitesi'nde okudu. Çocukluğu hastanelerde geçen, karaciğer nakliyle yeni bir hayata başlayan Ülker, sağlıkçı olma hayalini de gerçeğe çevirdi. Fizyoterapist olan Ülker, mezuniyet belgesini eline alıp nakil olduğu hastanede genç meslektaşlarıyla heyecanını paylaştı, terapi seanslarına katıldı.

'HASTANELERDEN KAÇMAK YERİNE HASTALARLA OLMAYI SEÇTİM'
Bir an önce mesleğine adım atabilmek için iş aramaya başladığını belirten Handan Ülker, duygularını şöyle anlattı:
"Doğuştan safra kanalları yokluğu ile doğdum. Doğduğum zamandan beri hastanedeyim. Sadece doğduktan sonraki ilk bir haftada hastanede değilmişim, o da zaten hastalığın belirtilerinin kendini göstermeye başladığı süreçmiş. 17 yaşında karaciğer nakli oldum. Bu hastalıkla doğup 17 yaşına kadar yaşayabilen nadir insanlardanım. Doktorların verdiği yaşam süresi 11-12 yılken, ben 17 yaşına kadar yaşadım ve sonrasında nakil oldum. Bu çok zorlu bir süreçti. Sürekli hastanede geçen bir çocukluğum ve ergenliğim oldu ama mutlu sonla bitti. 6 yıl önce nakil oldum ve şu anda iyiyim. Bunu başarmamdaki en büyük neden ailemdi. Ailemin verdiği motivasyon ve mutlulukla ben 17 yaşıma kadar bu hastalıkla mücadele ettim. Ben her şeyin farkında olan bir çocukluk geçirdim. Durumumun ne kadar ciddi olduğunun farkındaydım. Bu süreçte kaybettiğim çocukluk arkadaşlarım bile oldu. Onlar benim kadar şanslı değillerdi. Organ bekliyordum, çıkacağından da umutluydum. Belki de beni bu ayakta tuttu. Her zaman yaşıtlarıma göre kendimi çok olgun hissettim. Güçlü olmak zorundaydım. Akdeniz Üniversitesinde tedavi görürken, ameliyat olmadan bir sene önce Kent Hastanesine geldik. Süreç burada hızlandı. Çünkü durumum artık fazlasıyla ciddiye gidiyordu. Benim yaşlarımda olan bir kişinin trafik kazası geçirmesi sonucu organı bana nakledildi, bana umut ve hayat oldu. Ben Antalya'da yaşıyordum ama İzmir'de nakil oldum. Nakil sonrası yarım dönem evde eğitim görüp Antalya'ya döndüm ama eve yakın olması açısından başka bir liseye geçtim. Eğitim hayatım zor geçti. Canlı bomba gibi bir karaciğer nakli yaşadım. Şu an olduğum yerden oldukça mutluyum. İsteyerek sağlık sektörünü seçtim. Doğduğumdan beri hastanenin içindeyim. Çocukluğu hastanede geçen kişiler belki hastanelerden kaçıyordur ama ben aksine hastanedeki hastaların durumlarını iyi bildiğim için hastanede daha fazla zaman geçirmek istedim, hastaların yanında olmak istedim. Bu mesleği seçtiğim için mutluyum. Şu anda İzmir'de iş arıyorum."

Öte yandan İzmir Kent Hastanesi Karaciğer Nakli ekibinden Doç. Dr. Murat Kılıç, şu bilgileri verdi:
"Bilier Atrezi hastalığı, kısa zamanda karaciğer sirozuna ve yetmezliğine sebep oluyor, karaciğer nakline gidilmezse bebeğin kaybedilmesine yol açıyor. Ülker'in karaciğeri, ilk ameliyat olduktan sonra 17 yaşına kadar dayandı. 17 yaşına kadar nakil olmadan bekleyebildi ama bu yaşa kadar nakil olmadan yaşayabilen hastalar çok nadir görülür. 20'li yaşlarına gelen Bilier Atrezi hastaları çok az sayıdadır. Ülker de o hastalardan biri. Geç de olsa sağlığına kavuştu vücudu organa uyum sağladı. 6 yıldır takip ediyoruz. Kendisi sağlık sektörünü seçti. Bir hastanın sağlık ordusuna katılması iyi bir örnek oldu."

Görüntü Dökümü:
-----------------------
- Handan Ülker, terapi seansında uygulama yaparken
- Handan Ülker ile röp.
- Doç. Dr. Murat Kılıç ile röp. "Genel, detay görüntü

Haber- Kamera: Tekin GÜRBULAK

===================================================

7)ALAŞEHİR'DE YAĞMUR VURAN 'SUPERİOR SEEDLESS' CİNSİ ÜZÜM SUMALIK OLARAK SATILIYOR

Manisa'nın Alaşehir ilçesinde çekirdeksiz Sultaniye üzümüne alternatif olarak üretilen ve geçen 17 Temmuz'da yağan şiddetli sağanak yağmur nedeniyle çatlama yapan 'Superior seedless' cinsi üzüm üreticisi mağdur oldu. Zarar gören ürününü ihraç edemeyen, fiyatınında 5 liradan 1.5 liraya kadar gerilemesi nedeniyle ne yapacağını şaşıran üretici, dalında kalan mahsülünün bir kısmını kurutmalık olarak ayırırken kalanını ise sumalık olarak satmak zorunda kaldı.

Başta Manisa'nın Alaşehir, Sarıgöl, Salihli ilçesi ile Denizli'de 'superior seedless' cinsi çekirdeksiz üzüm üretimi son yıllarda hızla artarak, ihracatta ön sıralara çıkmayı başardı. Geçen yıl 75 milyon dolarlık Sultaniye üzümü ihracatından sonra çekirdeksiz yaş üzüm cinsi olan 'Superior seedless' de 6 milyon dolarlık ihracatla 3'üncü sırada yer aldı. Sultaniye üzümden 15-20 gün önce hasat edilen 'Superior seedless' üzüm çeşidi, aynı zamanda ihracat sezonunun erken açılmasını da sağlıyor. Turfanda ürün olarak işlem gördüğü için fiyatı da üreticilerin yüzünü güldürüyor. Ancak bu sezon Alaşehir'deki 'Superior seedless' üzüm üreticileri geçen 17 Temmuz'da yağan şiddetli sağanak yağmurun mahsule zarar vermesi nedeniyle dertli. 10 bin dönümlük alanda yıllık ortalama 17 bin ton 'Superior seedless' cinsi üzüm yetiştirilen Alaşehir'de üretici, yağmur nedeniyle çatlayan üzümünü ihracata gönderemedi. Temmuz ayının ilk haftasıyla birlikte hasadına başlanan 'Superior seedless' cinsi üzümün kilosu başlangıçta 5 liradan alıcı bulurken, yağmurun vurmasından sonra fiyatının 1.5 liraya kadar gerilemesi üreticinin mağduriyetini daha da arttırdı. Ne yapacağını şaşıran üretici, ürünün bir bölümünü kurutmalık olarak ayırırken, kalan kısmını ise halk arasında 'şaraplık üzüm', 'çıkma üzüm' olarak bilinen sumalık olarak kilosunu 80 kuruştan satmak zorunda kaldı. Sumalık üzüm alıcısı Halil Garipoğlu, 10 yıldır bu iş ile uğraştığını belirterek, "İlk kez 'Superior seedless' cinsi üzümün sumalık olarak geldiğini gördüm" dedi. Garipoğlu, "Yağmur nedeniyle çatladığı için üzümünü satamayan, kurutacak sergisi de olmayan üreticiler mecburen sumalık olarak satıyor. Kilosu 80 kuruş ama yine de doğru düzgün alan yok. Superior seedless cinsi üzümler ilk kez bu kadar ayağa düştü" dedi. Üreticilerden Hüseyin Gömleksiz de, "Superior seedless üzümlerimizi yağmur vurunca mecburen kurutmaya aldık. Hava şartlarından mı mağdur olduk, alıcıların geç davranması nedeniyle hasatta geç mi kalındı bilemiyorum. Yağmur yağıp, üzümler bozulmaya başylayınca mecburen kesip kurutmak üzere serdik" dedi.
Alaşehir Ziraat Odası Başkanı Necdet Türk de 'Superior seedless' cinsi üzümde yaşanan sıkıntı nedeniyle üzüntülü olduğunu vurgulayarak, "Tarım her zaman risk taşıyan bir sektör. Bu açıdan üreticiler yağmurdan, doludan, sıcaktan korunmak için tek çare olan sigorta ve örtü sistemine yönelmelidir. Üreticilerimizi de hala sigorta bilinci eksik. En güvenceli ve devlet desteği olan sigorta sistemi mutlaka gelişmelidir. Ayrıca yeni yeni başlanan örtü sistemini devlet desteği ile daha da artırılabilinir" dedi.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Superior seedless cinsi üzüm kesiminden görüntü
-Yağmur vurduğu için çatlayarak sumalık olarak ayrılan üzümlerden görüntü
-Sumalık üzüm alıcısı Halil Garipoğlu ile röp.
-Alaşehir Ziraat Odası Başkanı Necdet Türk ile röp.
-Üreticilerden Hüseyin Gömleksiz ile röp.
-Genel ve detay görüntüler

Haber - Kamera: Nurettin DOĞAN / ALAŞEHİR (Manisa), (DHA)

===================================================

8)ÇOCUKLAR TASARLADIKLARI SÜRÜCÜSÜZ OKUL SERVİSİ İLE DÜNYA BİRİNCİSİ OLDU

İzmir Karşıyaka'daki bir özel okulun 3 ilkokul öğrencisi, Türkiye'de Bilim Kahramanları Derneği tarafından düzenlenen ve dünya çapında 150 takımın katıldığı Dünya Robot Olimpiyatı'nın (World Robot Olympiad) Danimarka'da düzenlenen finalinde, "We Do" kategorisinde dünya 1'incisi oldu. Geleceğin ihtiyaçlarını düşünüp, kazaları en aza indirmek amacı ile tasarladıkları, 'Sürücüsüz Okul Servisi' projeleri ile 1'inci olan öğrenciler, Türkiye'yi temsil etmenin sevincini yaşadı.
Karşıyaka'daki bir özel okulun 4'üncü sınıf öğrencileri Aras Aktaş, Adnan Khalilli ve Rüzgar Meral, proje kapsamında lego parçaları kullanarak, 'Sürücüsüz Okul Servisi' tasarladı. Tablet üzerinden bir programla yönettikleri servisin kazaları en aza indirmesini amaçlayan öğrenciler, servise gelişmiş acil durum freni, otomatik park etme ve sensor sistemleri ekledi. Ayrıca servisin iç kısmına da öğrencilerin eğlenmeleri için top havuzu, yemek ve dinlenme bölümleri tasarlayan öğrenciler, kodlama ve programlama teknikleri ile robotlarını geliştirdi. Sürücüsüz okul servisi, sürücü olmadan öğrencileri evlerinden alıp güvenli bir şekilde okula götürdükten sonra okul çıkışlarında da okuldan evlere dağıtım yapmak üzere tasarlandı. Aynı zamanda sensörleri sayesinde karşısına çıkan herhangi bir engelde kendiliğinden durabilen servis, yapay zeka sayesinde de otomatik olarak park edebiliyor. 3 aylık bir sürecin sonunda 4 Mayıs'ta Bilim Kahramanları Derneği tarafından düzenlenen 24 farklı şehirden 206 takımın katıldığı Dünya Robot Olimpiyatı'nın (World Robot Olympiad) Türkiye elemelerine katılan öğrenciler, turnuvadan Türkiye şampiyonu olarak çıktı. 1-4 Ağustos tarihleri arasında Danimarka'nın Aarhus kentinde yapılan World Robot Olympiad Friendship Invitational 2019'a katılan öğrenciler, dünyadan 150, Türkiye'den ise 7 takımın yarıştığı turnuvada iki jüri değerlendirmesinden yüksek puan almayı başardı. Öğrenciler projelerini İngilizce sunarak, tüm dünyadan gelen katılımcılara ve jürilere projelerini tanıttı. İzmirli öğrenciler, 18 takımın yarıştığı, 'We Do' kategorisinde kendi klasmanları olan, 'Open We Do' dalında robotları ile istenilen tüm görevleri başarı ile yerine getirerek 1'inci olmaya hak kazandı. Türkiye'yi temsil eden minikler, başarılarının büyük sevincini yaşadı.

'ÜLKEMİZİ TEMSİL ETTİĞİMİZ İÇİN MUTLUYUZ'
Amaçladıklarının, bir servis aracının sürücü olmadan çocukları evden alıp güvenli bir şekilde okula teslim edip, daha sonra da okuldan alıp eve götürmesi olduğunu söyleyen Aras Aktaş (10), "İlk başladığımızda kimsenin bir fikri yoktu. Sonra fikir üretip sorunları alt ederek buraya kadar geldik. Çok zordu ama eğlenceliydi. Robotumuzu tasarlarken sensörler kullandık. Bu sensörler gelecek için büyük önem arz ediyor. Bu servis karşısına bir engel çıktığında kendiliğinden durabiliyor ve yapay zeka ile kendiliğinden park edebiliyor" diye konuştu. Üretim sürecinde kafalarındaki fikirleri kağıda aktararak çizimler yaptıklarını belirten Rüzgar Meral (10), "Sonra onları legolarla gerçeğe çevirdik. Bizim için çok güzeldi, beyin fırtınası yaparken çok eğlendik. Hepimizden farklı farklı fikirler çıktı, sonra onları toparlayıp böyle bir servis aracı oluşturduk. Servis aracının içine çocukların eğlenebileceği top havuzu ve langırt koyduk. Yemek odası, dinlenme odası ve her koltuğun önünde tabletler var. Bu şekilde öğrenciler hiç sıkılmadan yolculuk yapabiliyor. Onların sıkılmamalarını amaçladık" dedi. Türkiye'yi böyle büyük bir organizasyonda temsil edip 1'inci olmaktan duydukları gururu belirten öğrencilerden Adnan Khalilli (10) ise, "Ülkemizi temsil ettiğimiz için çok mutluyuz. Turnuvada birçok arkadaşımız oldu. Oraya gittiğimiz için heyecanlıydık. Onlar bize kendi projelerini anlattılar, biz de onlara anlattık. Bizi dinlediklerinde projemizi çok beğendiler" dedi.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Danimarka'daki turnuvadan görüntüler
-Öğrencilerin proje robotundan genel ve detay görüntüler
-Öğretmenler ve öğrencilerin çalışmalarından görüntüler
-Öğrencilerle röp.

HABER: Melis KARAKUZULU - KAMERA: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR, (DHA)

9)HASSAS BURUN 'KARA' ŞARK HİZMETİ İÇİN VAN'DA

İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü bünyesinde çalışan ve birçok başarıya imza atan narkotik köpeği 'Kara', şark görevi için Van'a gönderildi. Önemli geçiş güzergahlarından biri olan Van'da 3 yıl içerisinde yaklaşık 17 ton uyuşturucu madde ele geçirilirken, yakalamaların başrolünde ise dedektör köpekler var.

Uyuşturucu sevkiyatının en önemli geçiş noktalarından biri olan Van'da, polisin yaptığı operasyonlar ve çalışmalar, gece gündüz sürerken, en büyük yardımcıları da dedektör köpekler oluyor. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü bünyesinde yıllarca görev yapan ve İstanbul'da yüzlerce uyuşturucu operasyonuna katılıp, birçok başarıya imza atan hassas burunlu narkotik köpeği 'Kara'da İstanbul'daki görevini tamamlayıp şark görevi için Van'a geldi. Belçika Malinois cinsi narkotik köpeği olan 9 yaşındaki Kara, 5 yıldır İstanbul'da Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki görevi sırasında 1 tona yakın uyuşturucu madde ele geçirdi. Eğitmeni ile birlikte şark hizmetini yerine getirmek için göreve başlayan 'Kara', artık Van polisinin önemli yardımcıları arasında yerini aldı.

DEDEKTÖR KÖPEKLER 3 YILDA YAKLAŞIK 17 TON UYUŞTURUCU YAKALADI
Van Emniyet Müdürlüğü bünyesinde kurulan Köpek Eğitim Merkezi'nde barınan ve eğitimleri de burada yapılan 10 dedektör köpek, 4 aylık sıkı eğitimin ardından uyuşturucu operasyonlarında görev alıyorlar. Uyuşturucu ile mücadelede en büyük rolü oynayan köpekler, operasyonlarda aktif görev alıyor. Köpekler Van polisinin bir numaralı yardımcıları olurken, 3 yıl içerisinde 15 ton 104 kilo eroin, 1 ton 222 kilo esrar, 224 kilo 350 gram Afyon sakızı ve 213 kilo metanfetamin ele geçirildi.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Polis uygulama noktasından detaylar
-Narkotik köpeği Kara'nın uygulama noktasına gelişi
-Kara'nın araçlarda yaptığı arama
-Yapılan aramalardan detaylar
-Kara'nın eğitmeni ile birlikte oyun oynaması
-Eğitmen ile röportaj
-Detaylar

HABER: Gülay KUYUCU-Orhan AŞAN/VAN,(DHA)

===================================================

10)DATÇA'DA 3 BİN YILLIK GELENEK YAŞATILIYOR

Muğla'nın Datça ilçesi Kızlan bölgesinde, 3 bin yıllık bağ bozumu geleneği yaşatılıyor.
Datça Yarımadasında, M.Ö. 11'inci yüzyıldan M.Ö. 545 yılına kadar bağımsız bir devlet olarak hüküm süren Karyalıların en önemli geçim kaynaklarından biri olan üzümcülük, yıllar sonra yeniden hatırlandı. Datça-Marmaris Karayolu'nun 10'uncu kilometresinde, Ankaralı çift Hasan İşleyici (66) ve eşi Meltem İşleyici (56) tarafından 8 yıl önce 50 dönümlük bir arazide kurulan bağ evinde, 2011 yılından bu yana merlot, şiraz, cabernet ve sauvignon başta olmak üzere öküzgözü ve boğazkere gibi 20'ye yakın üzüm türü yetiştiriciliği yapılıyor. Bu yıl 6'ncısı gerçekleştirilen ve gün ışımadan başlayan bağ bozumu şenliği renkli görüntülere sahne oldu.

DANS EŞLİĞİNDE ÜZÜM EZDİLER
Bağbozumu şenliğine katılan yaşlı-genç yüzlerce kişi, sabah erken saatlerden itibaren bağlara girip üzüm topladı. Hava ısınıncaya kadar 3 saat içerisinde kasalar dolusu üzüm toplayan gönüllüler, sabah kahvaltısında yorgunluk atıp, yeniden başladı. Şenlik, toplanan üzümlerin eskiden olduğu gibi genç kızların ayakları ile ezilmesi ile sona erdi. Müzik eşliğinde fıçıların içine giren genç kızlar, dans edip eğlenirken aynı zamanda ayaklarıyla üzüm ezmenin keyfini yaşadı.
Datça Bağ'ın kurucusu Hasan İşleyici, bağ bozumu şenliklerinin bağcılığın en önemli aktivitelerinden biri olduğunu belirterek, "Bugün geleneksel bağ bozumu şenliğimizin 6'ncısını gerçekleştiriyoruz. Misafirlerimiz sabahın ilk ışıklarından itibaren bağ bozumuna katıldı. Hava ısınıncaya kadar yaklaşık 3 saat içerisinde yüzlerce kasa üzüm toplandı. Halen 50 dönümlük bir arazide bağcılık yapıyoruz. Toplam arazinin, 35 dönümünde üzüm bağları var. Yaklaşık 10 dönümlük alanda ise zeytin ağaçlarımız bulunuyor. Her yıl, yaklaşık 20-25 tonluk bir üzüm üretimimiz var" dedi.

'BAĞCILIK KÜLTÜRÜ YENİDEN CANLANIYOR'
Datça'da, 3 bin yıllık Karya medeniyetinin mirasını sürdürmeye çalıştıklarını ifade eden İşleyici, "Karyalılar, yaklaşık 3 bin yıl önce antik çağda, bugün bulunduğumuz Kızlan Ovası'nda, üzüm bağları ve zeytin ağaçları arasında yaşıyorlardı. Üzüm onlar için zeytin ile birlikte en önemli ihraç ürünüydü. Bu coğrafyada, bağcılık kültürünü yeniden canlandırmak adına yola çıktık. Umarım ışıkların arasında şimdi bizi seyrediyorlardır. Onlara selamlarımızı iletiyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Datça'da düzenlenen bağ bozumuna katılan gönüllüler, üzüm toplarken
-Datça Bağ'ın kurucusu Hasan İşleyici (66) ile röp.
-Ahşap fıçıların içinde, müzik eşliğinde dans edip üzüm ezen genç kızlardan görüntüler..

Haber - Kamera: Mehmet ÇİL / DATÇA (Muğla), (DHA)

===================================================

11)DURAKLI MUHTARI, DURMAK BİLMİYOR

Kars'ın Akyaka İlçesine bağlı Duraklı köyünün çiçeği burnunda muhtarı Şahin Demirkaya, 5 yılda yapacaklarını 4 aya sığdırarak bölgenin en tanınmış muhtarı oldu. 'Örnek muhtar, örnek köy olma' hedefiyle yola çıkan Demirkaya, köyünün ihtiyaçlarını kısa sürede giderdi. Demirkaya'nın en büyük destekçisi ise azaları, köy halkı ve özellikle de gençler.

Kars'a 45 kilometre uzaklıktaki Duraklı köyüne 31 Mart mahalli idareler seçimlerini kazanarak muhtar olan Şahin Demirkaya, işe hızlı başladı. Seçim öncesi yaptığı vaatlerinin tamamına yakınını 4 aylık sürede tamamlayarak köyünü daha yaşanabilir bir hale çevirdi.
Seçimi kazandırdan sanra azalarıyla birlikte kolları sıvayan Şahin Demirkaya, başta gençler olmak üzere çalışabilecek durumdaki tüm köylüleri de yanına alarak hizmetlere başladı. Şahin Demirkaya, ilk önce köylülerle birlikte ortak bir karar alarak köylerinin ağaçlandırılması, bahçe duvarlarının yapılması ve kireçlenmesi, dar sokakların genişletilmesi üzerinde durdu. Tüm bunların planları yapılırken bir yandan da köy yaylasından gelen içme suyunun elektrik borcu nedeniyle aylardır su verilememesi sorunu çözmek için kolları sıvadı. Aylardır traktörlerle su taşımak zorunda kalan köylüleri rahata kavuşturmak istediğini belirterek borcun ödenmesini sağladı ve köyü yeniden temiz ve sağlıklı suya kavuşturdu.
Duraklı köyünden iş insanı Muharrem Yıldız'ın ve köylülerin desteği ile sokak kenarlarındaki evlerin bahçe duvarlarının yapılmasına başlandı. Bu iş sürerken bir yandan da yol kenarlarına ağaç dikimi gerçekleştirdi. Gençlerin ve muhtar Demirkaya'nın hummalı çalışmasıyla köy içinden geçen tüm yol kenarlarına çam fidanları dikilerek çitlerle korumaya alındı. Köy okulunun bahçesindeki voleybol sahasının düzenlenmesi, kamelya yapımı, yıllardır kullanılmayan futbol sayasının yenilenmesi, dere kenarlarının düzenlenmesi gibi işler de hızlıca yürütüldü.
Akyaka Kaymakamı Nur Sevinç Özbek'in de destekleriyle temin edilen parkelerin köye döşenmesine de geçtiğimiz günlerde başlandı. Köylüler ana arterlerin bayrama yetişmesi için parke yapımlarına el atarak işçilere yardım ettiler. Parke çalışmaları sürerken muhtar Şahin Demirkaya çok amaçlı köy evi yapımı projesini de tamamladı. Önümüzdeki günlerde yapımına başlanacak olan çok amaçlı köy evinin de önümüzdeki yaz sezonunda tamamlanması hedefleniyor.

Muhtar Şahin Demirkaya, hedefinin köyünü Türkiye'de örnek köy yapmak olduğunu belirtti. Önümüzdeki günlerde gönüllü öğretmenler tarafından köy çocuklarına İngilizce kursu açacaklarını kaydeden Muhtar Demirkaya, "Çalışınca oluyor. Bizler çalışıyoruz ve başarıyoruz. Hedefimizde köyümüz ve köyümüze hizmet var. Bizler de kendi köyümüze hizmet yapıyoruz. Bu çok güzel bir duygu" diye konuştu.
Köylüler her fırsatta Demirkaya'dan memnun olduklarını dile getirerek, "Köyümüze 5 yılda yapmasını beklediklerimizin çoğunu bu kısa sürede yaptı. Kendisi hiç yerinde durmuyor. Sürekli çalışıyor ve hizmet ediyor. Köyümüze daha neler yapacağının planlarını kuruyor. Bizler çok memnunuz" dediler.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Köydeki parke çalışmalarının yapıldığı yollar
-Muhtar ve köylülerin yolda gezmesi
-Köylülerin konuşmaları
-Muhabir Bedir Altunok'un anonsu ve Muhtar Şahin Demirkaya'nın konuşması
-Parki çalışmaları muhtar ve köylülerin birlikçe çalışması
-Yol kenarındaki duvarlar
-Ağaçlar

Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS, (DHA)

===================================================

12)SOKAK HAYVANLARI İÇİN BİLEKLİK YAPIP SATIYORLAR

Düzce'de, 3 kız arkadaş sokak hayvanlarına mama almak için oturdukları site önünde bileklik örüp satmaya başladı.

Düzce Koçyazı Mahallesi'nde, bir sitede oturan yaşları 9 ile 11 arasında değişen 3 kız arkadaş, internetten bileklik yapmayı öğrenerek sokak hayvanlarına mama almak için bileklik örmeye başladı. Oturdukları sitenin önünde bileklik ören çocuklar, sitede oturan diğer çocukları da organize ederek evlerinde kullanılmayan takıları getirmelerini istedi. Çocuklar kurdukları tezgahta takıları satışa çıkardı. Çocuklar, "Sokak hayvanları için 5 dakikanızı ayırınö diye seslenirken, 3 günlük satışlardan 160 TL elde etti.
11 yaşındaki Şeyma Yağmur, kendi oturdukları semtte bulunan sokak hayvanlarını gördüklerini ve kimsenin yardım etmediği için bu kampanyanı başlattıklarını ifade ederek, "Özellikle şu an oturduğumuz semtte bir sürü köpek oluyor. Bu köpekler gerçekten aç ve susuz oldukları için hep sokaklarda geziniyorlar ve insanlardan yardım bekliyorlar. Fakat insanlar genelde ısıracaklarını düşünerek kaçıyorlar. Aslında köpeklerin ve kedilerin kötü niyetli olduklarını düşünseler de öyle değiller. Biz de onlara kimsenin yardım etmemesinden dolayı böyle bir kampanya başlatmak istedik. Onların karınlarını doyurmak ve mutlu etmek çok güzel bir şey. Para kazanarak onlara mama vermek açısından kendi örgü ile yaptığımız bileklikler yapıyoruzö dedi.
Şeyma Yağmur, sokak hayvanlarının içinde bulunduğu durumu anlamak için insanların empati kurması gerektiğini belirterek, "Sokak hayvanlarını görmezden gelen insanlar empati kursunlar. Bir gün aç kalsalar ne hissederler? Önce onu düşünsünler. Aç kaldığında insan mutsuz olur. Kötü bir duygu, kötü hissederler. Köpekler de aynı, insanlar gibi aynı duyguları yaşayabiliyorlar. Hayvanlara saygı göstermelerini ve bir mamayı fazla görmemelerini istiyorumö diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Çocuklar bileklik yaparken görüntü
-Çocuklar pazarcı esnafı gibi bağırırken görüntüleri
-Çocukların malzemelerinden görüntü
-Şeyma Yağmur ile röp ve detaylar

HABER-KAMERA: Tezcan SOLMAZ/DÜZCE, (DHA)

===================================================

13)'KAZALARIN BAŞLICA SEBEPLERİ AŞIRI HIZ VE DİKKATSİZLİK'

Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürü Selçuk Yılmaz, uzun bayram tatillerinde aşırı hız, dikkatsizlik ve sürücülerin yorgun yola çıkmasının trafik kazalarının başlıca sebepleri olduğunu ifade ederek, "Sürücülerden en önemli isteğimiz, yorgun ve uykusuz olarak yola çıkmamaları. Bunların yanında, yolda araç kullanırken cep telefonu kullanmamaları, emniyet kemeri kullanmaya özen göstermeleridirö dedi.

Eskişehir Emniyet Müdürlüğü, yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle trafikteki denetimlerini arttırdı. Geçen bayramlara oranla personel sayısı 207'den 377'e çıkarıldı. Geçiş güzergahında bulunan yollarda ise her 10 kilometrede bir denetim istasyonu kuruldu. Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürü Selçuk Yılmaz, özellikle uzun bayram tatillerinde meydana gelen kazaların başlıca sebeplerinin aşırı hız, dikkatsizlik ve sürücülerin yorgun yola çıkmasından kaynaklandığını söyledi. Yılmaz, "Trafik kazalarının çoğu yoldan çıkma, arkadan çarpma, takla atma, devrilme şeklinde meydana geliyor. Bayramda oluşan trafik yoğunluğundan dolayı bu kazalar gerçekleşiyor. Özellikle Eskişehir bölgesi olarak almış olduğumuz tedbirlerle ve bu konulara dikkat edilerek, çalışmalarımız devam ediyoruz. Eskişehir Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü olarak mıntıkamızda bulunan 233 kilometrekarelik alanda, her 10-15 kilometre aralıkta bir ekip bulunduruyoruz. Bu tedbirleri alırken meydana gelen kazaları önlemek adına, özellikle yoldan çıkma durumlarına sebebiyet veren uykusuzluk, yorgunluk, otobüs kazalarındaki yolun uzunluğuna ve süresine göre çift şoför uygulamasına uyulmaması, şoförlerin dinlenmemeleri kazalarda önemli etkenlerden. Meydana gelen kazalardaki genel sebeplerden biri de hız sınırı ihlalleri. Otobüs ve diğer araç şoförleri için geçerli olan bu sebep birçok kazaya neden oluyorö dedi.
Sürücülere tavsiyelerde de bulunan Yılmaz, yorgun ve uykusuz olarak yola çıkılmaması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Bunların yanında, yolda araç kullanırken cep telefonu kullanmamaları, emniyet kemeri kullanmaya özen göstermeleri. Özellikle emniyet kemeri konusunda biz, arkada oturan yolcuların da emniyet kemeri takmaya özen göstermelerini istiyoruz. Çünkü, meydana gelen trafik kazalarında genelde arkadaki yolcularda ağır yaralanmalar, hatta ölümler meydana geliyor. En son şehrimizde meydana gelen kazada arkada oturan 2 yolcu hayatını kaybetti. Sebebini araştırdığımızda ise arkada oturan yolcuların emniyet kemeri takmadığını gözlemledik.ö

'8 AYDA 222 BİN ARAÇ DENETLENDİ'
Kurban Bayramı dolayısıyla alınan güvenlik tedbirleri anlatan Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürü Selçuk Yılmaz, "Kazalarla ilgili olarak bu yıl otobüs denetimlerini artırdık. Ayrıca Eskişehir olarak geçen yıl 48 bin 900 aracı denetledik. Bu yıl içerisinde ise şu ana kadar 58 bin 988 otobüs kontrol edilmiş vaziyette. Diğer araçları da eklersek toplamda 222 bin 210 araç denetlenmiş. Genel olarak bu kontrol çalışmalarımız devam etmekte ve bunlara daha da dikkat gösteriyoruz. Eskişehir'de gerçekleşen kazaların nedenleri ile ilgili uyarılarımıza aralıklarla devam ediyoruz. Bayram tatili süresince hız kurallarına uyması, emniyet kemerlerini takması, özellikle güzergahta bulunan trafik görevlilerinin işaret ve işaretçilerine uymaları, kazalara sebebiyet vermemek adına çaba göstermelerini vatandaşlardan istiyoruzö şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-MOBESE merkezi
-İzlenen trafik ekranları
-MOBESE kazaları
-Selçuk Yılmaz'ın açıklaması
-Trafik denetimleri
-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Engin ÖZMEN-Abdullah GÜÇLÜ/ESKİŞEHİR,(DHA)

================================================

En Çok Aranan Haberler