OKULUN CAMLARI TAŞLANDI
İZMİR'in Çiğli İlçesi'nde, kreş servisinde unutulduğu için havasızlıktan hayatını kaybeden 3 yaşındaki Alperen Sakin'in ölümüyle alakalı kreş yetkilileri ilk ifadelerinde yalan söylerken, kreş öğretmenlerinden Arzu Gülmez (19) ve Nurcan Altıok'un verdiği ifadeler gerçeği ortaya çıkardı. Okul müdürünün kendisini tehdit ederek baskı altına aldığını söyleyen Gülmez, "Gerçeği anlatmasam vicdanım rahat etmezdi. Vicdanımın sesini dinledim" dedi. Minik Alperen'in cansız bedenini servisten çıkaran Altıok ise, "Giden 3 yaşında bir can. Kim sorumluysa cezasını çeksin" ifadelerini kullandı.
Çiğli'de Sevgi Yumağı Anakolu'na giden Alperen Şahin, uyuduğu okul servisinde unutulunca dokuz saat kaldığı araçta havasızlıktan yaşamını yitirmesinin ardından, servis şoförü ve okul müdürünün gerçeği sakladığı ortaya çıkmıştı. Gerçekleri kreşte çalışan iki öğretmenin ifadeleri ortaya koydu. Minik Alperen'in serviste havasızlıktan yaşamını yitirmesini gizleyen ve ifadelerinde Alperen'in uyuduğu ve bir daha uyanmadığını söyledikleri servis şoförü Tamer İşgören ile okulun müdürü ve sahibi olan eşi Yurdagül İşgören'in olayı saklama çabasını kreş öğretmenlerinden Arzu Gülmez ile Nurcan Altıok'un vicdanı engelledi.
"TEHDİT ETTİLER, BASKI ALTINDAYDIM"
Alperen'in olmadığını fark eden ve okul yetkililerine haber veren Arzu Gülmez, kendisinin doğruyu anlatmaması yönünde baskı altına alındığını söyledi. Olaydan çok etkilendiğini belirten Gülmez, şöyle konuştu:
"Olay günü çok kötü bir gündü. Alperen'in olmadığını yoklamayı alınca fark ettim. Dilara öğretmene Alperen'in olmadığını söyledim. O da 'sabah aldık, olması gerekiyor' dedi. 'Emin misin' diye sordum. Emin olduğunu söyledi. Sonra koşarak Nurcan öğretmene gidiyor. O da 'onu sabah siz almadınız mı' diyor. Sonra servis şoförü Tamer Bey'e soruyorlar. Her yeri aradık. Diğer sınıflara baktık. Bulamadık. Sonra şoför 'Servise bakalım dedi ve anahtarı Dilara'ya verdi. Sonra servise bakan Dilara, çığlık atarak geri çekiliyor ve Nurcan Öğretmen çocuğu servisten alarak içeri getirdi. Tabi bahçedeki kameralarda çekiyor. Alperen'i yere yatırdık. Şoför 'su dökelim' dedi. Bende bizim acil müdahale eğitimimiz olmadığını söyledim. Sonra Okul Müdürü Yurdagül Hanım'ı aradılar. Ambulansı aradığımda bana kızdılar. 'Biz özel hastaneye götüreceğiz' dediler. Hastaneye gittiğimde kendimi kaybettim. Fenalaştım ve beni servise yatırdılar. Burada Yurdagül'ün arkadaşı A.S., bana gerçeği anlatmamı ve kendi söyleyeceklerini anlatmamı istedi. 'Doğruyu anlatsan geri mi gelecek çocuk. Yoksa hepiniz hapse girersiniz' dedi. Sonra karakola gidip onların baskısıyla o şekilde ifade verdim. Sonra vicdanımız rahat etmedi ve Nurcan öğretmenle gerçeği anlattık. Olay günü Alperen, hakkında bir şey demediler. Normalde benim grubumda değildi. Öğretmen yetersizliği vardı. Ben akşam bütün gruplara akşam yoklaması almak istedim. O gün doğum günü de vardı. Süsleme yapmak için bütün çocukları bana bıraktılar. Hepsine aynı anda yetişebilmem mümkün değildi. Kapanış yoklamasını alayım istedim. Sabahta Alperen'i aldıklarını söylemediler. Servise bakınca olay ortaya çıktı. Ben baskı altında olduğum için önce farklı ifadeyi verdim. Ama daha sonra vicdanımın sesini dinledim. Nurcan Öğretmenle birlikte doğruyu söyledik."
"3 YAŞINDA BİR CAN GİTTİ"
Kreş öğretmenlerinden olan ve Alperen'in cansız bedenini servisten çıkaran Nurcan Altıok (28), olayı anlatırken gözyaşlarına boğuldu. Olayda okulun ihmalleri oluğunu, öğretmen yetersizliğini sürekli dile getirdiklerini ancak okulu müdürünün bunu dikkate almadığı söyleyen Altıok, şöyle konuştu:
"Hafta sonu benim cenazem vardı. Ama Pazartesi günü Arzu tek olduğu için okula gelerek çalıştım. Pazar günü doğum günü vardı ama ben olmadığım için ertelenmiş. Bana kızdılar niye süsleme yapılmadı diye. Öğrencinin velisi de kızmış. O gün 08.30'da servis geldi. Öğrencileri kreşin kapısında karşıladım. Biz bahçeyi süslemeye başladık. Öğrencinin doğum günü kutlandı. Öğrenciler yemek yedi, uyudu. Bebek grubu var, onların altlarının değişmesi gerekiyor. Alperen sabah o saatten 16.30'a kadar serviste kalmış. Alperen'in yokluğu ortaya çıkınca şoföre ve Dilara'ya onu alıp almadıklarını sordum. Çünkü yaz dönemi olduğu için öğrenci sayılarında günlük değişiklik oluyordu. Pazartesi 20 kişi oluyorsa Salı günü 40 kişi olabiliyordu. Tamer Bey 'servise bakalım' dedi. Anahtarı aldım, kapıyı Dilara açtı. Çığlık attı, ben öne geçtim. İkinci koltukta oturuyordu. Rengi durumu hiç iyi görünmüyordu. 3 yaşındaki çocuğa ölümü konduramıyorsunuz. Sonra okula aldık, ama ilk müdahale eğitimimiz olmadığı için müdahale etmedik. Hastaneye kaldırdık. Bu sırada diğer çocuklar görüyordu. Bana çocuklar 'anne ne oldu' diye ağlamaya başladılar. Alperen'i o şekilde görmemeleri gerekiyordu. Bende üzerine örtü örttüm. Aileye 'çocuk uyudu, bir daha uyanmadı, baygınlık geçirdi' dediler. Alperen'in ailesi hastaneye gelince öldüğünü söylediler. Annesi bana sordu, nasıl öldüğünü. Ancak söylemeye gücüm yetmedi. Sonuçta o bir anne ve yavrusu ölmüş. Arzuya gerçeği anlatmaması konusunda baskı yaptılar. Sürekli bunu telkin ediyorlardı. Doğruyu söylesek bile çocuğun geri gelmeyeceğini ve bizimde hapise gireceğimizi söylediler. Ben eşimle konuştuktan sonra doğruyu söyledim. Arzuya da korkmamasını ve gerçeği anlatmasını istedim. Hatta bana olayı 'sen üstlen' dediler. Ben niye öyle bir şey yapacağımı sordum. Olayı ört bas edemezdim. Buna izin vermedim. Biz böyle üzülüyorsak, o ailenin durumu nasıl olur. Giden 3 yaşında bir can. Kim sorumluysa cezasını çeksin" şeklinde konuştu.
BİR YANDAN TESELLİ EDERKEN ÖTE YANDAN KAMERA KAYDINI SİLDİRDİ
Okulun sahibi Yurdagül İşgören, özel hastanede aileye çocuklarının uykuda öldüğünü söyleyince anne Buket Sakin, oğlunun son görüntülerini izlemek istedi. Ancak İşgören bir yandan aileye tesseli verirken öte yandan okulu arayıp kamera kaydının çıkarılması talimatını verdi. Acılı anne oğlunun görüntülerini izleme konusunda ısrarını sürdürünce okulun sahibinin "Bugün bozuktu, çalıştıramadık, kayıt alamadık" gibi mazeretler öne sürdüğü öğrenildi. Kamera kaydı, İşgören'in evniden çıktı.
OKULUN CAMLARI TAŞLANDI
Minik Alperen'in yaşamanı yitirdiği anaokulunun camları gece saatlerine kimliği belirsiz kişiler tarafından taşlandı. Camları kıralar kreşin müdürü olan Yurdagül İşgören'e tepkili olan veliler okulun kapatılmasını istedi. Savcılığı suç duyurusunda bulunan öğrenci velileri İşgören'in tutuklanmasını istedi. Öte yandan İşgören'in polisteki ifadesinde olayda kendisinin bir suçunun olmadığı, öğrenci yoklamalarını öğretmenlerin aldığını ve onların suçlu olduğunu söylediği öğrenildi.
Görüntü Dökümü
----------------------
- Arzu Gülmez ile röportaj
- Nurcan Altıok ile röportaj
- Kreşin kırılan camlarından görüntü
- Haberle ilgili anons
- Genel ve detay görüntü
( Haber: Mehmet CANDAN - Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR, (DHA)
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz