Didem Madak, 13 yaşında annesini kaybetmiştir. Teyzesinin hediyesi olan bir şiir defteri ile annesinin ölümünü kaleme almış, içini dökmüş ve bu şekilde ilk şiirlerini yazmaya başlamıştır. Hayatı zorluklarla geçen Didem Madak, yakalandığı bağırsak kanseri sonucu ise hayatını kaybetmiştir. 8 Nisan doğum gününde, Didem Madak'ın sevenleri tarafından özlemle anılıyor.
8 Nisan 1970’de İzmir’de doğan Didem Madak Türk şairidir. Annesi Füsun, Madak doğduktan 6 yıl sonra şiirlerinde bahsettiği ‘uzun siyah saçlı kız’ Işıl’ı dünyaya getirdi.
Öğretmen olan anne babaları ile birlikte çok mutlu olan bu iki kız kardeş aynı zamanda çok iyi arkadaştırlar.
12 Eylül döneminde babası okul müdürüyle tartıştığı için Uşak’a sürülen Madak'ın annesi de tayini çıkmadığı için Burdur'da kalmak zorunda kaldı.
Didem Madak henüz 13 yaşındayken, 38 yaşında olan annesini beyin kanseri nedeniyle kaybetti. Annesi öldükten sonra evlenen babası ile arasına duvar ören Madak, babası için de şiirler yazmıştır.
Teyzesinin el yazması bir şiir defteri ve Varlık Dergisi koleksiyonu ile şairliğe ilk adımını atan Didem Madak böylelikle şiirlerini yazmaya başlamıştır.
Ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başlayan Madak Üvey anne ve babasıyla yaşadığı evden ayrılmak istediği için üniversite birinci sınıfta tanıştığı biriyle gizlice evlenir, evden ayrılır ve okulu da bırakır.
Evden kaçışı sonrasında geçim sıkıntısı yaşamaya başlayan Madak evliliğinden de pişman olur ve boşanır. Ekonomik zorluklarla boğuşan genç şair Bodrum katında yaşadığı tüm zorlukları anlatır şiirlerinde. Bir söyleşide “Rutubete dayanıldığı sürece şiir yazmak için çok iyi yerler.” diye bahseder bodrum katından.
Didem Madak, bu dönemde çok yalnız kalır. Kardeşi Işıl, sadece süt ve çikolata yiyerek ayakta durduğunu, hayattan memnun olmadığını, hiçbir şeyin istediği gibi gitmediğini anlattığını söyler.
90 kuşağının en iyi şairleri arasında olan Didem Madak, 24 Temmuz 2011 tarihinde kalın bağırsak kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Cenazesi ise Edirnekapı Mısır Tarlası Mezarlığına defnedildi.
"Yeter ki sen beni
Hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma."
"Tehlikeli sayılmam artık.
Kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum"
"Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım."