HABER

DHA YURT BÜLTENİ - 4

  'Kedi Kasabası'nda kedilerin keyfine diyecek yok Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından Güçten Düşmüş Sahipsiz Hayvan Bakım Merkezi içerisinde 20 dönümlük alan üzerine kurulu 'Kedi kasabası', sokak kedilerine yuva oluyor.

'Kedi Kasabası'nda kedilerin keyfine diyecek yok

Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından Güçten Düşmüş Sahipsiz Hayvan Bakım Merkezi içerisinde 20 dönümlük alan üzerine kurulu 'Kedi kasabası', sokak kedilerine yuva oluyor. Kedilere özel, klasik müzik dinletisi sunulan kasabada, bungalov evler, kedi köprüsü, tırmanma ve beslenme alanları bulunuyor. Kendileri için her detayın düşünüldüğü keyifli bir ortamda yaşam süren kasabadaki 420 kediden bazıları ise isteğe göre sahiplendiriliyor.
Samsun Büyükşehir Belediyesi, Güçten Düşmüş Sahipsiz Hayvan Bakım Merkezi'nin yer aldığı 10 dönümlük bir alanı, 2 yıl süren çalışmanın ardından 2015'de 'Kedi Kasabası'na dönüştürdü. Alana, kedilerin tekli ya da çoklu halde kalabilecekleri ahşap barınaklar yerleştirildi. Ağaçlara monte edilen hoparlörlerden gün içinde klasik müzik çalınan kasabada, kedilere özel, bungalov evler, kedi köprüsü, oyun ve tırmanma alanları, toplu yaşam ile beslenme alanları da yapıldı. 2017 yılında alının genişliği 20 dönüme çıkarıldı. Sokak kedileri, tesise getirilerek önce kısırlaştırılıp ardından alışma dönemini geçirecekleri bölüme yerleştirilip ihtiyaçları karşılanmaya başlandı.
KEDİ NÜFUSU 420'YE ULAŞTI
Kendileri için her detayın düşünüldüğü keyifli bir ortamda yaşam süren kasabadaki her bir kedi, kayıt altına alındı. Kent ve bölgede sahipleri tarafından da, evcil hayvanların getirildiği kasabadaki kedi nüfusu sayısı zamanla arttı. İlk yıllarda 200 kediye yuva olan kasabada, kedi nüfusu 420'ye ulaştı. Ayrıca kedi kasabasında bulunan kedilerin, talebe göre hayvan severler tarafından sahiplenildiği kasabayı ziyaret edip, kedilerinin keyfini görenler ise, sevmeden geçemiyor.
HER DETAY DÜŞÜNÜLDÜ
Samsun Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Şube Müdürü Nurhan İşler, kedilerin doğal yaşamları için kasabada her detayın düşünüldüğünü belirterek, "Burası kediler için doğal yaşam alanı. Sokaklarda yaşayıp buraya getirilen kedilerimiz için benzer şartlar mevcut. Bu alan içinde bir kedi, sokakta ne şekilde ulaşabiliyorsa aynı şekilde ulaşabilmekte. Kendi ihtiyaçlarının karşılanabileceği bir çalışma oluşturuldu. Burada kedilerin baskın olmalarına göre yaşayabilecekleri tekli evler gibi aile olarak yaşayabileceği bungalov evler de mevcut. Ayrıca burada kışlık evlerimiz de mevcut. Sokaktan getirilen hayvanlarımızı kısırlaştırdıktan sonra doğal yaşam alanlarıyla bir bütünlük sağlayabilecekleri bir yer burası. Kedilerimizin sokaklarda en azından şiddete eziyete maruz kalmadan sokak yaşamının getirdiği sıkıntıları da yaşamadan burada yaşama fırsatını edinmiş durumdalar" dedi.
'DAHA FAZLA DUYARLILIK BEKLİYORUZ'
Kedi kasabasının Türkiye'de tek olduğunu, vatandaşların talepleri halinde kedilerle bir araya gelip onları sahiplenebildiklerini de kaydeden İşler, "Sahiplenme noktasında halkımızın daha fazla duyarlılık göstermesini bekliyoruz. Bugüne kadar alanımıza 2 bin 500 kedi gelmiş. Şuan itibariyle 420 kedi burada yaşıyor. Türkiye'de kedi kasabası her hangi bir yerde yok. Dünyada karşılığı Kanada'da park olarak, Japonya'da köy olarak, Almanya'da da kafe olarak var" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
--------
-Kedi kasabasından detay
-Kasaba içinden detay
-Kedilerden detay
-Drone ile alandan detay
-Röportaj
-Detaylar

Haber-Kamera:Yaprak KOÇER-Hüseyin KALAY/SAMSUN, (DHA)

===================

Babası ve kardeşini aynı hastalıktan kaybetti, kendi son anda kurtuldu

Antalya'da babasını 15, ağabeyini ise 3 yıl önce karaciğer kanseri ve sirozdan kaybeden Mehmet Çakır (53), kontrol için gittiği hastanede aynı hastalığı taşıdığını ve karaciğer nakli olması gerektiğini öğrenince hem üzüldü hem şükretti. Çakır, erken teşhis ve karaciğer nakli sayesinde sağlığına kavuştu.
Antalya'da bir kamu kurumundan emekli olan Mehmet Çakır, 15 yıl önce babası Bekir Çakır (74), 3 yıl önce de ağabeyi Ali Çakır'ı (63) karaciğer kanseri ve sirozdan kaybetti. Kendisinde hiçbir şikayet olmamasına karşın sadece kontrol için başvurduğu hastanede babası ve ağabeyi gibi karaciğer kanseri ve siroz olduğunu öğrenen Çakır, hem üzüldü hem şükretti. Geçen haziran ayında hastalığı ortaya çıkan Çakır, karaciğer nakli için Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi organ bekleme listesine yazıldı.
15 gün sonra kadavradan organ bulunduğu haberi üzerine büyük sevinç yaşayan Mehmet Çakır, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi ve Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Tuğrul Çakır ve ekibi tarafından gerçekleştirilen karaciğer nakliyle sağlığına kavuştu. Eşi ve iki oğluyla sağlıklı günlerin hayalini kuran Çakır, doktorlarına ve bağışçı aileye teşekkür etti.
'HİÇBİR ŞİKAYETİM YOKTU'
Karaciğer kanseri ve siroz olduğunu öğrenene kadar hiçbir şikayeti olmadığını anlatan Mehmet Çakır, "Biraz halsizliğim vardı ama diyabet hastası olduğum için buna bağlıyordum. Meğer karaciğerim bitmiş, benim haberim yokmuş" dedi. Yaşadıklarına şükreden Çakır, "Sadece muayene olmak için hastaneye gitmiştim. Yapılan tahlil ve tetkiklerde karaciğerimin çok kötü durumda olduğu ve acilen nakil yapılması gerektiği söylendi. Hastalığım ortaya çıkmasaydı benim de babam ve ağabeyim gibi son ana gelene kadar haberim olmayacaktı" diye konuştu.
'ALLAH BAĞIŞÇI AİLEDEN RAZI OLSUN'
Bağışçı aileye de teşekkür eden Çakır, "Allah bağışçı aileden razı olsun" dedi. Kadavradan karaciğer nakli olduktan sonra sağlığının gayet iyi olduğunu söyleyen Çakır, ameliyatını gerçekleştiren Doç.Dr. Tuğrul Çakır ve ekibine teşekkür etti. Çakır, "Herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Binlerce şükür halime. Hamdolsun" dedi.
Medine Çakır ise eşinin sağlığına kavuşmasından dolayı çok mutlu olduğunu söyledi.

Görüntü Dökümü
---------
Eğitim araştırma hastanesi dış plan görüntü
Organ nakil merkezi dış plan görüntü
Çakır çiftinin organ nakil merkezinden çıkarken görüntüleri
Mehmet Çakır DHA muhabirine bilgi verirken görüntüsü
RÖP 1: Mehmet Çakır
RÖP 2: Medine Çakır

253 MB -- 02.17 /// HD

HABER: Selma KUNAR-KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,(DHA)

=====================

Kanser hastası, 14 bin liralık ilaç mücadelesini kazandı

Denizli'de, akciğer kanseri tedavisi gören Ümmü K., (65) aylık dozu 14 bin TL olan kanser ilacını karşılanması için hukuki mücadele başlattı. Açılan davada mahkeme heyeti, ihtiyati tedbir kararı alarak, SGK'nın akciğer kanseri tedavisinde öneme sahip ilacın desteklenmesinin önündeki engeli kaldırdı. Ümmü K.'nin avukatı Mehmet Onur Arslan diğer kanser hastalarının da nivolumab etken maddeli ilacı kullanabilmesi için bu kararın önemli olduğunu belirtti.
Merkezefendi ilçesinde yaşayan 2 çocuk annesi Ümmü K., çeşitli şikayetler ile Pamukkale Üniversitesi Hastanesi'ne başvurdu ve yapılan tetkikler sonucunda akciğer kanseri teşhisi koyuldu. Tedavi sürecinde kullanması gereken aylık dozu 14 bin TL değerindeki ilacın devlet tarafından desteklenmediğini öğrenen Ümmü K., Sosyal Güvenlik Kurumu'na başvurdu. Ancak SGK ilacı karşılamadığını bildirdi. Bunun üzerine hukuki mücadele başlatan Ümmü K., kendisi gibi ölümcül hastalıkla boğuşan kanser hastaları için çok önemli olan bir kararın alınmasına vesile oldu.
KEMOTERAPİ VE IŞIN TEDAVİSİ SONUÇ VERMEDİ
Halk arasında akıllı ilaç olarak bilinen nivolumab etken maddeli ilacı kullanmak zorunda olan ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle alamayan Ümmü K., avukatı Mehmet Onur Arslan aracılığıyla SGK'ya karşı Denizli 4. İş Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkemede, Ümmü K. başlattığı hukuk mücadelesinde, kemoterapi ve ışın tedavisinden sonuç alamadığını, tek umudunun devletin desteklemediği o ilaçta olduğunu vurguladı. 3 ay boyunca kullanmak zorunda olduğu ilacın sadece 1 aylık dozunun 14 bin TL olduğunu belirten Ümmü K., Türkiye'de bu ilacı kullanmak zorunda olan ama maddi durumu elverişsiz çok hasta olduğunun altını çizdi.
Talebi değerlendiren mahkeme heyeti, SGK'nın ilaç maliyetinin devlet tarafından karşılanmasına yönelik engeli ortadan kaldıracak bir adım attı. SGK'nın uygulaması hakkında, ihtiyati tedbir kararı alan mahkemenin bu adımı sonrası, SGK zorunlu olarak kritik ilaç için devlet desteğine onay verdi.
AVUKAT ARSLAN: KARAR EMSAL TEŞKİL EDECEK
Ümmü K.'nin avukatı Mehmet Onur Arslan, alınan kararın emsal teşkil edeceğini belirterek, "İnsan hayatı ve yaşamın kutsallığı her şeyin üstünde. Denizli 4. İş Mahkemesi'nin tedbir kararı SGK'ya ulaştı. Bu tedbir sayesinde ilacın bedelsiz olarak SGK'dan temini mümkün oldu. Karar emsal teşkil edecek. Kanser hastaları ilacın bedelini karşılamak için büyük maddi sıkıntı yaşıyordu. İlacın SGK tarafından ücretsiz olarak karşılanmasının önünün açılması kanser hastalarına müjde oldu" dedi.
Kanserle mücadele eden birçok kuruluşun, hasta ve yakınlarının yakından takip edeceği davanın ilk duruşması Denizli 4. İş Mahkemesi'nde 4 Şubat 2020 tarihinde yapılacak.

Görüntü Dökümü
----------
-Avukat Mehmet Onur Arslan'dan görüntü
-Arslan'ın açıklama yapması

Haber- Kamera: Ramazan ÇETİN / DENİZLİ, (DHA)

======================

Tokat'ta asma yaprağından tatlı yaptı

Tokat’ta bir otelde aşçı olarak çalışan Gürcan Tunçer (39), asma yaprağından tatlı yaptı. Tunçer, tatlının patentini almak için başvuru yapacağını söyledi.
Kent merkezinde bir otelin aşçılığını yapan evli ve 2 çocuk babası Gürcan Tunçer, yöresel ürünleri kullanarak yeni bir damak tadı ortaya çıkardı. Sıklıkla zeytinyağlı, etli dolma ve bat yemeklerinde kullanılan Tokat asma yaprağını kullanarak tatlı yaptı. Normal sarma dolmasına benzeyen ve ilk kez kendisinin yaptığı tatlıyı otel mutfağının menüsüne ekleyerek müşterilerine sundu.
Asma yaprağı ile ilgili birçok yemek tarifini gördüğünü belirten Gürcan Tunçer, "İsmi Tokat’la anılan Tokat’la özdeşleşmiş olan asma yaprağı ile ilgili burada birçok yemek tarifine ulaştık. Bunlarda dolma çeşitleri, bat ve yöresel ürünlerde kullanılıyor. Biz farklı bir lezzet yapalım dedik. Tokat asma yaprağından bir tatlı yapmayı denedik. İçerisinde kullandığımız ürünler gayet doğal ve Tokat’ın yöresel ürünleri. Misafirlerimize sunduğumuzda geri dönüşler çok güzel oldu, beğendiklerini dile getirdiler. Biz de bu tatlıyı menümüze koyduk" dedi.
'PATENT ÇALIŞMASI BAŞLADI'
Yaprak tatlısının patentini almak için çalışma başlattıklarını belirten Tunçer, "Deneme yanılma yolu ile değil, kullandığımız malzemeler yenilebilir malzeme olduğu için, birbirine uyumlu tatları denk getirdiğimiz için lezzetli bir tatlı ortaya çıktı. Şehir dışından merak edip gelenler de oluyor. Konaklama yapan misafirlerimize ikram ettiğimiz de oluyor. Şaşırtıcı bir lezzet oldu. Şu anda bu tatlıyı sadece kendi işletmemizde sunuyoruz. Bununla alakalı patent çalışmalarımız başlattık" diye konuştu.
Yaprak tatlısının nasıl yapıldığını da anlatan Tunçer, "Tokat’ın salamura yaprağını sıcak suda 2 gün suyunu değiştirerek bekletiyoruz. Tuzu çıkan salamura yaprağımızın içerisine ceviz, bal ve yumurta beyazı ekleyerek yaptığımız harcı dolduruyoruz. Yaklaşık 10 dakika fırında 180 derecede pişiriyoruz. Üzerine süs olarak salamura yaprağın üzerine toz şeker serperek cips kıvamına getirip kurutuyoruz. Altına ise kuşburnu marmelatı ve bal koyuyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
------------
-Asma yaprağındran tatlının yapılışII
-Yapım aşamasından görnütüler
-Tatlının sunumu
-Tunçer'in konuşmaları
-Müşterilere ikramı

Haber-Kamera: Fatih YILMAZ- Halil İbrahim YEL/TOKAT, (DHA)

==================

Yörüklerin asırlık çeyiz asma geleneği

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Çamkalabak köyündeki Yörükler, düğünlerinde asırlık çeyiz asma geleneğini sürdürüyor. Çeyiz sandığından çıkarılan rengarenk el işlemeli çeyizler, gelin evinin bahçesinde çamaşır iplerine asılarak, sergileniyor.
Ayvacık ilçesinde Yörük köylerinden olan Çamkalabak’ta bahçede çeyiz asma geleneği, nesilden nesile aktarılarak sürüyor. Köyde gelinlik kızlar için hazırlanan çeyizler, düğün günü evlerinin bahçesinde akşama kadar sergileniyor. Köyde en son hayatlarını birleştiren Neslihan ve Gökhan Topaloğlu'nun düğününde de asırlık gelenek bir kez daha yaşatıldı. Gelin Neslihan Topaloğlu'nun ailesi, kızları için hazırladıkları çeyizi sandıktan çıkardı, evlerinin bahçesinde çamaşır iplerine asarak sergiledi.
Yörüklerin vazgeçilmez giysilerinden biri olan, sokağa çıkarken başlarına bağladıkları 'Çeki' denilen çemberlerin çoğunlukta olduğu çeyizde, fistanlar, el dokuması halı ve kilimler, yastıklar ve giysilerin olduğu görüldü. Akşam yapılan eğlenceye kadar çamaşır iplerinde asılı kalan çeyizde, desen desen işlenen çemberler dikkat çekti. Düğüne köy dışından gelen davetliler, Yörüklere has rengarenk kıyafetler ile el dokuması halı ve kilimleri görünce şaşkınlıklarını gizleyemedi.
DÜĞÜNDE YÖRESEL KIYAFETLER GİYİYORLAR
Düğünlerde hem gelinler, hem de köylü kadınlar, yöresel kıyafetler giymeyi tercih ediyor. Yörük kıyafetleri ile gelini de aralarına alarak oynayan köylü kadınlar, ilginç görüntüler oluşturuyor.
'ASIRLARDIR GELENEĞİMİZ DEVAM EDİYOR'
Çeyiz asma geleneğinin asırlardır devam ettiğini belirten Çamkalabak Köyü Muhtarı Remzi Ercan, "Gelin kızlarımızın çeyizleri düğün günü böyle bahçede ipe asılarak sergileniyor. Çeyizlerinde evlendikten sonra giyecekleri giysileri yer alıyor. Düğün bitince çeyizler toplanarak gelin ve damadın evine götürülüyor. Yörükler için bu önemli bir gelenek" dedi.
'ÇEYİZLERDE EN ÇOK ÇEMBER BULUNUYOR'
Köy sakinlerinden Fatma Ercan ise, çeyiz geleneğinin uzun yıllardır sürdüğünü ifade ederek, "Çeyizlerde çember, penye, kazak, fistan, şalvar, gömlekler sergilenir. Kilim, halı da çeyizlerin içerisinde yer alır" diye konuştu.
Neslihan-Gökhan Topaloğlu çiftinin teyzesi Hanife Öztürk de, gelinlerin çeyizleri için her hafta pazar alışverişinde Yörük kıyafetlerinin satın alınarak sandığa konduğunu, ayrıca gelinin yakınlarının da el işi ürünlerle çeyiz hazırladığını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------
-Gelin çeyizlerinden genel ve detay görüntüler
-Köy muhtarı Remzi Ercan ile röp.
- Neslihan-Gökhan Topaloğlu çiftinin teyzesi Hanife Öztürk röp.
-Köy sakini Fatma Ercan röp.
-Düğün alanından görüntüler
-Davetlilerin çeyizleri incelemesinden görüntüler

Haber-Kamera: İpek YAVAŞ/AYVACIK (Çanakkale), (DHA)

==================

En Çok Aranan Haberler