HABER

DHA YURT BÜLTENİ - 3

  Evinin çatısına kurduğu güneş panelleriyle elektrik üretip, satıyor Kocaeli’nin Darıca ilçesinde evinin çatısına kurduğu güneş panelleri ile elektrik üreten Kerem Çilli, evinde kullandığı elektriği kendisi karşılarken aynı zamanda elektrik dağıtım şirketine satarak gelir sağlıyor.

Evinin çatısına kurduğu güneş panelleriyle elektrik üretip, satıyor

Kocaeli’nin Darıca ilçesinde evinin çatısına kurduğu güneş panelleri ile elektrik üreten Kerem Çilli, evinde kullandığı elektriği kendisi karşılarken aynı zamanda elektrik dağıtım şirketine satarak gelir sağlıyor.
Darıca Piri Reis Mahallesi’nde yaşayan Elektrik ve Elektronik Mühendisi Kerem Çilli, kendi evinin çatısına kurduğu 22 adet güneş paneli ile kendi elektriğini üretiyor. Evinde kullandığı elektriğin tamamını güneş panelleri ile karşılayan Kerem Çilli, bir ayda 6 evin ihtiyacını karşılayabilecek kadar elektrik üretebiliyor. Ürettiği fazla elektriği ise elektrik idaresine satan Kerem Çilli, bu satıştan ise ayda 300 TL para kazanıyor.
Yenilenebilir enerjinin önemine vurgu yapan Kerem Çilli, “Güneş enerjisi konusu benim uzun süredir üzerinde çalıştığım bir konu. Güneş enerjisi aslında bizim hayatımızın bir değişmez parçası olacak. Biz o günlerin henüz başındayız. Bu sistemi kurmamın en önemli nedeni şu; biz her ay ister istemez bir elektrik parası ödüyoruz. Bu para zamlandığı zaman herhangi bir şekilde ödemeye devam ediyoruz ve o para hiçbir zaman size geri dönmüyor. Güneş enerjisi sistemi kurarak çatınızdaki panellerle elektrik üretebilirsiniz ve evinizin ihtiyacını karşılayabilir elektrik fazlasını da satıp bölgenizdeki dağıtım şirketinden para kazanma şansınız dahi olabilir. Bu sebepten dolayı ben güneş enerji santrali kurdum. Artık elektrik faturası ödemiyorum. Aksine ben onlara elektrik parası kesiyorum. Kurduğum sistemle ayda 600 kilowatt elektrik üretiyorum.ö dedi.
Güneş enerjisi sistemlerinin uzun vadeli sistemler olduğuna dikkat çeken Çilli, “Tabii bu konu gerçekten çok merak uyandıran bir konu. Herkes, ‘Kaça mal oldu? Ne kadar fatura veriyordun? Şimdi ne kadar kazanıyorsun?’ gibi sorular soruyor. Bunlar sektörün çok merak ettiği ve sıkça sorduğu sorular. Tabii ki ilk yatırım maliyeti anlamında ilk söylediğimiz rakamlar biraz yüksek geldiği için insanlar temkinli yaklaşıyorlar. Ancak uzun soluklu bir sistem bu. Çatımıza kurduğumuz sistemler, paneller 20 yıl garantili. Kullandığımız cihazlar özel cihazlar ve uzun zaman içerisinde de size çok ciddi avantajlar ve para karı elde etmenizi sağlayacak sistemler.ö diye konuştu.
Güneş enerjisi kullanımının çevre temizliği anlamında da ciddi katkıları olduğunu söyleyen Çilli, şöyle konuştu:
“Elektrik üretiminin kendi çatınızda olması hem çevresel anlamda hem de enerji verimliliği anlamında ciddi avantajlar sağlıyor. Karbon emisyonu anlamında da ciddi avantajları vardır ve çevreye oldukça duyarlı bir sistemdir bu. Enerji üretirken çevreyi kirletmeden enerji üretmek zaten bu işin temelinde olan bir şey. Enerji verimliliğinin de en önemli noktasından bir tanesi de tükettiğiniz yerde üretim yapmaktır. O yüzden evin içerisinde tüketiyorum ve en yakın nokta olan evin çatısında da elektriği üretiyorum. Böylelikle elektrik dağıtım hatlarında yaşanan kayıplar da önlenmiş oluyor. Hem ülkemize hem de kendimize çok yararlı bir iş yapmış oluyoruz.ö

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------
-Çatıdaki güneş panellerinin drone görüntüsü
-Drone ile çekilmiş anons
-Kerem Çilli ofisinde çalışırken görüntü
-Güneş panellerinin aktüel görüntüsü
-Detay

HABER: Dinçer AKBİR-KAMERA: Alişan KOYUNCU/DARICA(Kocaeli),(DHA)

=================

Yunanistan sınırında 5 göçmen tüfekle vurulmuş halde yaralı bulundu

Edirne'nin Yunanistan'a sınır Meriç ilçesine bağlı Alibeyköy'de Pakistan uyruklu 5 kaçak göçmen yaralı bulundu. Hastanede tedavi altına alınan göçmenler, yüzleri kapalı 4 kişi tarafından paraları gasp edildikten sonra av tüfeği ile vurulduklarını iddia etti. Jandarma olayla ilgili 2 kişiyi gözaltına aldı.
Yunanistan'a sınır Meriç ilçesi Alibeyköy'de iddiaya göre 5 Afgan göçmen gece yarısı , 112’yi arayarak yaralı olduklarını söyleyip yardım istedi. Jandarma ve sağlık ekipleri Yunanistan sınırında verilen bölgeye gittiğinde 5 göçmeni yaralı halde buldu. Tüfekle vurulduklarını söyleyen göçmenler, ambulanslarla Uzunköprü Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Burada müdahale edilen yaralılar Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. Tedavileri süren göçmenlerin durumlarının iyi olduğu öğrenildi.
Göçmenler, ifadelerinde yüzleri kapalı 4 kişi tarafından gasp edilip av tüfeği ile vurulduklarını iddia etti. İsmi öğrenilemeyen Türkçe bilen yaralı göçmenlerden biri, "Yanımıza yüzleri kapalı 4 kişi geldi. Önce bizden para istedi, yok dediğimizde zorla bizi arayarak paralarımızı alıp bizi gasp etti. İçlerinden biri sinirlenip geri döndü ve bir şeyler söyledikten sonra üzerimize ateş açtı. Daha sonra 112 arayarak yardım istedim. Kim olduklarını bilmiyorum" dedi.
Jandarma ekipleri göçmenlerin ifadesinin ardından 2 şüpheliyi gözaltına alarak olayla ilgili kapsamlı soruşturma başlattı.

Görüntü Dökümü:
-----------
Uzunköprü Devlet Hastanesi tabelası
Hastaneden detay
Jandarmadan detay
Gömenlerin ambulansa binişi
Detay görüntü
Ambulansın gidişi
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne gelişi
Yaralıların sedye ile inmesi
Farklı açılardan detay grüntüer

Haber-Kamera: Ali Can ZERAY/EDİRNE,(DHA)

=================

Tokat'ta manda sayısı 8 yılda 10 binlere ulaştı

Tokat'ta yetiştiricilerin daha çok sığır tercih etmesi nedeniyle 2011 yılında sayısı 4 bine düşen ve giderek azalan manda sayısı, aynı yıl içerisinde kurulan Damızlık Manda Yetiştiriciler Birliğinin çalışmasıyla bu yıl 10 bin 800'e ulaştı.
Tokat'ta 2011 yılına kadar sayıları düzenli olarak düşen manda yetiştiriciliği için harekete geçildi. Çiftçilerin sığır yetiştiriciliğine yoğunlaşması nedeni ile sayıları azalan manda üretiminin yeniden canlandırılması amacıyla çalışma başlatıldı. Tarım ve Orman Bakanlığının anaç manda desteği ile 2011 yılında kurulan Tokat Damızlık Manda Yetiştiriciler Birliği'nin yaptığı çalışmalarla tükenmeye yüz tutan manda üretimi yeniden canlandırıldı. 2011 yılında kentte 4 binlere kadar düşen manda sayısı yapılan çalışma sayesinde 8 yılda 10 bin 800'e ulaştı.
2011 yılına kadar manda yetiştiriciliğinin yok olma derecesine kadar geldiğini belirten Tokat Damızlık Manda Yetiştiriciler Birliği Başkan Yardımcısı Emre Keser, "2011 yılında birlik kurulduğunda Tokat merkezde 4 bin manda vardı. Şu anda, yani 2019 yılı itibari ile bu sayı 10 bin 800'e ulaştı. Bu sayıya ulaşırken de birlik olarak yaptığımız faaliyet ve projeler var. Tarım ve Orman Bakanlığının yapmış olduğu Anadolu mandası ıslahı projesi, manda ıslah sistemi gibi projeler sayesinde hayvan sayısı bu seviyelere ulaştı. Bizim birlik olarak yapmış olduğumuz projeler var. Kan tazeleme projesi yaptık. Dışarıdan damızlık boğalar getirdik. Hayvanların süt, et verimi ve canlı doğum ağırlıklarının geliştirilmesi için yapılan bir proje oldu. Birlik olarak iki hedefimiz vardı. İlk olarak Tokat'ta manda sayısını çoğaltmaktı. Bu sayıya ulaştık" dedi.
'PROJELER SAYESİNDE RAĞBET ARTTI'
İl genelinde yetiştiriciler tarafından daha önce mandaların değerli görülmediğini ifade eden Keser, "2011 yılında ilimizde mandanın bir değeri yoktu, yok olmak üzereydi. Bizim yaptığımız bu projelerle yeniden rağbet gördü. Özellikle kurban bayramlarında manda kesiminde belirli bir artış var. Biz bunu görebiliyoruz. Manda eti ile ilgili yetiştiricilerimizin de yararlanabileceği bir proje var. Önümüzdeki yıllarda bu projeyi de faaliyete geçirerek manda yetiştiriciliğini bir üst seviyeye taşıyacağız. Manda etinin ve sütünün bir kalitesi var. Bu kaliteyi bilen çiftçimiz işletmesinde manda bulunduruyor. İşletmelerde 15 baş sığır varsa içerisinde en az 3 tane manda var. Bunun da nedeni sütün ve etin kalitesinden vazgeçmemektir. Kültürel bir yapı var, o yapıyı yıkmak istemiyorlar. Biz de bunu destekliyoruz. Son yıllarda birliğimizin yapmış olduğu projelerle süt ve et bakımından belirli bir noktaya geldik. Yetiştiricilerimiz kültürel yapı olarak kendisi yoğurt, tereyağı, çökelek yapıp pazarlıyor ama biz bunu birlik olarak kurumsal hale getireceğiz. Bir şarküteri düşünüyoruz. Süt toplama merkezi oluşturup, sütü toplayıp, işleyip bunun pazarını oluşturacağız.
Buda yetiştiricilerimize ek bir gelir olacak ve mevcut gelirlerini de artırmış olacağız" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
------------
-Mandaların görüntüleri
-Birlik Başkan Yardımcısının açıklamaları
-Genel detaylar

Haber-Kamera: Halil İbrahim YEL/TOKAT, (DHA)

==========================

Yaralı sakallı ebabil koruma altına alındı

Mersin'in Erdemli ilçesinde, ormanlık alanda yaralı halde bulunan Sakallı Ebabil kuşu koruma altına alındı.
Harfilli Mahallesi'nde ormanlık alanda dolaşan Mert Tezcan tarafından yaralı halde sakallı ebabil kuşu bulundu. Yaralı ebabil kuşu Doğa Koruma ve Mili Parklar Erdemli şefliğine teslim edildi.
Yaralı halde kuşu bulan Mert Tezcan, "Mahallenin ormanlık alanında gezerken bir kuşun yerde olduğunu fark ettim. Yakından baktığımda uçamaz halde ve yaralı olduğunu görünce tedavisi için Doğa Koruma ve Milli Parklar Erdemli şefliğine getirdim" dedi.
Kuşu teslim alan Doğa Koruma ve Milli Parklar Erdemli Şefi Mevlüt Çetin ise, "İlk inceleme sonunda uçarken sırtının bir yere çarpması sonucunda sırtından yara almış ve şuan itibariyle uçamaz halde olan kuşumuzu teslim alıyoruz. Ebabil kuşunu tedavi ettirmek üzere Tarsus Hayvanat bahçesine göndereceğiz. Tedavinin ardından iyileşmesi ile birlikte doğal yaşama bırakılacak" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
-------------
- Yaralı Ebabil kuşu görüntüsü
- Ebabil Kuşunu veteriner hekim incelerken
- Ebabil kuşunu bulan Mert Tezcan ile röportaj
- Doğa Koruma ve Milli Parklar Erdemli Şefi Mevlüt Çetin ile röportaj

Haber-Kamera: Mehmet DOĞANER/ERDEMLİ(Mersin), (DHA)

==========================

'Otobüs yangınlarında ana sebep; elektrik aksamı ve kablo hatası'

Son günlerde artan otobüs yangınları birçok kişinin yaralanması ve ölmesine neden oldu. Otobüslerde çıkan yangınların, otobüs içerisinde bulunan elektrik aksamından kaynaklandığını belirten Bursa Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Burak Özgen, "Standart yönetmeliklere uygun olarak yapılmayan elektrik aksamları ile araca sonradan takılan televizyon, priz ve su ısıtıcısı gibi cihazların elektrik tesisatları yangınların ana sebepleridir'' dedi.
2 Ağustos'ta Balıkesir'de meydana gelen ve 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan otobüs yangınının ardından İstanbul, İzmir, Manisa, Aksaray, Sivas, Düzce, Erzincan ve Edirne'de otobüs yangını meydana geldi. Son günlerde artan otobüs yangınları üzerine araştırmalar yapan uzmanlar, yangınların sıklıkla otobüslerdeki elektik aksamdan kaynaklandığını söyledi. Otobüslere sonradan takılan televizyon ve koltukların yanlarında bulunan prizlerin fazla ısınmasından dolayı, sigortaların gereğinden yüksek amperli sigortalarla değiştirilmesi, su ısıtıcısının açık unutularak rezistansların ısınmasından dolayı plastiğin erimesi, motor ve balataların gereğinden fazla ısınması, otobüslerde çıkan yangınların başlıca sebepleri arasında gösteriliyor.
SU ISITICISI, TELEVİZYON VE PRİZLER
Otobüs yangınlarının nedenleri hakkında konuşan Bursa Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Burak Özgen, "Son yıllarda otobüslerdeki konforun artması sebebiyle elektrikli su ısıtıcılar, televizyonlar ve telefonları şarj edebilmemiz için 220 wolt prizler takılmaya başlandı. Bu elektriksel akım çeken ekipmanların tesisatlarının standart yönetmeliklere uygun olarak yapılıp yapılmadığının kontrol edilmesi en önemli konulardan biridir. Balıkesir'deki otobüste çıkan yangın su ısıtıcısından meydana geldi. Maalesef ki bu olayda vatandaşlarımız hayatını kaybetti. Bu otobüste kullanılan elektrik tesisatının, kabloların ve sigortaların standart yönetmeliklere uygun olarak seçilmesi gerekiyor. Otobüslerde akım taşıma kapasitesinin üzerinde elektrik yükü çeken cihazlar için sigorta düzenleri vardır. Herhangi bir olumsuzlukta sigorta atar ve elektrik akımını keser. Sigortanın atmaması için yüksek amperli sigortalar kullanıldığında da kablolar aşırı ısınarak yangınlara sebebiyet veriyor. Bu durumlara önem gösterilmesi gerekiyorö dedi.
MERDİVEN ALTI KABLO ÜRETİCİLERİNE DİKKAT
Otobüslerdeki yangın algılama sistemlerinin birçoğunun çalışmadığını belirten Özgen, şunları kaydetti:
"Ayrıca yangınların erken fark edilmesi için otobüslerde yangın algılama sistemlerinin tahsis edilmesi gerekiyor. 2012 yılından sonra yangın algılama sistemlerinin çalışır vaziyette tutulması zorunlu kılındı, ancak takıldıktan sonra bu sistemlerin çalışıp çalışmadığı kontrol edilmiyor. Otobüs yangınlarının baş sebebi, standart yönetmeliklere uygun olarak kullanılmayan elektrik ekipmanları, aracın modifiye edilerek eklenilen televizyon, priz ve su ısıtıcısı gibi cihazların kablo hatlarının doğru yapılmaması elektriksel olarak yangınların ana sebepleri olduğunu söyleyebilirim. Modifiyede yönetmeliklere uygun olan cihazların kullanılması önemli. Merdiven altı olarak tabir ettiğimiz kablo üreticilerinden alınan kabloların yerine belgeli, sertifikalı ürünlerin kullanılması gerekiyor.ö
'ESKİ ARAÇLARA, YÜKSEK MODELLİ KAROSER TAKILMASI YASAKLANDI'
Bursa Karoser İmalatçıları Odası Başkanı İsmet Güney de, karoserlerin otobüs yangınlarıyla bir ilgisi olmadığını belirterek, "Çünkü ateş olmayan yerden duman tütmez. Karoserdeki metal yanmaz. Yangınlar aracın elektrik sitemiyle alakalı. Örnek vermek gerekirse, araçlarda su ısıtıcılarının muavin tarafından kapatılmayıp unutulması ve sigortasının yüksek amperli sigortalar ile değiştirilmesinden dolayı ısıtıcı susuz kaldığında, plastik mekanizmayla kaplı olduğu için yangınlar genelde bu sebeplerden dolayı çıkıyor. Yangınların diğer bir nedeni ise araç balatalarının fazla ısınması. Tekerlek davlumbazlarının plastik malzemeden olması sebebiyle, ısınan balata bu bölgeyi eritiyor. Bu davlumbazlar plastik yerine metalden yapılmış olsa bu risk ortadan kalkmış olacak. Diğer nedenler ise araç sigortalarının gereğinden yüksek amperli sigortalarla değiştiriliyor olması, araçlarının periyodik bakımlarının zamanında yapılmıyor olması gibi sebeplerle yangınlar çıkıyor. Dolayısıyla aracın karoserinin yangına sebebiyet verdiği söylenemez. Karoser ustaları koltuk değiştirirken bile standartlara uygun belgeli koltuk takmak zorunda. Aksi halde bu araçlar muayenelerden geçemezler. Son 10 yıldır araç tadilatıyla ilgili olarak sorun görülmemiştir. Sanayi Bakanlığı'nın yapmış olduğu yönetmelikler ile eski araca daha yüksek modelli karoser takılması yasaklandı. Bu tarz araçlar artık yapılmıyor. Yapılsa dahi trafiğe çıkış izinleri verilmiyor'' diye konuştu.

Görüntü Dökümü
--------------
-Otobüslerden detaylar
-Karoser detayı
-Elektrik tesisatından, televizyondan, prizlerden görüntüler
-Açıklamalar

Haber:Muammer İRTEM - Kamera: Berktuğ ÖNCÜ/BURSA,(DHA)

===============

Serinhisar, Çorum'a bile leblebi satıyor

Türkiye'nin leblebi üretiminin yüzde 80'ini karşılayan Denizli'nin Serinhisar ilçesindeki 160 fabrikada günde 110 ton, ayda ise 30 bin ton leblebi üretiliyor. Dünyada ilk ve tek olan Leblebi Sanayi Sitesi'ndeki fabrikalarda acısından tatlısına 39 çeşit üretilen leblebiler, 40'a yakın ülkeye ihraç ediliyor. Hatta kentten, leblebisiyle meşhur olan Çorum'a bile leblebi gönderiliyor.
Serinhisar ilçesinde bulunan dünyanın ilk ve tek Leblebi Sanayi Sitesi'ndeki 130 fabrikada günde 110 ton, yılda ise 30 bin ton leblebi üretiliyor. Türkiye'nin leblebi pazarının yüzde 80'ini karşılayan ilçede, 39 çeşit leblebiyle farklı lezzetler arayanların talepleri karşılanıyor. 15 bin nüfuslu ilçenin tek gelir kaynağı olan leblebi için Leblebi Sanayi Sitesi bile kuruldu. Burada üretilen leblebiler başka ülkelerin yanı sıra meşhur Çorum'a bile gönderiliyor. Serinhisar'da bulunan 160 leblebi imalatçısı Türkiye'nin leblebi pazarının yüzde 80'inini karşılıyor. 39 çeşit üretilen leblebiler arasında en çok Türk kahveli, çikolatalı, acılı, susamlı, narlı, böğürtlenli, yoğurtlu, çilekli, mesir macunlu, kavunlu ve karışık meyveli leblebiler ilgi görüyor.
Öte yandan Avrupa'dan Amerika'ya, Ortadoğu'dan Avustralya'ya kadar pek çok ülkeye ihraç edilen Denizli leblebisi, 2009 yılında coğrafi işaret belgesiyle tescillenerek üretimindeki temel esaslar belirledi. Dünyanın yüzde 65 leblebi ihtiyacını karşılayan Serinhisar ilçesinde yılda üretilen 30 bin ton leblebi İspanya, Yunanistan, Tunus, İtalya, İsrail, Lübnan, Makedonya, ABD, Endonezya, İran, Avustralya, Kanada, Almanya, Kuveyt, Suudi Arabistan, BAE, Fransa, Filistin, Bulgaristan, Hollanda, Belçika, Malezya, KKTC, İngiltere, İsviçre, Avusturya ve Kazakistan'a gönderiliyor.
'LEBLEBİYİ BİZ ÜRETİYORUZ, ÇORUM İŞİN VİTRİNİNDE'
Serinhisar İmalatçıları Küçük Sanayi Sitesi Kooperatifi Başkanı Cemal Kobaş, leblebinin başkentinin Serinhisar olduğunu vurgulayarak, şöyle dedi:
"Leblebinin başkenti Denizli'nin Serinhisar ilçesidir. Biz burada sadece Türkiye'ye değil, dünyaya leblebi üretiyoruz. 160 imalathanede Türkiye'nin leblebi pazarının yüzde 80'inini, dünyanın ise yüzde 65'inin ihtiyacını biz karşılıyoruz. Günde 110 ton, ayda ise 30 bin ton leblebi üretiyoruz. Nohutun leblebiye geçişi 60 günde, 13 aşamadan oluşuyor. Bugün tatlısından acısına kadar 39 çeşit leblebi üretiyoruz. 40'a yakın ülkeye ihracat yapıyoruz. Çorum'a bile biz gönderiyoruz. Biz işin imalat kısmındayız Çorum ise işin vitrin kısmında. Serinhisar leblebisi yöresel bir üründür ve coğrafi işaretlidir. Katkı maddesi yoktur. Dünyadaki tek ve ilk leblebi sanayi sitesinde yaklaşık 5 bin kişi çalışıyor."
Serinhisar ilçesindeki leblebi imalatçılarının mağazasına girip alışveriş yapan Gamze Tahmaz, Serinhisar leblebisini çok beğendiklerini ifade ederek, "Antalya'dan Denizli'ye giderken, Serinhisar ilçesine uğrayıp, leblebi alıyoruz. Çeşit çeşit leblebi var. Hepsi çok güzel, soframızdan eksik etmiyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü
--------------
- Leblebinin başkenti yazılı tabeladan detay
- Leblebi sanayi sitesinden ve üretimden detay
- Leblebilerden detay
- Kooperatif Başkanı Cafer Kobaş'ın konuşması
- Müşteri Gamze Tahmaz'ın konuşması

Haber : Ramazan ÇETİN - Kamera : Deniz TOKAT/DENİZLİ, (DHA)

===================

3 bin nakil ameliyatına girdi, en çok çocukluk arkadaşının ameliyatında zorlandı

Antalya'nın Korkuteli ilçesi Çaykenarı Köyü'nde çocukluktan bu yana birbirlerini tanıyan, 10 yıl boyunca birlikte ağaçlara tırmanan, sapanla kuş avlayan, iki arkadaştan Yücel Yüksel (41) çocukluk hayalini gerçeğe dönüştürerek doktor olurken, Hamdi Ekelik (42) ise gönül verdiği toprakla uğraşmayı seçerek çiftçi oldu. Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Yücel Yüksel ile Korkuteli'de çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan Hamdi Ekelik'in arkadaşlığı, bugünlere kadar taşındı. Yücel Yüksel, Hamdi Ekelik'in 2 yıl önceki telefonuyla hayatının en zor anlarını yaşadı. Yüksek tansiyona bağlı kronik böbrek yetmezliği tanısı alan Hamdi Ekelik, durumunu arkadaşına anlattı. Hemen hastaneye çağıran ve arkadaşını muayene eden Op. Dr. Yüksel, acil nakil yapılması gerektiğini söyledi. Op. Dr. Yüksel, arkadaşını, annesinden alınan böbrekle hayata bağladı. Op. Dr. Yüksel, "Bugüne kadar 3 bin böbrek nakli ameliyatına girdim. En çok zorlandığım ameliyat buydu" dedi.
Antalya'nın Korkuteli ilçesi Çaykenarı Köyü'nde 1 yaşından bu yana birbirlerini tanıyan iki arkadaşın hikayesi, tanık olanları duygulandırdı. 10 yıl boyunca beraber büyüyen iki arkadaş Yücel Yüksel'in ailesiyle birlikte köyden taşınmasıyla ayrı kaldı. Yüksel çocukluk hayalini gerçekleştirerek doktor olurken, Hamdi Ekelik ise gönül verdiği toprakla uğraşmayı seçerek çiftçi oldu. O günlerden geriye kalan bir kare siyah beyaz fotoğraf ise iki çocukluk arkadaşının hayatlarındaki en kıymetli anı olarak albümlerde yerini aldı.
Yücel Yüksel, zaman zaman Korkuteli'nde ziyaret ettiği 'ilk çocukluk arkadaşı' Hamdi Ekelik'in 2 yıl önceki telefonuyla hayatının en zor anlarını yaşadı. Yüksek tansiyona bağlı kronik böbrek yetmezliği tanısı alan Hamdi Ekelik, telefonun diğer ucundaki çocukluk arkadaşına durumunu anlattı.
ACİL NAKLE KARAR VERİLDİ
Arkadaşını çalıştığı Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi'ne çağıran Op. Dr. Yücel Yüksel, muayene ve tetkikler sonunda Hamdi Ekelik'in acil böbrek nakli olmasına karar verdi. Bugüne kadar 3 bin böbrek nakli ameliyatına giren Op. Dr. Yüksel, ilk kez bir hasta yakını olmanın duygusallığı ve stresine rağmen arkadaşının ameliyatını kendisi yapmak istedi.
Çiftçi Hamdi Ekelik kendisini önce Allah'a sonra çocukluk arkadaşına emanet edip ameliyata girdi. Masada yatan arkadaşını ameliyat eden Op. Dr. Yücel Yüksel ise meslek yaşamında duygusal olarak en çok zorlandığı ameliyatı gerçekleştirdi. Annesi Hanife Ekelik'in (65) böbreğiyle yaşama tutunan Hamdi Ekelik sağlığına kavuşup çiftçiliğe devam ederken, Op. Dr. Yücel Yüksel ise arkadaşının hayata yeniden tutunmasından dolayı mutlu.
Rutin kontroller için hastanede buluşan iki arkadaş bir yandan hasret giderirken, diğer yandan çocukluk anılarına ait tek siyah beyaz fotoğrafa bakıp 35 yıl sonra fotoğraftaki pozun aynısını verdi.
'BİRBİRİMİZDEN HİÇ AYRILMAZDIK'
Op. Dr. Yücel Yüksel, hayatındaki ilk çocukluk arkadaşı olan Hamdi Ekelik ile tanışmasını, "Benim annem ebe, babam öğretmendi. Hamdi'nin yaşadığı Korkuteli'nin Çaykenarı Köyü'nde göreve başladılar. O zaman ben 8 aylıkmışım. Büyümeye başladığımda ilk arkadaşım Hamdi'ydi" sözleriyle aktardı. 10 yıl aynı köyde karşılıklı evlerde oturduklarını, sabah akşam birlikte oynadıklarını anlatan Op. Dr. Yüksel, "Köyde fazla çocuk yoktu o zamanlar. Toplam 10 çocuktuk. Onlardan biri gece gündüz hiç ayrılmadığım arkadaşım Hamdi'ydi" dedi. Hamdi Ekelik ile çocukluk anılarını anlatırken o günlere dönen Op. Dr. Yüksel, "Birlikte ağaçlara tırmanıp meyve toplardık. Bostanlardan kavun karpuz alır taşa vurup ikiye ayırdıktan sonra mahallenin çocuklarıyla birlikte yerdik. Araba lastiği yuvarlardık. Üstümüz başımız simsiyah olurdu. Sapanlarla kuş vurmaya çalışırdık. Her çocuk gibi çok iyi anlaşmamıza rağmen bazen de kavga ederdik" diye konuştu.
'EN ZORLANDIĞIM AMELİYATTI'
10 yaşında köyden ayrıldıklarını belirten Op. Dr. Yüksel, "Köyden ayrıldım ama Hamdi ile iletişimimiz hep sürdü" dedi. İki yıl önce arkadaşından gelen telefonla duygularının karmakarışık olduğunu anlatan Op. Dr. Yüksel, "Elbette bir hekim olarak tüm hastalar için üzülüyoruz ama ilk kez kendi yakınım hastaydı. Bu nedenle üzüntüm daha fazlaydı. O anda doktor değil bir hasta yakını olmuştum" diye konuştu. Arkadaşını hemen çalıştığı hastaneye çağırdığını ifade eden Op. Dr. Yüksel, şunları söyledi: "Hamdi hemen geldi. Tetkiklerini yaptık. Kronik böbrek yetmezliği gelişmişti. İki seçenek vardı. Ya diyalize girecek ya nakil olacaktı. Diyalize girerse en az haftada 3 gün 3-4 saat diyaliz makinesine bağlı yaşamı olacaktı. Günlük işlerini rahat yapamayacaktı, çiftçilik yapamayacaktı o nedenle nakle karar verdik. Bekleme listesinde kadavradan organ bekleyecek durumda değildi. Sağ olsun annesi Hamdi'ye böbreğini verdi. Bugüne kadar 3 bin böbrek nakli ameliyatına girdim ama en çok zorlandığım ameliyat buydu. Ne kadar profesyonel olmaya çalışsam da etkilendim. Nakil ameliyatı başarılı geçti. Şu an sağlığı gayet iyi. Hatta kilo almış."
'BENİ ARADIĞINDA İLK ANDA İÇİM CIZ EDİYOR'
Arkadaşının hasta olduğunu ilk kez telefonda öğrendiği için şimdi ondan gelen her telefonda 'İçinin cız ettiğini' söyleyen Op. Dr. Yüksel, "Telefonda Hamdi'nin aradığını görünce aklıma ilk gelen 'Ne oldu?', 'Acaba ateşi mi çıktı?', 'Böbreğinde bir sorun mu oldu?' soruları oluyor. Allah'tan hiç öyle sıkıntılar yaşamadı. Şu an her şey yolunda" ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLUKTAKİ TEK FOTOĞRAFLARI
1 yaşından bu yana arkadaşı olan Hamdi Ekelik ile o günlere ait bir tane siyah beyaz fotoğraf olduğunu da sözlerine ekleyen Op. Dr. Yüksel, "Bu fotoğrafı babam çekmişti. Tek fotoğrafımız bu. 5-6 yaşındayız. Evimizin önünde. Muhtemelen oyun oynuyorduk. Galiba sonbahardı" dedi. En sevdiği arkadaşını ameliyat edeceğinin aklına gelmez bir şey olduğunu belirten Op. Dr. Yüksel, "Bu hiç kimsenin hiç düşünemeyeceği bir şey. Ama çok şükür sağlığına kavuştu" dedi.
'O DOKTOR OLACAĞINI SÖYLERDİ BEN ÇİFTÇİ'
Yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle psikolojisi sıkıntılı olmasına rağmen kendisini önce Allah'a sonra arkadaşına emanet ettiğini anlatan Hamdi Ekelik ise "O benim kardeşim" dedi. Başarılı bir ameliyattan sonra sağlığına kavuştuğunu söyleyen Ekelik, yaşadıklarının çok duygusal bir durum olduğunu belirtti. Çocukluk yıllarında Yücel Yüksel'in okuldan gelir gelmez dersini yapmaya başladığını, kendisinin çiftçi olan babasına yardım ettiğini aktaran Ekelik, "Yücel çocukken 'doktor olacağım' derdi. Bense ders çalışmazdım. Babam arazide traktör sürerken yanına gidip yardım ederdim. Ben çiftçilik hayvancılıkla meşgul olmak isterdim çocukken. Ve öyle de oldu" diye konuştu.
YILLAR SONRA AYNI POZU VERDİLER
Rutin kontroller için Korkuteli'nden Antalya'ya gelen Hamdi Ekelik ile Opr. Dr. Yücel Yüksel hem hasret giderdi hem de çocukluk anılarına geri döndü. O yıllardan ellerinde kalan tek anı olan siyah beyaz fotoğrafı inceleyen iki arkadaş, 35 yıl sonra aynı pozu verdi.

Görüntü Dökümü
-----------
Organ nakil merkezi dış plan görüntü
Op. Dr. Yücel Yüksel odasında çalışırken görüntüsü
Arkadaşının odaya girmesi
Birbirlerine sarılmaları
Dr. Yüksel arkadaşını muayene etmesi
RÖP 1: Op.Dr. Yücel Yüksel
RÖP 2: Hamdi Ekelik
Hamdi Ekelik köyde ineklerden süt sağarken görüntüsü
Traktör sürerken görüntüsü
İki arkadaşın 1 yaşında verdiklerin pozun görüntüsü
Arkadaşların parkta yürürken görüntüsü
Op .Dr. Yücel Yüksel ameliyathanede görüntüsü

644 MB -- 05.49 // HD

Haber: Selma KUNAR- Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,(DHA)

==================

Çeşme açıklarında 169 kaçak göçmen yakalandı

İzmir'in Çeşme ilçesi açıklarında, yasa dışı yollardan 2 lastik botla Yunanistan'ın Sakız Adası'na geçmeye çalışan toplam 169 kaçak göçmen yakalandı.
Çeşme Sahil Güvenlik Bot Komutanlığı ekipleri, saat 06.00 sıralarında, Çeşme açıklarında, 2 lastik botta kaçak göçmenler olduğunu tespit etti. Bölgeye Sahil Güvenlik ekipleri, botlarla sevk edildi. Durdurulan 2 botta, aralarında kadın ve çocukların da olduğu toplam 169 kaçak göçmen yakalandı. Suriye, Afganistan ve Irak uyruklu kaçak göçmenler, Sahil Güvenlik botlarına alınarak, Çeşme Limanı'na getirildi. Kimlik tespitlerine devam edilen kaçak göçmenlerin, işlemlerinin ardından İzmir Göç İdaresi'ne teslim edileceği belirtildi.

Haber: Kahraman DURAK/ÇEŞME (İzmir), (DHA) -

En Çok Aranan Haberler