HABER

DHA YURT BÜLTENİ - 6

  Çocuklarını isteyen ailelerin HDP önündeki oturma eylemi 2'nci gününde Diyarbakır'da, çocuklarının PKK'lı teröristlerce kaçırıldığını öne süren 3 ailenin, dün HDP İl Başkanlığı önünde başlattığı oturma eylemi bugün de sürüyor.

Çocuklarını isteyen ailelerin HDP önündeki oturma eylemi 2'nci gününde

Diyarbakır'da, çocuklarının PKK'lı teröristlerce kaçırıldığını öne süren 3 ailenin, dün HDP İl Başkanlığı önünde başlattığı oturma eylemi bugün de sürüyor. Aileler, dağa kaçırılan çocuklarının geri getirilmesi için çağrılarını yineledi.
Diyarbakır'da 22 Ağustos günü HDP İl Başkanlığı önüne gelen Hacire Akar, oğlu Mehmet Akar'ın (21) dağa kaçırıldığını öne sürerek oturma eylemi başlattı. Oturma eyleminin 3'üncü gününde oğluna kavuşan anne Hacire Acar, eylemine son verdi.
Dün sabah saatlerinde Çetinkaya ailesi, HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önüne gelip, oğulları Süleyman Çetinkaya'nın HDP'lilerce Suriye'ye kaçırıldığını öne sürerek, oturma eylemi başlattı. Çetinkaya ailesinin eylemi sürerken, 4 yıl önce 10 yaşında olan oğlu Azad'ın teröristlerce dağa kaçırıldığını iddia eden Remziye Akkoyun ile oğlu Mustafa Biçer'in (18), terör örgütü PKK/YPG'liler tarafından kaçırıldığını öne süren kanser hastası Ayşegül Biçer (35) de oturma eylemi başlattı.
'BİZİM GİBİ GÖNLÜ YANIK ANALAR VARSA ONLARI DA BURAYA ÇAĞIRIYORUZ'
3 aile, bu sabah saatlerinde HDP önünde bir araya gelerek, dün başlattıkları oturma eylemini sürdürdü. Annelerden Ayşegül Biçer, çocuklarının kendilerine teslim edilinceye kadar eylemlerini sürdüreceklerini söyledi. Biçer, "Evlatlarımız ölüsüyle, dirisiyle gelene kadar buradayız, mücadelemize devam edeceğiz. Mücadelemizi bırakmıyoruz, evlatlarımızı geri istiyoruz. Bizim gibi gönlü yanık analar varsa, onları da buraya çağırıyoruz, onlara sesleniyoruz, sesimize ses versinler, çoğaldıkça inşallah onları geri getireceğiz. Kesinlikle davamızdan vazgeçmiyoruz, hiçbir şey bizi yıldıramaz. Çocuğumuz gelmezse ben HDP binasını ateşe vereceğimö dedi.
'EVLADIMIZI VERENE KADAR MÜCADELEMİZİ BURADA DEVAM ETTİRECEĞİZ'
Ayşegül Biçer'in eşi Rauf Biçer ise oğullarının terör örgütü PKK'nın elinde olduğunu bildiklerini ve gelene kadar buradan ayrılmayacaklarını söyledi. Biçer, "Evladımızı bize verene kadar eylemimizi sürdüreceğiz. HDP dün iddia ediyor ki; PKK'nın elinde değil çocuklarınız diye, biz iddia etmiyoruz, gerçeği söylüyoruz, ses kayıtları bizde var. Bu ses kayıtlarını bütün dünyaya dinletin, izletin, uzmanlar karar versin. Evladımızı verene kadar mücadelemizi burada devam ettireceğiz. Biz oğlumuzun ölmesini değil, gidip bir taşa sarılmak değil, onu istiyoruz. HDP evladımızı getirene kadar biz burada mücadelemizi sürdüreceğiz. Benim oğlum adalet mitingine katıldıktan sonra 2 gün nezarette kaldı, çıkınca dağa götürdüler. Evin tek oğluydu, anası hastadır zaten. Oğlumuzun devlete karşı düşmanlık beslemesini istemiyoruz. Allah'ın ve peygamberimizin yolunda giden insanlarız, kimseye zarar gelmesini istemiyoruz. Askeri de bizim, polisi de bizim, jandarması da bizim, herkes kardeşimizdir. Bu ülkede yaşıyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
--------
-HDP il binası önü
-İl binası önünde oturan annelerden detay
-Ayşegül Biçer'in konuşması
-Rauf Biçer'in konuşması
-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Emrah KIZIL-Mehmet Mucahit CEYLAN/DİYARBAKIR,(DHA)

======================

Assos'ta 7 bin yıllık granit taş balta bulundu

Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Behram köyündeki 7 bin yıllık Assos Antik Kenti'nde, bu yıl kazılar ilk kez 12 ay devam edecek. Prof. Dr. Nurettin Arslan başkanlığında yürütülen kazılarda, Erken Bizans Çağı'ndaki gündelik yaşam koşulları aydınlatılıyor. Bu yılki kazılarda, bir atöyle içerisinde günümüzden bin 600 yıl öncesine ait kemikten yapılmış ilginç buluntular ortaya çıkarıldı. En eski yerleşim kanıtı olan ve M.Ö. 5000 yılına tarihlenen Kalkolitik Döneme ait 7 bin yıllık bir granit taş baltanın da bulunduğu Assos'ta, farklı çağlara ait bronz sikkeler de buluntular arasında yer alıyor.
Başta Aristoteles olmak üzere Platon'un öğrencilerinin faaliyette bulunduğu Yunan şehir devletinin en güzel modelleri arasında gösterilen 7 bin yıllık Assos Antik Kenti'ndeki kazılar Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nurettin Arslan başkanlığında, 25 kişilik kazı ekibiyle sürüyor. Kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu ve İçdaş firması tarafından destekleniyor. Türkiye'de 12 ay kazıların devam edeceği 20 antik kentten biri olan Assos'ta, bu yıl batı kapısı girişi yanındaki han yapısı, konut alanı, Agaro batı girişi, büyük yapı ve Kybele kutsal alanında kazı yapılıyor. Erken Bezans yapılarında koruma ve onarım faaliyetleri de sürüyor.
Ayvacık ilçesine bağlı Behram Köyü'ndeki 7 bin yıllık Assos Antik Kenti'nde bu yıl kazılar ilk kez 12 ay devam edecek. Prof. Dr. Nurettin Arslan başkanlığında yürütülen kazılarda, Erken Bizans Çağı'ndaki gündelik yaşam koşulları aydınlatılıyor. Bu yıl ki kazılarda, bir atöyle içerisinde günümüzden bin 600 yıl öncesine ait kemikten yapılmış ilginç buluntular ortaya çıkarıldı. Agora girişide küçük bir atölyede hayvan kemikleri ve bunlardan yapılmış düğme, saç tokası, iğne, bıçak sapı, kolye gibi çok sayıda obje bulundu. Nekropolitte yüzeyde bulunan, en eski yerleşim kanıtı olan ve M.Ö. 5000 yılına tarihlenen Kalkolitik Döneme ait 7 bin yıllık granit taş balta ise buluntuların en çok dikkat çekeni oldu. O dönemde yaşayan insanların bir sopanın ucuna bağlayarak kullandıkları taş baltayla pek çok işini gördükleri belirtildi. Antik kentte, farklı çağlara ait bronz sikkeler de buluntular arasında yer aldı.
ASLAN HEYKELİ BULUNDU
Assos batı kapısı yanındaki han kompleksinin mekanlarından birinde yapılan kazı çalışmaları sırasında aslan heykel parçası ve yanında da bir kandil bulundu. Roma Dönemi'ne ait olduğu düşünülen aslan başlı heykel incelendikten sonra kesin olarak tarihlenecek. Aslan heykeli ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Nurettin Arslan, "İçinde bulunduğumuz alan Bizans döneminde han olarak kullanılan, kendine ait bir şapeli, ocağı, fırını, sarnıç, üretim atölyeleri ve depoları ile çok büyük bir yapı kompleksi. Bu kompleksi anlamak istiyoruz. Nasıl bir yapı olduğunu ve mekanların fonksiyonunu çözmek için uzun süreli bir çalışma gerektiriyor. Şu anda da bu mekanlardan bir tanesinde çalışıyoruz. Gördüğünüz gibi bu mekan muhtemelen ani bir deprem ya da başka bir nedenle yıkılmış. Çatı kiremitleri olduğu gibi zemine çökmüş. Bu tür yapılar bize daha çok arkeolog belge sunuyor. Ani terk edilmesi nedeniyle zeminde o döneme ait daha fazla buluntu var. Bu buluntularda bize bu mekanların kullanım sürecini çözümlememize yardımcı oluyor. Bugün bu küçük mekanda mermerden aslan heykeli bulduk. Ama buraya ait değil tabiki. Muhtemelen belki de başka bir yapıda yada mezarlıkta anıt olarak kullanılmış bir aslanın başı ve gövdesinin üs kısmı var. Bizans döneminde bu tür malzemeler devşirme olarak duvarlarda, yerlerde kullanılabiliyor. Tabi buradaki çalışmalarda ayrıca o döneme ait aydınlatmada kullanılan bir de kandil bulduk. Muhtemelen bu yapıyla ilgili olduğunu düşünüyoruz. Bu binanın da M.S. 5'inci yüzyıldan 7'nci yüzyıla kadar kullanıldığını bilmekteyiz" dedi.
'ŞEHRİN ANA CADDESİNDE ZİYARETÇİLERİN YÜRÜMESİNİ HEDEFLİYORUZ'
Yunan dünyasının en iyi korunmuş polis ya da şehir devletlerinden biri olarak kabul edilen Assos'taki ilk kazıların Amerikan Arkeoloji Enstitüsü adına 1881-1883 yılları arasında yapıldığını ifade eden Arslan, aradan geçen 100 yıl sonrasında Türk Arkeolog Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu tarafından 1981 yılında kazılara yeniden başlandığını söyledi. Bu kazıların 2019 yılına kadar 38 yıldır kesintisiz olarak devam ettiğini belirten Arslan şöyle konuştu:
"Bu yıl şehrin ana caddelerinin açılıp, ziyaretçilerin bu caddelerden yürümeleri hedeflerimiz arasında. Bunun dışında kentin bilinmeyen bazı noktalarının araştırılması hedeflendi. Agorada bu alanlarımızdan bir tanesi. Agoranın kenarında bazı küçük dükkanlar vardı. Bunların fonksiyonunu belirlemek için bu alanda kazılar yaptık. Bu alanda da özellikle M.S. 4'üncü yüzyılda kemik aletleri üreten küçük bir atölyenin varlığına ilişkin çok sayıda bulgular tespit ettik. Bunun dışında yine kentin batısında yer alan ana kapı önünde de çalışmalar devam ediyor. Burada Bizans döneminde inşa edilmiş bir han diyebileceğimiz büyük bir kompleks ve onun yanında da bir sürü evler var. Burada ilginç olan tabiki genelde Roma çağına kadar kamusal alanların, ana caddelerin, agoranın ya da Gymnasion üzerine konut yapılması ya da kullanılması aslında yasak. Ama Bizans döneminde bu yasağın hiçbir değeri olmadığı için bugün de gördüğünüz gibi gerek bu hanın yapıldığını, gerekse aslında bu ana caddenin üzerine konutların yoğun bir şekilde inşa edildiğini görmekteyiz. Kentin yine aşağı agora diye adlandırdığımız, büyük yapı adını verdiğimiz yapıda da çalışmalar devam ediyor. Bu Assos'un belki de iyi bir Yunan kenti olması yanında, erken Bizans döneminin araştırılması için ideal bir merkez olduğunu anlıyoruz. Çünkü M.S. 7'nci yüzyıldan itibaren buranın terk edilmesi nedeniyle bütün Bizans yapıları burada yoğun bir şekilde yer alıyor. O yüzden de ilk kazdığımız katmanda Bizans konutlarının ve kiliselerin yoğun olduğunu görmekteyiz."

Görüntü Dökümü
------------
-Assos Antik kenti'nin drone ile havadan genel ve detay görüntü.
-Assos Antik kentinin Batı giriş kapısındaki çalışmalarının havadan ve yerden genel ve detay görüntüsü.
-Kazı çalışmaları sırasında bulunan aslan heykelinden genel ve detay görüntü.
-Kalkolitik Döneme ait 7 bin yıllık bir granit taş baltadan genel ve detay görüntü.
-Bin 600 yıl öncesine ait kemikten yapılmış buluntulardan genel ve detay görüntü.
-Farklı çağlara ait bronz sikkelerden genel ve detay görüntü.
-Kazı Başkanı Nurettin Arslan ile röp.
-Burak Gezen anonslar.

Haber-Kamera: Burak GEZEN-Mustafa SUİÇMEZ/AYVACIK(Çanakkale), (DHA)

==================

Organlarıyla 4 kişiye hayat verecek

AYDIN'ın Nazilli ilçesinde beyin ölümü gerçekleşen 47 yaşındaki Mustafa İnanç'ın kalbi, karaciğeri ve böbrekleri, organ nakli bekleyen 4 kişiye umut oldu.
Kırsal Kestel Mahallesi'nde yaşayan evli ve 2 çocuk babası Mustafa İnanç, rahatsızlanınca 1 Eylül Pazar günü ambulansla, Nazilli Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yoğun bakım servisine alınan İnanç'ın, dün (salı) akşam saatlerinde beyin ölümü gerçekleşti. Doktorlar, İnanç'ın yakınlarıyla organ bağışı konusunda görüştü. Aile, İnanç'ın organlarını bağışladı. Nazilli Devlet Hastanesi'ne gelen ekipler, İnanç'ın organlarını aldı. İnanç'ın karaciğeri, Bursa'da Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne; kalbi İzmir Ege Üniversitesi Hastanesi'ne; sol böbreği İzmir Kent Hastanesi'ne ve sağ böbreği İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldü. Organların, nakil bekleyen kişilere nakledileceği kaydedildi.
Nazilli Devlet Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Şafak Çalışkan, "Mustafa İnanç'ın ölümünün gerçekleşmesi üzerine, organ nakil ekibimiz hastamızın yakınlarına başvurdu. Organların bağışlanması istendi. Mustafa İnanç'ın ailesinin organ bağışını kabul etmesinin ardından ekibimiz tanı koyduktan sonra da prosedürü başlattı. Hastamızın kalbi Ege Üniversitesi, karaciğeri Bursa Uludağ Üniversitesi, sol böbreği İzmir Kent Hastanesi ve sağ böbreği İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesinde nakil bekleyen hastalara nakledilmek üzere gönderildi" dedi.
İnanç'ın yeğeni Yaşar İşgüder, "Beyin ölümü gerçekleştiği zaman aklıma gelen ilk şey, organlarını bağışlamak, başka insanlara hayat vermek oldu. Ailemizle konuşarak, bu kararı verdik. Herkesin organ bağışında bulunmasını isterim. İnsanlara umut olabildiysek ne mutlu bize" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------
- Hastaneye gelen ekipler
- Ekiplerin amaliyathaneye gitmelerinden görüntü
- Hasta yakını amcasının oğlu Yaşan İşgüder'in açıklaması

Haber- Kamera: Bahattin ALBAYRAK / NAZİLLİ (Aydın), (DHA)

=======================

6 yıldır ayakları topa değmese de futbol yaşama nedeni

Antalya'da 4,5 yaşında teşhisi konulan, 14 yaşında tekerlekli sandalyeye mahkum olan futbol sevdalısı DMD kas hastası Tugay Tokat'ın (21) en büyük hayali, fırsat verilmesi halinde futbol yorumcusu olmak. Oğluna 6 yıl önce aldığı spor ayakkabılarını pırıl pırıl görmenin büyük üzüntü verdiğini belirten baba Metin Tokat (48) ise "Keşke ayakkabılarını hemen eskitebilseydi" dedi.
Antalya'da 4,5 yaşında yürümesinde bozukluk başlayınca düz taban olduğu düşünülerek doktora götürülen Tugay Tokat'a, bir kas hastalığı türü olan DMD tanısı konuldu. Baba Metin Tokat ile anne Zeynep Tokat (45), daha önce hiç adını duymadıkları hastalıkla zorlu bir mücadeleye başladı. Kuaför anne işinden ayrılarak tüm zamanını oğluna ayırırken, özel sektörde çalışan baba ise oğluyla mutlu olmanın yollarını aramaya başladı.
MAÇ YORUMLADI, SINIF TAKIMINA HOCALIK YAPTI
Galatasaray taraftarı olan Metin Tokat, bir dönemin efsane futbolcusu Tugay Kerimoğlu'nun adını verdiği oğlu ile maç izlemeye gitti, futbol yorumlarını izleyerek vakit geçirdi. Babasıyla aynı takımı tutan ve 'Tugay' yazılı sarı kırmızı formasını üzerinden hiç çıkarmayan DMD hastası genç, bir süre sonra iyi bir izleyici olmanın avantajıyla, arkadaşlarına maçları yorumlamaya başladı. Ailesinin ve arkadaşlarının ilgiyle dinlediği Tugay'a lise yıllarında bir de teknik direktörlük teklifi geldi. Okul içinde düzenlenen futbol turnuvasında arkadaşlarının isteğiyle sınıf takımına hocalık yapan Tugay, verdiği taktiklerle sahaya çıkan takımın kupa almasını sağladı.
TEKERLEKLİ SANDALYEYE MAHKUM OLDU
Tugay Tokat, 14 yaşına girdiğinde tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. 6 yıl önce alınan spor ayakkabıları hiç eskimeyen Tugay, her şeye rağmen hayallerinin peşinde koşuyor. Mahallede futbol oynayan çocukları görünce sokağa çıkarak onlara taktik veren DMD hastası genç, hayatında önemli yeri olan futbolla ilgili bir alanda çalışmak istiyor. İsmini taşıdığı Tugay Kerimoğlu ile 2014 yılında Antalya'da oynanan Galatasaray- Ajax maçında tanışan Tugay'ın hedefi futbol yorumcusu olmak.
14 YAŞINDAN BU YANA FUTBOL OYNAYAMIYOR
Futbola gönül verdiğini anlatırken gözleri gülen Tugay Tokat, 10 yaşında mahallede çocuklarla futbol oynamaya başladığını, 14 yaşına kadar devam ettiğini, o yaşında yürüyemez hale gelerek tekerlekli sandalyeye bağlı kaldığını söyledi. Arkadaşlarının kendisi olmadan futbol oynamadığını belirten Tugay, "Arkadaşlarım mutlaka beni maça alıyorlardı, hiçbir zaman beni dışlamadılar" dedi. Artık yürüyemediği için futbol oynayamadığını belirten Tugay, çok iyi bir izleyici olduğunu, her maçın pozisyonlarını yorumladığını söyledi.
SINIF TAKIMINA TEKNİK DİREKTÖRLÜK YAPTI
75.Yıl Cumhuriyet Lisesi mezunu olan Tugay, heyecanla bir dönem teknik direktörlük yaptığını anlatırken, "11'inci sınıftayken okul içinde futbol turnuvası düzenlendi. Sınıf takımları oynayacaktı. Turnuva öncesi arkadaşlarım bana teknik direktörlük teklif etti. Kabul ettim. Turnuva öncesi onları çalıştırdım, taktikler verdim. Çok güzel oynadılar, başarılı oldular ve kupayı biz aldık" dedi.
GENÇ OYUNCULARI İZLEMEYİ SEVİYOR
Genç oyuncuları izlemeyi çok sevdiğini ifade eden Tugay, "Bazen mahallede çocuklar futbol oynarken yanlarına gidip taktik veriyorum. Çok hoşuma gidiyor bu. Takımların genç oyuncuları izleme bölümleri oluyor. Orada çalışmayı çok isterim" diye konuştu. DMD hastalarına "Eve kapanmasınlar. Pes etmesinler. Mücadele etsinler. Yapabildikleri her şeyi yapsınlar" diyen Tugay, "Zamanla her şey yoluna girer" dedi.
'HASTALIĞI YENMEK İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ'
Baba Metin Tokat ise DMD'nin zor bir hastalık olduğunu belirterek, "Biz bu hastalığı yenmeye çalışıyoruz. Mücadele ediyoruz. En büyük ilacın moral olduğunu düşünüyorum. Aile olarak birbirimize sımsıkı sarıldık. Bu hastalığı yenmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Maalesef bu hastalığın şu anda bir tedavisi yok. Ama sebebi biliniyorsa tedavisi de bulunabilir diye düşünüyorum" dedi.
ASKERLİK YAPTI, YEMİN ETTİ
Tugay'ın hastalığı nedeniyle hiç moralini bozmadığını, hiçbir zaman hastalığını kullanmadığını, sosyal hayattan hiç kopmadığını anlatan Metin Tokat, şunları kaydetti:
"Biz oğlumuza evde eğitim verdirtmedik. Tugay akülü arabasıyla okula gidip liseyi bitirdi. Sosyal çevreden ayrılmadı. Şimdi lise arkadaşlarıyla pikniğe ve maçlara gidiyor. Açıkçası Tugay bizden daha güçlü çıktı. Mayıs 2017'de Antalya Er Eğitim Tugay Komutanlığı'nda 1 günlük askerlik yaptı, yemin törenine katıldı ve terhis belgesini aldı."
'TUGAY'A EN SON 6 YIL ÖNCE AYAKKABI ALMIŞTIM'
DMD'li çocuklar yürüyemedikleri için ayakkabılarını hiç eskitemediğini söyleyen Metin Tokat, "En son 6 yıl önce Tugay'a spor ayakkabısı almıştım. Ayakkabısı hiç eskimedi. Pırıl pırıl duruyor. Çünkü yürüyemiyor. Bu beni çok yaralıyor. Keşke ayakkabılarını eskitebilse. Bu durum beni çok üzüyor" dedi.
KARDEŞİ TUANA'NIN HAYALİ
Tugay'ın 11 yaşındaki kardeşi Tuana da ağabeyi gibi bir futbol sevdalısı. Ağabeyiyle maç izlemeyi çok seven Tuana, birlikte maçlara gittiklerini söyledi. Ağabeyi futbol oynayamasa da bazen evin içinde onunla topa vuran Tuana'nın hayali ise birlikte Şampiyonlar Ligi'nde Galatasaray'ın bir maçını izlemek.

Görüntü Dökümü
-----------------
-Tugay Tokat'ın ayakkabılarından detaylar
-Tugay'dan detaylar ve kardeşiyle futbol oynama görüntüleri
-Tugay'ın 10 yaşında ayağa kalkabilirken ki anlara ait cep telefonu görüntüleri
-Tugay Tokat Röp.
-Kardeşi Tuvana Tokat Röp.
-Baba Metin Tokat Röp.
05.19 " / 595 MB

Haber:Selma KUNAR - Kamera:Semih ERSÖZLER/ANTALYA,(DHA)

=================

Cinsel saldırı sanığına hakimden tepki: Demek sana gülümsememek gerek

Antalya'da Norveçli turiste 'cinsel saldırı' iddiasıyla tutuklu yargılanan İlyas Erçorumlu'nun, "Bana gülümsüyordu. Ben de ilişkiye girmek istediğini düşündüm" sözlerine mahkeme başkanı, "Sen her gülümseyenle ilişkiye mi girmek istiyorsun? Demek ki sana gülümsememek gerek" diyerek, tepki gösterdi.
Olay, 17 Mayıs'ta Kemer'de meydana geldi. İnşaat demircisi İlyas Erçorumlu, gece kulübünde tanıştığı Norveçli turist T.G.S.'ye (50) parkta tecavüz etmek istedi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis, vatandaşlar tarafından linç edilmek istenen İlyas Erçorumlu'yu kalabalıktan kurtarıp, gözaltına aldı.Erçorumlu, nöbetçi hakimlik tarafından tutuklandı.
Hakkında 'cinsel saldırı' suçundan dava açılan İlyas Erçorumlu'nun yargılanmasına Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Duruşmaya avukatı ile birlikte katılan Erçorumlu, savunmasında "T.G.S. ile gece kulübünde tanıştım. Sürekli bana bakıyor ve gülümsüyordu. Kulüpten birlikte çıktık. Bir parkta oturduk. Sigara ikram ettim. Beni yanağımdan öptü. Ben de karşılık verdim. İngilizce bilmediğim için vücut diliyle anlaşıyorduk. Kadın bir anda bağırmaya başladı. Sonrasında, gece kulübünden çıktıktan sonra bizi takip etmeye başlayan iki kişi, beni darbetmeye başladı. Sonra da insanların sayısı arttı. Polis beni kurtararak, karakola götürdü" dedi. Erçorumlu, mahkeme başkanının "Senin amacın neydi" sorusuna "Benim amacım kadınla kendi rızasıyla ilişkiye girmekti" yanıtını verdi. Tutuklu sanık, "Kadının seninle ilişkiye girmek istediğini nereden anladın?" şeklindeki soruya ise "Gece kulübünde bize tercümanlık yapan bir kişi, kadının benden hoşlandığını söylemişti. Bana gece kulübünde sürekli bakıyor ve gülümsüyordu. Ben de ilişkiye girmek istediğini düşündüm" karşılığını verdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Sen her gülümseyenle ilişkiye mi girmek istiyorsun? Demek ki sana gülümsememek gerekiyor" diyerek sanığa tepki gösterdi.
Sanığın tutukluğunun devamına karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.

Haber: Süleyman EKİN/ANTALYA, (DHA) -

En Çok Aranan Haberler