DHA YURT BÜLTENİ 5
Doktora, 'saldırya' 1 yıl 4 ay hapis, 'tehdide' 5 taksitli 500 lira ceza
Aksaray'da iki yıl önce Ömer Kaşif Aile Sağlığı Merkezine gelen Rışvan Sağlam (28), bir yakını için ilaç yazdırma talebine olumsuz yanıt veren aile hekimi Dr. Mehmet Gürkan Turan'a (49), saldırıp parmağını kırdı. Turan'ın şikayeti üzerine açılan davada 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi, Sağlam'ı, 'kasten yaralama' suçundan 1 yıl 4 ay 7 gün hapis cezasına çarptırdı. 'Tehdit' suçundan da 25 gün adli para cezası karşılığı olan 500 lirayı 5 taksitle ödemesi koşuluyla para cezası verildi. Her iki cezanın da hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Olay, 24 Mart 2016 tarihinde Ömer Kaşif Aile Sağlığı Merkezi'de meydana geldi. Sağlık merkezine gelen Rışvan Sağlam, bir yakınına ilaç yazdırmak için aile hekimi Dr. Mehmet Gürkan Turan'ın odasına girdi. Turan, hasta olmadan ilacı yazamayacağını, yardımcı olmak istese bile hastaya ait olduğu belirtilen evrakların, yurt dışı sigortası olduğu için ilaç yazmasının mümkün olmadığını söyledi. İkili arasında çıkan tartışmanın ardından Sağlam, Turan'a saldırdı. Arbede sırasında Turan'ın sol elinin bir parmağı kırıldı. Diğer çalışanların müdahalesiyle kavga sona erdi. Turan, şikayeti üzerine Sağlam hakkında 'kasten yaralama ve tehdit' suçundan dava açıldı.
Aksaray 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Rışvan Sağlam, savunmasında doktorun kendisine bağırdığını ileri sürerek, "Odadan çıkmak için kapıya yöneldim. Bu sırada doktor yerinden kalkıp üzerine yürüdü. Karşılıklı olarak birbirimizin yakalarından tuttuk. Aramızda itiş- kakış oldu. Koridora çıktığımızda ayırdılar. Parmağının nasıl kırıldığını bilmiyorum. Sadece yumruk salladım, hakarette bulunmadım." dedi.
500 LİRA ADLİ PARA CEZASI
Mahkeme heyeti, Sağlam'ı, 'kasten adam yaralama' suçundan 1 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırdı. 'Tehdit' suçunda da 25 gün adli para cezası karşılığı olan 500 lirayı, ekonomik durumundan dolayı 5 eşit taksitle ödemesine karar verdi. Her iki cezanın da hükmün açıklanması geri bırakıldı.
DOKTOR KARAR TEPKİ GÖSTERDİ
Saldırıya uğrayan doktor Turan, saldırganın yanında bir kadınla daha önce iki kez ilaç yazdırmaya geldiğini, hastanın felçli ve yatalak olduğunu söylemesi üzerine yardımcı olduğunu belirtti. Saldırganın son geldiğinde ise insülin ilacı yazdırmak istediğini anlatan Turan, şunları söyledi:
"Elinde evraklarla bana geldi ve insülin yazmamı istedi. Ben hangi insülin olduğunu sorduğumda evrakları verdi. Elindeki evraklar yurt dışındaki sigorta kağıtları. Biz burada yurt dışı sigortalarda hastaya hangi ilacın yazıldığını göremiyoruz. Bende durumu anlattım. Bana 'Bilgisayardan bak o zaman' dedi. Ben yine yurt dışı sigortaların daha önce hangi ilacı kullandığını göremediğimiz söyledim. Bana hakarette bulundu. Bende 'hasta benim annem ve babam değil ki, hangi ilacı kullandığını bileyim. Siz hangi insülin ise söyleyin yardımcı olayım' dedim. Sonra elindeki evrakları yüzüme fırlattı. Ben ayağa kalktım. Ayağa kalktığımda yanıma gelip yakamı tuttu. Bende onun elini tutum. Kapı açık olduğu için beni dışarı savurdu. O sırada birkaç yumruk salladı ama yumruk bana isabet etmedi. Sonra dışardakiler ayırdı. Parmağımın kırıldığını fark ettim. Alçıya aldık ve hakkında şikayette bulunduk."
Verilen cezalara şaşırdığını belirten Turan, " 500 lira para cezası veriliyor ve bu da maddi durumu göz önüne alınıp 5 taksitle ödenmesine karar veriliyor. Olaya itiraz etmeyi düşünmedim. Çünkü bu konuda güven sarsıntısı yaşadım." dedi.
ŞİDDETİ ÖNLEMEK İÇİN CAYDIRICI CEZALAR OLMASI GEREKİR
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Dr. Şenol Atakan da kararın, doktorlara yapılan şiddet kadar kendilerini üzdüğünü belirterek, sağlıkta şiddeti önlemek için caydırıcı cezaların olması gerektiğini belirtti. Çaydırıcı cezalar olmadığı takdirde şiddetin gün geçtikçe artacağını ifade eden Atakan, "Sağlığa şiddetin artması, sağlık hizmetinin kalitesini etkileyecektir. Hatta durdurma noktasına getirecektir. Şimdiden tedbir almazsak, şiddet kısa vadede daha da artacaktır. İnsanlar kendini güvende hissetmezse, dövülür, parmakları kırılır, öldürülürlerse; bu hizmetleri olumsuz etkiler." diye konuştu.
Görüntü Dökümü
----------------------
- Doktor röp.
- Federasyon başkanı röp.
- Sağlık Merkezi binasından detay
Haber- kamera: Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY (DHA)
================================================
Yanan uçak restoran-kafe küle döndü - EK - GÜNDÜZ GÖRÜNTÜLERİ
Konya'da Büyükşehir Belediyesi tarafından, hurdaya ayrıldıktan sonra satın alınıp, restoran ve kafeye dönüştürülen Airbus A300 tipi uçak, çıkan yangın sonucu küle döndü. İtfaiye ekipleri yangının çıkış nedenini araştırırken, ısıtıcı veya klimadan kaynaklandığı üzerine duruluyor.
Hizmet ömrünü dolduran 54 metre boyunda ve 50 metre kanat genişliği olan 317 yolcu kapasiteli Airbus A300 tipi uçak, yaklaşık 2 yıl önce Atatürk Havalimanı'nda parçalandıktan sonra Konya'ya getirildi. Konya- Ankara çevre yolu üzerindeki Türk Yıldızları Parkı'na konuldu. Burada yeniden birleştirilen uçak, restoran- kafe olarak hizmet açıldı.12 bin metrekarelik göletin üzerine konuşlandırılan uçağın bahçe bölümü cam iskele üzerine yapıldı.
Belediyenin restoran ve kafe zinciri kapsamında hizmet veren uçağın mutfak bölümünde saat 01.00 sıralarında belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Alevlerin hızla uçağı sardı. Alevleri fark eden çevredekiler itfaiyeye haber verdi. Bunun üzerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Yaklaşık 2 saat süren müdahale sonucu alevler söndürüldü. Restoran o saatlerde kapalı olduğu için şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı. Küle dönen uçak, kullanılmaz hale geldi. Restoran çalışanları da havanın aydınlanmasıyla birlikte restorandaki kullanılabilir durumdaki malzemeleri tahliye etti. İtfaiye ekipleri yangının çıkış nedenini araştırırken, belediye ekipleri kullanılmaz hale gelen uçakta hasar tespit çalışması yapacak.
Görüntü Dökümü
-------------------
- Uçağın küle dönmüş halinden detay
- Genel ve detay
Haber- Kamera: Tolga YANIK- Mehmet IŞIK KONYA DHA
===========================================
Otomobilin yakıt tankından 17 kilogram eroin çıktı
Sivas'ta polis ekiplerince alınan istihbari bilgi üzerine durdurulan bir otomobilin yakıt tankına gizlenen 17 kilogram eroini narkotik dedektör köpeği "Kurt" buldu.
Sivas Emniyet Müdürlüğü Narkotik ve İstihbarat Şubesi ekipleri, Sivas-Erzincan karayolunun Erzincan uygulama noktasında Serhat K. yönetimindeki 06 HC 0452 plakalı otomobili durdurdu. Otomobilde detaylı arama yapan polisler, narkotik dedektör köpeği 'Kurt"un tepki vermesi üzerine, LPG tankına gizlenmiş 17 kilogram eroin ele geçirdi. Gözaltına alınan sürücü ile araçtaki Yakup K'nın İl Emniyet Müdürlüğü'ndeki işlemleri sürüyor.
Görüntü Dökümü
-Köpeğin otomobilde arama yapması
-Eroinin bulunması
-Genel Detay
Haber:İrfan ÖZŞEKER- Kamera: SİVAS-DHA
(201 MB)
======================================
Futbol turizminin tanınmayan kahramanları
Antalya'da, futbol takımlarının 2 bin kamp yapmasının hedeflendiği kamp turizmi sezonu öncesi bakım çalışmaları titizlikle sürdürülen sahalarda, hayatlarında hiç futbol oynamayan, statta maç izlemeyen kadınlar çalışarak hem aile ekonomisine destek hem de ülke turizmine katkı sağlıyor.
Spor turizminde Türkiye'nin en önemli merkezi haline gelen Antalya'da futbol takımlarının ocak- nisan aylarında 2 bin kamp yapması hedefleniyor. Avrupa'dan Asya'ya dünyanın dört bir yanında takımların kamp yapacağı Antalya'daki sahalarda, yeni sezon öncesi bakım çalışmaları hızlandı. Aralık ayı ortasına kadar sahaların futbol oynamaya elverişli olması ve milyon dolar değerindeki futbolcuların zemin şartlarından sakatlanmaması için çim yapısı titizlikle inceleniyor. Kentteki 170 futbol sahasındaki çalışmalarda ise profesyonel çim bakım uzmanlarının yanı sıra, çoğunlukla ev kadını ya da çiftçi kadınlar görev alıyor.
TANINMAYAN KAHRAMANLAR
Yaz döneminden itibaren bakıma alınan sahalarda tohum ekimi, çim biçme sonrası ot yolma, topraktaki taşları ayıklama gibi işlemleri yürüten kadınlar, hem Antalya'nın futbol turizmindeki başarısı, hem de ülkenin tanıtımı için emek harcıyor. Belek Turizm Merkezi'ndeki sahalarda yevmiyeli çalışan kadınlar, kazandıkları günlük 70 lirayla da aile ekonomisine katkı sağlıyor. Futbol sahalarına yakın çevredeki Belek ve Serik'te yaşayan kadınlar, ev işlerinden, sera ve bahçe çalışmalarından arta kalan zamanlarda saha bakım görevlisi olarak çalışıyor.
FUTBOL SAHALARINDA KADIN ELİ
Aile içerisinde, evdeki marifeti ve titizliğiyle örnek alınan anne ve abla konumundaki kadınlar, futbol sahalarındaki görevlerine de aynı titizliği yansıtarak kamp turizmi sezonunun başarılı geçmesi için ter döküyor. Kadınlardan Gülseren Hekimoğlu, "Ülkemizin turizm geleceği için, futbolcuların sakatlanmaması için bu sahalarda elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Çimler arasında ufacık taş olsa bile eğilip alıyoruz. Çimlerin kumlamasını yapıyoruz, otları yoluyoruz, taş ayıklıyoruz. Hiç maç izlemedim, hiç oynamadım ama bu sahaların en güzel bakımını yapmaya çalışıyoruz. Bu sahalarda top oynayacak futbolcuların sakatlanmaması için titizlikle çalışıyoruz" dedi.
KADIN ÇALIŞANLARIN ÖNEMİ
Belek bölgesindeki sahalarda inceleme yapan Türkiye Futbol Federasyonu Bağımsız Saha Denetçisi Gökhan Şimşir de Antalya'nın dünyanın sayılı futbol kamp turizmi merkezlerinden biri olduğunu dile getirdi. Futbol kamp turizminde Antalya'nın rakiplerinin İspanya ile Dubai olduğuna değinen Şimşir, kentte ocaktan nisan ayına kadar çok sayıda ülkeden takımların 2 bin civarında kamp yapmasının hedeflendiğini söyledi. Antalya'daki futbol sahalarında nisandan aralık ayına kadar bakım çalışmaları yapıldığına dikkati çeken Şimşir, "Nisan ayından sonra sahalar bakım dönemine girer. Ekim ayına kadar yazlık bakım, ekim ayından sonra da kış bakımı yaparız. Bu süreçte yevmiyeli kadın çalışanlarımız, sahalarda ot temizliği, saha düzenlemesi gibi birçok konuda bize yardımcı oluyor. Antalya'da 200'e yakın futbol sahası var. Bu tesisler kamp döneminin yanı sıra 12 ay boyunca bölge halkına çalışma imkanı sağlar. Gelen takımlar sayesinde de ülke turizmine katkı yapar" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------
- Sahalardan drone görüntü
- Saha içindeki iş makineleri
- Saha bakımını yapan kadınlar detay
- Röp1: Gülseren Hekimoğlu (sahada çalışna kadın)-
- Röp2: Türkiye Futbol Federasyonu Bağımsız Saha Denetçisi Gökhan Şimşir
- Çimlerden detay
- Drone görüntüler
Haber: Tolga YILDIRIM- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA-DHA)
======================================
Sulama kanalları Akyatan Lagününü tehdit ediyor
Su kuşlarını ve sulak alanları koruma amacıyla imzalanan Uluslararası Ramsar Sözleşmesi'yle korunan Adana'nın Karataş ilçesindeki Akyatan Lagünü, sulama kanallarından akan tatlı su nedeniyle ekolojik değişim tehlikesi altında.
Lagünde bulunan çipura dalyanı yetkilileri, bölgeye akan 18 sulama kanalı nedeniyle sudaki tuzluluk miktarının yüksek oranda azalmasıyla balık popülasyonunun bitme noktasına geldiğini, yosun ve çamur tabakalarının ise binlerce göçmen kuşun konakladığı gölü yok etme tehditi oluşturduğunu söyledi. Uluslararası Ramsar Sözleşmesi’yle Türkiye’de korunan 12 sulak alandan biri olan Akyatan Lagünü’ne akan sulama kanallarının, lagündeki tuz oranını düşürmesiyle birlikte, getirdiği gübre kalıntıları nedeniyle ekolojik dengeyi sarstığı bildirildi.
Lagünde 100 bin dönüm alanda yer alan çipura dalyanı işletmesinin yetkilisi Mustafa Aslan, deniz suyunun tatlı suya dönüşmesiyle birlikte dalyana deniz balığının girmediğini, aşırı ot ve çamur yüzünden istilacı tür sazan balıklarının dalyanı tehdit ettiğini kaydetti. Mustafa Aslan, yüklü miktarda ot ve yosunun balık tuzaklarını tıkadığını, her gün bu otları temizlemek için uğraştıklarını belirtti.
“KUŞLARIN KONAKLAMA İMKANI DA KALMAYACAKö
Aslan, birkaç sene önce dalyanda bir sezonda 300-400 ton arası deniz çipurası alırken bu oranın 2-3 tona düştüğünü açıklayarak, “Yeni açılan drenaj kanalları ve pompa istasyonlarının suyu dalyana ulaşıyor. Tatlı suların pompalarla başka bir bölgeye akıtılması lazım. Kanallardan gelen tatlı su balıkları da burada üremeye başladı ve deniz balıklarına yaşam alanı bırakmadı. Öte yandan, burası Türkiye'nin en önemli kuş cennetlerinden biri. Tatlı su bu şekilde akmaya devam ederse burası sazlıklarla dolacak, göl diye bir şey kalmayacak ve kuşların konaklama imkanı da olmayacak" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------------
- Dalyanın havadan görüntüsü
- Dalyanı yosunlardan temizlemeye çalışan işçilerden detay
- Dalyana dökülen kanaldan genel
- DHA Muhabiri Nuri Pir'in anonsu
- Mustafa Aslan ile röportaj
- Kuşların havadan görüntüsü
- Yosunlardan genel detaylar
- Tuzaklardan havadan genel detaylar
Haber-Drone: Nuri PİR-Kamera: Eser PAZARBAŞI/KARATAŞ(Adana), (DHA)
SÜRE: 5'23'' BOYUT: 597MB
======================================
Kavşakta kaza traktör ikiye bölündü; 1 yaralı
Çorum’da kavşakta bir traktör ve 2 otomobilin çarpısmasınu sonucu meydana gelen kazada 1 kişi yaralandı. Kazada çarpışmanın etkisyle traktör motor ve kabin kısmından ikiye bölündü.
Kaza, sabah saatlerinde İskilip kavşağında meydana geldi. Serdar Ünlü idaresindeki 19 AAF 741 plakalı otomobil, Rıfat Doğan’ın kullundığı otomobil ve Yunus Top yönetimindeki 34 BJD 003 Plakalı traktör kavşakta çarpıştı. Kazada, sürücülerden Serdar Ünlü yaralandı. Yaralı sürücü ambulansla Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılarak tedaviye alındı.
Diğer sürücülerin yara almadığı kazaya karışan traktör çarpışmanın etkisiyle ikiye bölündü. Maaddi hasar oluşan araçlar daha sonra çekici yardımıyla kaldırıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Kazaya karışan araçlar
-Traktörün ikiye bölünmüş hali
-Detaylar
Haber-Kamera:Yusuf ÇINAR/ÇORUM, (DHA)
(SÜRE: 1.15 Dk ) (BOYUT: 28 MB)
======================================
Jandarma, öğrencilerle basketbol oynadı
Gaziantep'in İslahiye İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından Yeniceli İlk ve Ortaokuluna basketbol sahası yapıp, öğrencilerle birlikte maç yaptı.
İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Ümit Tahta ve beraberindekiler Yeniceli Mahallesi'ndeki Yeniceli İlk ve Ortaokulunu ziyaret etti. Jandarma Komutanı ve beraberindekiler Okul Müdürü Şehmus Demir'i ziyaret ederek okul hakkında bilgi paylaşımında bulundu. Binbaşı Tahta ve beraberindekiler daha sonra ihtiyaç sahibi 35 öğrenciye forma ve çeşitli hediyeler verip, okul bahçesine basket potası ile birlikte saha yaptırdı.
Binbaşı Ümit Tahta, sınıflarda öğrencilerle sohbet edip hatıra fotoğrafı çektirdi. Öğrencilerin talebi üzerine okul bahçesinde Binbaşı Tahta ve askerlerden oluşan takım ile öğrenciler arasında basketbol maçı yapıldı. Maç boyunca öğrenciler 'En büyük asker bizim asker' sloganlarıyla jandarma takımına destek verdiler.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------------
- Yeniceli Mahallesindeki okul
- Asker ve öğrencilerin basketbol maçı
-Genel ve detay görüntüler
Haber: Kadir ÇELİK -Kamera -GAZİANTEP-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 89 MB
======================================
‘Oscar’lık tereyağının’ fabrikasında üretime ara verildi, sütler elde kaldı
Tarihi Osmanlı dönemine uzanan ve 'Türkiye Kültür Oscarları' yarışmasında birinci seçilen coğrafi tescilli Trabzon'un Tonya tereyağının üretildiği süt fabrikası, ekonomik sorunlar nedeniyle 44 yıl sonra üretimine ara verdi. 1974 yılında kooperatif olarak kurulan fabrikanın üretimine ara vermesiyle 50 dolayında çalışan da işsiz kaldı. İlçede hayvancılıkla geçimini sağlayan vatandaşların da ürettiği sütler fabrikanın üretimi durdurmasıyla ellerinde kaldı. Vatandaşlar, fabrikanın yeniden üretime geçerek ürettikleri sütlere talip olmasını istedi.
Trabzon'un Tonya ilçesinde, 1974’de kooperatifleşeme girişimleriyle kurulan ‘Tonyakoop’ adlı süt fabrikası, son günlerde yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle üretimine ara verme noktasına geldi. Osmanlı Salnamesi'nde bahsedilen, 2017’de, 'Türkiye Kültür Oscarları' yarışmasında birincilik elde ederek coğrafi işaretle tescillenen tereyağıyla ünlü ilçede, tarihi fabrikanın üretimine ara vermesi üzüntüye neden oldu. Üretime ara verilme kararıyla yaklaşık 50 çalışan işsiz kalırken, hayvancılıkla geçimini sağlayan vatandaşların da ürettiği sütler ellerinde kaldı. İlçe sakinleri bölgenin önemli kuruluşlarından biri olan fabrikanın yeniden üretime geçmesi ve ürettikleri sütlerine talip olmasını istedi. Günlük 30 ton dolayında süt işlenen fabrikada yaşanan kriz nedeniyle işsiz kalan çalışanlar da işletme önünde eylem düzenlemeye hazırlanıyor. İşletmenin borcunun 2 milyar liraya ulaştığı öğrenilirken, fabrikandın akıbetinin ne olacağı ise ilçede merak konusu oldu.
‘BAŞARAMADIK’
Tonya Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yakupoğlu, işletmenin faaliyetlerine ara verdiğini açıkladı. Yakupoğlu, “Herhangi bir şirketin işletmemize ortak olmasını istedik. Tüzük ve genel kurulun bize verdiği yetkiyi kullanmak istedik. Çünkü fabrikanın bayağı sıkıntıları var. İcrada 2 milyara yakın borçlarımız var. Bankalardan paralarımız gelse bile icraya veren arkadaşlarımız paralarımızı alıyor. İlçede fabrikamıza yeterince süt verilmiyor. Aldığımız süt miktarı 2-2,5 tona düştü. Sütün de kalitesi yok. Yaşanan sıkıntılar nedeniyle fabrikanın üretimini geçici olarak durdurma kararı aldık. Tüzüğe göre zararla bir şey yapmamız suçtur. Şimdiye kadar hiçbir zararımız olmamıştır. Başaramadık. Başarmak için mücadele edeceğiz. Sütlerin kaliteli bir şekilde fabrikamıza gelmesini talep ediyoruz. Yoksa biz süt fabrikasını kapatmak veya ara vermek durumunda kalmayız. Süt gelmedikten sonrada fabrikanın yürümesi mümkün değildirö dedi.
‘TONYA İÇİN FELAKETTİR’
Fabrikanın yanlış yönetim nedeniyle bu sorunlarla karşı karşıya kaldığını öne süren esnaf Osman Yıldırım, “Dedelerimizin babalarımızın kurmuş olduğu fabrika, yanlış yönetimlerin yüzünden, işi bilmeyenlerin yüzünden, yanlış ticaretin yüzünden kapatılmıştır. Ben bunu esefle karşılıyorum, böyle bir şeyin olmasından üzgünüm. Böyle bir şeyin olmaması gerekirken, gerek siyasiler gerek idareciler bu konuda işe el atmalarını, en dürüst şekilde iş ile ilgilenmelerini kısa bir zamanda umuyorum. Ama öyle zannediyorum ki, bu işin öyle kısa zamanda halledilmeyeceğini biliyorum. Yanlış yönetimlerin yüzünden Tonyasüt fabrikasında üretim durmuşturö diye konuştu.
İlçede esnaf Fikret Sağlam, işletmede üretimin durmasının yöre için felaket olduğunu belirterek, “Özellikle Tonya’nın tek geçim kaynağı olan süt fabrikası yıllardır aileler çocuklarını orayla okuttu kapanması benim için ve Tonya için büyük bir felakettirö ifadelerini kullandı.
‘BİZ NASIL HAYVAN BAKACAĞIZ’
Yörede hayvancılık ve tarımla uğraşıp geçimini sağlayan Emine Karadeniz ise “Hayvancılığı bitirdiler. Ben çayır almaya geldim. Çayır bir sürü para, saman bir sürü para, yem bir sürü para. Yemi çıkardılar 85 liraya biz hayvanımıza ne alacağız. Biz nasıl hayvan bakacağız. Biz yaylalarımıza gidiyoruz. Yaylarımızı elimizden almaya uğraşıyorlar. Biz nasıl bakacağız hayvanlarımızıö şeklinde konuştu.
Mağdur olduklarını anlatan çiftçi Fatma Demiroğlu da “Yem, kepek veremiyor, iyi yönetilemedi kapatıldı. Tonya halkı mağdur yapabileceğimiz bir şey yok. Tonya’nın tek gelir kaynağı Tonyasüt’tü kapatılması ile mağdur oldukö diyerek çözüm bulunmasını istedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Tonya ilçe tabelası
-İlçedeki fabrika detayları
-Vatandaşlar konuşma
-İnek sağma detayları
-Drone görüntüsü
-Detaylar
HABER: Selçuk BAŞAR KAMERA: İnan KALYONCU/TONYA(Trabzon),(DHA)
======================================
Fırtına Vadisi'ndeki şimşir ormanları kuruyor
Türkiye'nin tek yaşlı şimşir ormanı olan Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nca (WWF) koruma altına alınması gereken 200 ekolojik bölge arasında gösterilen Rize’nin Fırtına Vadisi’ndeki şimşir ağaçları kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Yapılan saha araştırmasında, Sibirya’dan ithal edilen kömürün nakliyesi sırasında mantar hastalığının çevreye yayılıp, ağaçlara zarar verdiği belirlendi. Şimşirlerin kurumasının önüne geçilebilmesi için ilaç ve biyolojik mücadele başlatıldı.
Rize’nin Fırtına Vadisi’ndeki şimşir ağaçlarında, 2010 yılında hastalık görülmeye başlandı. Hastalık nedeniyle şimşirlerin gövde ve dallarında çürümeler başladı, odun dokusunun niteliği bozuldu. Geçen zaman içinde ağaçlar kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekipleri, 1,5 hektarlık şimşir ormanındaki kurumanın önüne geçebilmek için çalışma başlattı. Hastalığın belirlenmesi için oluşturulan Şimşir Gen Ormanı'ndan kabuk ve toprak analizleri alındı, İtalya’dan gelen uzmanlar bölgede inceleme yaptı. İlk bulgulara göre şimşir ağaçlarına, Sibirya’dan ithal edilen kömürün nakliyesi sırasında bulaşan bir mantar hastalığının zarar verdiği tespit edildi. Çalışmalar sonrasında 10 ile 12 metre boyunda, 20 ila 30 santimetre çapındaki şimşir ağaçlarına geliştirilen bir ilaç ile aşı yapıldı.
YENİ YÖNTEMLER ARAŞTIRILIYOR
Trabzon Orman Bölge Müdürlüğü, Orman ve Fen-Edebiyat Fakülteleri ile Trabzon Ormancılık Araştırma Müdürlüğü ekipleri, hastalığa karşı yeni biyolojik mücadele yöntemi araştırıyor. Şimşir ormanlarında ekolojik dengenin kendiliğinden kurtulmasına destek olacak faydalı mantarlarla biyolojik mücadele edilebileceği öngörülüyor. Ağaçların kurumalarına neden olan mantar hastalığına karşı kimyasal mücadele ile doğaya zarar verebileceğini göz önüne alan ekipler, biyolojik mücadele yöntemi uygulamayı sürdürmeyi amaçlıyor.
Şimşir ormanına zarar veren şimşir güvesi böcek zararlısına da karşı mücadele yürütüldü. Güve, tehdit olmaktan çıkarıldı.
ŞİMŞİR AĞAÇLARI
Karadeniz’in doğusundan Kastamonu ve Zonguldak’a kadar uzanan bölgede yetişen şimşir ağaçları, Türkiye’de yetişen en sert ağaçlardan biridir. Çok sıkı yapılıdır. Bu iki sebepten zor işlenir, fakat çok düzgün ve parlak yüzey verir. Küçük ölçülü, fakat üstün nitelik isteyen işlerin yapımında şimşirden yararlanılır. Tornalı işlerde, müzik aletlerin küçük bölümlerinde, ders aletleri, mekik, makara, kaşık, tavla pulu, satranç taşı yapımında kullanılır.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Ormanların görüntüsü
Kuruyan ağaç detayları
Drone görüntüleri
Genel detaylar
HABER: Muhammet KAÇAR KAMERA: Aytekin KALENDER/RİZE, (DHA)
======================================
Büyük acılar yaşatan Van depreminin üzerinden 7 yıl geçti
Van'da 7 yıl önce meydana gelen, 644 kişinin yaşamını yitirdiği iki büyük depremin ardından harabeye dönen kent merkezi ve Erciş ilçesinde acılar hala sıcaklığını koruyor. Felaketin hemen ardından bir yıl içerisinde 17 bin 471 konutun yapıldığı kentte, depremin ekonomik yıkımı da yeni yeni hissedilmeye başlandı. Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Necdet Takva, deprem nedeniyle ertelenen vergi borçlarının ve inşa edilen konutların geri ödemesinin başladığını belirterek, kent ekonomisinde bir daralma yaşandığını söyledi.
Van, 2011 yılında, 23 Ekim günü Richter ölçeğine göre 7.2, 9 Kasım'da ise 5.6 büyüklüğünde iki depremle sarsıldı. Depremlerde toplam 644 kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 3 bin kişi de yaralandı. İki depremde, kent merkezinde 25 bina yıkıldı, yüzlerce konut ağır hasar gördü. Yaklaşık 100 bin nüfuslu Erciş ilçesinin ise neredeyse üçte birlik bölümü harabeye döndü. Hafızalarda kalan ise Bayram Oteli oldu. Otelde DHA muhabirleri Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir'in de bulunduğu 24 kişi yaşamını yitirdi.
Yaraların hızla sarıldığı Van'da ilk depremden 39 gün sonra, depremzedeler için kalıcı konutların yapımına başlandı. Yaklaşık 300 günde, Erciş ilçesinde, Karataşlar mevkiisinin 2 ayrı noktasına 4 bin 880, Van'nın merkez Edremit ilçesi ile Bostaniçi, Kevenli, Kalecik ve Karpuzalan mahallelerine 12 bin 591 konut inşa edildi. Toplam 17 bin 471 konut, hak sahiplerine teslim edildi. Bu alanlara ayrıca 30 okul, 27 cami, 10 ticaret merkezi ve 17 büfe inşa edildi. Yıkılan Bayram otelinin yerine ise sahipleri tarafından 6 katlı bir iş merkezi yapıldı.
DHA MUHABİRLERİ UNUTULMADI
Kent merkezi ve Erciş'te, geçen 7 yılık sürede depremin izlerini silinmesi için birçok çalışma yürütüldü. Yeni yerleşim alanlarını oluştuğu Van'da, özellikle Van Gölü kıyısındaki merkez Edremit ilçesi gözde bir yerleşim mekanı oldu. Depremden sonra nüfusu en çok artan ilçelerden olan Edremit'te, yeni iş merkezleri açıldı, lüks konutlar yapıldı. Kentin eski yerleşim alanlarında ise yeni yolar açılıp, sokaklar yenilendi. İkinci depremde hayatlarını kaybeden DHA muhabirleri Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir de unutulmadı. Yılmaz ve Emir'in isimleri 2 sokağa verildi.
'VAN, DEPREMİN EKONOMİK HİSSİYATINI YENİ YENİ HİSSETMEYE BAŞLADI'
Depremden sonra yapısal değişim ve dönüşümünü sürdüğü kentte, ekonomik alanda ise sıkıntılar halen devam ediyor. Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Necdet Takva, kentin ekonomik anlamda depremin hissiyatını yeni yeni hissetmeye başladığını belirtti. Deprem öncesi Van'ın kalkınma aşamasında olduğunu anlatan Takva, 2011 yılında yaşanan 2 yıkıcı sarsıntıyla kentin ölü bir kent durumuna düştüğünü, binlerce insanın kenti terk etmek zorunda kaldığını belirterek şöyle konuştu:
"Depremle birlikte birçok insan farklı şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Dolayısıyla bu Van'ın dengelerinin bir anda alt üst olmasına neden olan bir gelişme oldu. 30 bin konut ve 7 bin iş yerimiz kullanılamaz hale geldi. Depremler büyük bir handikaba yol açtı. İkinci Van depreminin sembol isimleri gündeme geldi. Japon yardım gönüllüsü Dr. Atsuşi Miyazaki ve 2 gazeteci dostumuzun hayatını kaybetmesi sembol isimler oldu. Bu da depremin yıkıcılığını daha derin bir şekilde hissetmemize neden oldu. Van ekonomisini değerlendirirken deprem öncesi ve deprem sonrası olarak değerlendirmek gerekiyor. Deprem öncesi insanlar bir şekilde yaşamlarını idame etmeye çalışıyordu. Deprem sonrası 4-5 yıl toparlanmaya çalıştık. Depremin ardından yapılan konutlar ve çalışmalar neredeyse rekor düzeyde yapıldı. Bununla birlikte depremin yaralarını sarma konusunda çalışmalar yapıldı."
'ERTELENEN BORÇLAR VE KONUTLARIN GERİ ÖDEMESİ BAŞLADI'
Depremden sonra inşa edilen konutların geri ödemesinin yapılmaya başlandığı kaydeden Takva, "Yeni inşa edilen afet konutlarının finansmanında bugün bile önümüzde ciddi sonuçlar oluşturmaya devam ediyor. İnşa edilen konutların geri ödemeleri başlamış durumda. Bugünkü ekonomik koşullar içerisinde ciddi bir ödeme dengesizliği olduğunu ifade etmek istiyorum. Yine o günkü koşullar içerisinde Van'da vergi borcu olan insanların borçları ertelendi ve bu borçlar 6 yıl boyunca birikti. En son yeniden yapılanma çerçevesinde bu ödemeler bir taksitlendirmeye tabi tutuldu. Herhangi bir iyileştirme veya indirim yapılmadan tekrar gündeme geldi. Tüm bunları üst üste eklediğimiz zaman Van ekonomik anlamda depremin aslında hissiyatını ekonomik boyutlarıyla yeni yeni hissetmeye başladı diyebiliriz. Kent ekonomisi bir daralma ile karşı karşıya" diye konuştu.
'KENTTE HALEN RİSKLİ BİNALAR VAR'
Van İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı İsmet Bilmez ise, kentte halen riskli binaların bulunduğunu söyledi. Van için deprem riskinin her zaman var olduğunu belirten Bilmez, "Van birinci derece deprem bölgesi ve 2 fay hattının birleştiği noktada yer alıyor. Depremin ne zaman yaşanacağını kimse bilemez. 'Van depremlere hazır mı?' sorusunu soracak olursak, yeni yapılan ve iyi mühendislik hizmeti görmüş binaların kısmen depremlere hazır olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bir bütün olarak baktığımızda Van kent merkezinde çok eski ve mühendislik hizmeti görmemiş yapılar da var. Bu yapıların depreme hazır hale getirilmesi gerekiyor. Van için deprem riski her zaman vardır. Deprem riski olan illerde yüksek katlı yapılara izin verilmemesi lazım. İnşaat mühendisleri olarak yerel yönetimlere çağrıda bulunuyoruz. Ada bazlı imar planları yapılması için çalışmalar yapılmalı. Ada bazlı planlarla birlikte çarpık kentleşmenin de önüne geçilebilir. Kentsel dönüşüm yasasından da kent olarak maalesef yararlanamadık. Bu yasa, insanlara cazip gelmediği için çok hızlı bir dönüşüm sağlanamadı. Kentsel dönüşümde Van olarak sınıfta kaldık diyebiliriz."dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Van kent merkezinden genel ve detay görüntüler
-Drone ile görüntüler
-Van sokaklarından drone ve detay görüntüler
-Edremit ilçesinden drone ile genel görüntüler
-Toplu Konutlardan görüntüler
-Van Gölü sahilinde gece ve gündüz yürüyen vatandaşlardan görüntüler
-Edremit ilçesinden drone ile gece görüntüleri
-Van cadde ve sokaklarından drone ve detay görüntüler
-Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Necdet Takva ile ropörtaj
-Detaylar
-Van İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı İsmet Bilmez ile ropörtaj
-Genel ve detay görüntüler
SÜRE: 5 DAKİKA 38 SANİYE
BOYUT: 678 MB
Orhan AŞAN/VAN, (DHA)
======================================