YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

'Dilovası Kooperatifi'ndeki kaçak mallardan Veli Küçük de payını alırdı'

Ergenekon ana davasında dinlenen gizli tanık Dilovası, DHKP/C ve Dev-Sol üyesi bazı kişilerin Ulusal Kanal'da...

Ergenekon ana davasında dinlenen gizli tanık Dilovası, DHKP/C ve Dev-Sol üyesi bazı kişilerin Ulusal Kanal'da çalıştığını söyledi. Gizli tanık,
Dilovası Motorlu Taşıtlar Kooperatif'indeki yolsuzluklardan dönemin Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı Veli Küçük'ün de pay aldığını öne sürdü.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon ana davasının 217. duruşması Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki küçük salonda yapıldı. Duruşmada emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve Alparslan Arslan'ın da aralarında bulunduğu 19 tutuklu sanık hazır bulundu.

Duruşmada dinlenen gizli tanık Dilovası, 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesi ve sonrasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Söz konusu darbe döneminde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yönetimi ve ülkücü gençlerin de hapiste yattığını hatırlatan Dilovası, "Alparslan Türkeş yargılandığında mahkeme heyetine 'Biz zindandayız ama bizim fikrimiz iktidarda' demişti. Çok önemli bir mesajdır bu. Kullanılmış olmanın göstergesidir. Keşke Türkeş bu söylediğinin altını doldurabilseydi. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu bu cümlenin altını en iyi dolduran insandı. Bunun bedelini de şüpheli bir kaza sonucu hayatıyla ödemiştir." şeklinde konuştu.

Dilovası, "Dev-sol ile Perinçek ve İşçi Patisi'nin (İP) yayın organı Aydınlık grubu arasında ortaya çıkmamış bir ilişkiler ağı vardır. Somut bir örnek de vermek istiyorum. Ben kooperatifte Dev-Sol örgütü adına çalışırken Ali Aydemir adında bir DHKP-C sempatizanına iş vermemi istediler. Ben de ona makbuz kesme görevi verdim. Ben 96 yılında yakalanıp örgütten ayrıldıktan sonra Aydemir çalışmaya devam etti. Daha sonra öğrendim ki o arkadaş Ulusal Kanal'da çalışmaya başlamış. Bana bu bilgiye veren arkadaşım da Ulusal Kanal'da şoförlük yapan eski bir Dev-Sol üyesiydi." diye konuştu. Söz konusu bilgiler ışığında Ergenekon ile Dev-Sol, DHKP-C ilişkisinin daha net ortaya çıktığını anlatan gizli tanık, DHKP-C üyesi eski arkadaşlarının ulusal gazeteler yerine Aydınlık'a ropörtaj vermesini de eleştirdi. Dev-Sol ve DHKP-C gibi örgüt üyelerinin Aydınlık Grubu ile ilişkide bulunmasını anlamadığını da dile getiren Dilovası, "Bu ropörtajlar, Ergenekon'un ayaklarından olan Ulusal Kanal, İP ve Aydınlık'a destek vermek amaçlıdır." dedi.

Dilovası Motorlu Taşıtlar Kooperatifi'ndeki hukuksuzluklara da dikkat çeken tanık Dilovası, kooperatifte çıkar çatışmalarının, polis ve jandarmaya verilen rüşvetlerin aleni bir şekilde yapıldığını söyledi. Dilovası, buna rağmen emniyet güçlerinin duruma müdahale etmediklerini belirtti. Dev-Sol örgütünün Dilovası Motorlu Taşıtlar Kooperatifi ile irtibata geçiş hikayesini de anlatan Dilovası, "Dev-Sol 92 yılında Zeynel Özarslan kanalıyla kooperatifle bağlantıya geçirildi. Kooperatif o zamanlar rantın, paranın döndüğü yerdi. Ben de örgüt adına Gebze'de para toplardım." dedi. Kooperatife gemiden gelen mallar, kamyon ve tırlarla karadaki depolara taşındığını dile getiren gizli tanık, Gümrük muhafaza görevlilerine rağmen kaçak malların girişine göz yumulduğunu dile getirdi. Dönemin Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı Veli Küçük ve bazı subayların da kooperatife gidip geldiğini anlatan Dilovası, "Bu yapılanlardan Veli Küçük'ün haberi vardı. Küçük'ün, yapılan işlerde bir ortaklığı yoktu ancak bir pay aldıklarını biliyorum." ifadelerini kullandı. 1994 yılında cezaevine girdiğini belirten gizli tanık Dilovası, cezaevinden çıktıktan sonra da Dev-Sol ile ilişkilerini sürdürdüğünü ve söz konusu kooperatife eskisi gibi olmasa da uğradığını ifade etti.

'MUSTAFA DUYAR'IN ARDINDAN ONU ÖLDÜREN SAMİ TOKUR AFYON CEZAEVİ'NE GÖNDERİLDİ'

Gizli tanık Dilovası, cezaevinde öldürülen Sabancı suikasti faili Mustafa Duyar olayıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Mustafa Duyar ile Kırklareli Cezaevi'nde beraber kaldıklarını belirten Dilovası, "Mustafa Duyar bize 'ben çıkacağım' diyordu. Bu Duyar'ın bir yerlerden güvence aldığının göstergesidir. Cezaevinde MİT ve Jandarma ile görüşüyordu. Daha sonra da ' Ben bunu neden yaptım' diye pişmanlık duyarak ağlıyordu. Birçok silahlı terör olayına karıştım. Ben ve benim gibi arkadaşlar pişman olmazdık böyle olaylardan sonra. Çünkü örgüt bizleri bu şekilde yetiştirdi. Duyar ve Alpaslan Arslan gibi kişiler, yönlendirilmiş olduklarından pişmanlık duyarlar. Bu ancak örgüt içine ajan olarak sokulmuş kullanılan insanların psikolojisidir." şeklinde konuştu.

Duyar'ın yaşananları Gazeteci Can Dündar'a anlatmak istediğini söyleyen Dilovası, bu isteğin dönemin Cezaevi Tevkif Kurulu Başkanı Ali Suat Ertosun tarafından engellendiğini öne sürdü. Aynı dönemde Duyar'ın cezaevinde bir albay ile görüşmesine şahit olduğunu dile getiren gizli tanık Dilovası, albayın Duyar'a ayağını denk alması, yoksa kimsenin kendisine sahip çıkmayacağı şeklinde uyarılarda bulunduğunu duyduğunu ifade etti. Ardından Duyar'ın kendi isteğiyle hücreye konduğunu anlatan tanık Dilovası, "Mustafa Duyar hücredeyken bir suikast girişimi ile karşı karşıya kaldı. Bu saldırıda koğuş arkadaşı Adil Yanık ve gardiyanlar tarafından kurtarıldı. Hatta Yanık o saldırıda gözünü kaybetti. Bu planlı bir hareketti. Sonradan öğrendik ki saldırıyı yapanlar Nuri Ergin'in adamları olan Sami Tokur ve arkadaşlarıymış." ifadelerini kullandı.

Olay sonrası Duyar'ın nakil için cezaevi yönetimine başvurduğunu dile getiren Dilovası, yönetim tarafından Duyar'ın Afyon Cezaevi'ne gönderileceğini öğrendiklerini söyledi. Afyon Cezaevi'nin o dönemde en tehlikeli cezaevi olduğunu belirten Dilovası, "Biz Mustafa'ya gitmemesi yönünde telkinlerde bulunduk. Kendisi de sonradan vazgeçti. Ancak dönemin Cezaevi Tevfik Kurulu ısrarla kararı onayarak, Duyar'ı Afyon'a gönderdi. Ondan sonra daha önceki saldırıyı gerçekleştiren Sami Tokur ve arkadaşları da aynı cezaevine gönderildi. Bana göre Duyar'ı öldürenler, Tokur ve arkadaşlarını oraya gönderenlerdir" dedi. Nuri Ergin'in kamuoyun önünde 'Bu devlet bana Mustafa Duyar'ı öldürttü, Veli abiye sorun' sözüne atıfta bulunan Dilovası, "Ergin kardeşler, bas bas bağırarak Küçük'ün yaptırdığını söylemişlerdir. Bunun üzerine araya giren mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese tanık Dilovası'na, "Azmettirme konusunda elinizde somut bir isim var mı?" sorusunu yöneltti. İsim vermesine gerek olmadığını dile getiren gizli tanık, "Kimin öldürdüğü Nurişler tarafından söylendi." diye konuştu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler