HABER

DHA YURT BÜLTENİ - 4

  İlik nakli bekleyen Meryem Ravza için seferber oldular Rize'nin Ardeşen ilçesinde tıpta kemik iliğinin yeni hücre üretememesi olarak bilinen 'fankoni aplastik anemi' hastalığı ile mücadele eden ve kemik iliği nakli bekleyen Meryem Ravza Bayrak (6) için yakınları harekete geçti, sosyal medyadan çağrı yaptı.

İlik nakli bekleyen Meryem Ravza için seferber oldular

Rize'nin Ardeşen ilçesinde tıpta kemik iliğinin yeni hücre üretememesi olarak bilinen 'fankoni aplastik anemi' hastalığı ile mücadele eden ve kemik iliği nakli bekleyen Meryem Ravza Bayrak (6) için yakınları harekete geçti, sosyal medyadan çağrı yaptı. Takipçilerden karşılık bulan çağrının dönüştüğü kök hücre bağış kampanyasında ilk günde 144 gönüllü kök hücre ve kan bağışında bulundu.
Ardeşen ilçesinde tıpta kemik iliğinin yeni hücre üretememesi olarak bilinen 'fankoni aplastik anemi' hastalığı ile mücadele eden Mustafa (42) ve Aliye Bayrak (34) çiftinin 5 çocuğundan en küçükü olan kızları Meryem Ravza Bayrak (6) kemik iliği nakli bekliyor. Kardeşleri ve akrabalarından uygun ilik bulunamayınca küçük kız için yakınları harekete geçti, sosyal medyadan çağrı yaptı. Takipçilerden karşılık bulan çağrı, kök hücre bağış kampanyasına dönüştü. Kızılay'ın aracına ulaşan gönüllüler kök hücre ve kan bağışında bulunmak için sıraya girdi. Kampanyada ilk günde 144 kişi kök hücre ve kan bağışında bulundu. Kampanya gönüllülerin tamamından kök hücre ve kan bağışı alınıncaya kadar süreceği belirtildi.
'TEK ÇARE İLİK NAKLİ'
Alınan kök hücrelerden kızına uygun donörün bulunması için dua eden anne Aliye Bayrak bağışçılara teşekkür etti. Bayrak "Alınan kök hücreler belki kızıma belkide uygun ilik bekleyen başka kişilere umut olacak.Tek çözüm ilik nakli. Uygun iliği de bizim bulmamız imkansız, onun bizi bulması gerekiyor. Kardeşleri, akrabalarımızdan kök hücre alındı ama uyan olmadı. Artık umudumuz duyarlı vatandaşların vereceği kök hücre bağışıö dedi.
Mustafa Bayrak da ailedeki lösemi vakalarından dolayı bir yıl önce kanser taraması yaptırdıklarını ve sonucun temiz çıktığını belirterek "Kızımın 2 ay önce kaptığı enfeksiyon sonucunda yapılan tahlille hastalığı teşhis edildi. Meryem şu anda dışarıya çıkamıyor, çıkartıyoruz en ufak bir şey de rahatsız oluyor, ateşi çıkıyor. Elimizden de hiçbir şey gelmiyor. Maddi durumun nasıl olursa olsun yapacak hiçbir şey yok. Uygun iliğin bulunmasını bekleyeceğiz. Bizim çocuğumuz için Kızılay’ın başlattığı kan bağışı kampanyasına destek veren ve çocuğumuz için umut olan herkese teşekkür ediyorumö dedi.
Küçük Meryem Ravza ise çekingen tavırlarıyla da olsa duyarlı vatandaşlara öArkadaşlarımla parka gitmek istiyorum, evde kalmak istemiyorum, bana yardım edebilir misinizö diye seslendi.

Görüntü Dökümü
------------
Aileden detay
Meryem Ravza detayları
Anne ve baba ile röp.
Küçük kızla röp.
Kan bağışında bulunanlar
Detaylar

Haber: Arzu ERBAŞ - Kamera: Mehmet Can PEÇE RİZE-DHA

==================

60 kilo verdi, eski fotoğraflarını yakıp 18 yıl sonra anne oldu

Hatay'da çocuk sahibi olabilmek için gördüğü tedaviler ve kullandığı ilaçlar nedeniyle 105 kiloya ulaşan Müjde Kasımoğlu (36), tüp mide ameliyatının ardından spor yapıp dans ederek 60 kilo verdi. Eski kilolu fotoğraflarını yakan Kasımoğlu, evlendikten 18 yıl sonra da çocuk sahibi oldu.
Merkez Antakya ilçesinde 2001 yılında hayatlarını birleştiren Semir (43) ve Müjde Kasımoğlu çifti, çocuk sahibi olamayınca evlendikten 3 yıl sonra tedaviye karar verdi. Kasımoğlu çifti, birçok tedavi yöntemine başvurdu. Müjde Kasımoğlu, bu süreçte birkaç kez hamile kaldı, ancak düşükle sonuçlandı.
Müjde Kasımoğlu gördüğü tedaviler, kullandığı ilaçlar ve vitaminler nedeniyle 60 kilodan 105 kiloya çıktı. Çocuk sahibi olma hayallerini hiç yitirmen Müjde Kasımoğlu, tüp mide ameliyatı olmaya karar verdi. Adana'da ameliyat masasına yatan Kasımoğlu, 2 yıl boyunca spor yaparak ve dans ederek 60 kilo verip 45 kiloya düştü. Kasımoğlu, geçen yıl da doğal yollarla yeniden hamile kaldı. Daha önce 10 kez düşük yapan Kasımoğlu, 18 yıl sonra, dün sağlıklı bir erkek bebek dünyaya getirdi. Çift bebeklerine Metin Sait ismini verdi.
Kilo verince eski fotoğraflarını yaktığını belirten Müjde Kasımoğlu, "Evlendiğimde çok kilolu bir insan değildim, ilk başlarda normal tedavi gördük, ancak bebeğimiz olmadı. Hamile kalıyordum, sonra düşük oluyordu. Umudumuzu yitirmedik. Tedaviler sonrası 105 kiloya ulaştım. Çok uzun yollardan geçtik, 60 kilo verince böyle bir mucize ile karşılaştık. Allah her isteyene versin. Bu süreçte doktorumuz İlkay Tepe Ödemiş de bize çok destek oldu. Kilo verdikten sonra eski halimi görmemek için bütün kilolu fotoğraflarımı yaktım" dedi.
Bebek hasretine son vermek için obezite ve obeziteye bağlı gelişen hastalıkları yenmesi gerektiğinin farkına vardığını dile getiren Müjde Kasımoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bebek istediğim için obezite ameliyatı olmak zorunda kaldım, çünkü kilolarımdan dolayı çocuk sahibi olamamak gibi bir risk vardı. Tüp mide ameliyatından sonra spora başladım, yürüyüşler, dans derken kilo verdim. Ondan sonra tekrar sürece devam ettik. Çok şükür Allah'a bu kez elimiz boş kalmadı. Kurban olduğum Allah, obeziteyi yenince, tansiyonum, şekerim normale dönünce mucizemize kavuştuk."

Görüntü Dökümü
-------------
- Doktor ile anneden genel görüntü
- Anne ve bebekten genel ve detay görüntüler
- Ailenin kaldığı hastane odasından genel görüntü
- Aile ve bebekten genel ve detay görüntü
- Kadın Doğum uzmanı İlkay Tepe Ödemiş ile röportaj
- Gelen ziyaretçilere şeker ikramı
- Anne ve bebekten genel ve detay görüntüler
- Anne Müjde Kasımoğlu röportaj
- Baba ile bebeğin görüntüsü
- Baba Semir Kasımoğlu ile röportaj
- Bebekten genel ve detay görüntü
- Çocuk Hastalıkları uzmanı Edip Gali ile röportaj

SÜRE: 05:05 BOYUT: 570 MB

Haber-Kamera: Hüseyin BOZOK/ HATAY,(DHA)

==================

Koruncukköy Urla, 'Muhteşem Yüzyıl' dizisi oyuncularıyla açıldı

Bugüne kadar yüzlerce çocuğa sıcak yuva sağlayan Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı (Koruncuk Vakfı), kuruluşunun 40'ncı yılında Türkiye’nin birçok yerinden gelecek eğitim hakkı risk altındaki ortaokul ve lise çağındaki kız çocuklarına hak ettikleri koşulları sağlamak adına İzmir’in Urla ilçesinde 208 odalı Koruncukköy’ün kapılarını açtı. Açılışa, projeye başından beri destek veren 'Muhteşem Yüzyıl' dizisi ekibinden Timur Savcı, Halit Ergenç, Selma Ergeç, Berrak Tüzünataç ve Pelin Karahan da katıldı.
İstanbul’daki Koruncukköy Bolluca’da yüzlerce çocuğa destek sağlamaya devam eden Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı (Koruncuk Vakfı), kuruluşunun 40'ıncı yılında İzmir’in Urla ilçesinde eğitim hakkı risk altında olan kız çocuklarına hizmet etmek adına 208 odalı Koruncukköy’ün açılışını yaptı. Koruncukköy Urla’nın açılış kurdelesini Koruncuk Vakfı Başkanı Figen Özbek, Koruncuk Vakfı İzmir Şube Başkanı Işıl Nişli, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Urla’nın eski Belediye Başkanı Sibel Uyar, Urla Kaymakamı Önder Can, Dr. Ender Saraç, Fransa İzmir Fahri Konsolosu Zeliha Toprak kesti. Meral Okay anısına düzenlenen Koruncukköy Urla projesine başından beri destek veren prodüksiyon şirketi sahibi Timur Savcı oyuncular Halit Ergenç, Selma Ergeç, Berrak Tüzünataç ve Pelin Karahan da açılışa katılıp köyü gezerek, 'Muhteşem Yüzyıl' adı verilen evin önünde fotoğraf çektirdi. Bağış yapan kişilerin isimlerinin verildiği ve 3- 4 kişilik odaların bulunduğu evlerde eylül ayından itibaren ihtiyaç sahibi ailelerin okumak isteyen kız çocuklarına barınma, etüt, kişisel gelişimi geliştirecek aktivite ve rehberlik desteği sağlanacak.
'ÖNÜMÜZDEKİ YIL ÇOCUKLARIMIZIN BAŞARILARINI ALKIŞLIYOR OLACAĞIZ'
Koruncuk Vakfı Başkanı Figen Özbek, tesisin inşaatının 2014 yılında başladığını ve geçen yıl tamamlandığını belirterek, İstanbul’daki Bolluca Çocuk Köyü'nün 28 yıldır 400’den fazla çocuğu hayata hazırladığını, o çocukların şuanda ülkenin çeşitli yerlerinde çok başarılı işler yaptıklarını anlattı. Özbek, "Koruyucu aile sistemimizle onlara eğitim veriyoruz. İzmir şubemiz uzun sürdüğü için kimsesiz çocuklara dair hizmet sunamadık. Biz de bir eğitim sistemine dönelim dedik ve ortaokul, lisede okuyan kız çocuklarımızı burada eylül ayı itibarı ile kabul etmeye başlayacağız. Yaklaşık 40 kız çocuğu ile eğitime başlanacak. Çocuklara ve ailelere yönelik psikolojik destek projeleri de olmak üzere birçok projemiz var. Uluslarararası kuruluşlardan fon alarak bunları yürütüyoruz. Vakfımızın başkanlığında çocuklar ve gençler için çalışan 28 sivil toplum kuruluşunu barındıran Çocuk Hakları Platformumuz da çok değerli çalışmalar yapıyor. Bu platform ile vakfımız sadece tesislerdeki çocuklara değil Türkiye’deki tüm çocuklara ulaşma şansı kazanmıştır."
'AYDA EN AZ BİRKAÇ KERE MUTLAKA SPORTİF, KÜLTÜREL ETKİNLİKLERDE BULUNACAKLAR'
Çok mutlu ve gururlu olduklarını ifade eden Koruncuk Vakfı İzmir Şube Başkanı Işıl Nişli ise köydeki işleyişi şöyle anlattı:
"Burada eğitim hayatı risk altında olan ya da yaşam desteğine gereksinim duyan kız çocuklarını yetiştireceğiz. Vakfımızın çok özel bir misyonu var. Bizler 18 yaşın bağımsız yaşa geçmek için çok erken olduğunu düşünüyoruz. Maddi ve manevi desteklerimiz çocuklarımız tamamen kendi ayaklarının üzerinde duruncaya kadar devam ediyor. 2005 yılında Birleşmiş Milletler tarafından vakfımıza çalışmalarından ötürü danışmanlık statüsü verilmiştir. Çocuklarımız burada sevgiyle, ilgiyle yaşama tutunacaklar. Ben ailemle, kendi çocuğumla nasıl bir gün geçiriyorsam onlar da burada bir günlerini aynı şekilde geçirecekler. Resmi ismi Koruncuk Vakfı İzmir Urla İlköğretim ve Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdu olarak geçiyor. Tamamen vakfımız amaçları doğrultusunda çalışan bir köy burası. Çocuklarımız sabah kalktıklarında belletmen dediğimiz kendi konularında formasyon almış kişiler ile birlikte kahvaltı edecekler ve okullarına servis aracıyla yollanacak. Her çocuk kendi yeteneğine göre hangi okulu istiyorsa o okula devam edecek. Sonra dönecekler, etütlerini yapıp hobilerini gerçekleştirecekler, özel dersler alacaklar. Ayda en az birkaç kere mutlaka sportif, kültürel etkinliklerde bulunacaklar. Mükemmel bir sistem, bizler çok mutluyuz. Her geçen gün Koruncuk Vakfı’nın İzmir’deki şubesi de güçleniyor. İnanıyoruz ki çocuklarımızı yaşama sevgiyle, ilgiyle tutunduracağız ve önümüzdeki yıl hep birlikte çocuklarımızın başarılarını alkışlıyor olacağız."
'UMARIM RAHMETLİ MERAL OKAY BİZİ GÖRÜYORDUR'
Her şeyin 8 yıl önce başladığını belirten prodüksiyon şirketi sahibi Timur Savcı, "Biz bir şeyi başlattık ama Türkiye’den bir sürü iyi kalpli insan katkıda bulundu. Koruncuk Vakfı’nın böyle bir şeye imza atmış olması ve bizim de buna sebep olmuş olmamız gurur verici. Bu işin en çok destekçisi sadece şirket değil Muhteşem Yüzyıl oyuncularıydı. Genelde böyle adımlar bir seferlik atılır, bir gece düzenlenir ve sonra her şey unutulur. Böyle bir katılımın kalıcı olması böyle bir eserin ortaya çıkması gurur verici. Bu yola rahmetli Meral Okay ile çıktık, umarım bizi görüyordur. En azından onun devamını getirip tamamladık." dedi.
'Muhteşem Yüzyıl' dizisi oyuncularından Halit Ergenç, Koruncuk Vakfı’nı ve nasıl çalıştığını ilk duyduğunda çok etkilendiğini ve destek olmak istediğini belirterek, "İnsanların vakıftan haberdar olmasını sağlamak adına çalışmalar yaptık. Hala buradayız, şimdi de burası ortaya çıktı. Hem mutluyum, hem de içimde bir güven hissi var" diye konuştu. Oyuncu Selma Ergeç de köylerin önemine dikkat çekerek, "8 sene önce yola çıktığımızda İstanbul’daki köyü de ziyarete gitmiştim. Gerçekten ihtiyacı olan çocukların normalde ulaşamayacakları bir sıcaklık, aile ortamı, büyüyene kadar desteklerini esirgemeyen onları koruyup kollayan bir yerin olması çok önemli. İstanbul’da var, İzmir’de oldu, benim hayalim tüm Türkiye’de olması ve mümkün olduğunca çok çocuğun Koruncukköy’lerden faydalanması" dedi. Oyuncu Pelin Karahan da bu işin bir parçası olmaktan duyduğu mutluluğu vurgulayarak, "Zaten bir kız çocuğu olarak ben de zamanında zor şartlarda üniversiteyi bitirdim. Eminim ki okumak isteyen birçok kız çocuğu, okutamayan birçok aile var. Burası onlara eğitimiyle, desteğiyle, barınmasıyla kucak açacak bir yer. Kız çocukları artık okusun ve okutulsun istiyoruz" dedi. Oyuncu Berrak Tüzünataç böyle bir işe faydası olduğu için kendisini iyi hissettiğini ve mutlu olduğunu sonucunun güzel olduğunu görmekten de gurur duyduğunu belirtti.

Görüntü Dökümü
--------------
-Açılıştan genel ve detay görüntüler
-Figen Özbek ve Işıl Nişli’nin konuşması
-Oyuncularla röp.
-Kurdele kesiminden görüntüler
-Koruncukköy evlerinden görüntüler

Haber: Melis KARAKUZULU- Kamera: Mücahit BEKTAŞ/İZMİR, (DHA )

===================

Profesörden şiddete karşı ilginç eylem

Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kavukçu, 3 bin 200 metre yüksekliğindeki Ergan Dağı Kış Sporları ve Turizm Merkezinin zirvesinde ilginç bir eylem gerçekleştirdi. Karla kaplı zirveye elinde davulla çıkan Prof. Dr. Kavukçu önce S.O.S(yardım) çağrısında bulundu, ardından üzerine döktüğü boyalarla şiddete hayır mesajı verdi.
Dünya genelinde artan savaş ve şiddet olaylarına karşı sesini duyurmak isteyen Binali Yıldırım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kavukçu yine ilginç bir eyleme imza attı. 3 Bin 200 metre yükseklikteki Ergan Dağı'nın zirvesine ilk kablosuz iletişim araçlarından olan davul ile tırmanarak bir performans gerçekleştirdi. Saatler süren tırmanışın ardından zirvede hazırlıklarını tamamlayan Kavukçu, evrensel bir yardım çağrısı olan S.O.S sinyallerini davul sesi ile oluşturarak, yeryüzüne 'şiddete hayır' mesajı verdi. Daha sonra üzerine attığı boyalar ile insanın saflığını beyaz renk, şiddet halini kırmızı, şiddet sonrası karamsarlığı ise siyah renk ile vurgulamaya çalıştı.
Şiddetin durmak bilmeksizin toplumda önemli trajediler yaşattığına dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Kavukçu, bu vahşi durumun dünyaya yayıldığını söyledi. Şiddetin, çocukların belleğine kadar inerek, onların kendi hayatlarına son vermelerine kadar götüren çok tehlikeli boyutları olduğunu vurgulayan Kavukçu, şiddetin tehlikeli bir geleceğe doğru hızla ilerleyen bir sorun olduğunu bildirdi. Çalışmalarının birçoğunu iklim koşullarını kullanarak gerçekleştirdiğini söyleyen Prof. Dr. Mehmet Kavukçu bu seferde mekân ve malzemenin birlikteliği ile farklı etkiler uyandırmaya çalıştığını bu kapsamda şiddete tepki için malzeme olarak ilk defa davulu kullandığını aktardı.
Prof. Dr. Kavukçu açıklamasında şunları ifade etti:
"Davul insanlığın ilk iletişim araçlarından biri ve geleneksel bir dili de içinde barındırdığı için benim ilgimi çekti. Bir sanatçı olarak herkesin anlayabileceği bir ses olan davul ile insanımızın en büyük trajedilerinden birisi olan şiddete tepki vermek için şiddetin var olduğunu hatırlatmak ve insanlara mesaj niteliğinde bir uyarı vermek istedim. Çalışmamda davul ile birlikte enstrüman olarak boyaları da kullandım. Beyaz rengin saf ve temizliği, kırmızı rengin şiddeti, siyah rengin ise karamsarlık ve olumsuz olayları doğrudan anlatabilen bir yönleri var. Bu renkleri, bir bütünlüğü teşkil etmesi açısından seçtim. Davuldaki çıkardığım ses ise S.O.S sinyaliydi. Çalışmamda mors alfabesinde üç kısa, üç uzun ve üç kısa ile S.O.S sesini davul ile verdim. Hem yerel, hem ulusal hem de evrensel bir bütün olarak yardım çağrısında bulunmaya çalıştım. Bu performansım, "Şiddeti Düşünmekö başlıklı beşinci çalışmam. Şiddet var olduğu sürece bu kapsamdaki çalışmalarımı sürdüreceğim."

Görüntü Dökümü
--------
-Kavukçunun zirve de davul çalması
-Kavukçunun davulun üzerine boya dökmesi
-Kavukçunun kendi üzerine ve başına boyalar dökmesi
-Karda ilerlemesi
-Karın üzerinde yatması
-Kavukçunun açıklaması

Haber-Kamera: Coşkun MENEK / ERZİNCAN, (DHA)

======================

4'üncü kattan düşüp ayağı kırılan kedi ameliyat edildi

Aksaray'da 4'üncü katta balkondan düşüş arka sağ ayağı kırılan kedi ameliyat edildi.
Aksaray Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı bölümü öğrencisi Damla Bağdat'ın 5 aylık 'Artur' adını verdiği kedi, havalanması için çıkartıldığı 4'üncü kattaki evin balkonundan düştü. Arka sağ ayağı kırılan götürüldüğü veterinerlikte ameliyat edildi.
Kedisini 45 günlük iken alıp beslemeye başladığını belirten Damla Bağdat, havalanması sürekli balkona çıkardığını söyledi. Son çıkardığında kedisini balkonda göremeyince düştüğünü fark ettiğini ifade eden Bağdat, "Kedim balkonda gezmeyi seviyordu. Her zaman balkona çıkıp geri içeri giriyordu. Birkaç gün evde yalnız kaldı. Bilmiyorum onun etkisiyle mi oldu. 4 gün önce balkona çıkardım ve sonra kendisini bulamayınca acaba düştü mü, atladı mı diye hemen aşağı indim. Aşağıda yatıyordu. Eve çıkartırken ayağının kırıldığı gördüm. Sonra veterinere geldim. röntgen filmi çekildi ve kırık olduğu anlaşıldı. Veteriner hekimimiz ameliyat etti.ö şeklinde konuştu.
Veteriner Sevinç Haydar Dedeoğlu da, yapılan tetkiklerinde kedinin ayağının kırık olduğunu belirleyip ameliyat ettiğini ve 20 gün sonra sargılarının çıkartılıp, yürüyebileceğini söyledi.

Görüntü Dökümü
------------
-Kedinin tedavi edilmesi
-Genel ve detay
-Röportajlar

Haber- Kamera: Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY,(DHA)

===================

Koray Şener'in adı kütüphanede yaşatılacak

Muğla'nın Bodrum ilçesinde, Süper Lig'in ilk yarısında oynan Galatasaray-Fenerbahçe derbisi sırasında tribünde kalp krizi geçirip ardından yaşamını yitiren sarı-lacivertli taraftar Koray Şener'in adının verildiği kütüphane, törenle açıldı. Duygu dolu anların yaşandığı törende Şener'in annesi Gülümser Şener ve babası Rıfat Şener, gözyaşlarını tutamadı.
Spor Toto Süper Lig'in 11. haftasında oynanan Galatasaray-Fenerbahçe derbisi sırasında kalp krizi nedeniyle yaşamını yitiren sarı-lacivertli taraftar Koray Şener'in adına Muğla'nın Bodrum ilçesinde kütüphane oluşturuldu. Bodrum Fenerbahçeliler Derneği tarafından Çırkan Mahallesi'ndeki Şehit Serkan Göker İlkokulu'nda oluşturulan 'Koray Şener Kütüphanesi'nin açılışı için tören düzenlendi. Kütüphanenin açılış kurdelesini, merhum genç taraftarın babası Rıfat Şener ve annesi Gülümser Şener birlikte kesti.
Bodrum Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Mert Sayın, açılıştaki konuşmasında, Koray Şener'in adını yaşatmak için kütüphaneyi yaptırdıklarını söyledi. Destek verenlere ve törene katılan Şener ailesine teşekkür etti. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç'un da mektupla ve telefon açarak selam gönderdiğini ifade eden Sayın, "Koray kardeşimize Allah'tan rahmet, kıymetli ailesine sabırlar, bütün camiamıza başsağlığı diliyorum. Ruhu şad olsun" diye konuştu.
Açılışta duygusal anlar yaşayan ve gözyaşlarını tutamayan Şener'in annesi Gülümser Şener ve babası Rıfat Şener de emeği geçenlere teşekkür etti.
Açılışın ardından katılımcılar, kütüphaneyi gezip, kitapları inceledi. Kütüphane açılışına Fenerbahçe forması ile gelip, marşlar söyleyen 4'üncü sınıf öğrencisi Mustafa Ali Kurtgözü ilgi odağı oldu. Şener çifti, Kurtgözü'ne sarılıp bir süre sevdi. Tören, katılımcıların kütüphanenin önünde günün anısına hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi.

Görüntü Dökümü
-----------
-Kütüphanin açılış kurdelesinin baba Rıfat Şener ve anne Gülümser Şener tarafından kesilmesinden görüntü
-Bodrum Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Mert Sayın'ın konuşmasından görüntü
-Kütüphenin açılış törenine katılanlardan görüntü
-Kütüphanenin görüntüsü
- Kütüphane açılışına Fenerbahçe forması ile gelip marşlar söyleyen 4'üncü sınıf öğrencisi Mustafa Ali Kurtgözü'nün görüntüsü
-Genel ve detay görüntüler

Haber - Kamera: Mehmet Can MERAL / BODRUM ( Muğla), (DHA)

==================

Psikiyatri hastalarının gösterileri ayakta alkışlandı

Erzurum'daki Toplum Ruh Sağlığı Merkezi'nde (TRSM) tedavi gören hastalar tarafından hazırlanan şiir, türkü, step, gölge oyunu, monolog ve tiyatro gösterileri, ilgiyle izlendi. Etkinlikte yine hastalar tarafından yapılan el sanatları eserleri de sergilendi.
TRSM ve Yakutiye Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından düzenlenen etkinlikte çeşitli psikiyatrik hastalıkları için tedavi gören hastalar ve yakınları bir araya geldi. Gösteri öncesi bir konuşma yapan Toplum Ruh Sağlığı Merkezi sorumlu hekimi Psikiyatri Uzmanı Fatma Tuygar şizofreni, bipolar bozukluk yaşayan hastaların iyilik hallerini sürdürmelerinde, tedaviye destek sağlamak, sosyal ve bilişsel rehabilitasyonlarını sağlamak amacıyla kurulduğunu söyledi.
PERDELER KAPATILDI, KOMŞULARLA İRTİBATIMIZ KESİLDİ
Gösteriler sırasında hastalar ve hasta yakınları da yaşadıkları zorlukları katılımcılarla ve diğer hastalar ile paylaştı. TRSM’de tedavi gören Kemal Togar’ın eşi Gülten Togar da tedavi öncesi yaşadıklarını anlatınca izleyicilerin gözleri doldu. Eşinin sağlık nedenlerinden dolayı kendisini bile öldürmeyi düşündüğünü söyleyen Gülten Togar, "Eşim çok kıskançtı. Perdeler kapatılırdı, komşularla irtibatımız kesildi. Eşim sürekli beni gözetliyordu. Eve iki tane tabanca getirdi. Kapıyı üzerime kilitliyor ve evin etrafında geziyordu. Güya evin etrafında dolaşan kötü niyetli adamlar varmış ve onları vuracakmış. Hayatımız, kavga, dövüş, şiddetle devam etti. Eşimin erkek kardeşinin yardımı ile eşimi psikiyatri doktoruna götürdük ve bu bir sinir hastalığı denildi. İlaç verildi ancak eşim ilaçları kullanmıyordu çoğu zaman gizli veriyorduk. Üç kez de Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde yattı. İlaç ve tedavilerle ataklar azaldı. Aşırı sigara içiyor, kahveden çıkmıyordu. Uyku ve yemesi düzensizdi. Polis ve asker görünce korkup kaçıyordu. Üzerimizde ağır bir yük vardı. TRSM ile tanışınca bizim için onca yolun zorluklarını kolaylaştıran ve yükümüzü azaltan yeni bir başlangıç oldu. Sabah uyandığında kahvaltısını yapıyor, akşam eve mutlu dönüyor. Benim hayatımla ilgili kısıtlamalar bitti. Artık kendime ve çevreme zaman ayırabiliyorum. Eşimin hastalığı için cinci hocalarda şifa aramadım. Hastalığını kimseden saklamadım. Adli kurumlardan ricam, bu şikâyetlerle başvuranları tedaviye yönlendirsinler, aileler yıkılmasın, çocuklar ortada kalmasın" diye konuştu.
AYAKTA ALKIŞLANDILAR
Konuşmaların ardından sahneye çıkan psikiyatri hastaları Hacivat-Karagöz orta oyununu seslendirdi. Ardından spor eğitmeni Rabia Kotan ile sahneye çıkan hastalar step gösterisinde bulundu. Türkü ve şiirlerin okunmasının ardından psikiyatri hastaları finalde tiyatrocu Büşra Özcan eşliğinde hazırladıkları Bobo Ürünleri adlı komedi tiyatro gösterisi için sahne aldı. İzleyenleri kahkahaya boğan psikiyatri hastalarının heyecanlı ve o kadarda mutlu oldukları gözlendi. Gösteri sonucu izleyiciler psikiyatri hastalarını uzun süre ayakta alkışladı. Gösterinin ardından hastanenin salonunda yine psikiyatri hastaları tarafından el emeği göz nuru dökerek hazırlanan el sanatları ürünler sergilendi.
'İNSAN SEVGİ İLE YAŞAR'
Hastalarla birlikte sahne alan ve onları günlerce oyuna hazırlayan Drama Öğreticisi Büşra Özcan gösteride 20 kişinin görev altığını belirterek şunları söyledi:
"Oyunun hazırlık süreci zorlu bir yoldu. 1.5 yıl önce sınıfa ilk girdiğimde onlar için bir yabancıydım, göz temasımız bile yoktu lakin şimdi biz bir aile olduk. Her birisi ağabeyim, ablam, kardeşim adeta. Herkesin 'Yapamazsınız çok zor, hatta imkânsız' dediği gösteriyi biz bugün 'Zoru başarırız, imkânsız sadece biraz zaman alır' felsefesiyle yaptık. Bir kez daha anladık ki sevgi ve inancın açamayacağı kapı yok tıpkı Tolstoy’un söylediği gibi 'İnsan sevgi ile yaşar.' Ben de öğrencilerimi bu yolda hep sevgi ile teşvik ettim. Burada önemli olan onların sahneye adım atabilme cesaretini göstermeleriydi onlar bugün burada çok daha fazlasını yaptılar birçok önyargıyı ezip geçtiler onlarla gurur duyuyorum. Yıllardır önyargılar nedeniyle kaybettikleri özgüveni burada alkışlarla geri topladılar kulisteki sevinçlerini görmenizi isterdim. Çalışmalarımızı sınıfı sahneye benzeterek gerçekleştirdim. İlk zamanlar genellikle diksiyon çalıştık çünkü sesleri hiç çıkmıyordu tiyatro ses, söz ve beden dili demek bu süreçleri tek tek ele alıp her biri için çalıştık. Bu sahneler için toplamda 6 ay çalıştık ve sonunda yoğun emeğimizin karşılığını ayakta alkışlanarak aldık. Oyunlarda toplam 20 kişi görev aldı. Az da olsa iki kelime de olsa hepsinin bu sahneye çıkıp sahnenin tozunu yutmalarını istedim. Onları bir adım olsun topluma yaklaştırdıysam ne mutlu bana."

Görüntü Dökümü
---------
-Salondaki izleyiciler
-Hasta yakını Gülten Togar'ın konuşması
-Hacivat-Karagöz gösterisi
-Hastaların step yapması
-Bir hastanın şiir okuması, türkü söylemeleri
-Davetlilerin alkışlaması
-Tiyatro oyunundan detay
-Kafkas ekibi gösterisi
-Drama Öğreticisi Büşra Özcan ile röp
-Hasta yakını ve hastalarla röp
-Hastaların el işi sergisi

Süre 7.22

Haber: Turgay İPEK - Kamera: Zafer KMRU / ERZURUM, (DHA)

En Çok Aranan Haberler