HABER

DHA YURT BÜLTENİ-4

1)NATO'YA BAĞLI SAVAŞ GEMİLERİ ÇANAKKALE BOĞAZI'NDAN GEÇTİ ÇANAKKALE Boğazı'ndan geçen NATO'ya bağlı İspanya, Hollanda, Kanada ve Fransa donanmalarına ait 4 savaş gemisi, Marmara Denizi'ne doğru yol aldı.Ege Denizi'nden bugün saat 07.00'de Çanakkale Boğazı'na giriş yapan NATO'ya bağlı İspanya Donanması'na ait F805 borda numaralı 'HNLMS Evertsen', Hollanda Donanması'na ait F81 borda numaralı 'ESPS Santa Maria', Kanada Donanması'na ait FFH 333 borda numaralı 'HMCS Toronto' ve Fransa Donanması'na ait A608 borda numaralı 'FS Var' savaş gemileri, saat 09.15 sıralarında Çanakkale önlerinde oldu.

1)NATO'YA BAĞLI SAVAŞ GEMİLERİ ÇANAKKALE BOĞAZI'NDAN GEÇTİ

ÇANAKKALE Boğazı'ndan geçen NATO'ya bağlı İspanya, Hollanda, Kanada ve Fransa donanmalarına ait 4 savaş gemisi, Marmara Denizi'ne doğru yol aldı.Ege Denizi'nden bugün saat 07.00'de Çanakkale Boğazı'na giriş yapan NATO'ya bağlı İspanya Donanması'na ait F805 borda numaralı 'HNLMS Evertsen', Hollanda Donanması'na ait F81 borda numaralı 'ESPS Santa Maria', Kanada Donanması'na ait FFH 333 borda numaralı 'HMCS Toronto' ve Fransa Donanması'na ait A608 borda numaralı 'FS Var' savaş gemileri, saat 09.15 sıralarında Çanakkale önlerinde oldu. Kilitbahir Kalesi ile Kilitbahir köyü dağında bulunan 'Dur Yolcu' yazısı önünden geçen NATO'ya bağlı savaş gemileri, boğazın manevra yapılması en güç noktası olan Nara Burnu'nu döndükten sonra Marmara Denizi'ne doğru yol aldı. Boğazdan geçişleri sırasında savaş gemilerine sahil güvenlik botları eşlik etti.

Görüntü Dökümü
----------------------
-Çanakkale Boğazı'ndan geçen NATO'ya bağlı 4 savaş gemisi ve sahil güvenlşk botlarından genel ve detay görüntü.

Haber-Kamera: Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE, (DHA)

=====================================================

2)SAĞLIK PROBLEMLERİ OLAN ANNE VE KIZI YARDIM İSTİYOR

KOCAELİ'nin Darıca ilçesinde, hasta bakım aylığı ile yaşamını sürdüren Dilek Öz(48), yatağa bağlı olan 80 yaşındaki annesi Aşur Kılıç ve 2 çocuğu ile birlikte yaşarken, hayırseverlerden yaşamlarını sürdürecekleri bir ev ve tedavileri için yardım istedi.
Darıca Kazım Karabekir Mahallesi Metin Sokak'ta bir kızı, psikolojik sorunları olan bir oğlu ve yatağa bağlı annesi ile yaşam mücadelesi veren Dilek Öz, sadece hasta bakım ücretiyle geçinmeye çalıştıklarını belirterek, yardım istedi. Kendisinin de sağlık sorunları olduğu gerekçesiyle ayakta durmakta zorluk çektiğini ifade eden Dilek Öz, paraları olmadığı için doğalgazı kullanamadıklarını, battaniye ve yorganlara sarılarak kışı atlatmaya çalıştıklarını söyledi. Dilek Öz yaşamlarını sürdüreceklerini bir ev istediklerini belirterek, "Annem yatalak. Acı çektiği için sürekli olarak bağırıyor, komşularımız da bu nedenle rahatsız olduklarını belirtiyor. Bu nedenle 3-4 ev değiştirdik, buradan da bizi çıkarmak istiyorlar. Benim de iki dizim de de platin var yürüyemiyorum. Kocam 10 sene önce bizi terk etti, çok perişanız. Devlet yetkilileri ve hayırseverler bize yardım etsin. Gecekondu veya yıkık dökük de olsa başımızı sokacağımız bir yer istiyoruz." dedi.
Aşur Kılıç da kendilerine yardımcı olunmasını isteyerek, "Bizi kimse evine almıyor. Paramız da yok, sıkıntılarımız çok büyük. Bize yardımcı olsunlar." diye konuştu.

Görüntü Dökümü
--------------------
Dilek Öz’ün konuşması
Aşur Kılıç’ın konuşması
Detaylar

Haber-Kamera: Erol POLAT/DARICA(Kocaeli), (DHA)

====================================================

3)ANTALYA'NIN REÇELLERİ 30 ÜLKEDE

TÜRKİYE'de 'reçel' denildiğinde akla gelen kentlerden Antalya'ya özgü turunç, bergamut, kamkat, limon çiçeğinin yanı sıra, domates, karpuz ve patlıcanın reçeli 30 ülkeye ihraç ediliyor.
Yöresel reçelleriyle ünlü Antalya'da yıllık 5 bin tona yakın üretim yapılıyor. Bu üretimin yaklaşık 400 tonu 30 ülkeye ihraç ediliyor. Dikkat çeken ürünlerin başında ise turunç, bergamot reçelleri geliyor. Antalya'da 105 yıllık geçmişe sahip Yenigün Reçelleri'nin dördüncü nesil patronu Necmi Alpagot, Antalya reçellerinin ününün 100 yıldan fazla sürece dayandığını söyledi. Şirketlerinin 1914 yılında kurulduğunu anlatan Necmi Alpagot, "Dedemin babası zamanından gelen bir gelenek. Ev hanımlarının evlerde yaptığı turunç, patlıcan, bergamot reçelleri ikram ediliyormuş. Bunu ilk kavanozda satmaya başlayan büyük dedemiz olmuş. Böylelikle Antalya'da ticari değer kazanmış bir ürün" dedi.
40 ÇEŞİT REÇEL ÜRETİLİYOR
Bugün üretimi yapılan 40'tan fazla reçel çeşidi olduğunu söyleyen Alpagot, reçelin dışında lokum, pekmez, turşu ürettiklerini anlattı. Üretim bandındaki en önemli ürünün reçel olduğunu sözlerine ekleyen Alpagot, hammaddeyi Antalya'dan karşılıyor olmalarının önemine dikkat çekti. Alpagot sözlerini şöyle sürdürdü;
"Türkiye'de bu kadar çeşit üretim yok. Antalya reçelleriyle meşhur hale geldi. Herhangi bir şehre gittiğimizde yanımızda hediyelik olarak Antalya reçeli götürür olduk. İstanbul, İzmir, Ankara gibi birçok ilde dükkan camlarında 'Yöresel Antalya reçeli geldi' yazıları görüyoruz. Bu gurur verici. En başta turunç reçeli Antalya'nın simgesi haline geldi. Bergamot, patlıcan, karpuz, yeşil incir, nar, Kıbrıs'ta 'macun' denilen yeşil ceviz reçeli, balkabağı, limon, greyfurt, şadok, kamkat buranın yöresel reçelleri. Sadece burayla da kalmadı hem yurtiçi hem yurtdışından ciddi talep görüyor."
YILDA 5 BİN TON ÜRETİM
Antalya'da yıllık toplam reçel üretiminin 5 bin tona yakın olduğunu, bunun 3 bin tonundan fazlasını kendilerinin ürettiğini kaydeden Alpagot, üretim dağılımının iç ve dış pazar olarak ayrıldığını kaydetti. İhracat ürenlerinin gideceği ülkeye göre etiketlenerek yola çıktığını sözlerine ekleyen Alpagot, ABD, Avustralya, İsrail, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 30 ülkeye ihracat yaptıklarını anlattı. Alpagot, şöyle devam etti:
"Yöreselden bu miktarlara ulaştırmış tek firma biziz. 30 ülkeye reçellerimiz ihraç ediliyor. Aynı zamanda ülkemizin değişik şehirlerinde de ürünlerimiz yöresel ürün olarak pazarlanıyor. Turunç, bergamot, patlıcan, karpuz gibi reçeller ABD, Avustralya, İsrail, Dubai gibi ülkelere gidiyor. Herkes artık değişik lezzetler arıyor ve bunların da adresi Antalya oldu. Amerika'da organik sertifikalı reçeller çok beğeniliyor. Organik reçelde şeker yerine meyve suyu kullanıyoruz. Bergamot çok beğeniliyor, değişik aroma ve tatlar istiyorlar. Son dönemde Türkiye'ye yeni gelen 'Stevia'lı reçellerin yapımına da başladık. ABD ve Almanya'da düzenlenen fuarlarda büyük ilgi gören hurma özü, fındık ezmesi de organik ürünlerimiz arasında yerini aldı."
'HAMMADDEYİ STOKLUYORUZ'
Üretim tesisinin içerisinde kurdukları soğuk hava depolarında mevsimsel hammaddeleri stokladıklarını, yıl boyu üretime hazır tuttuklarını vurgulayan Alpagot, "Yaz ve kış meyvelerini dönemlerinde stokluyoruz. Kışın karpuz reçeli, yaz aylarında da çilek reçelini rahatlıkla üretebiliyoruz" dedi.
TURUNÇ REÇELİ 25 GÜNDE YAPILIYOR
Turunç reçelinin diğerleri gibi 1 günde değil, 25 güne yakın sürede yapıldığını belirten Alpagot, şunları anlattı;
"Yılda 600 ton turunç kullanıyoruz. Sağolsun belediye başkanlarımız eski dönemde peyzajı turunç üzerine kurmuş Antalya'da. Turunç güzel bir ağaç zaten, meyvesi güzel görünüyor ve bütün mevsim yeşil kalabilen bir ağaç. O yüzden bulmakta zorluk çekmiyoruz. Her bahçede de turunç var. Turunçgiller dediğimiz meyvelerin hepsi de turunçtan geliyor. Turuncu aşılarsanız portakal, limon, greyfurt olur. Turunç reçelinin yapımı ise zahmetlidir. Turunçlar önce toplanır, yıkanır, temizlenir. Tek tek yaprak yaprak kesilir ve rendelenmiş yapraklar kıvrılıp iplere dizilir. Bu halde şekil alır ve daha sonra haşlanır, tatlandırılması için bekletilir, acı suya atılır. Turunç reçeli yapmak için 25 günlük süreç gerekiyor. Çilek, vişne reçeli gibi sabah koyduk öğlen yaptık değil. Turunçları ipe dizme işlemi makineyle yapılmıyor. O yüzden zaten Avrupa taklit edemiyor. Elde tek tek kadınlar özel odalarda bu şekilde diziyor."

Görüntü Dökümü
----------------------------------
-Reçelin kazana boşaltılması
-Reçelin kavanozlara konulması
-Turunç reçelinin iğne ile ipe dizilişi
-Çevizli suçuk ve lokumlardan detay görüntü
-Yenigün reçellerinin rsahibi ile röp
-Ürünlerin satıldığı magazadan görüntü
-Aile fotolarının görüntüsü
631 // 5.21"

Haber: İbrahim LALELİ- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA-DHA)

4)ERZURUM OSB BAŞKANI: 10 KURUŞA TAHSİS EDİLEN ARAZİLER KİŞİLERİN ŞAHSİ SERVETİ OLDU

TÜRKİYE'de kurulan 4'üncü Organize Sanayi Bölgesi'ne sahip olan Erzurum'da, yatırımcı için arsa bulmakta sıkıntı yaşanıyor. 2'nci Organize Sanayi Bölgesi'nin devreye girmesine rağmen kentte yatırım yapmak isteyen onlarca firma arsa bulamadığı için bekliyor. 1'inci Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Ergüney, 1980'li yıllarda 10, 20, 30 kuruşa tahsis edilen arazilerin kişilerin şahsi servetlerine dönüştüğünü söyledi. OSB'de yatırımcı için arazi bulamadıklarını belirterek, konunun kanunla çözüme kavuşacağını bildirdi. Sanayi sektöründe adım atmak ve yatırımcı çekmek için çalışmalar yapılan Erzurum'da arsa problemine çözüm bulunamıyor. 1984'lü yıllarda hizmete giren 1'nci Organize Sanayi Bölgesi'nin dolmasından sonra geçtiğimiz yıl 2'nci Organize Sanayi Bölgesi'nin devreye girmesine rağmen arsa taleplerine cevap verilemiyor. Erzurum sanayi sektörünün gelişmemesinin önündeki en önemli engelin arazi olduğunu belirten 1'nci Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Ergüney, 20'ye yakın parselin atıl vaziyette beklediğini bildirdi. 1'nci Organize Sanayi Bölgesi'nde 95 firmanın faaliyet gösterdiğini belirten Ergüney, bunlardan 56'sının imalet sektöründe hizmet verdiğini, 20'sinin ise depo olarak kullanıldığını bildirdi. 19 yatırımcıya ait parselin atıl durumda olduğunu belirten Ergüney, OSB'de arsa konusunu çözüme kavuşturamadıklarını belirtti. Ergüney, ilk kurulduğu yıllarda 10, 20 veya 30 kuruşla tahsis edilen arsaların artık kişilerin tapulu malı olduğunu kaydetti. 1'nci OSB'de atıl duran alanların geri alınmasının imkansız olduğunu ifade eden Ergüney, "20-30 yıl önce arsalar tahsis edilmiş, tapular verilmiş Anayasal hak oluşmuş. Mevcut şu andaki yasaya dayanarak atıl kalan, boş duran parsellerin geri alınması inmkansız hale getirilmiş, tamamen kişilerin şahsi servetleri haline dönüştürülmüş. Biz OSB'de alım satım dışında insanların rızaları dışında her hangi bir kanunun emredici müeyyidesini uygulayamıyoruz. Kişilerin kendi inisiyatiflerine bırakılmış bulunuyoruz" dedi.

YASAL DÜZENLEME GEREKİYOR

Organiza sanayi bölgelerinde yaşanan arsa sorununu her ortamda dile getirdiklerini ifade eden Başkan Ergüney, "Gerek yatırımların ekonomik ömrünü tamamlaması, ekonomik, başarısızlık ya da çeşitli nedenlerle faaliyetine son vermiş firmalara uygulayacağımız bir müeyyide yok. Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kurul toplantılarında konuyu gündeme getirdik ve atıl kalan yerler için bir formül bulunmasını istedik. Var olan istimlak yetkimizi Anayasa mahkemesi iptal etti. Yasal değişiklik yapılmadığı sürece buraların iyileştirilme şansı yok. Çünkü tahsis edilen araziler tamamen şahsileşmiş, kişilerin Anayasal hakkı oluşmuş, tapularını almışlar, istedikleri zaman devredebilirler. Çünkü artık arsalar onların kendi gayrimenkul malları. Bu sadece Erzurum 1'inci Organize Sanayi Bölgesi'nin sorunu değil diğerlerinde de benzer sıkıntılar var. Bu konuda en çok sıkıntı çeken Erzurum OSB, çözümü de yasal değişiklikle olur. Zamanında 10, 20,30 kuruşa alınan araziler üzerine yatırım yapılmış ancak büyük bir bölümü çeşitli sebeplerden dolayı kapanmış, atıl duruyor. Bunların çözümü noktasında yasal düzenlenme gerekiyor" diye konuştu.

3'NCÜ ORGANİZE İÇİN YER ARAŞTIRILMALI

OSB'de yatırımcıya arsa tahsis etmek için çalıştıklarını ancak bir çözüm bulamadıklarını ifade eden Ergüney, şunları söyledi:

"Ben bunu göreve geldiğimde dile getirmiştim, o zaman 'OSB Başkanı kral çıplak diyor' değerlendirmesi yapmışlardı. Evet bir kere daha kral çıplak diyorum. 6 yıldan beri söylememize her türlü girişimde bulunmamıza rağmen bir mesafe katedemedik. İkinci Organize Sanayi Bölgesi'nde temeller atıldı. Eğer kentimizi kalkındırmak istiyorsak, göçü durdurmak istiyorsak, bizim OSB'lerdeki problemi çözmemiz gerekir. Başka formülü ya da çaresi yoktur. 2'nci organize sanayi bölgesinin 200 dönüme yakın ilave edilebilecek bir yeri var. Süratli bir şekilde o bölgenin de hemen alt yapısının yapılıp yatırımcıya tahsis edilmesi gerekiyor. Bunun hemen ardından 3'ncü Organize Sanayi Bölgesi için yer araştırılmasına başlanmalı. Çünkü işadamları buralarda yatırım yapmak istiyor. Şehrimizin çeşitli noktalarında yatırım yapmış işadamlarımız da organize sanayi bölgelerinde yer arıyor."
Görüntü Dökümü
--------------------
-OSB Başkanı Zafer Ergüney'in konuşması
-OSB'den drone görüntüsü ve fabrikalardaki çalışmaların görüntüsü

Haber: Salih TEKİN - Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM, (DHA)

=======================================================

5)BURDUR DEVLET HASTANESİ İNŞAATI BAŞLIYOR

BURDUR'da yapılacak olan 475 yatak kapasiteli Devlet Hastanesi'nin yapımına önümüzdeki günlerde başlanacak.
AK Parti Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, 300 yataklı Devlet Hastanesi'nin yapılacağı Atatürk Mahallesi'ndeki arazide inceleme yaptı. AK Parti İl Başkanı Volkan Mengi ve Cumhur İttifakı Burdur Belediye Başkan adayı AK Partili Deniz Kurt'un eşlik ettiği Bayram Özçelik, yüklenici firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Olgun'dan inşaat çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Bayram Özçelik, "Daha önce 200 yatak kapasiteli cam bina dediğimiz devlet hastanemizi yapmıştık. Onun yanındaki yıllar önce yapılan hastanemizde güçlendirme yapılmasına rağmen 2007 deprem yönetmenliğine göre Sağlık Bakanlığı'nın kurduğu komisyon tarafından yıkım kararı alındı. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığımız Burdur'a yeni bir hastane yapılması yönünde çalışma başlattı" dedi.
İlk önce 'Mevcut hastanenin olduğu yere yeni hastane yapabilir miyiz? diye bir çalışma başlattıklarını anlatan Özçelik, "Burasının alanı 38 dönümdü. Sağlık Bakanlığımız çok büyük bir hastane planladığı için 50 dönümün üzerinde yer talep etti. Yer arayışına girildi. Mevcut belediye başkanı 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra 8 Eylül 2015'te dönemin valisiyle Tefenni yolu üzerindeki petrol istasyonunun arka tarafında 47 dönümlük yere hastane yapılması için protokol imzaladı ama bu sözünü yerine getirmedi" diye konuştu.
Mevcut hastane yapılacak yerin Milli Savunma Bakanlığı'na tahsisli olduğunu, buranın sağlık alanı olarak belirlenmesi için belediye meclisinde çekimser oy kullanılarak 11 ay süresince sağlık alanı onayı çıkartılmadığını belirten Özçelik, şöyle dedi:
"Bu noktada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü tarafından sağlık alanı ilanı gecikmeli bir şekilde yapılmış oldu. İhaleye Türkiye'deki çeşitli firmalar katıldı. 475 yatak kapasiteli, 80 bin metrekare kapalı alanı olan, 256 araçlık kapalı, 495 araçlık açık otoparklı, 120 tek yataklı, 10 tane süit, 80 çift kişilik oda, tuvalet banyo ve televizyonu içinde olan nitelikli odaları olan bir hastaneye kavuşmuş olacağız. Yapılacak hastanemizde 14 ameliyathane, 115 poliklinik olacak. Diğer hastanemizde eksik olan üniteleri bu hastanemizde açmış olacağız. İleride burası Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak kullanılabilecek. Burdur'umuza hayırlı olsun. Hastanenin önünde de 40 dönümlük millet bahçesi yapılacak."
AK Parti İl Başkanı Volkan Mengi ve Belediye Başkan adayı Deniz Kurt, hastanenin Burdur'a yakışacağını belirterek, Burdur'a hayırlı olmasını diledi.
Yüklenici firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Olgun da yurt içi ve yurt dışında ciddi projeler yapan bir firma olduklarını kaydederek, ihalede yapım süresinin 900 gün olduğunu ancak daha erken bitirmeyi planladıklarını anlattı.

Görüntü Dökümü
-----------------------------
- Hastane yapılacak alan
- Özçelik'in açıklamaları
- Detay
- Volkan Mengi'nin açıklamaları
- Detay
- Deniz Kurt'un açıklamaları
- Detay
- Ertan Olgun'un açıklamaları

HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR, (DHA)

========================================================

6)SEÇİM VAATLERİ İÇİN TÜRKÜ YAPTIRDI

SİVAS'ın Ulaş ilçesinde Belediye Başkan adayı Murat Sulakçı (47), seçim vaatlerini anlatan bir seçim türküsü yaptırdı. Sivas'ta bağlama ustası Şentürk İyidoğan'ın hazırladığı ve seçim çalışmalarında kullanılan türkü ilgi çekti.
Ulaş ilçesinde yaşayan evli 2 çocuk babası esnaflıkla uğraşan Murat Sulakçı, pazar günü yapılacak olan yerel seçimlerde CHP'den belediye başkan adayı oldu. 2014 yılında da belediye başkan adayı olan ve 34 oyla seçimi kaybeden Sulakçı, seçim çalışmalarında kullanacağı müzik için değişik bir çalışma yapmaya karar verdi. Uzun yıllardır arkadaşı olan Sivaslı bağlama ustası ve ozan Şentük İyidoğan ile görüşerek yaşadığı ilçenin sorunlarını, sıkıntılarını ve seçim vaatlerini anlatarak bir seçim müziği yapmasını istedi. İyidoğan da Sulakçı'nın isteği üzerine ilçenin eksikleri, yolları, kavşakları, mahalleleri ve seçim vaatlerini yazdığı türküye aktardı.
Kendisinin de amatör olarak bağlama çaldığını ifade eden Murat Sulakçı "Ben kendim de amatör olarak bağlama çalan birisiyim. Şentürk beye teşekkür ediyorum. Uzun zamandır dostluğumuz vardı. Biz bunu günün şartlarında kavgacı ortamdan ziyade daha güzel bize, Anadolu insanına yakışan bir dille türkülerle anlatmaya karar verdik. Bugün sevincimiz, hüznümüz hatta eleştirimiz biliyorsunuz Anadolu insanınki türkülere mal olmuştur. Biz de dedik ki farklı bir üslup kullanalım, birleştirici olsun, yapacaklarımızı da, eksiklerimizi de türkülerle anlatalım istedik. Ben buradan gerekli sorunları Şentürk beye aktardım, sözlerine de ufak tefek katkım oldu. Toplumdan da olumlu etkiler aldık. Sert üsluptan ziyade gerçekten içimizden gelen sesi dinledik. Yani bu toprağın sesiyle, türkülerle birlikte sloganik değil de daha çok hiciv eden, ama uygun bir dille sorunlarımızı, sıkıntılarımızı, yapacaklarımızı anlatmaya karar verdik. İçerisinde tabi belediyemizin sıkıntıları var, yollarımızda kavşak problemimiz var, Karasar mahallemizin kışı sert geçiyor, ona değindik. Dört mahalleden oluştuğunu anlattık. Bunlarla ilgili pazar problemimiz var, onu anlattık. Yani Ulaş'ta ne varsa hepsini türkülerin diliyle anlatmayı daha uygun gördük" dedi.

'TÜRKÜLERİN BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜNE İNANDIM'
Türkülerin birleştirici gücüne inandığını ifade eden Sulakçı "31 Mart bir süreç geçecek, nihayet ülkemizde her dönem bir seçim atmosferi oluyor. Anadolu insanı kucaklayıcı, sevecen, Anadolu insanı üsteki insanın sert tavırlarına çok bakmaz, burada hepimiz esnafız. Diğerleri de hep tanıdığımız insanlar. Burada güzel bir iklim oluştu. Herkes yan yana, karşı karşıya bir seçim atmosferi geçiriyor. Kırmadan, dökmeden, Ulaş'a uygun, Anadolu insanının nezaketine uygun bir seçim olmasını diliyorum. Türkülerin birleştirici gücüne inanarak böyle bir çalışma yaptık" ifadelerini kullandı.

'YILLARDIR HAYALİMDİ'
Ozan Şentürk İyidoğan ise böyle bir türkü yazmanın uzun yıllardır hayali olduğunu belirterek "Sevgili Murat Sulakçı benim yıllardır arkadaşımdır. Yıllardır bu benim hayalimdi. Sivas tabi bir ozanlar diyarıdır, ozanlar şehri olduğu için biz de seçim çalışmalarını, yapmak istediklerini, onun fikirlerini tabi bir de Ulaş'ın eksikleri, yapılması gerekenleri halk ozanı olarak, halk diliyle aktarmaya çalıştık. Türküde Ulaş'ın eksikleri, yolları, suları, kavşakları, mesela mazot yok, işçiler sıkıntılı, özellikle belediye işçileri sıkıntılı, bunları anlattık. Bu konuda Murat'ın sorunları aşabileceğini düşünüyorum. Genç bir arkadaşımız olarak projelerini halk ozanı olarak halk diliyle saza aktarmak istedik" diye konuştu.

TÜRKÜNÜN SÖZLERİ
İyidoğan'ın Murat Sulakçı'nın seçim çalışmalarında kullandığı türkünün sözleri ise şu şekilde:
"Dört mahalledir Ulaş'ım, hizmettir her işin başı yönetecek Murat Sulakçı. İş verir Murat gardaşım, aş verir Murat gardaşım. Etki sizde, yetki sizde çaredir Murat gardaşım. Köşe bucak bilir Ulaş'ı kucakla Murat Sulakçı. Mazot benzin alamıyorum, kavşak yok yol bulamıyorum, suçumuz ne bilemiyorum çaresi Murat Gardaşım. Karahisarım karlı başı, engin düz ova Ulaş'ım. Hizmettir her işin başı kucakla Murat gardaşım. İsteriz Tarım Fakültesi, hayvan pazarının kesildi sesi. Nerede Tarım Fakültesi, kucakla Murat gardaşım. Terke döndü bakım TİGEM, dükkansız sanayiyi nidem. Suçum nedir bilemiyorum kucakla Murat gardaşım."

Görüntü Dökümü:
-------------------------
-Adayın görüntüsü
-Araçtan yayınlanan seçim türküsü
-Şentürk İyidoğan'ın seçim ofisinde türküyü seslendirmesi
-Murat Sulakçı'nın konuşması
-Şentürk İyidoğan'ın konuşması

Haber-Kamera: İrfan ÖZŞEKER/SİVAS, (DHA)

========================================================

7)MEKTUP GÖNDERDİĞİ ASKERLERLE TANIŞIP ÖĞLE YEMEĞİ YEDİ

KOCAELİ'nin Başiskele ilçesinde özel bir lisede eğitim gören Selinsu Acar, Çanakkale Şehitleri anısına yazdığı mektubu İl Jandarma Komutanlığı'na gönderdi. Mektubu okuyan jandarmaların daveti üzerine İl Jandarma Komutanlığı'na gelen Selinsu Acar, yazdığı mektubu okuyup jandarmalarla birlikte yemek yedi.
Başiskele'de özel bir okulun 10'ncu sınıf öğrencisi 15 yaşındaki Selinsu, Acar, 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünde, Çanakkale Şehitleri anısına yazdığı kompozisyonu mektup haline getirerek Kocaeli İl Jandarma Komutanlığı'na gönderdi. Jandarmaların mektubu okumasının ardından İl Jandarma Komutanlığı'na davet edilen Selinsu Acar'ı, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Osman Aslan, İl Jandarma Komutan Yardımcısı Jandarma Albay Haluk Saygılı ve Jandarma Astsubay Kıdemli Üstçavuş Şenay Arslan karşıladı. Jandarmalarla buluşan Selinsu Acar, yazdığı mektubu okuyarak beraber yemek yedi.

Mektubu okudukları sırada çok duygulandıklarını söyleyen İl Jandarma Komutanı Osman Aslan, Selinsu ile tanışmak ve mektubu kendi sesinden dinlemek istedikleri için bu daveti yaptıklarını belirterek, "Lise öğrencilerimizden Selinsu arkadaşımız, askerlerimize karşı duygularını dile getiren bir kompozisyon yazıp mektup haline getirmiş, bu mektubu da bize göndermişti. Okuduk çok duygulandık. Askerlerimize de içtima alanında dinlettirdik bu mektuptaki yazıları. Çok duygulandık, hal böyle olunca biz bu öğrenci kızımızı çağırmaya karar verdik. Hem asker ağabeyleriyle birlikte öğle yemeği yesin, karavananın tadına baksın hem de kendisi bu yazmış olduğu mektubu kendi sesiyle asker ağabeylerine okusun istedik. Çünkü yazmış olduğu mektubun içeriğinde bizlerin yalnız olmadığını, arkamızdan onların geldiğini ve askerlere destek olduklarını ifade etmişti. Biz de bu sebeple kendisiyle bir karşılaşma ayarladık. Askerlerimizle birlikte yemek yedik, kendisi yazmış olduğu mektubu asker ağabeylerine okudu çok güzel bir ortam oldu." dedi.

BU MEKTUBU BURADA OKUMAK ÇOK GÜZEL BİR ANI OLDU
Yazmış olduğu mektubu askerlere karşı okumanın kendisi için çok gurur verici olduğunu söyleyen Selinsu Acar şöyle konuştu:
"Bu mektubu Çanakkale Şehitlerimizi anmak için yazmıştım ama onlar okuyamayacağı için bende komutanımıza göndermek istedim. Onlar da beni davet etti kışlayı ziyaret ettim, burada beraber yemek yedik tanıştık. Çok mutlu oldum, her şey çok güzeldi. Askerlerle beraber yemek yemek, onlara mektubumu okumak benim için çok güzel bir anıydı. Herkese çok teşekkür ederim."
Duygusal anların yaşandığı ziyarette Jandarma Komutanı Osman Aslan, Selinsu Acar'a günün anısına kitap, şapka ve anahtarlık hediye etti.

Görüntü Dökümü
-----------------------
-Selinsu'nun askerlere kendi yazdığı mektubu okuması
-Askerlerle beraber öğle yemeğinin yenilmesi
-Selinsu Acar ve Osman Aslan ile röportaj
-Detaylar
Haber-Kamera: Selda Hatun TAN-Alişan KOYUNCU/İZMİT(Kocaeli),(DHA)

En Çok Aranan Haberler