HABER

DHA YURT BÜLTENİ-7 

Baba- oğlun öldüğü evdeki yangından 1'i bebek 6 kişi kurtarılmış   Giresun'un Yağlıdere ilçesine bağlı Sınır köyünde, Ahmet (90) ve oğlu Osman Çil'in (60) hayatını kaybettiği yangında küle dönen 3 katlı evden 1'i bebek 6 kişiyi köylülerin kurtardığı ortaya çıktı.  Yağlıdere'nin Sınır köyüne bağlı Fındıcak Mahallesi'nde, Ahmet Çil'e ait 3 katlı evde, dün saat 21.30 sıralarında, belirlenemeyen nedenle yangın çıktı.

Baba- oğlun öldüğü evdeki yangından 1'i bebek 6 kişi kurtarılmış

Giresun'un Yağlıdere ilçesine bağlı Sınır köyünde, Ahmet (90) ve oğlu Osman Çil'in (60) hayatını kaybettiği yangında küle dönen 3 katlı evden 1'i bebek 6 kişiyi köylülerin kurtardığı ortaya çıktı.

Yağlıdere'nin Sınır köyüne bağlı Fındıcak Mahallesi'nde, Ahmet Çil'e ait 3 katlı evde, dün saat 21.30 sıralarında, belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Alevler, kısa sürede tüm evi sardı. İhbar üzerine köye, Giresun ve Yağlıdere belediyelerinin itfaiye görevlileri ile AFAD ve jandarma ekipleri sevk edildi. Ekipler, hemen müdahaleye başladığı yangını güçlükle kontrol altına alıp, söndürebildi. Çalışmaların ardından küle dönen evde, Ahmet ve oğlu Osman Çil'in cansız bedenlerine ulaşıldı. Baba- oğlun cansız bedenleri, yapılan incelemenin ardından otopsi için morga götürüldü.

'ATLAMALARI İÇİN BATTANİYE AÇTIK'
Ahmet ve oğlu Osman Çil'in hayatını kaybettiği yangında, küle dönen evde bulunan 1'i bebek 6 kişinin de alevleri söndürmek için seferber olan köylülerce kurtarıldığı ortaya çıktı. Köy sakini Mahmut Çil, yangını söndürmek için tüm komşuları ve köylülerle birlikte çaba sarf ettiklerini anlattı. Baba ile oğluna, evin dışına battaniye açarak, balkondan atlamaları için seslendiklerini belirten Çil, evden 1'i bebek 6 kişinin köylülerce kurtarıldığını aktardı. Mahmut Çil, "Yangın olduğunu duyduk, herkes seferber oldu. Evin yanına koştuk. İçeriden 1'i bebek 6 kişi kurtarıldı. Baba- oğul, alevlerin arasında kalıp, çıkamamışlar. Balkon tarafına geçip, altta battaniye açtık, atlamaları için çok seslendik ama bizi duyamadılar. Çok üzgünüz, çok çaba sarf ettik ama kurtaramadık" dedi.

Yıldırım isabet etmesi sonucu başladığı öne sürülen yangının kesin çıkış nedeninin belirlenmesi için çalışmaların sürdürüldüğü öğrenildi.
Görüntü Dökümü

-Yanan evden görüntü

-Evin önünde bekleyen vatandaşlardan görüntü

-Mahmut Çil ile röportaj

Haber-Kamera: Nedim KOVAN-GİRESUN-DHA

Bakan Kurum: Köy ve yaylalarda kaçak yapıya müsaade edilmeyecek

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, kaçak yapıların önüne geçmek adına bir dizi çalışma içerisinde olduklarını ve meclisin yeni bir düzenleme üzerinde çalıştığını böyledi. Bakan Kurum, köylerde, yaylalarda ve sit alanlarında dahi ruhsatı, proje onayı olmayan yapılara müsaade etmeyeceklerini söyledi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Antalya'nın Serik ilçesine bağlı Belek bölgesindeki bir otelde düzenlenen Türk devletleri ile Romanya, Sırbistan ve Ukrayna'nın katılım gösterdiği Uluslararası İnşaat Çalıştayı'na katıldı. Bakan Kurum, çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın altyapıdan üstyapıya, millet bahçelerinden sıfır atık projesine, kentsel dönüşümden sosyal konut üretimine kadar çevre ve şehircilik konularında çok geniş sorumluluk alanına sahip olduğunu hatırlattı.

'DÜNYANIN İKİNCİSİYİZ'
Dünyanın her yerinde inşaat sektörünün, ekonomik büyümenin lokomotifi olma özelliğini taşıdığını vurgulayan Bakan Kurum, "İnşaat sektörünün dinamizmini ve canlılığını tüm bölgemize yaymalıyız. Ülke olarak Türkiye'nin bunu yapabilecek gücü var. Türk inşaat sektörü hem üretici hem de malzeme tedariki noktasında güçlü bir altyapıya sahip. Yaptığımız bütün çalışmaların yerli ve yabancı tüm yatırımcılara yol gösterici birer kılavuz olacağına inanıyoruz. Şunu gururla söyleyebilirim ki, bugün ülkemiz, inşaat sektöründe, Çin'den sonra dünyanın ikinci büyük ülkesi konumunda. Bugün Türk inşaat şirketlerinin Şili'den Rusya'ya, Orta Asya'dan Afrika'ya kadar dünyanın her yerinde, yüzlerce büyük projede imzası var. İş bitirme hızı, kaliteli malzeme kullanımı ve tecrübeli iş gücüyle inşaat sektörümüz, dünyanın her ülkesinden çok yoğun talep alıyor" dedi.

TOKİ 1 MİLYONUN ÜZERİNDE BAĞIMSIZ YAPI ÜRETTİ

Bakanlık bünyesindeki Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) son 18 yılda yaptığı çalışmalarla ilgili de bilgi veren Bakan Kurum, şöyle konuştu:

"TOKİ, 18 yılda 860 bin konut ve sosyal donatılar dahil edildiğinde 1 milyonun üzerinde bağımsız birim üretti. TOKİ yaptığı çalışmaları yurt dışına da taşıyarak bugün dünyada model bir kurum olarak anılmaktadır. Endonezya'da, Sri Lanka'da, Pakistan'da ve Somali'de konut, hastaneler, misafirhaneler, spor salonları başta olmak üzere toplam 6 bin 200 binanın inşaatını bedelsiz olarak en güzel şekilde tamamladık, hizmete açtık."

ELEKTRONİK İŞLEM NUMARASI
TBMM'nin inşaat ve yapı sektörünü yakından ilgilendiren bir düzenleme üzerinde çalıştığını kaydeden Bakan Kurum, "Meclisimiz kaçak yapılaşmanın önüne geçme konusunda düzenleme üzerinde çalışmaktadır. Meclisin yapacağı bu düzenlemeyle birlikte planlamada şeffaflığı sağlamak amacıyla elektronik işlem numarasına geçeceğiz. Elektronik işlem numarası vereceğiz ve bu numarayla artık tek çatı altında tüm imar planlarımız aynı genel müdürlük çatısı altında dijital göreceğiz. Şehirlerimizdeki imar planlarını adaletli bir şekilde yapacak yine o çerçevede dijital olarak askıya çıkaracak bir süreci yapmak istiyoruz" dedi.

KAÇAK YAPILARA ŞERH

Bakan Murat Kurum, bakanlık görevlilerinin havadan ve karadan kaçak yapıları denetlemeye devam ettiğini de belirterek, meclisin yeni düzenlemesinin hemen ardından kanun yürürlüğe girince imar mevzuatına aykırı yapılara yaptırım getirileceğini söyledi. Bakan Kurum şöyle konuştu:

"Tespit yapılmasının hemen ardından bu gayrimenkule tapuya satılamayacağını ve kiralanamayacağına ilişkin şerh konulacak. Bu da önemli bir düzenleme. Bundan sonra kaçak yapılaşmayı tamamen bitirecek devrim niteliğinde kanunla birlikte şehirlerimiz inşa dönemlerinde inşaatlarla karşılaşacak."

KÖYLERDE VE YAYLALARDA KAÇAK YAPILARA GEÇİT YOK
Meclisin düzenlemesinin köy, yayla ve sit alanlarındaki yapıları da yakından ilgilendirdiğini anlatan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, "Köylerimizde, yaylalarımızda doğal sit alanlarımızda yine kaçak yapılaşmayla mücadele etmek adına buralarda yapılacak yapıların da mühendislik hizmeti alması münasebetiyle valilik kanalıyla ruhsatlandırıyoruz. Ruhsatı, proje onayı olmayan yapıların köylerde de yerlerim alanları dışında yapılmasına müsaade etmeyeceğiz. Önemli bir düzenlemedir. Vatandaşımızdan köylümüzden buna ilişkin herhangi bir ruhsat harç alınmadan sadece onun can ve mal güvenliğini temin edebilmek amacıyla ruhsata ve mevzuata uygun yapıların valilik onayını müteakip inşaatların yapılmasına müsaade edilecek" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Salondan detay
Bakan Kurum açıklama
Haber: Alparslan ÇINAR Kamera: Namık Kemal KILINÇ/ANTALYA, (DHA)

==========================

Cumhuriyet'in kuruluşuna şahitlik edenler gençlerle birlikte 96'ncı yılı kutladı

İzmir'de Cumhuriyet'in 96'ncı yıl dönümü, Cumhuriyet'in ilk yıllarında yaşamış dünün gençleri ile bugünün gençleri tarafından dans ederek kutlandı.

İzmir'in Urla ilçesinde bulunan Darüşşafaka Rezidans bağışçıları ve Darüşşafakalı öğrenciler, Cumhuriyet'in 96'ncı yılının kutlandığı Cumhuriyet Balosu'nda buluştu. En şık ve zarif kıyafetlerini giyerek baloya gelen bağışçılar, İstiklal Marşı okunurken duygulu anlar yaşadı. Cumhuriyet'in ilk yıllarında yaşamış dünün gençleri, Cumhuriyeti koruyup yaşatacak olan bugünün gençleri ile birlikte Onuncu Yıl Marşı'nı söyledi. Öğrencilerin çeşitli müzik ve dans performansları sergiledikleri etkinlikte, Darüşşafaka üyeleri, bağışçılar, öğrenciler ve çalışanlar Cumhuriyet coşkusunu birlikte yaşadı. Bağışçılar ilerleyen yaşlarına rağmen Cumhuriyet'in coşkusunu yüreklerinde hissederek, eğlendi. Öğrencilerin, bağışçıları dansa kaldırdığı gecenin sonunda pasta kesildi. Gecede konuşan Darüşşafaka Cemiyet Başkanı Tayfun Öktem şunları söyledi:
"Dün 934 öğrencimiz, öğretmenimiz, çalışanlarımızla okulumuzda kutlama yaptık. Bugün de Cumhuriyetimizin bazıları ilk yıllarına şahitlik etmiş siz değerli büyüklerimizin yanında Atatürk'ün emanetinin bekçileri öğrencilerimizi buluşturan bu özel etkinlikte genç Cumhuriyetimizin ruhunu, coşkusunu, heyecanını taşıyoruz. Cumhuriyetimiz bir mucize, öyle bir mucize ki sadece Türk ulusunun kurtuluşunu sağlamamış, birçok ulus için de örnek olmuş. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in ilk yıllarından başlayarak gençlerin eğitilmesine büyük önem verdi. Darüşşafaka olarak bugün de Atatürk'ün hedef olarak belirlediği, çağdaş, uygar bir ülke olma yolunda gururla ilerliyoruz. Türkiye'nin dört bir köşesinden sınavla seçtiğimiz bine yakın öğrencimizi sizlerin bağışlarıyla yetiştiriyoruz. Desteklerinizle ülkemizin geleceğine katkı sunmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz."

'BİR GÜN BU GENÇLER ÜLKEYİ YÖNETECEK, İÇİMİZİ ISITAN BUDUR'
Cumhuriyet'in 96'ncı yılını kutlamanın mutluluğunu dile getiren Belkıs Kıroğlu (71), "Hayatta iki şeyi kıskandım. Bir ablamı, Atatürk'ü kısa süre de olsa gördüğü için, bir de Ülkü'yü, Atatürk'ün elinden tuttuğu için. Marşımız okunurken duygulandım. Korkuyorum, unutulacağız, Atatürk ilkeleri unutulacak diye. O yüzden kendimi tutamayıp ağlıyorum" dedi.
Bağışçı Zübeyr Batur (82) ise, "Bu gençler günün birinde başbakan olacak, cumhurbaşkanı olacak. Ülkeyi yönetecek. İşte içimizi ısıtan budur, umutlarımızın kaynağı budur. Gurur duydum, gözlerim yaşardı. Saatlerce konuşabilirim" diye konuştu.
86 yaşındaki bağışçı Bilge Gür ise "Atatürk'ün bize verdiği armağanı ne güzel kutluyoruz. Bu yaşta kutlayabiliyoruz, ne mutlu bize. Gençlere çok güzel şeyler bırakalım istiyoruz. Çok mutluyum, çok güzel bir gece" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Balodaki katılımcılardan genel ve detay görüntüler
- Müzik dinletileri ve danslardan görüntüler
- Bağışçı röpleri
- Cemiyet başkanı konuşması
- Balodan genel görüntüler
Haber: Melis KARAKUZULU, Kamera: Mücahit BEKTAŞ/İZMİR, (DHA)

HDP önündeki eylemde 55'inci gün

Diyarbakır'da, terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını belirttikleri çocuklarının bulunmasını isteyen 55 aile, HDP binası önündeki oturma eylemini 55'inci günde de sürdürdü.

Hacire Akar, 21 Ağustos'ta kaybolan oğlu Mehmet'in (21) HDP'liler tarafından dağa kaçırıldığını söyleyip, 1 gün sonra, partinin Diyarbakır binası önünde oturma eylemi başlattı. Eylemin 3'üncü gününde ortaya çıkan Mehmet Akar, mahkemece ev hapsiyle cezalandırıldı. Oğluna kavuşup, eylemine son veren Hacire Akar, çocukları kayıp annelere çağrıda bulundu. Akar'ın çağrısıyla harekete geçen çocukları kayıp aileler, 3 Eylül'den itibaren HDP önünde oturma eylemine başladı. Eylem, 55'inci günde de 55 aile tarafından sürdürüldü.

'ZALİMLER BIRAKMADI Kİ OĞLUM DÖNSÜN'

Usta birliğine giderken, 2014'te Şırnak'ın Cizre ilçesinde yol kesen PKK'lı teröristlerce kaçırıldığını belirttiği oğlu Emrah (24) için 22 Eylül'den beri eylemde olan Bilal Avunan, şunları söyledi:

''Benim oğlum askere Şırnak'a gidiyor, Cizre'de 9 gün kaldı, ondan sonra haber alamadık. 20 gün sonra arkadaşı, bize telefon açtı, 'Oğlunuz yok burada' dedi. Bunun üzerine ben de Cizre'ye gittim. Dediler 'Oğlun burada yok'. Ben de '9 gün burada kaldı, para gönderdim' dedim. 'ATM de yok, kamera da yok' dediler. Araştırdım, HDP binasına gittim, 'Yok' dediler sonra Ankara'ya gittim İdris Baluken ile görüştüm, Baluken, bana 'Oğlunu HDP götürüp, PKK'ya teslim etmiş' dedi. Benim oğlumu oradan kaçırmışlar. Sonuna kadar burada bekleyeceğim, çocuğumu almadan gitmeyeceğim. Eğer benim sesimi duyuyorsa fırsat bulduğunda kaçıp, gelsin. Benim oğlum, acemi birliğini yapmıştı, usta birliğini de bitirip, gelecekti. Zalimler bırakmadı, hainler bırakmadı ki askerliğini bitirsin, bize geri dönsün.''

EYLEME KATILAN AİLELER

1- Diyarbakır'ın Eğil ilçesinde oturan Fevziye- Şahap Çetinkaya çifti, 30 Ağustos'tan beri haber alamadıkları, PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldığını iddia ettikleri oğulları Süleyman (18) için 3 Eylül Salı günü oturma eylemine başladı.

2- Diyarbakırlı Remziye Akkoyun, 4 yıldır kayıp olan oğlu Azad'ın (14) PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldığını söyleyerek, 3 Eylül Salı günü oturma eylemi başlattı.

3- Diyarbakır'da oturan Rauf- Ayşegül Biçer çifti, 10 aydır kayıp olan tek oğulları Mustafa (18) için 3 Eylül Salı günü oturma eylemi başlattı. Kanser hastası Ayşegül Biçer, oğlunun HDP aracılığıyla PKK'lı teröristlere götürüldüğünü iddia ediyor.

4- Mardinli olan ve Diyarbakır'da oturan inşaat işçisi Celil Begdaş ile eşi Hediye Begdaş, ramazan ayının ilk günü olan 5 Mayıs'ta ortadan kaybolan oğulları Yusuf'un (16) HDP'liler aracılığıyla düğün aracı olarak süslenen minibüsle dağa kaçırıldığını iddia ederek, 4 Eylül akşamı oturma eylemine katıldı.

5- Gaziantep'te oturan Şevket- Songül Altındaş çifti, vatani görevi için usta birliğine giderken 2 Ekim 2015'te Tunceli'nin Pülümür ilçesinde teröristlerce kaçırılan oğulları Müslüm (24) için 5 Eylül günü oturma eylemi başlattı.

6- Mersin'in Anamur ilçesinde yaşayan Rahime Uymaz, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 28 Temmuz 2015'te eşi ve kızının yanında PKK'lı teröristler tarafından aracından indirilerek, kaçırılan yeğeni polis memuru Sedat Yabalak (34) için oturma eylemine katıldı. Polis Sedat Yabalak'ın hasta annesi Ünzile Yabalak ise 8 Eylül akşamı Diyarbakır'a gelip nöbete başladı. Solunum hastası Ünzile Yabalak'a, PKK'lı teröristler tarafından 23 Eylül 1995'te şehit edilen Astsubay Murat Namdar'ın eşi Yıldız Namdar refakat ediyor.

7- Mardin'in Derik ilçesinden gelen Emine-Şeyhmus Kaya çifti, İstanbul'da polis memuruyken, Muş'ta kardeşinin düğün konvoyuyla memleketine dönerken, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yol kesen PKK'lı teröristler tarafından kaçırılan oğulları Vedat Kaya (28) için 5 Eylül'de oturma eylemine başladı.

8- Malatyalı Sadiye Özbey, 17 Eylül 2015'te Rize'den kendisini ziyarete gelirken Tunceli'nin Pülümür ilçesinde yol kesen PKK'lı teröristler tarafından aracı yakılıp kaçırılan oğlu Astsubay Semih Özbey için 5 Eylül günü oturma eylemine katıldı.

9- Bursa'da yaşarken eşini 17 Ağustos depreminde kaybedince Diyarbakır'a taşınan Meryem Savur, 4 yıl önce PKK'lı teröristlerce kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Fırat (22) için 5 Eylül günü oturma eylemine başladı.

10- Diyarbakırlı Sabiha Balta, 5 yıl önce kaybolan oğlu Arafat'ın (25) PKK'lı teröristlerce dağa kaçırıldığını belirtip, 5 Eylül günü oturma eylemine katıldı.

11- Diyarbakır'ın Dokuzçeltik köyünde oturan Aysel Koyun, 5 yıl önce PKK'lı teröristlerce dağa kaçırıldığını belirttiği oğlu Neşat (22) için 6 Eylül günü oturma eylemine başladı.

12- Diyarbakırlı Güzide Demir, 4 yıl önce PKK'lı teröristlerce dağa kaçırılan oğlu Aziz (20) için 7 Eylül günü oturma eylemi başlattı.

13- Ağrı'nın Eleşkirt ilçesinde 4 yıl önce çobanlık yaparken PKK'lı teröristlerce kaçırıldığı belirtilen Vahit Çur'un (19) anne ve babası Bedirhan-Necla Çur çifti de 7 Eylül günü eyleme katıldı.

14- Diyarbakırlı Hüsniye Kaya, 5 yıldır haber alamadığı ve sonrasında arkadaşlarından Suriye'de olduğunu öğrendiği kızı Mekiye'yi (19) bulmak için 8 Eylül günü oturma eylemine başladı.

15- Ayten-Şadin Elhaman çifti, 2 yıl önce kaybolan oğulları Bayram (21) için 8 Eylül günü oturma eylemine katıldı.

16- İstanbul'da 5 yıl önce HDP Kağıthane ilçe binasına gittikten sonra dağa kaçırıldığını ileri sürülen Yakup Edizer'in (19) anne ve babası Salim ve Saliha Edizer çifti de 9 Eylül günü eylemdeki yerini aldı.

17- Diyarbakırlı Süleyman Aydın, 4 yıl önce terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını belirttiği oğlu Özkan (19) için 9 Eylül günü oturma eylemine katıldı.

18- Diyarbakırlı Mevlüde Üçdağ, 5 yıldır haber alamadığı oğlu Ramazan (22) için 9 Eylül günü HDP önüne gelip eyleme katıldı.

19- Mardinli olan, ancak Diyarbakır'da oturan Salih-Mülkiye Aylu çifti, 22 Mart 2019'da kaybolan ve HDP kongresine katılan M.I. tarafından Irak'ın Metina bölgesindeki PKK'lı teröristlerin yanına kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Mehmet (20) için 10 Eylül sabahı oturma eylemine başladı.

20- Aslen Siirtli olan, ancak Ordu'da yaşayan Latife Ödümlü, Dicle Üniversitesi Kimya Bölümü 3'üncü sınıf öğrencisi oğlu Özgür'ün (22), 10 ay önce PKK'lı teröristler tarafından Irak'ın kuzeyine kaçırıldığını söyleyerek, 10 Eylül günü oturma eylemine katıldı.

21- Diyarbakırlı Mehmet Karaman, 1999'da kandırılarak dağa götürüldüğünü belirttiği oğlu Ercan (40) için 11 Eylül'de oturma eylemine başladı.

22- Diyarbakırlı Fatma Akkuş, 28 Ağustos 2015'te kaybolan ve internette terörist kıyafeti giydiği videosunu gördüğü kızı Songül için 11 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

23- Erzurum'dan gelen Macide Uslu ile Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesinden gelen Halime Şehitoğlu, 2015'te Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yol kesen PKK'lı teröristlerce kaçırılan yeğenleri Sedat Sorgun (28) için 11 Eylül'de oturma eylemine katıldı. Annesi vefat eden Sorgun'un, Van'da vatani görevini yaparken, izinli olarak Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesindeki teyzesi Şehitoğlu'nu ziyaret edip, memleketi Erzurum'daki akrabalarının yanına giderken Lice'de yol kesen PKK'lılarca kaçırıldığı belirtildi.

24- Diyarbakırlı Nihan Çiçek, 2015'te eşinin akrabaları tarafından dağa kaçırıldığını iddia ettiği nişanlı kızı Hatun (23) için 11 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

25- Diyarbakırlı Ömer Tokay, 2011'de Şırnak'a pikniğe gidip dönmeyen, 3 yıl sonra da terör örgütüne yakın bir televizyonda gördüğü oğlu Mehmet (22) için 12 Eylül'de oturma eylemine başladı.

26- İstanbul'da yaşayan Şevket-Fatma Bingöl çifti, 2014'te Arnavutköy'de 'Bana iş buldular, işe gidiyorum' diyerek evden çıkıp dönmeyen oğulları Tuncay (19) için 13 Eylül'de oturma eylemi başlattı.

27- Diyarbakır'ın Hani ilçesinde fırında çalışan oğlu Fatih Demir'in (24), 2015 yılında terör örgütünce dağa kaçırıldığını ifade eden anne Sevdet Demir (55), 13 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

28- Bitlis'te eşinden boşanan Saliha Mert (42), 2015 yılında dağa kaçırıldığını söylediği oğlu Yetiş Top (23) için 13 Eylül günü Diyarbakır'a gelip oturma eylemine başladı.

29- Bitlis'te yaşayan Ubeydullah Yolaçan, 5 yıldır haber alamadığı oğlu Çetin (31) için 14 Eylül'de Diyarbakır'a geldi. Baba Yolaçan, gelini Gülcemal, torunları Ecrin ve Abdulsamet ile birlikte oturma eylemindeki yerini aldı.

30- Bitlis'in Mutki ilçesinden Diyarbakır'a gelen Hurinaz Omay (83), 24 yıl önce dağa kaçırıldığını söylediği oğlu Rıfat (43) için 14 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

31- Bitlis'ten Diyarbakır'a gelen Fadıl Kılıç, Ahlat Üniversitesi öğrencisiyken 3 yıl önce dağa kaçırıldığını öne sürdüğü oğlu Faruk için (25) 14 Eylül'de oturma eylemi başlattı.

32- Elazığ'dan Diyarbakır'a gelen Muhittin Avunan, usta birliğine giderken yol kesen PKK'lı teröristlerce kaçırılan yeğeni Bingöllü Emrah Avunan (24) için 13 Eylül'de oturma eylemine başladı. Emrah’ın annesi Leyla Avunan, babası Bilal Avunan ve akrabaları da 22 Eylül’de oturma eylemine katıldı.

33- Erzurum'un Horasan ilçesinden gelen Mehmet Emin Coşkun (49), Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde 2'nci sınıf öğrencisiyken 29 Aralık 2014'te PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldığını belirttiği 3 çocuğunun büyüğü olan İbrahim (24) için 15 Eylül'de oturma eylemine başladı.

34- Bursa'dan gelen Türkan Mutlu, 7 yıl önce Balıkesir'de üniversiteyi kazanıp kayıt yaptırmayan ve kandırılarak dağa götürüldüğünü iddia ettiği kızı Ceylan Şeyma Tekin (24) için 16 Eylül akşamı oturma eylemi başlattı.

35- Diyarbakırlı Vahide Sunar, 5 yıl önce Dicle ilçesine gidip PKK'lı teröristlerce kaçırıldığını düşündüğü oğlu Ahmet (22) için 16 Eylül'de oturma eylemine başladı.

36- Ağrılı Salih Gökçe, 5 yıl önce İstanbul’da çalışırken ve askere gitmek üzereyken terör örgütü PKK tarafından kaçırılıp Suriye’ye götürüldüğünü söylediği oğlu Ömer (24) için 17 Eylül’de oturma eylemine başladı.

37- Batmanlı Cabir Taş, 4 yıl önce tekstilde çalışırken terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını belirttiği, o dönem 14 yaşında olan kızı Ece için 17 Eylül’de oturma eylemine katıldı.

38- Diyarbakırlı Üzeyir Nergiz, 5 yıl önce Kars Kafkas Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okurken, 2014'te terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılan kayınbiraderi Osman Etik (29) için 17 Eylül’de oturma eylemindeki yerini aldı.

39- Muşlu Selma Kan, 4 yıl önce Muş’ta terör örgütü PKK’ya katıldığını belirttiği oğlu Onur (28) için 18 Eylül’de oturma eylemine başladı.

40- Şirin Sungur, 2015'te Bingöl'de vatani görevini yaparken memleketi Siirt'e bayram iznine dönerken Diyarbakır’ın Lice ilçesinde yol kesen PKK'lı teröristlerce kaçırılan oğlu Süleyman (24) için 18 Eylül’de oturma eylemine katıldı.

41- Muşlu Halit Altun, 2015'te Malatya'da üniversite öğrencisiyken kaybolan ve terör örgütü PKK’nın elinde olduğunu belirttiği oğlu Muhsin (27) için 19 Eylül’de oturma eylemine başladı.

42- Konya'dan gelen Yıldız Ballı, 2014'te İstanbul Esenyurt'ta tekstil fabrikasında çalışırken kaybolan, PKK'lı teröristlerin kaçırdığını iddia ettiği kızı Yasemin (21) için 19 Eylül’de oturma eylemine başladı.

43- İstanbul'dan Diyarbakır'a gelen Fahrettin Akkuş, 2015'te Sultangazi ilçesinde 19 yaşındayken kaçırıldığını söylediği oğlu Erkan için 20 Eylül'de oturma eylemi başlattı.

44- Kütahya’dan gelen Hatice Levent, 18 yaşındayken, 2015 yılında Bitlis’te üniversite öğrencisiyken terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını belirttiği kızı Fadime için 22 Eylül'de oturma eylemine katıldı.

45- Muş'tan Diyarbakır'a gelen Güzel Aslan, 5 yıl önce mobilyacıda çalışırken kaybolan oğlu Turan Aslan (26) için 23 Eylül'de oturma eylemine başladı.

46- Batman'dan gelen Zehra Çak, 5 yıl önce kaybolan oğlu Azat Çak (23) için 26 Eylül'de oturma eylemine başladı.

47- İstanbul Sultangazi'den gelen İmmihan Nilifırka, Ege Üniversitesi Gazetecilik bölümü son sınıf öğrencisiyken, 21 Mart 2015'te kaybolan oğlu Mehmet (22) için 27 Eylül'de oturma eylemine başladı.

48- Gaziantep'ten gelen Cennet Kabaklı, 2015'te usta birliğine giderken Tunceli Pülümür yolunda PKK'lı teröristler tarafından kaçırılan asker oğlu Adil Kabaklı (24) için 28 Eylül'de oturma eylemindeki yerini aldı.

49- Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinden gelen Sıddıka Tatlı, Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık bölümü son sınıf öğrencisiyken 2014'te kaybolan, terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırıldığını söylediği oğlu Aziz Tatlı (27) için 29 Eylül'de oturma eylemine başladı.

50- Batman’dan gelen Melike Akdoğan, 14 yaşında lise öğrencisiyken geçen yıl ortadan kaybolan ve dağa götürüldüğünü düşündüğü oğlu Abdulkadir için 2 Ekim'de oturma eylemi başlattı.

51- Ağrı’nın Hamur ilçesinden gelen Süheyla Demir, 2014'te lise 3'üncü sınıf öğrencisiyken PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldığını belirttiği kızı Hayal için 3 Ekim'de oturma eylemine başladı.

52- Muş'tan gelen Süheyla ve eşi Maşallah Yenilmez, 2015'te Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Hizmetler bölümünde okurken, ortadan kaybolan kızları Sümeyye Yenilmez (24) için 5 Ekim'de oturma eylemine katıldı.

53- Diyarbakır'ın Kulp ilçesinden gelen Menfiye Yıldırım, 2017'de kaybolan, dağa kaçırıldığını öne sürdüğü oğlu Mesut Yıldırım (25) için 5 Ekim'de oturma eylemine başladı.

54- Diyarbakırlı Hatice Ceylan 2015’te, 15 yaşındayken Kur'an kursunda hafızlık okurken kaybolan oğlu Cafer için 8 Ekim günü oturma eylemine katıldı.

55- Ağrı Taşlıçay ilçesi Kumluca köyünden gelen Yasin Kaya, kızı Çiğdem Kaya'nın (21) Ağrı Anadolu Lisesi 2. sınıf öğrencisiyken PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldığını söyleyerek 15 Ekim günü oturma eylemine katıldı.

Görüntü Dökümü
-------
HDP il binası
Ailelerin bekleyişi
Bilal Avunan'ın röportajı
Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Mehmet Mucahit CEYLAN, Nurettin FİDANCAN/DİYARBAKIR,(DHA)

Elazığ'da toprak damlı evlerde loğlama zamanı

Elazığ'ın köylerinde sayıları her geçen gün azalan toprak evlerin damları, kış aylarında yağıştan korunması için loğlanmaya başlandı.

Samanla toprağın karıştırılıp, yoğrulması sonucu yapılan toprak damlar, 'loğ' adı verilen taştan silindirle sıkıştırılarak, yağış sırasında aşağıya su sızmaması amaçlanıyor. Elazığ'ın merkeze bağlı Zarik köyünde kış aylarında üstü toprak olan evlerine yağmur sızdırmaması için köylüler, hummalı bir çalışma başlattı. Kara taştan yapılan silindirle damlarını loğlamaya başlayan köylüler, bu işlemi kış boyunca sürdürecek.

Köylülerden Mustafa Kemal Işık (75), "Kış aylarında yağan yağmurlar nedeniyle evimizin damında sular birikiyor. Biriken sular daha sonra evin damı toprak olduğu için aşağıya damlamaya başlıyor. Biz de bu sorunu gidermek için, kış aylarında her gün damı loğluyoruz. Loğlama işleminde suyun her tarafa dağılarak toprakta kaybolmasını sağlanıyor. Ayrıca loğlama işleminden önce de saman da döküyoruz. Kış boyunca belirli aralıklar ile loğlama yapacağız" dedi.

Görüntü Dökümü
--------
Dam loğlamadan görüntü
Loğlama taşından görüntü
Genel ve detay görüntü
Haber-Kamera: Erkan BAY/ELAZIĞ,(DHA)

Şahika Ercümen, çobanın keşfettiği mağaradaki gölde rekor denemesi yapacak

Mersin'in Aydıncık ilçesinde, 20 yıl önce çoban tarafından keşfedilince turizme kazandırılan ve 'Yeraltındaki Pamukkale' diye bilinen Gilindire (Aynalıgöl) Mağarası, yerli- yabancı turistlerin akınına uğruyor. Dünya serbest dalış rekortmeni Şahika Ercümen de yarın mağaradaki gölde rekor denemesi yapıp, 90 metre sınırını aşarak, Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye çalışacak.

Kentte 60 milyon yıllık oluşuma sahip olan ve buzul dönemine ait oluşumların yer aldığı Aynalıgöl'ün gün yüzüne çıkarılması, çobanın kirpi arayışına çıkmasıyla başladı. Hasta çocuğunun tedavisinde kullanmak üzere kirpi kanı bulmak için hayvanın ayak izlerini takip eden çobanın keşfettiği mağara, 1999 yılında 'tabiat anıtı' ilan edildi. İlmi açıdan 'tek ve eşsiz' kabul edilen, 555 metre yatay uzunluk ve 46 metre derinliğe sahip olan mağara, girişten itibaren 450 metre yatay ilerleyen ana galerinin ardından büyük boyutlu göl ile son buluyor.

Deniz seviyesinden 47 metre aşağıda bulunan mağaradaki sarkıt ve dikit gibi oluşumların, su altında kalarak, atmosferik değişimlerden etkilenmeden bugüne kadar ulaştığı tespit edilirken, su altında kalan oluşumların, küresel iklim değişikliği öncesi meydana geldiği, önceki buzul dönemine ilişkin bütün hidrolojik ve atmosferik verileri saklı tuttuğu tespit edildi.

Bu özellikleriyle yaşanmış son iklim değişikliğine ilişkin Doğu Akdeniz'de bulunan tek kayıt noktası olan mağara, halk arasında 'Yeraltındaki Pamukkale' olarak biliniyor.Uzmanlarca yapılan incelemelerde, dördüncü zaman (kuvaterner) başındaki son iklim değişikliğiyle buzul sonrası döneme geçişte oluştuğu anlaşılan mağaranın son kısmının sular altında kaldığı belirlendi. Araştırmada, mağaradaki sarkıt ve dikitlerin, su altında kalması dolayısıyla atmosferik değişimlerden etkilenmeden bugüne kadar ulaştığı tespit edildi. Türkiye'nin farklı kentlerinden ve yurt dışından gelen turistlerin ziyaret ettiği mağara, özellikle son dönemde ziyaretçi akınına uğruyor.

ERCÜMEN, REKOR DENEMESİ YAPACAK
Öte yandan Gilindire Mağarası'nda yapacağı rekor denemesi için çalışmalarını sürdüren, dünya serbest dalış rekortmeni Şahika Ercümen, 28 Ekim Pazartesi günü, 90 metre sınırını aşarak, Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeyi planlıyor. Ercümen, rekoru cumhuriyete ve Mehmetçiğe armağan edecek.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------
- Mağaranın girişi
- Mağara içerisinde gezen kişiler
- Mağara içinde iki kişi ile röp
- Merdivenden inenler
- Mağara içerisindeki göl
- Mağaranın su altından görüntüsü
- Su altındaki balık adamlar
- Sarkıkların görüntüsü
- Mağaradan çıkanlarla röp
Haber-Kamera: Mustafa ERCAN/MERSİN (DHA)

Muay Thai'de dünya şampiyonu itfaiye eri

MERSİN Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Erdemli İtfaiye Grup Amirliği’nde itfaiye eri olarak görev yapan Abdurrahman Özgül, 2011’de Muay Thai dalında katıldığı Dünya O-Sport Şampiyonası’nda dünya şampiyonu olarak çocukluk hayallerini gerçekleştirdi. İtfaiyeciliğin ve Muay Thai sporunun kendisi için vazgeçilmez bir tutku olduğunu belirten Özgül, yakın zamanda dünya çapında yapılacak bir maça hazırlanıyor.

Zorlu bir yaşam mücadelesinin ardından hayallerini gerçekleştiren itfaiye eri Abdurrahman Özgül, 8 nüfuslu bir ailede yetişerek, örnek bir başarı öyküsüne imza attı. 35 yaşındaki Özgül, 15 yaşında başladığı dövüş sporlarını sürdürerek, Türkiye, Avrupa ve dünya şampiyonlukları kazandı. 2011 yılında Antalya’da 15 ülkeden 258 sporcunun katıldığı Dünya O-Sport Şampiyonası’nda Muay Thai dalında mücadele ederek 56 kiloda dünya şampiyonluğunu kazanan Özgül, 6 yıldır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde itfaiye eri olarak görev yapıyor.

İTFAİYECİLİK VE MUAY THAİ VAZGEÇİLMEZ TUTKUSU

Erdemli İtfaiye Grup Amirliği’nde görev yapan Özgül, 24 saatlik mesaisinin ardından 48 saatlik dinlenme süresini spora ayırıyor. 2011’de dünya şampiyonu olduğu dönemde maddi imkânsızlıklarla tarlada yevmiye karşılığı çalışan Özgül, çocukluğundaki iki hayali gerçekleştirdi. Özgül, spora ve itfaiyeciliğe başlama öyküsünden şöyle bahsetti:

"96-97 yıllarında spora ilk tekvandoyla başlamıştım. Salon kapandı, iki sene sonra Muay Thai salonu açıldı. Arkadaşım 'gidelim' deyince gittik, hoşumuza gitti. Hiçbir zaman bırakma taraftarı olmadık. Sonuna kadar devam ettik. Bölge şampiyonluğu geldi, Türkiye şampiyonluğu, ardından Avrupa. Avrupa’dan sonra da dünya şampiyonluğu geldi. Başarılar üst üste gelmeye başladı. Ondan sonra bırakamadım zaten, kopamadım. Televizyondan itfaiyecilerle ilgili filmler izliyordum. İnsanlara yardım etmeleri, koşturmaları çok hoşuma gidiyordu. Tam benlik diyerek bu işe de atıldım, hiçbir zaman bırakmadım. İnsanlara yardım etmek her zaman içimde vardı zaten. Ucunda ölüm de olsa sonuna kadar devam edecek. İkisini bir arada götürebiliyorum çünkü ikisi de benim için büyük bir aşk, büyük bir sevgi.”

4 AY SONRA YENİ BİR DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU KAZANMAYA HAZIRLANIYOR

2011’de elde ettiği başarıyı anlatan Özgül, şampiyonaya kardeşi Mustafa Özgül’le birlikte katıldığından bahsederek, 4 ay sonra dünya çapında yapılacak bir maça hazırlandığını söyledi. Özgül, “Kardeşimle birlikte girmiştik. O gençlerde, ben büyüklerde. Arkamda onun vermiş olduğu bir güven vardı. İlk maça da zaten ben çıktım. Arkanda onun olduğunu hissetmek zaten çok farklı geliyor. Kardeşin sonuçta, ona da ön ayak olacaksın. Çıktım, ilk maçımı, ikinci ve üçüncü maçımı aldım. Ondan sonra şampiyonluk geldi. Sırtımızda büyük bir yük vardı, bunun farkındaydık. Gidince bu maçı aldık ve yükü üstümüzden bir nebze indirdik. Gelirken zaten ayrı bir gurur vardı. Anlatılmaz, yaşanır. 4 ay sonra büyük bir maçım var, kesinleşmesini bekliyorum. Dünya çapında, yabancı sporcuların bir araya geldiği bir maç olacak” dedi.

İŞ DIŞINDAKİ ZAMANINI SPORA AYIRIYOR

Sporu yaşamının vazgeçilmez bir parçası olarak gören Özgül, mesai arkadaşlarının ilgisinden de memnun kaldığını anlatarak, “Sabah buradan çıkınca koşuya gidiyorum. Koşudan sonra sporumu yapıyorum. Akşam tekrar arkadaşlarla bir araya gelip sporumuza devam edebiliyoruz. Buradaki ortamı çok seviyorum. Buradaki arkadaşlarım çok iyiler. Bana sevgiyle yaklaşıyorlar. Sonuçta bayrağımızı göndere çekmiş, İstiklal Marşı'mızı okutmuş bir insan nasıl karşılanıyorsa, ben de öyle karşılanıyorum” diye konuştu.

ÇOCUKLUK HAYALLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ

Erdemli’den kilometrelerce yol gidip Mersin merkezdeki spor salonunda çalışan Özgül, sporu da işi gibi ciddiyetle yapıyor. Özgül, dövüş sanatlarında ilerlemenin çocukluk hayali olduğunu şu sözlerle anlattı:

“Küçük yaşlarda hem çalışıp hem spor yapıyorduk. Hiçbir şekilde sporu bırakmadım. Çocukluğum, televizyondaki dövüş filmlerini izleyerek, onlara özenerek geçti. Spor sayesinde hiçbir kötü alışkanlığımız olmadı. Bizim arkadaşlarımız sporla uğraşıyordu. Bir arkadaşım şampiyonluğunu anlattı. Ondan esinlenerek ben de başladım. Ben de yapacağım dedim ve başardım. İlk tekvandoyla başlamıştım. Sonra Muay Thai’ye döndüm. Muay Thai daha sert, daha ağır, daha sağlamdı benim için. Sevdim, bırakamadım, kopamadım. Sonuçta bir dünya şampiyonu olmak veya Avrupa’da derece yapmak insana gurur veriyor. Bayrağımızı göndere çektirttim, İstiklal Marşımızı okuttum, onun gururu var içimde.”

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------
İtfaiye eri antrenman yaparken
Antrenmandan genel ve detay
Su içerken
Esneme hareketi yaparken
Dizliklerini taparken
Mai-Tai yaparken
İşyerinde giydiği ve kullandığı kıyafetler
Kıyafetini giyerken
Abdurrahman Özgül ile röp
Genel ve detay
Haber-Kamera. MERSİN, (DHA)
==========================

En Çok Aranan Haberler