Da Vinci şifresi kitabından hatırladığımız Fibonacci sayı dizisi diş estetiğinde de kullanılıyor..
Artık sadece iyi çiğneyebilmek için diş doktoruna gidilen günler geride kalmışa benziyor. Ama kozmetik dişhekimliği hala okullarda -tüm dünyada- tam anlamıyla öğretilmiyor veya bir uzmanlık alanı olarak kabul edilmiş değil. Ancak altın oran kullanılarak yapılmış ön dişler hemen hemen herzaman hastaların büyük beğenisi ile sonuçlanıyor.
Yüz güzelliği dişler ve dudaklar olmadan bir bütün olarak değerlendirilemez. Yapılacak her türlü yumuşak doku müdahalesinden önce mutlaka bu yumuşak dokuların altındaki kemik yapısı da düzeltilmelidir.
Diş estetiği dendiğinde, sadece dişlerin düzeltilmesi düşünüldüğünde de yine tam bir yüz güzelliğine ulaşılması mümkün olmayabilir. Bütün bu birbirine bağlı faktörler aslında altın oran ile açıklanabilir.
Altın oran nedir?
Altın oranın anlamını kavramak için öncelikle Fibonacci dizisini bilmek gerekiyor. Leonardo Fibonacci 12. yüzyılda İtalya'da yaşamış bir matematikçidir. Fibonacci matematiksel bir çalışma sırasında, birbirini bir kural ile takip eden sayıların oranının aynı olduğunu buldu. Bulduğu rakamın ise doğada bir çok yapıda bulunması, bu rakamı meşhur etti. Bu rakam Altın Oran(Golden ratio) olarak bilinmektedir.
Dizinin ilk sayı değeri 0, ikincisi 1 ve her ardışık elemanı da önceki iki elemanın değerinin toplamı alınarak bulunur ve bu halde 0, 1, 1(1+0), 2(1+1), 3(2+1), 5(3+2), 8(5+3), 13(8+5),21(13+8)... şeklinde artar.
Dizi'nin ilk rakamları :
0, 1, 1, 2 ,3 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584, 4181, 6765
Örneğin dizinin sonundaki rakam ondan önceki iki rakamın toplamıdır. Bu dizinin ileri elemanlarında, bir sonraki elemanın bir öncekine oranı Altın Oran adı verilen ve yaklaşık 1,618 (1:0,618) değerine eşit bir sayıyı verir. Bu dizinin geometrik açılımı ise doğada hayret verici bazı yerlerde karşımıza çıkar.
Örneğin Irene Kasırgasının uzaydan çekilmiş fotoğrafı ve bir deniz kabuklusunun kesitinde, yada bir papatyada ve hatta insan el kemiklerinde bu açılımı görmek mümkün.. Hatta en meşhur resim sayılan Mona Lisa'da bile...
Altın Oran'ın dişler ve yüzde uygulanması:
Kuşkusuzki herkes güzel bir gülümseme ister. Güzel bir gülümsemeye sahip olmak için hem dişlerin rengi, hem formları hemde dudak ve yüz ile mantıklı bir orantıya sahip olması gerekir. Örneğin kadınlarda yapılan dişlerin daha yuvarlak hatlara sahip olması, istirahat halindeyken bile ön iki dişin kesici kenarlarının dıdak altından belirgin olması kişiye daha feminen bir hava vermektedir. Erkek hastalarda ise köpek dişleri daha sivri ve kesici dişler ise daha köşeli dizayn edilmekte ve tüm bunlar görünümü ve ve ilk etkiyi tahmin edilemeyecek bir biçimde etkilemektedir.
Gülümsendiğinde hangi dişlerin ne kadar göründüğü altın oran ile hesaplanırsa, daha estetik sonuçların ortaya çıktığı bir çok hasta ve hekim tarafından kabul edilmiştir. Laboratuar aşamasında seramik dişler hazırlanırken hastadan daha önceden alınmış ölçüler ve bunlardan elde edilmiş alçı modellerde bu çalışmalar yapılmalı ve dişlere uygulanmadan önce dikkatlice test edilmelidir.
Artık sadece iyi çiğneyebilmek için dişdoktoruna gidilen günler geride kalmışa benziyor. Ama kozmetik dişhekimliği hala okullarda -tüm dünyada- tam anlamıyla öğretilmiyor veya bir uzmanlık alanı olarak kabul edilmiş değil. Ancak altın oran kullanılarak yapılmış ön dişler hemen hemen herzaman hastaların büyük beğenisi ile sonuçlanmaktadır.
Gülme hattını belirleyen üst kesici dişlerin genişlikleri hesaplanırken, kişiye tam karşıdan bakarak, sırasıyla 1. kesici dişin 1.6, 2 kesici dişin 1 ve köpek dişininde 0.6 oranında görünür olması çok yüz ağartıcı sonuçlar oluşturmaktadır.
Ancak hangi oran ya da orantı kullanılırsa kullanılsın kişilerin beklentileri o kadar farklılıklar göstermektedir ki her alt-yüzde(dudak-diş ve çene ucu) bu teknikler tam anlamı ile doğrudur diyemeyiz. Sadece genel hatları ile ilk kriter olarak kullanılması çok önemlidir.
Her ne kadar altın oran gibi matematik ve geometrik ölçüler önemli/geçerli olsa da, nasıl bir müzik parçasının ya da bir şiirin güzel olup olmadığına rakamlar ve ölçülerle karar veremiyorsak fiziksel güzelliğide bu tarz bir kalıp ile değerlendirilmesi yanlış olacaktır.
Bu uygulamayı kimler yaptırmalı, kimler yaptırmamalı?
Bu uygulamayı kırık, renklenmiş, üzerinde lekelenmiş ya da eskimiş dolguları olan, eski kaplamalarından memnun olmayan, çarpık-düzensiz, ve orantısız ön diş yapısına sahip kişiler yaptırabilir. Eğer dişleriniz tamamen sağlıklı ise ve çok küçük aralanma veya minik çarpıklıklar varsa bu işlemi yaptırmadan önce bir kez daha düşünmek gerekir. Çünkü yapılacak işem kalıcıdır ve geri dönüşü bulunmamaktadır.
Eğer kişide diş sıkma, diş eti rahatsızlıkları, sıkı veya örtülü kapanışlar varsa(ki bunları hekiminiz size anlatacaktır) durum daha detaylı değerlendirilir ve öncelikle bu rahatsızlıkların giderilmesi gerekir.
Yapılırken nelere dikkat edilmeli?
Dişlerin ve gülüşün değiştirilmesi genellikle 3-4 randevu ve bir hafta kadar sürmektedir. Bu işlemler sırasında ağzınızda geçici dişler olacaktır ve bu geçici dişleri taşırken normal dişlerinize gösterdiğiniz özenin aynısını göstermelisiniz. Geçici dişler ağızdayken hastaların elma, ayva gibi sert meyveleri öndişleri ile ısırmamaları önemlidir. Neticede hekim dişlerinizi yaparken birden fazla prova yapacaktır ve geçici dişlerinizi birden fazla çıkartacağı için sabit ve çok kuvvetli bir şekilde yapıştırımayacaktır.
Bunu yaptırmak insanın hayatında/yüzünde ne gibi değişiklikler yaratır? Diş estetiği insan hayatından neden önemlidir?
İlk karşılaştığımız insanların yüzümüzde öncelikle en çok aydınlık ve güzel bir gülümsemeye dikkat ettikleri ve oluşturduğumuz imajda bu faktörün en önemlisi olduğu bir çok araştırmanın ortak sonucudur.
Bu tarz bir tedaviyi yaptırmak her şeyden önce insanın özgüvenini yükseltir. Daha sıcak, orantılı dişlere sahip ve beyaz bir gülüş sahibi olmayı herkes ister.
Uygulamanın faydaları nelerdir?
Kişinin günlük hayatında yaydığı pozitif enerjinin yansımalarını saymazsak, bu uygulamalar sonucunda ön dişlerde çürüklere rastlanılmasında azalma bildirilmiştir. Her ne kadar ironik olsa da bunun muhtemel sebepleri arasında kişilerin güzel gülüşlerini korumak için yaptıkları bakımın daha özenli olduğunu varsayabiliriz. Bir diğer sebepte dişlerin belirli yüzeylerinin dış etkenlere karşı konumaya alınmış olmasıdır.
Soru ve görüşleriniz için: can.tokman@mynet.com