HABER

DHA YURT BÜLTENİ -4

DHA YURT BÜLTENİ -4 Şehit Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'ye hüzünlü uğurlama Rize İl Emniyet Müdürlüğü'nde tayin görüşmesinin ardından trafik polisi İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun (38), silahlı saldırısında şehit olan İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'nin (46) cenazesi, düzenlenen törenin ardından memleketi Mersin'e uğurlandı.

DHA YURT BÜLTENİ -4

Şehit Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'ye hüzünlü uğurlama

Rize İl Emniyet Müdürlüğü'nde tayin görüşmesinin ardından trafik polisi İsmail Hakkı Sarıcaoğlu'nun (38), silahlı saldırısında şehit olan İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'nin (46) cenazesi, düzenlenen törenin ardından memleketi Mersin'e uğurlandı.
Olay, dün saat 14.30 sıralarında Eminettin Mahallesi'ndeki İl Emniyet Müdürlüğü binasında meydana geldi. Derepazarı ilçesinde trafik polisi olarak görev yapan İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, görev yaptığı ilçeden 10 kilometre uzaklıktaki kent merkezinde bulunan İl Emniyet Müdürlüğü'ne geldi. Bu yıl Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi’ni kazanan Sarıcaoğlu, tayin istemiyle ilgili İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi ile görüşmek istedi. Personel görüş günü olması nedeniyle görüşme programına alınan İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, özel kalemin odasına çağrıldı. Burada, tedbir amaçlı özel kalem görevlilerince tabancası alınan Sarıcaoğlu, ardından görüşme için Müdür Altuğ Verdi'nin makam odasına girdi.
GÖRÜŞME SONRASI DEHŞET SAÇTI
Görüşme sonrası odadan çıkan İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, teslim ettiği tabancasını aldı. Derepazarı'ndan, Rize kent merkezine tayin olma isteği, planlamaya uygun düşmediği bildirildiği için öfkeli olduğu iddia edilen polis memuru, silahını teslim aldıktan kısa süre sonra aniden tekrar makam odasına yöneldi. Odaya dalan İsmail Hakkı Sarıcaoğlu, tabancasını art arda ateşledi. Tabancadan çıkan kurşunların isabet ettiği İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi ile bu sırada makam odasında bulunan Personel Şube Müdürü Ercan Polat ve koruma polisi Yiğit Can Köksal yaralandı.
Silah sesleri üzerine Emniyet Müdürlüğü binasında panik yaşandı, bütün personel makam odasına yöneldi. İhbar üzerine çok sayıda ambulans da Emniyet Müdürlüğü'ne sevk edildi. Elinde tabancası bulunan Sarıcaoğlu, diğer polisler tarafından bacağından vurularak, etkisiz hale getirildi.
EMNİYET MÜDÜRÜ ŞEHİT OLDU
Gelen 112 Acil ekiplerinin ilk müdahalesi sonrası yaralılar Verdi, Polat ve Köksal, ambulanslarla Rize Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Ancak Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamayarak, şehit oldu. Personel Şube Müdürü Ercan Polat ve koruma polisi Yiğit Can Köksal da ameliyat edildi. Karın bölgesine aldığı kurşunla yaralanan Ercan Polat'ın, yoğun bakım ünitesinde tedavisinin sürdüğü, Yiğit Can Köksal'ın ise sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.
ŞEHİT EMNİTET MÜDÜRÜ İÇİN TÖREN
İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi için bugün Rize Valiliği önünde tören düzenlendi. Altuğ Verdi'nin Türk bayrağına sarılı naaşı, Sahil Camii morgundan alınarak, polis araçlarının konvoyu eşliğinde Rize Valiliği önüne getirildi. Törene, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce, Rize Valisi Kemal Çeber, Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, Artvin Valisi Yılmaz Doruk, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya, Erzurum Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Ahmet Hacıoğlui, Giresun Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hasan Koçyiğit, askeri erkân, polis ve çok sayıda vatandaş katıldı. Törendeki kalabalık, şehit Verdi'nin babası Ertuğrul, annesi Nuran ile eşi Leyla ve kızı Almira Verdi'ye (15) taziyelerde bulundu. Törende şehit İl Emniyet Müdürü Verdi'nin meslektaşları ve aile bireyleri gözyaşlarına boğuldu.
AİLESİNE ŞEHİT OLMAK İSTEDİĞİNİ SÖYLEMİŞ
Törende Verdi'nin özgeçmişi okunarak dua edildi, helallik istendi. Burada konuşan Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya da şehit emniyet müdürü Altuğ Verdi'nin ailesine şehit olması halinde hazırlıklı olmaları gerektiğini tembihlediğini belirtti. "Gökyüzü onu ağlayarak uğurluyor" diyen Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya, şunları söyledi:
"Bugün burada meslektaş görünümlü bir katilin silahından çıkan hain kurşunlarla şahadet şerbetini içen kahraman vatan evladını, yüreği vatan ve millet sevdasıyla dolu, güler yüzlü, pırıl pırıl, halka kaynaşmış Rize'nin genç emniyet müdürü Altuğ Verdi kardeşimizi ebedi âleme uğurlamak için toplandık. Aynı menfur saldırıda yaralanan 4'üncü Sınıf Emniyet Müdürü Ercan Polat ve koruma polisi Yiğit Can Köksal kardeşimize acil şifalar diliyor, tez zamanda teşkilatımız saflarına yeniden dönmelerini bekliyoruz. Her Türk evladı şehit olmayı arzu eder. Bizim inancımıza göre kötülüklere karşı savaşırken ölenler şehit olurlar. Şehit kardeşim, genç ve yiğit kardeşim Altuğ Verdi’nin ailesine ve sevgili kızına şehit olmak istediğini ve onların buna hazırlıklı olmalarını tembih ettiğini ve öğütlediğini öğrendik. O şehit olmak için hain bir kurşunu, ya bir kalleş pusuyu, devletin içine sızmış hainlerin kahpe kurşununu, ya da vatan savunmasında alacağı bir dost kurşununu bile hesaba katmıştı da bunca iş yoğunluğu arasında sorunlarını dinlediği, korumaya çalıştığı, haklarını, hukuklarını gözettiği, evladı gibi gördüğü personellerinden birisinin kahpe kurşunuyla şehit olacağını hiç ama hiç hesaba katmamıştı. Altuğ kardeşimiz, hoş seda bırakarak aramızdan ayrıldı. Şehit meslektaşım, yiğit kardeşim her gün o istediğin kutlu makama vasıl oldun, bizler eğer varsa haklarımız sana helal olsun. Senden de eğer varsa haklarını bize helal etmeni istiyoruz"
'BİZİ AYAKTA TUTAN İMANIMIZDIR'
Rize Valisi Kemal Çeber de acıların büyük olduğunu ifade ederek, "Herkes ne kadar başarılı bir mesleki geçmişi olduğunu gördü. Herkes ekranlarda izlediğinde yüzündeki gülümsemenin ve samimiyetin ne kadar gerçek olduğunu gördü. Bu memleket çok kıymetli bir bürokratını, çok kıymetli bir emniyet müdürünü kaybetti. Kalleşliğin, hainliğin nerden geleceğini bilemiyorsunuz. En yakınınız, insanlık gösterdiğiniz insan geliyor ve sizi şehit ediyor. Bu acımızı daha çok büyütüyor ama bizi ayakta tutan imanımızdır, şahadetimizdir. Kızı dün akşam Bakanımıza sarılarak babasının ‘Ben her zaman için şehit olabilirim. Dik durmanızı ve şehit evladı gibi davranmanızı istiyorumö dediğini anlattı. Sosyal medyada bir paylaşım gördüm. ‘Onun tayini cennete çıktı’ diye ifade etmişler. İnşallah rabbim bizi sevdikleri ile birlikte cennette buluşturacaktır. Gökyüzü de gözyaşları ile ağlayarak cennete uğurluyor. Bu ülke için yaptıklarından dolayı, bu devlet için, bu bayrak için yaptıklarından dolayı devletin valisi olarak kendisini bir kere daha minnetle ve rahmetle anıyorumö dedi.
AK Parti Rize Milletvekili Muhammet Avcı ise, çok iyi bir insan ve çok değerli bir emniyet müdürünü kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadığını belirtti.
BAKAN SOYLU VE EMNİYET MÜDÜRÜ, TABUTA OMUZ VERDİ
Yağmur altındaki törende, konuşmalar ve saygı duruşunun arından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya ile birlikte, şehit Altuğ Verdi'nin Türk bayrağına sarılı tabutunu omuz vererek, kalabalıkla birlikte cenaze nakil aracına kadar taşıdı.
Törenin ardından Verdi'nin cenazesi, toprağa verilmek üzere karayoluyla Trabzon'a, buradan da uçakla memleketi Mersin'e uğurlandı.
Altuğ Verdi'nin cenazesi, Mersin'de Muğdat Camii'nde ikindi namazının ardından kılınacak cenaze namazı sonrası Akbelen Şehitliği'nde toprağa verilecek.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------
Törenden görüntüler
Yapılan konuşma ve dualar
Cenazenin uğurlanması
Kalabalıktan ve katılımcılardan görüntüler

Haber: Muhammet KAÇAR- Fatih TURAN KAMERA: Selçuk BAŞAR- Uğur AYDIN-Aytekin KALENDER-Emre KOLTUK /RİZE, (DHA)-

=================

Gaziantep Polis Okulu'ndaki 54 öğrenciye zehirlenme şüphesiyle tedavi

Gaziantep Polis Okulu'nda eğitim gören 54 öğrenci gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastanelere kaldırıldı. Tedavileri tamamlanan öğrenciler taburcu edilirken, zehirlenmeye yol açtığından şüphelenilen yemekten de tahlil için numune alındı.
Polis okulunda eğitim gören öğrenciler dün akşam yemeğinde bulgur pilavı, şakşuka ve yuvalama yedikten sonra uyudu. Ancak, sabaha karşı; mide bulantısı, kusma, yüksek ateş ve ishal gibi zehirlenme belirtisi gösteren 54 öğrenci, okulda görevli polislerin çağırdığı ambulanslarla kentteki hastanelere götürüldü. Tahlilleri yapılan ve serum tedavisi uygulanan öğrenciler, bir süre gözetim altında tutulduktan sonra taburcu edildi.
VALİLİKTEN AÇIKLAMA
Gaziantep Valiliği tarafından olaya ilişkin yapılan açıklamada, 54 öğrencinin muayene ve tetkiklerinin ardından taburcu edildiği belirtildi. Öğrencilerin yedikleri yemekten numune alındığı belirtilen Valilik açıklamasında şöyle denildi:
"Gaziantep Polis Meslek Eğitim Merkezinde öğrenim gören öğrencilerden bazıları, ishal, kusma gibi rahatsızlıklar nedeniyle ilimizdeki hastanelerde müşahede altına alınmıştır. Hastanelere müracaat eden öğrencilerden ve olasılıklar değerlendirilerek yedikleri yemeklerden de numuneler alınıp laboratuarda inceleme yapılmaktadır. Ersin Arslan ve Şehitkamil Devlet Hastanelerinin acil servislerine başvuran 54 öğrenci muayene ve tetkiklerin ardından taburcu edilmiştir."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-----------------------------------
- Öğrencilerin tedavi olduğu hastane
- Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Eyyüp BURUN, Mustafa KANLI / GAZİANTEP,(DHA)

================

Bitlis’te 76 köy yolu kardan ulaşıma kapandı

Bitlis'te dün akşam saatlerinde başlayan ve gece devam eden kar yağışı nedeniyle 76 köy yolu ulaşıma kapandı.
Bitlis Valiliği'nden yapılan açıklamada, kent merkezinde kar kalınlığının 30 yüksek kesimlerde ise 50 santimetreyi bulduğu belirtildi. Kar yağışı nedeniyle 76 köye ulaşım sağlanamazken, İl Özel idaresine ait ekiplerin karla mücadele çalışmalarını aralıksız sürdürdüğü duyuruldu. Meteoroloji yetkilileri ise kar yağışının 2 gün daha aralıklarla devam edeceğini, kar yağışının hafta sonu ise yerini soğuk havaya bırakacağını bildirdi. Kar yağışı ile birlikte merkezde belediye ekipleri köylerde ise İl Özel İdaresine ait ekipler yolları açık tutmak için çalışmalarını sürdürüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------
-Karlı yollardan detaylar
Kar altında kalan ağaçlardan detaylar
-Kar altındaki araçlardan detaylar
-Karla mücadele yapan ekiplerden detaylar
-Detay görüntüler

Haber-Kamera: Özcan ÇİRİŞ/BİTLİS, (DHA)-

==================

İzmir'de PKK operasyonu: 22 gözaltı

İzmir'de, bölücü terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'a verilen müebbet hapis cezasının kaldırılmasına yönelik açlık grevi yapan ve örgüte mühimmat alınması için para topladığı öne sürülen 25 kişiden 22'si gözaltına alındı. Şüpheliler arasında, önceki dönem HDP İzmir il yöneticilerinin de olduğu belirtildi.
İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubesi ekipleri bu sabah, terör örgütü PKK'ya yönelik eş zamanlı operasyonlar düzenledi. Haklarında yakalama kararı verilen 25 kişinin, PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın müebbet hapis cezasının kaldırılmasına yönelik açlık grevi düzenlediği ve örgüte mühimmat alınması için finans sağlanması çalışmalarında bulunduğu belirtildi. Yapılan baskınlarda şüphelilerden 22'si gözaltına alındı. Şüpheliler arasında HDP'nin İzmir eski il yönetiminde görev alanların da bulunduğu bildirildi. Şüpheliler sorgulanmak üzere Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.
Hafta sonunda yapılan kongrede yeni seçilen HDP İzmir il yönetiminden M.B.'nin de aralarında yer aldığı 3 şüphelinin yakalanması için çalışmaların sürdüğü belirtildi.

Görüntü Dökümü
----------
- Şüphelilerin sağlık kontrolüne götürülüşlerinden görüntü

Haber: Davut CAN - Kamera: Polis Kamerası / İZMİR, (DHA)

=============

'Biyonik kız' sahnelere döndü

Antalya'nın Alanya ilçesinde, 2009'da geçirdiği trafik kazasında sağ bacağı kopan, hastanede 200 gün süren yaşam mücadelesini kazanarak 'biyonik kız' diye anılmaya başlanan şarkıcı Çiğdem Yüce (Bezci), birlikte kaza yaptığı nişanlısıyla evlenip iki çocuk sahibi oldu. Protez bacağıyla yeniden yürümeye başlayan Yüce, sahnelere dönüp albüm hazırlığına başladı.
Alanya'da şarkıcı ve model Çiğdem Yüce, 14 Ekim 2009 tarihinde nişanlısı Alper Bezci'nin kullandığı otomobilin takla atması sonucu ağır yaralandı. Vücudunda 19 kırık oluşan ve sağ bacağı diz kapağı üzerinden kopan Çiğdem Yüce, Antalya ve Ankara'daki hastanelerde 200 gün verdiği yaşam savaşını kazandı. Birçok ameliyat geçiren Yüce, Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi'nde uzun süren bir tedavinin ardından, yurtdışından getirilen sensörlü ve multi işlemcili protez bacağıyla 2010 yılında yeniden yürümeye başladı.
İKİ BEBEĞİ DE AYNI GÜN DOĞDU
Tedavisinin ardından Antalya'ya dönen ve 'biyonik kız' olarak anılan Çiğdem Yüce, 8 Ağustos 2010'da ise birlikte kaza yaptığı nişanlısı Alper Bezci ile evlendi. Eşinin soyadını alan Yüce, 2 Ocak 2012 tarihinde anne oldu. Çiğdem Bezci, bugün 7 yaşına giren ve ilkokul birinci sınıfa giden oğlu Kutsal Haktan'ın doğum günü olan geçen 2 Ocak'ta, 'Melek' adını verdiği kız bebeği dünya getirdi. O Ses Türkiye Yarışması'na da katılarak yarı finale kadar yükselen Bezci, yeniden sahnelere dönerek, birçok konser verdi.
KAZA EL ÖPMEYE GİDERKEN OLDU
Çocukluğunda eline fırça alarak aynanın karşısında şarkı söylediğini, 2007'de de Antalya'da sahne almaya başladığını belirten Çiğdem Bezci, sahneye çıktığı o dönemde nişanlısıyla tanıştığını kaydetti. Bezci, bir süre sonra evlenmeye karar verdiklerini, Alanya'daki ailesine el öpmeye gittikleri sırada talihsiz kazanın yaşandığını hatırlattı. 2009 yılındaki kazada vücudunda çok sayıda kırık oluştuğunu ve sağ bacağını kaybettiğini anlatan Çiğdem Bezci, “Bir yıl hastanede yattım, 6 ayı yatalak, 6 ayı fiziksel ve yürüme eğitimiyle geçti. Çok zorlu bir süreçti" dedi.
İNANÇ VE SEVGİ AYAKTA TUTTU
Bu zorlu sürece inancı ve kendisine gösterilen sonsuz sevgi sayesinde atlatabildiğini kaydeden Bezci, “Bir de herhalde babasızlığın verdiği duygu, annemize çok daha bağlıydık. Komadan uyandığımda ilk sözüm bile 'anneme söylemeyin' oldu. Ve annem üzülmesin diye aslında daha çok tutundum hayata. Allah'a inancım ve annemi mutlu edebilmek adına hayata bir kere daha sarıldım. Hastaneden çıktık evlendik, evliliğimiz çok güzel devam etti. Bir yıl sonra hamile kaldım. Kutsal Haktan adını verdiğimiz oğlum dünyaya geldi. Geçen 2 Ocak'ta da kızım Melek'i dünyaya getirdim" dedi.
BUNALIMDAYKEN EŞİ HABERSİZ BAŞVURDU
Kazayı çok geride bıraktığını ama her yıl çok acı şekilde kazanın kendisini hatırlattığını kaydeden Bezci, şöyle konuştu:
“Çünkü doğum günümle aynı gün kaza meydana geldi. Kutsal'ı dünyaya getirdikten sonra içsel bunalım yaşadım, bu insanın elinde olmuyor. Her ne kadar kendimi eksik hissetmesem de sürekli çocuk bakmak, emzirmek, ev işi, yemek yapmak ve kendini bulamamak adına ciddi bir psikolojik acı yaşadım. Alper bunu fark etmiş ve benden habersiz O Ses Türkiye yarışmasına başvurmuş. Ama elinde hiçbir video, bir şey yok. Ve bizim evlilik yıldönümümüzdü, 'Seni bir yere götüreceğim' dedi. Ben de 'Paramız yok demiştin, nereye gidiyoruz' dedim. O da 'Sürpriz' dedi. Ben de yemeğe götüreceğini düşündüm, ama öğlenin ikisinde yemek olur mu olmaz mı bilmiyorum. 'Güzel giyin' dedi, giyindim, makyajımı yaptım. Lara'da bir otele götürdü. Merdivenlerden inince bir kalabalık gördüm. 'Ne oldu' diye sordum, 'Seni O Ses Türkiye elemelerine getirdim' dedi. 'Hadi gidelim' dedim. 'Neden' dedi. 'Çünkü o platformda biz ve bizim gibi insanların olabileceğini düşünmüyorum' dedim. 'Yanlış düşünüyorsun bence girmelisin Çiğdem içeriye' dedi ve içeriye girdim."
O SES TÜRKİYE'DE YARI FİNALE YÜKSELDİ
Elemede bir türkü okuduğunu, iki ay sonra telefonla aranarak İstanbul'a davet edildiğini belirten Bezci, “Dört jüri üyesini de kendime döndürdüm. Yarı final elemesinde yarışmaya veda ettim. Ama hiç üzülmedim, bugün üstünden 6-7 sene geçmiş olmasına rağmen pazarda 'Yavrum-kızım, Çiğdemim, O Ses Türkiye'nin gülü' diye insanlar sarılıp, öpüyor. Beni unutmamaları, kendilerinden biri görmeleri bana yeter. Ben birinci oldum diye düşünüyorum, en büyük birincilik bu sevgiydi. Halkın sevgisini kazanmışım, ne mutlu bana. Şimdi de yine sevgi dolu profesyonel insanlarla bir aradayım. Yarışmanın bana çok büyük faydası oldu" diye konuştu.
İKİ ÇOCUĞUNU TEK BAŞINA BÜYÜTÜYOR
İki çocuğunu hiçbir bakıcı veya aile yakınlarından destek almadan büyüttüğünü dile getiren Çiğdem Bezci, “Sesimi kaybetmedim, hala şarkı söyleyebiliyorum, çocuğuma kendi kazandığım parayla bir şeyler yapabilirim gücü tabi ki beni tekrar hayata döndürdü. Aslında bu noktada insanlara söyleyecek çok şey var, çünkü benim bu programa katılmış olmam, aldığım mesajlarda, 'Sayende aynaya bakıyorum, sayende artık ruj sürüyorum, sayende sokağa çıkıyorum abla' ya da 'Anne-babamıza artık bağırmıyoruz, evde bir huzur var' ya da 'Yarın çocuğumu aldıracaktım, kürtaj olacaktım ona bakamayacağımı düşünüyordum ama seni gördükten sonra hayata tutunmaya karar verdim, o çocuğun adını Çiğdem koyacağım' gibi mesajlar beni çok besledi. O yarışma sayesinde belki birtakım şeyler beni şu anki noktaya getirdi" dedi.
ALBÜM HAZIRLIĞI YAPIYOR
Geçen ay yaptığı bir anlaşmayla yeni bir dönem başladığını anlatan Bezci, “Bundan sonrası için de arkamda sevgi dolu insanlar var. Yeni adımlar attık, çok güzel bir sözleşme imzaladık. Bir aile gibi olduk ve önümüzdeki projelerden birinde albüm yapmayı hedefliyoruz. Allah nasip ederse, o da 'Yürü ya kulum' derse olacak inşallah. Birçok konsere, gala, düğünlere gidiyorum ve işimi yapmaya devam ediyorum. Bundan sonrası için daha aktif çalışmak istiyorum. Çünkü ikinci kez anne oldum. Daha çok çalışmak, üretmek ve onlara güzel bir gelecek istiyorum. Kötü ve olumsuz duyguları geride bıraktım. Şu an hayatımda çok güzel bir şey var ve çok güzel insanlarla bir yola çıktım. İnşallah çok güzel projelerle bomba gibi geliyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------
Çiğdem yüce koltuk değneği ile sahnede şarkı söylerken görüntüsü
Çiğdem Yüce ve ailesinin ev içinde görüntüleri
Çocukları ile ilgilerinken görüntü
RÖP: Çiğdem Yüce
Çiğdem Yüce albüm hazırlığı için resim çekimi
Detaylar

661 MB -- 05.58 /// HD

Haber: Mehmet ÇINAR-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,(DHA)

===============

Ömer Tuğrul İnançer : Semazenler dönmez

Konya'da Mevlana'nın ölüm yıldönümü nedeniyle düzenlenen 'HZ. Mevlana'nın 745'inci Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma' törenlerinde 'Mesnevi Sohbeti' yapan tarih araştırmacısı Ömer Tuğrul İnançer, "Semazenler dönüyorlar da, ne oluyor diyenler var. Semazenler dönmez. Her Allah’ın günü uyuyorsun da ne oluyor? Günde üç öğün yemek yiyorsun da ne oluyor?" dedi.
Mevlana'nın ölüm yıldönümü nedeniyle 7 Aralık'ta başlayan 'HZ. Mevlana'nın 745'inci Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma' törenleri sürüyor. Törenlerde en çok ilgi ise sema ayinleri (Mevlevi dervişlerinin ney, nısfiye gibi çalgılar eşliğinde, kollarını iki yana açıp dönerek yaptıkları ayin) görüyor. Mevlana Kültür Merkezi'nde düzenlenen sema ayini öncesi 'Mesnevi Sohbeti' adı altında programla Mevlana ve Mevlana'nın ünlü eseri 'Mesnevi'yi anlatan tarih araştırmacısı Ömer Tuğrul İnançer, sema ayinini yapan semazenlere yönelik dönüyor şeklinde ifade kullanılmasına tepki gösterdi.
Semanın, nefsinin peşinden giden Allah'ın avcu kuşu gibi olduğunu belirten İnançer, şunları söyledi:
"Semazenler dönüyorlar da, ne oluyor diyenler var. Semazenler dönmez. Her Allah’ın günü uyuyorsun da ne oluyor? Günde üç öğün yemek yiyorsun da ne oluyor? Haftada bir defacık en uzun 2 saat süren bir mukabeleyi şerifte dönseler ne olur? Çünkü dönüş gibi gözüken o sema, öyle değildir. Sema, nefsinin peşine takılmış giden kişiyi hak yolunda avlanmak için Allah’ın avcı kuşu gibidir. Hani Kuran-ı Kerimi öpüp başımıza koyuyoruz, sonra rafa kaldırıyoruz ya; öyle yapmayıp, inancını yaşam tarzı haline getiren, gönüllerine konan tozun pasın, kirin temizleyicisi semadır."
SEMA HARAMDIR
Cahilliğinden her şeyi inkar edenler için semanın haram olduğunu belirten İnançer, "Cahilliğinden her şeyi inkar etmeyi kendine meslek edinenler için sema haramdır. Ama kainatın yaratılış sebebi olan aşkı, kendine rehber edinenler için helaldir. Dönen bir dünyada, dönen bir galaksi içinde bizi var eden hücrelerimizin dönmesi sayesinde varlığımız devam ediyor. "dedi.

Görüntü Dökümü
---------------
- Sema ayininden detay
- İnançer'in konuşması

Haber- Kamera: İsmail AKKAYA- Hasan DÖNMEZ KONYA DHA))

==============

Lisinia'da 6 milyon lavanta fidesi üretildi

Burdur'un Karakent köyü yakınlarındaki Lisinia Doğa Proje Sorumlusu Öztürk Sarıca, "Bahar aylarında dikilmek üzere 6 milyona yakın lavanta fidesi üretimi yaptık. Bu fidelerle Burdur ve ilçeleri, Türkiye geneli ve hatta yurt dışında da lavanta üretiminin yaygınlaşması için uğraşacağız" dedi.
Burdur'un Karakent köyü yakınlarındaki Lisinia Doğa Yaşam Alanı ve Yeşilova Akçaköy'deki Lavanta Deresi'nde 3 yıl önce başlayan lavanta üretimi, il genelinde gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Son 6 yıldır kuruma tehdidiyle karşı karşıya olan Burdur Gölü ve susuz tarım üzerine yaptıkları çalışmalarla lavanta üretimini Türkiye'de yaygınlaştırmaya çalıştığını belirten Lisinia Doğa Proje Sorumlusu Öztürk Sarıca, "Bu amaçla artık tamamen tıbbi aromatik bitkiler üretimine yöneldik. Bahar aylarında dikilmek üzere 6 milyona yakın lavanta fidesi üretimi yaptık. Bu fidelerle Burdur ve ilçeleri, Türkiye geneli ve hatta yurt dışında da lavanta üretiminin yaygınlaşması için uğraşacağız" dedi.
'KATMA DEĞERLİ ÜRÜNLERLE ÇİFTÇİLER KAZANIYOR'
Lavanta ve su tüketmeyen aromatik bitkilerin hem katma değeri yüksek hem de çevreci ürünler olduğuna işaret eden Öztürk Sarıca, "Bu ürünlerin üretimiyle hem su tasarrufu sağlanıyor hem de üretilen katma değerli ürünlerle çiftçiler kazanıyor. Dolayısıyla sulu tarıma alternatif bir tarım modeli geliştirilmiş oluyor. Özellikle yurt dışından ülkemize çok ciddi anlamda giriş yapan lavandula angustifolia (lavanta çiçeği) fidelerinin üretimine başladık. Yurt dışı piyasalarda yağı çok yüksek fiyatlara satılan angustifolia sevtopolis türünün de üretimlerine başladık. Şu anda her iki tür lavanta da elimizde mevcut. Özellikle susuzluk anlamında her geçen yıl sularımız azalmaktayken bu türlerle hem çiftçilerimiz para kazanmaya başlayacak hem ciddi anlamda su tasarrufu sağlayacak hem de Burdur Gölü'ne de katkısı olacak" diye konuştu.
İLÇELERDE YAYGINLAŞIYOR
Yeşilova ilçesinde 2 yıl önce lavanta üretiminin yaygınlaşması için destek verdiklerini, önümüzdeki günlerde de Karamanlı ilçesinde lavanta üretiminin yaygınlaşması için destek vereceklerini anlatan Sarıca, şunları söyledi:
"Karamanlı Belediyesi'nin girişimleriyle ilçede ciddi anlamda lavanta dikimleri olacak. Özellikle ekoturizm anlamında çiftçilerin bilinçlenmesi, daha ciddi üretimlere yönelmeleri anlamında da çok iyi olacağını düşünüyorum. Yani lavantanın sadece yağının satılması, kurutulup satılması değil aynı zamanda ekoturizmde de pazarlanmış olması hem doğamız hem sularımız hem çiftçilerimiz anlamında ciddi katkıları olacak. Lavanta ekoturizmi son yıllarda çok hızlı gelişiyor. Bu konudaki katkılarından dolayı Valiliğimize, İl Tarım Müdürlüğümüze, ilgili bakanlıklarımıza çok teşekkür ediyorum. Bu konuda Burdur'un önü her geçen gün biraz daha açılıyor ve Burdur'a gelen ziyaretçi sayısı katlanarak artıyor. Sagalassos, Salda Gölü, Lisinia ve Lavanta Deresi lavanta turizminde 3 ayı aşkın bir süre burada ziyaretçi ağırlamaya devam edecek."
13 DEKAR ALANDA FİDE ÜRETİMİ
Karakent köyünde yaklaşık 10 dekarlık alanda fide üretimi yaptıklarını, 3 dekar alanda da üretime başlayacaklarını vurgulayan Öztürk Sarıca, "Bundan 6 ay önce toprakla buluşturduğumuz fideler 6 ay sonra tamamen dikime hazır hale gelecek. Bunun yanında 1 yıllık ve yeni çeliklediğimiz fidelerimiz var. Türkiye'de en çok üretilen soğuğa, sıcağa ve özellikle susuzluğa çok dayanıklı olan lavanta intermedia türünün üretimini de yapıyoruz. Aslında Türkiye'ye dikilmesi gereken tür bu ama yıllardır daha yağlı ve yağı yüksek fiyata satılan türler üretiliyor. Susuz tarım modellemesinde tüm dünyada hızlı şekilde artan küresel ısınma ve buna bağlı farklılıklar sonucu ciddi anlamda sularımız kayboluyor. Su kayıplarını tekrar yerine koymak için alternatif ürünlere yönelmek gerekiyor. Bunların en başında aromatik bitkiler lavanta ve adaçayı geliyor. O yüzden lavanta ve adaçayının ülkemizde, göller yöresinde yaygınlaştırılmasını çok önemsiyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
- Lavanta bahçesi ve Burdur Gölü
- Lavanta fideleri
- Öztürk Sarıca ile röportaj
- Lavanta fideleri
- Öztürk Sarıca'nın anlatımı
- Detay

HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR, (DHA)

En Çok Aranan Haberler