HABER

DHA YURT BÜLTENİ -4

  Yaban keçisini 1 kilometre taşıyarak kurtardılar Niğde'de hastalanan yaban keçisi av koruma memurları tarafından karlar içerisinde 1 kilometre taşınarak kurtarıldı.

Yaban keçisini 1 kilometre taşıyarak kurtardılar

Niğde'de hastalanan yaban keçisi av koruma memurları tarafından karlar içerisinde 1 kilometre taşınarak kurtarıldı.
Tarım ve Orman Bakanlığı VII. Bölge Müdürlüğü Niğde Şube Müdürlüğü av koruma memurları Çamardı Demirkazık Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında yapılan koruma, kontrol ve izleme faaliyetleri sırasında sağlıksız olduğu gözlemlenen erkek yaban keçisi tespit etti. Ekipler, zorlu arazi şartlarında kar yağışına rağmen yabankeçisine ulaştı. Yapılan gözlem neticesinde herhangi bir yarasının olmadığı belirlenen ve hasta olduğu tahmin edilen yaban keçisi, ilgili birimlere nakledilerek gerekli tedavi ve teşhislerin yapılabilmesi için, av koruma memurları tarafından olduğu yerden alınarak kar altında yaklaşık 1 kilometre taşınarak aracın bulunduğu bölgeye ulaştırıldı.
Av koruma memurlarının özverili çalışması sonucu zorlu şartlarda sahadan indirilen ve tedavi yapılacağı birime ulaştırılmak üzere yola çıkarılan yaban keçisi sağlıksız ve bitkin durumdaki halinin ortaya konması için Tarım ve Orman Bakanlığı, Adana Veteriner Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne nakledildi.

Görüntü dökümü
---------
-Koruma memurunun olayı anlatması
-İki Koruma memuru tarafından yaban keçisinin taşınması

Süre:58 saniye Boyut: 17 MB

Haber:Ali KADI-Kamera: NİĞDE,(DHA)

=================

Halı ustası annesinin hatırasını öğrenciler yaşatacak

Antalya'da 'halı doktoru' olarak anılan halı tamircisi ve dokuma ustası Mustafa Canlı (36), kendi ustası da olan ve geçen yıl kaybettiği annesinin anısını yaşatmaya çalışıyor. Güzel sanatlar fakültesi öğrencilerine haftanın belli günleri atölyesinin kapısını açan Canlı, buna annesinin hatırasını yaşatabilmek için başladığını belirtti.
Antalya'da oturan Mustafa Canlı, henüz 9 yaşındayken halı tamir ve dokuma ustası olan annesi Feride Canlı'nın tezgâhında ilmek atmayı öğrendi. Okuldan arta kalan zamanlarını annesiyle birlikte halıya desen işleme ve tamirat işleriyle geçiren Canlı, kısa sürede halı, kilim dokuma ve tamiratını meslek edindi. Zorunlu eğitimini tamamlayan Mustafa Canlı, tarihi Kaleiçi semtindeki bir dükkânda annesinden öğrendikleriyle geçimini sağlamaya başladı.
Mesleğinde 25 yılı geride bırakan Canlı, bu mesleğin sayılı ustalarından biri olarak tanındı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na 'Tükenmekte olan meslekler' kategorisine alınması için başvuruda bulunan Canlı, yakın çevresinde ve halı kilim tamiratı sektöründe yaptığı ince işçilikten dolayı 'Halı doktoru' olarak anılmaya başladı. Fare başta olmak üzere kemirgenlerin ve güvelerin zarar verdiği halı ve kilimleri büyük ustalıkla, orijinalinden ayırt edilemeyecek kadar ince işçilikle tamir eden Canlı, kendisine 'halı doktoru' denilmesinden memnun olduğunu dile getirdi.
ANNESİNİN HATIRASINI ÖĞRENCİLER YAŞATACAK
Mustafa Canlı, geçen yıl ocak ayında annesi ve ilk ustası Feride Canlı'yı kanserden kaybetti. Annesinin ölümünün ardından büyük üzüntü yaşayan Canlı, hatırasını yaşatmak için arayışa girdi. Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü öğrencilerine ders vererek mesleğin inceliklerini öğretmek isteyen Canlı, bu şekilde annesinin anısını da yaşatabileceğini düşündüğünü ifade etti. Canlı, üniversite yönetimiyle de görüşerek gerekli izinleri aldıktan sonra haftanın belli günlerinde kapılarını üniversite öğrencilerine açmaya ve annesinden öğrendikleri aktarmaya başladı.
6 kardeşin tamamına annesinin halı dokuma ve tamirat tekniklerini öğrettiğini anlatan Mustafa Canlı, bu işi meslek olarak yapıp geçimini sağlayan sadece 2 kardeş kaldıklarını söyledi. Annesinin anısını yaşatmak için öğrencilere ders vermeye başladığını ifade eden Canlı, “Öğrendiğim teknikleri öğrencilere öğretmeye çalışıyorum. Annemin anısını yaşatmak için. Mesleğim son dönemlerini yaşıyor. El halıları artık kullanılmıyor. İnsanlar fabrika halılarına yöneldi" dedi.
'SİFTAH YAPMADAN KAPATTIĞIM GÜNLER OLUYOR'
İş kaybı yaşadıklarını ve mesleğinin ölmek üzere olduğunu vurgulayan Canlı, satışların yok denecek kadar az olduğunu söyledi. Eski halıları artık çöpe atanlar dahi olduğunu belirten Canlı, “Zaman zaman siftahsız günlerimiz geçiyor. Turist gelip alırsa alıyor. Halı tamirinden biraz kazanıyoruz. Satış yok" dedi.

Görüntü Dökümü
--------------
İş yerinden görüntü
Halıların görüntüsü
Ustaların çalışırken görüntüsü
Halıların tamir edilirken görüntüsü
İplerin görüntüsü
RÖP: Mustafa Canlı
Detaylar

381 MB -- 03.26 /// HD

Haber: Alparslan ÇINAR-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN,(DHA)

=================

Oğlunun görebilmesi ve yürüyebilmesi için yardım bekliyor

Gümüşhane'de 'optik gliom' hastalığına yakalanıp görme, zamanla beyinde oluşan 'germinom timörü'yle de kısmen yürüme yetisini kaybeden Muhammet Ali Özoğul’un (14) ailesi, çocuklarının tekrar görmesi ve yürüyebilmesi için mücadele veriyor.
Gümüşhane'nin Tekke köyünde Sehure ve Süleyman Özoğul çiftinin çocukları Muhammet Ali, 7 yıl önce ‘optik gliom’ hastalığına yakalanıp görme, zamanla beyinde oluşan 'germinom timörü'yle de kısmen yürüme yetisini kaybetti. Göremeyen ve yürüyemeyen Muhammet Ali için ailesi seferber oldu. Gümüşhane ve İstanbul'da hastanelere götürülen Muhammet Ali sağlığına kavuşamadı. Aile çocuklarının sağlığına kavuşması için daha kapsamlı tedavi görmesini istiyor.
Oğlunun göremediğini ve destek almadan yürüyemediği anlatan Süleyman Özoğul, “Oğlum aşırı derece su tüketimine başladı. Bunun için hastaneye gittiğimizde 'bırakın içsin' dediler. Fakat bu normal bir su içme değildi. 7’inci sınıfta okula giderken bir gün eve geldiğinde bilgisayardaki ve kitaptaki yazıları göremediğini söyledi. Biz de İstanbul'da hastaneye gittik. Burada yapılan kontrollerde, oğlumun kafasında ‘optik gliom’ adında bir kitle olduğu tespit edildi ve doktorlar dünyada bunun ameliyatının yapılmadığını söyledi. Kemoterapi alması gerektiği ve tedaviden sonra da göremeyeceği söylendi. Kemoterapi sonucunda oğlum tamamen gözlerini kaybetti. Biz maddi ve manevi durumumuz iyi olmadığından dolayı Gümüşhane’ye dödük. Çocuğumuzun beyninde tekrar bir kitle çıktı. Fakat müdahale edilemedi. Şu an hiç göremiyor ve yürüyemiyor" dedi.
'MUHAMMET ALİ DAHA İYİ OLACAK'
Muhammet Ali’nin tekrar yürüyebilmesi için tam teşekküllü bir hastanede fizik tedavi görmesi gerektiğini söyleyen Süleyman Özoğul, "Biz hayırsever insanlardan yardım istiyoruz. İyi bir fizik tedavi sonucunda çocuğumuzun yürüyebileceğini söylediler. Görme noktasında da, gözüne bağlı damarların kuruduğunu söylediler. Biz bu noktada da eğer bir çözümü varsa bilirkişilerin bunu söylemesini istiyoruz. Muhammet Ali’nin daha iyi olacağını umut ediyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

- Muhammet Ali Özoğul'dan görüntüler
- Röpler
- Detaylar

BOYUT: 612 MB

Haber Kamera: Sinan UÇAR-Uğur AYDIN/GÜMÜŞHANE,(DHA)

===============

Veteriner hekimlerden hayvan tedavi eden hekimlere tepki

Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, tıp fakültesi mezunu hekimlerin iyi niyetli olsalar dahi hayvanlara müdahalede bulunmalarının suç sayıldığını söyledi. Köse, "İnsan enfeksiyonlarının yüzde 70'i hayvansal kökenlidir ama biz insanlardaki enfeksiyonları tedavi etmeye kalkmıyoruz. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok, herkes kendi işini yapacak" dedi.
Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, tıp fakültesi mezunu hekimlerin hayvanları tedavi ettiğini duyduklarını belirterek, "Türkiye'de zaten böyle bir sorun var. Herkes kendi işine değil, bir başkasının işine karışıyor. Hekim arkadaşların ellerine sağlık, insanlarda iyi şeyler yapıyorlar ama veteriner hekimlik yapmasınlar. Herkes kendi işinin uzmanıdır. Böyle bir yetki yok" dedi.
KENDİ ÇOCUĞUMA BİLE ENJEKSİYON YAPMIYORUM
Veteriner hekim unvanı olmayan hiç kimsenin hayvanlara müdahalede bulunamayacağının altını çizen Nihat Köse şunları söyledi:
"Benim de veteriner hekim olarak cerrahi yatkınlığım gayet iyidir, insanlarda bir takım operasyonlara müdahale edebilirim ama bunun kabul edilebilir bir şeyi yok. Hatta, hayvan kendinin olsa bile müdahale edemez, bu bir suçtur. Göz hekimi diye bir hayvana katarakt ameliyatı yapamaz. Doktor arkadaşları uyarıyorum, sakın böyle bir şey yapmasınlar. Özellikle Adana bölgesinde böyle bir şey duyarsam, kanıtlayabilirsem, savcılığa suç duyurusunda bulunmaktan hiç geri durmam. İnsan enfeksiyonlarının yüzde 70'i hayvansal kökenli, bunu biliyoruz ama insanlardaki enfeksiyonları tedavi etmeye kalkmıyoruz. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok, herkes kendi işini yapacak. Tedavi de edebilirim bazılarını ama ben kendi çocuğuma bile enjeksiyon yapmıyorum. Kendi çocuğuma enjeksiyon yapma yetkisi doktorundur. Bu benim işim, uzmanlığım değil. Türkiye'de veterinerlik fakültesinden mezun olmuş ya da dünyada YÖK tarafından kabul edilmiş fakültelerden mezun olup veteriner hekim unvanını almamış hiç kimse hayvana müdahale edemez, suçtur, yasaktır."

Görüntü Dökümü
-------------
- Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse ile röp.
- Detay

SÜRE: 02'34" BOYUT:285 MB

Haber:Nuri PİR-Kamera: Can ÇELİK/ADANA,(DHA)

===================

Kıbrıs gazisi eşi vasiyet etti, tüm törenlere katılıyor

Zonguldak’ın Alaplı ilçesinde yaşayan Nazmiye Karaman (64), 2016 yılında yaşamını yitiren Kıbrıs gazisi eşi İsmail Karaman’ın vasiyetini yerine getirmek için 3 yıldır tüm resmi törenlere katılıyor. Eşinin ceketi ve madalyasını giyerek törenlere katılan Nazmiye Karaman, “Bir akşam evde konuşurken ona ‘Gücümün yettiği yere kadar, gidebildiğim yere kadar giderim’ diye söz verdim. Birbirimize söz verdik. O gün bugündür tüm törenlere gidiyorum.ö dedi.
Alaplı ilçesinde oturan Kıbrıs Gazisi İsmail Karaman, 45 yıldır aynı yastığa baş koyduğu eşi Nazmiye Karaman’a ölümünden sonra ceketi ve şeref madalyasıyla birlikte tüm resmi törenlere katılmasını istedi. 2016 yılında prostat kanseri nedeniyle hayatını kaybeden emekli devlet memuru İsmail Karaman, askeri törenle toprağa verildi. Nazmiye Karaman, eşinin vasiyetini yerine getirmek için Türkiye Muharip Gaziler Derneği Alaplı Şubesi üyeleriyle birlikte ilçedeki tüm resmi törenlere katılmaya başladı. Eşinin ceketi ve şeref madalyasını takarak törenlere katılan Nazmiye Karaman, kocasının vasiyetini yerine getirerek anısını yaşatmaya çalışıyor. Diğer gazilerin de destek verdiği Nazmiye Karaman, eşinin ayakkabılarını da 3 yıldır evin kapısının önünden kaldırmadı.
‘BİRBİRİMİZE SÖZ VERDİK’
Nazmiye Karaman, eşini çok sevdiğini ve gücü yettiğince vasiyetini yerine getireceğini söyledi. Eşinin gaziliğin verdiği sorumlukları ve gururu hayatı boyunca taşıdığını, kendisinin de ona destek verdiğini anlatan Nazmiye Karaman, şöyle dedi:
"Beraberce törenlere gidiyorduk. Bir akşam evde konuşurken ona söz verdim. ‘Gücümün yettiği yere kadar, gidebildiğim yere kadar giderim’ diye ona söz verdim. Birbirimize söz verdik. Tüm törenlere gittim. En son 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na katıldım. Orada bazen üzülüyorum, bazen seviniyorum. Onun anısını yaşattığım için mutluyum. Çocuklarım da seviniyorlar. Onlar da babamın anısını yaşatıyorsun diyorlar."
'ANISINI YAŞATMAYA DEVAM EDECEĞİM'
Eşi hala hayattaymış gibi yaşamaya çalıştığını ifade eden Nazmiye Karaman, "Evde onunla yaşıyorum. Buzdolabında fotoğrafı var. Kapıdan çıkarken ona ‘ben çıkıyorum evi sen bekle ben gidip geleceğim’ diyorum. Kapının önünden ayakkabısını hiçbir zaman ayırmadım. Evdeymiş gibi giderken 'hoşça kal' diyorum, selam veriyorum. Biz varlıkla yoksullukla 45 sene birlikteydik. Devlet memuruydu. 5 tane çocuğumuz oldu. Acısıyla tatlısıyla hayatımızda buraya kadar geldik. Rabbim Allah’ım ömür verdiği müddetçe anısını yaşatacağım." dedi.
Türkiye Muharip Gaziler Derneği Alaplı Şube Başkanı Muhammer Özdemir de, Nazmiye Karaman’ın davranışının kendilerini de mutlu ettiğini söyledi. Gazi İsmail Karaman’ın çok değerli bir insan olduğunu belirten Muhammer Özdemir, “Törenleri hiçbir zaman aksatmazdı. Sağlığı el verdikçe aramızdaydı. Gelemediğinde kesin bizi arardı. Üzüntüsünü bildirirdi. O rahmetli olduğundan bu yana Nazmiye ablamız sağ olsun eşi gibi hiçbir töreni kaçırmamıştır. Biz de onunla gurur duyuyoruz. Eşinin anılarını, gazilik unvanını yaşatmaya çalışıyorö diye konuştu.

Görüntü Dökümü
------------
-Nazmiye Karaman’ın törendeki görüntüsü
-Evde eşinin fotoğraflarına bakması
-Mutfakta çalışması
-Eşinin kapıdaki ayakkabılarını temizlemesi
-Nazmiye Karaman ile röp.
-Gaziler Derneği Başkanı Muhammer Durmuş ile röp.

Süre: (8:40) Boyut: (970 MB)

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN-Sinan KABATEPE/ALAPLI(Zonguldak),(DHA)

==============

10 kilo tuzun içinde pişiyor

Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde Durmuş Alkan tarafından 1990 yılında icat edilen, yeğeni Erkan Alkan tarafından devam ettirilen 29 yıllık tuzda tavuk yemeği, beğeni ile tüketiliyor.
İlçenin turistik ve tek piknik alanı içerisinde yer alan kafenin işletmecisi Erkan Alkan, tavuğun 10 kilo tuzla kaplandıktan sonra taş fırında 2 saat süreyle pişirime bırakıldığını söyledi. Tuzla bulanmasına rağmen pişen ve içerisine bulaşmayan tavuğu yiyenlerin isterlerse tuz ekleyebildiklerini belirten Alkan, "Bundan 29 yıl önce amcam Durmuş Alkan tarafından bulunan ve bugüne kadar da devam eden tuzda tavuk yemeği halen güncelliğini koruyor. Pişirimden önce tavuk kekik, pul biber, karabiber ve biber salçası ile terbiye ediliyor. 10 kilo tuzla kaplanarak 2 saat süreyle taş fırında pişiriliyor. Tavuk tuzda pişmesine rağmen tuzdan etkilenmiyor ve servis ediliyor. Bu durum yemeğin bir özelliğidir. Amcamdan devraldığımız tuzda tavuk yemeğini yeğenleri olarak devam ettiriyoruz" dedi.
TUZDA PİŞİYOR AMA TUZSUZ
Hazırlanışı sırasında yeteri kadar baharatlanan ve 10 kilo kaya tuzu ile kaplanan tavuk tuzsuz olarak servis ediliyor ve isteyenler tuz ekleyebiliyor. Tavuk firik pilavı ile yeniyor. Tuzun üzerine ispirto dökülerek yakıldıktan sonra tokmakla kırılarak tuzdan temizleniyor ve servis ediliyor. Bu durumda yemeğe ayrı bir özellik veriyor.

Görüntü Dökümü
--------
-Tavuğun hazırlanışı
-Tepsiye konulması
-Tuzla kaplanması
-Fırına atılması
-Taş fırında pişirilmesi
-Piştikten sonra tuzun üzerine ispirto dökülerek yakılırken
-İşletme sahibi Erkan Alkan ile röp.
-Tavuk tuzdan çıkarılırken
-Servis edilirken
-Masa üzerindeki firik pilavı ve diğer ek yiyecekler
-Yemeğin tadına bakan Pala Erol değerlendirmesi

SÜRE: 4’50’’, BOYUT:540 MB

Görüntü: “02-reyhanli-yöresel-tuzda tavukö geçildi

Haber-Kamera: Ferhat DERVİŞOĞLU/REYHANLI(Hatay),(DHA)

=================

İlk sahuru konteynerde yaptılar

Adıyaman'ın Samsat ilçesinde 2017 yılında meydana gelen depremde evleri yıkılan ve konteynerlere yerleştirilen 2 bin 600 depremzede, ilk sahurunu yaptı.
Mart 2017'de meydana gelen de 5.5 büyüklüğündeki depremde evleri yıkılan 2 bin 600 kişi ilçede yapılan konteynerlerde yaşamaya başladı. Depremzedeler 2 yılı aşkın süredir kaldıkları konteynerlerde Ramazan ayının ilk sahurunu karşıladı. Depremde evi yıkılan Abuzer Toktaş, en kısa zamanda konuta geçmeyi umut ettiğini ifade ederek, "Allah, Müslüman aleminin Ramazan ayını inşallah kabul eder. En kısa zamanda konutlara geçeceğimizi umut ediyoruz" dedi.
Mahmut Bozener ise "Şu an konteynerlerde yaşıyoruz. İsteriz ki evimizde sahurumuzu yapalım. Ramazan ayı inşallah bereketli olursun Allah bugünleri bizlere gösterdi şükürler olsun" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------------
- Davul çalınması
- Fırından genel görüntü
- Konteynerlerdeki aileler
- Depremzedelerin sahur yapması
- Yemeklerden genel görüntü
- Depremzedeler ile Röportajlar
- Genel ve detay görüntüler

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 440 MB

Haber-Kamera: Sercan SAKAR-SAMSAT - ADIYAMAN- DHA)

=================

Hastalığı ve kesilen bacaklarına rağmen hayata sporla tutundu

ESKİŞEHİR'de doğuştan eklemlerin bükülerek işlevini kaybetmesi ve kasların zayıf çalışması olarak bilinen 'Artrogripozis' hastası olan ve 10 yıl önce bacaklarını diz üstünden kesilerek ampute ameliyat olan Cihangir Altıner (22), engellerini sporla aşıyor. Çalıştığı spor salonunda gösterdiği azimle herkese örnek olan Altıner, tek hayalinin teknolojik protezlerle yeniden yürümek olduğunu söyledi.
Eskişehir'de memur bir ailenin iki çocuğundan biri olan cihangir Altıner, çok nadir görülen doğuştan eklemlerin bükülerek işlevini kaybetmesi ve kasların zayıf çalışması olarak bilinen 'Artrogripozis' hastası. 10 yıl önce protez kullanabilmek için iki bacağı da kesilerek ampute ameliyatı geçiren Altıner, tüm engellere rağmen hayata sporla tutunuyor. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü 4'ncü sınıf öğrencisi olan Altıner, 1 yıl önce kilo vermek için başladığı sporla hayata yeniden tutunurken, çevresindekilere azmiyle örnek oluyor.
Elektrikli tekerlekli sandalye kullanan ve her gün spor salonuna gelerek çalışmalarını sürdüren Altıner, "Doğuştan Artrogripozis kas kısalığı hastalığım var. İlk okul ve orta okul dönemlerimde çok ameliyatlar geçirdim. En son bacaklarım kesildi, ampute ameliyatı oldum. Uzun bir süre tekerlekli sandalye kullandım. Bu hayatımı çok olumsuz etkiliyor. Merdivenler, ulaşım beni zora sokuluyor. Daha önce bir protez bacak girişimim oldu. Eski ve teknolojik olmadığı için kullanamadım ve bel fıtığı oldum. Kullandığım protez bacaklar benim hastalığımı da ilerletti. Spor salonunda başladım ama daha önce gittiğim spor salonları beni kabul etmedi. Durumuma karşı ön yargılıydılar. Spor yapamazsın diyerek bu sorumluluğu alamayacaklarını söylediler. Şimdi ki spor salonunda hocalarım kabul ederek yakından ilgilendiler. Sporla büyük mesafe aldım, belimdeki fıtığı tamamen geçirdi. Ağrılarım yok, hareket kapasitem çok yükseldi, kas gücüm çok arttı ve protez kullanacak kas gücüne ulaştımö dedi.
HAYALİ YENİDEN YÜRÜYEBİLMEK
Sporla yapmanın artık hayatının bir parçası olduğunu ifade eden Altıner, "Ağırlık kaldırarak çalışıyorum, bu beni çok rahatlatıyor. Sosyalleşmemi de sağlıyor aynı zamanda. Yüzde 96 oranında bedensel engelim var. Kollarımda da büküklük var ama kendi ihtiyaçlarımı karşılayacak kadar ellerimi kullanabiliyorum. Bacaklarımda da ellerimde olduğu gibi bükük ve kaslarım kısaydı. Doktorlar protez kullanabilmek için amputeyi onayladı. 10 sene önce ampute ameliyatı oldum. İkisi kollarımdan 6 ameliyat oldum. Amacım bir teknolojik protez yaptırmak. Devlet bu yöndeki protezi karşılamıyor. Yaklaşık 170 bin lira civarında protezler. Bu konuda elimden geldiğinde yasal yolardan başvurular yapıyorum. İlk amacım o protezi yaptırıp normal bireyler gibi yürüyerek hayatımı devam ettirebilmek. Spor salonuna kilo vermek için başladım, ancak 1 yılda büyük bir kas gücüne kavuştum. Protez kullanacak kas gücündeyim. Doktorlarım eğer yaptırabilirsem teknolojik bir protezle normal bir insan gibi yürüyebileceğimi, merdiven çıkabileceğimi ve hatta hafif tempoda koşabileceğimi söyledi. Ben 47 kiloyum ama 60 kiloluk ağırlık kaldırabiliyorum. Benim arkadaşlarım çevrem bana çok destek olduö şeklinde konuştu.
'SAVAŞMAYI ASLA BIRAKMAYIN'
Engelli bireylere tavsiyelerde bulunan Altıner, mücadeleyi bırakmadığı için hayat dolu olduğunu ve herkese savaşmayı önererek, "Benim durumumda olanlara engellerini kafalarına takmamalarını, çevreden soyutlanmaları gerektiğini tavsiye ediyorum. Üzülerek eve kapanarak geçecek bir durum değil. Mücadele ederek hayatın yer yerinde bulunmaya çalışarak, kendinizin birey olduğunu unutmayın. Hayat üzülerek, kendinize acıyarak geçireceğiz kadar uzun değil. Bir kere dünyaya geliyoruz ve elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmalıyız. Kalbinizde sevgi taşıdıktan sonra savaşmayı asla bırakmayınö dedi.
Altıner, 170 bin liraya mal olacak C-Leg teknolojisi protezleri alabilmek için Eskişehir Valiliği'ne resmi yardım toplayabilmek için başvuruda bulunduğunu da sözlerine ekledi.
'SALONDA HERKESE ÖRNEK OLDU'
Salonun spor eğitmeni Ferhat Berke Atalay, Cihangir Altıner'in her gün çalışması ve azmiyle herkese örnek olduğunu söyledi. Atalay, "Cihangir ile 6 aydır beraber spor yapıyoruz. İlk başladığımızda 25 kilo ağırlık kaldırıyordu şuanda 60 kiloya kadar kaldırıyor. Çok azimli ve hırslı. Spor salonunda bırakanlar çok gördüm. Cihangir çok azimli kas gücünü çok yükseltti. Salonda diğer sporculara azim kazandırdı. Onu görenler hırsla spor yapmaya başladıö dedi.

Görüntü Dökümü
----------
-Cihangir Altıner'in salona gelmesi
-Elektrikli tekerlekli sandalyesi
-Salondan içeri taşınması
-Spor ve ağırlık çalışması
-Salondan görüntüler
-Salonda yürüyüşü
-Spor aletlerinde çalışması
-Cihangir Altıner ile röp.
-Spor eğitmeni Ferhat Berke Atalay röp.
-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Engin ÖZMEN-Hakan TÜRKTAN/ESKİŞEHİR,(DHA)-

===============

Bitlis'te liselilerden Türk sanat müziği konseri

Bitlis'te Ziya Eren Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri Türk sanat müziği konseri verdi.
Bitlis Kültür Merkezi'ndeki konsere, öğretmen, öğrenci ve vatandaşlar katıldı. Ziya Eren Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Öğretmeni Veysel Sulukaya'nın koro şefliğini üstlendiği konserde öğrenciler birbirinden güzel şarkıları seslendirdi. Koro şefi Sulukaya, geleneksel hale gelen yıl sonu konserlerinde bu yıl Türk sanat müziği şarkıları seslendirerek konsept değişikliğine gittklerini söyledi. Sulukaya, "Koro ekibimizde 16 kız, 8 erkek bulunuyor. Bağlamalara ise dışarıdan gelen müzik öğretmenleri bizlere eşlik ediyor. Tüm sanatseverlere buraya teşrif ettikleri için teşekkür ediyorum. İlimizde Türk sanat müziği biraz daha kısır döngüde ilerlemekte. Yöremiz gereği hep halk müziği konserleri verilmekte. Koro ekibimiz şu an işin mutfak kısmındalar. Ama önümüzdeki yıllarda akademik anlamda daha büyük çalışmalar yapacaklardır" dedi. Yaklaşık 2 saat süren konserde davetliler gönüllerince eğlendi.

Görüntü Dökümü
------
-Konsere katılanlardan görüntü
-Koronun sahnede yerini alması
-Konserden detaylar
-Koro Şefi Veysel Sulukaya ile röportaj
-Detaylar
-Konsere katılanlar

Haber-Kamera: Özcan ÇİRİŞ- Ceren KURTYE/BİTLİS, (DHA) -

En Çok Aranan Haberler