Yetkili, "Bakan ziyaretleri olacak. Bakan ziyaretleri karşılıklı mutabakatla olabilecek birşey. Daha çok ekonomi, turizm, enerji gibi çabucak ilerleme kaydedebileceğimiz, ilerleme bekleyen alanlarda üst düzey ziyaretlerle ivme vermemiz gereken sektörler var." dedi.
Türkiye-İsrail ilişkileri hakkında gazetecilere bilgi veren yetkili, iki ülke ilişkilerinin normalleştiğini ve bunun bir süreç olduğunu belirtti. Yetkili, normalleşme sürecinin ardından taraflar arasındaki ilişkinin belli bir aşamadan, süreklilik arz eden şekilde başladığını anlattı.
Mavi Marmara olayının ardından iki ülke arasındaki ilişkilerin siyasi ve askeri bakımdan kesilse bile kültür, turizm, ticaret, spor alanlarında kesilmeyerek devam ettiğini dile getiren yetkili, normalleşme sürecinden önce ikili ticaret hacminin 2,5 milyardan 5 milyar dolara çıktığını, bunun tarafların birbirine ihtiyacı olduğunun göstergesi olduğunu söyledi.
Yetkili, geçmiş dönemlerde işbirliği yapılan savunma ve askeri alanlarının da gelecek dönemde mutlaka gündeme geleceğini vurguladı.
'GELECEK AY İSRAİL'DE TURİZM FUARINA KATILIYORUZ'
Ekonomi alanında gelecek dönemde çok önemli bir gelişme potansiyelinin bulunduğunu belirten yetkili, "Serbest ticaret anlaşmamız var. Bunu güncellemek, derinliğini artırmak ve kapsamını genişletmek istiyoruz. Bizim için önemli. Çünkü iki ülke ekonomisi birbirini tamamlayıcı nitelikte." dedi.
Turizm alanında ise Türkiye'nin geçmişten bu yana İsrailli turistlerin ilgi gösterdiği ülkelerden biri olduğunu dile getiren yetkili, 2010 öncesinde 500 bin kişiyi aşan rakamlardan 2010'dan sonra 80 bin ve gerisine düştüğünü anlattı. Yetkili, İsrail'den şu anda ise 260 bin kişi seviyesinde bir turizm talebinin olduğunu söyledi.
İsrailli turist sayısını artırmak için çalışacaklarını kaydeden yetkili, "Gelecek ayın ilk haftasında International Mediterranean Tourism Market (IMTM) adı altında büyük bir turizm fuarı var. Oraya 6-7 seneden sonra ilk defa katılıyoruz. Büyük bir stantla katılıyoruz. Bu vesileyle belki üst düzey bir ziyaret planlanabilir. Turizmde İsrail'in beklentilerini biliyoruz. Onlar bizim imkanlarımızı biliyorlar. Bizim sağlayabileceğimiz çok şey var." ifadelerini kullandı.
Yetkili, İsrailli turistlerin özellikle Antalya, Alanya ve İstanbul çevresini tercih ettiği bilgisini paylaştı.
'İŞ ADAMLARI FIRSATLARI KOLLAMALI, LOKOMOTİF OLMALI'
Teknoloji, KOBİ'ler, enformasyon teknolojisi, yazılım ve inovasyon alanlarında Türkiye'nin karşı taraftan öğrenmeyi umduğu önemli tecrübelerin bulunduğunu dile getiren yetkili, bunları Türk sanayisi ve iş adamlarının hizmetine sunmak için gayret göstereceklerini anlattı.
Yetkili, "Burada iş adamlarına çok büyük rol düşüyor. Her şeyi devletten beklemeyeceğiz. Fırsatları onlar kovalayıp bulacaklar. Biz onlara yardımcı olacağız, yollarını açacağız. Fakat lokomotif onlar olmalı. Onlar iş fırsatlarını bulup takip edip bizi de gitmemiz gereken yerlere çekmek için çaba göstermeli." diye konuştu.
İki ülke ilişkilerinin kısa dönemde geleceği noktayı da değerlendiren yetkili, şöyle devam etti:
"İsrail ile uzun bir aradan sonra ilk siyasi istişarelerimizi önümüzdeki dönemde yapmak istiyoruz. Bunu yaparken tüm sektörleri ve konuları baştan aşağı elden geçirip önümüzde ne tür bir yol var, bunun aşamaları neler olabilir bu planlamayı yapacağız. Her ülke kendi arasında konuşurken bu tür planlamaları yapar siyasi ilişkilerde. Bunun içerisine ekonomi, bölgesel konularda dahildir. Açık görüş ve akılla konuşmak lazım. Kendimizi herhangi bir kısıtlamaya bağlı görmüyoruz. Hassasiyetlerimiz ortada, bunlar kısıtlama değil hassasiyettir. Kısıtlamamız yok. Her sektörde ve alanda gelebilecek her türlü teklifi değerlendirmeye açığız. Onlar da aynı şekilde açık bir akılla bize yaklaşıyorlar. Siyasi istişareler sonrasında üst düzey ziyaretlerde olacaktır. Uzun süredir tabi üst düzey resmi ziyaretler duraklamıştı."
İki ülkenin, ortak çalışma yürütmek istediği sektörlere ilişkin uygun görülecek gündem ve tarihlerle karşılıklı ziyaretler gerçekleştireceğini belirten yetkili, "Bakan ziyaretleri olacak. Bakan ziyaretleri karşılıklı mutabakatla olabilecek birşey. Daha çok ekonomi, turizm, enerji gibi çabucak ilerleme kaydedebileceğimiz, ilerleme bekleyen alanlarda üst düzey ziyaretlerle ivme vermemiz gereken sektörler var. Bu alanlarda karşılıklı ziyaretleri planlayabiliriz. Sayın Dışişleri Bakanımız programı müsait olduğu zamanmutlaka planlamasına alacaktır diye düşünüyoruz." dedi.
Bakan Çavuşoğlu'nun İsrail'deki muhatabının, dışişleri bakanlığını da kendi uhdesinde bulunduran İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu olduğunu hatırlatan yetkili, "Siyasi bakımdan üst düzey ziyaret dediğimizde Dışişleri Bakanımızın ziyareti bir dönüm noktası olacaktır diye düşünüyoruz. Bunun da zamanlamasını ayrıca kararlaştıracağız, görüşeceğiz karşı tarafla. Siyasi istişarelerde belli olur. Tahmin ediyorum bugünden itibaren önümüzdeki 1 ay içinde mutabık kalınan bir tarihte siyasi istişareler gerçekleşir ve iki ülkenin dışişleri müsteşarları başkanlığında olur." diye konuştu.
'BİRBİRİMİZDEN İSTİFADE ETMEMİZ SÖZ KONUSU OLABİLİR'
Türkiye ve İsrail'in bölgedeki kriz kuşağına komşu iki ülke olduğunu vurgulayan yetkili, şunları söyledi:
"Bizim elimizdeki parametreler onların elinde de var. O parametreleri nasıl idare ettiğimiz, o parametrelere nasıl yaklaştığımız, karşılıklı mukayese ve anlayış bize yardımcı olacaktır. Onların ve bizim elimizdeki imkan ve kabiliyetler, bizim hissettiğimiz tehdit ve onların hissettiği tehdit farklılık gösterebilir. Ama her halükarda karşılıklı güvenlik algılarımızı mukayese etmemiz gerekecektir. Uyum içinde olan konularda birbirimizden istifade etmemiz söz konusu olabilir."
FİLİSTİN'DEKİ HAK İHLALLERİ
Rusya'nın Suriye'deki varlığına ve İsrail ile Rusya arasında son dönemde gerçekleşen karşılıklı üst düzey ziyaretlere dikkati çeken yetkili, "Onların arasında da olgunlaşmış, belli bir seviyeye varmış bir koordinasyon var." diye konuştu. Türkiye'nin İsrail-Filistin anlaşmazlığına hassasiyetle yaklaştığını hatırlatan yetkili, "Bunun önümüzdeki dönemde nasıl şekil alacağı yeni ABD yönetimi başta olmak üzere diğer uluslararası aktörlerin de yaklaşımına bağlı." dedi.
Fransa'nın başkenti Paris’te 15 Ocak’ta düzenlenecek uluslararası konferansa İsrail'in doğrudan müzakerelerden yana olduğu gerekçesiyle katılmayacağını hatırlatan yetkili, "Neticede ikili de konuşsalar, uluslararası toplantıda da konuşsalar parametreler değişmiyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Filistin Devleti'nin bağımsızlığını tanıdığını vurgulayan yetkili, "Filistin'in İsrail ile kapsamlı, adil ve müzakere edilmiş bir çözüm çerçevesinde kendi devleti, kendi topraklarında bağımsız bir ülke olarak, başkenti Doğu Kudüs olan bir devlet olarak tarih sahnesine çıkmasını ve buna saygı gösterilmesini istiyoruz. İki devletin de barış içinde yan yana yaşamasını istiyoruz." diye konuştu.
Filistin'in Birleşmiş Milletler'deki (BM) gözlemci devlet statüsünü 137 ülkenin tanıdığını hatırlatan yetkili, "Uluslararası hukuk, tarih, bütün geçmişiyle beraber ortada duran gerçek. Bizim tutumumuzda da bu gerçeğin arkasında elimizden gelen her türlü desteği vereceğimizi, verdiğimizi ve vermeye devam edeceğimizi İsrail dahil bütün uluslararası toplum biliyor." dedi.
Türkiye'nin, Filistin'deki hak ihlallerini hassasiyetle izlediğini vurgulayan yetkili, "O ihlallere ilişkin gerektiğinde bakanlığımız gerekli açıklamaları yapıyor. Bunları da yapmaya devam edecek. Bir pozisyon değişikliğimiz söz konusu değil." diye konuştu.
Dışişleri yetkilisi, şunları kaydetti: "Bizim eleştirimiz İsrail hükümetinin bazı uygulamalarına olabilir. Hassasiyetlerimiz her zaman onunla alakalı. Bizim ne İsrail halkıyla ne dünyadaki Yahudilerle bir sorunumuz yok. Türkiye bu konuda sırtında yük taşımayan ender ülkelerden bir tanesi. Bu konuda bizim övünülecek bir geçmişimiz var. Bu konudaki eleştirilerimizin nasıl anlaşılması gerektiğini bugüne kadar açıkça söyledik. O hassasiyetlerimiz çerçevesinde fakat ikili ilişkilerimizin bütün alanlarında hiç bir sınırlama olmadan normalleşme dediğimiz süreç yürüyecektir."
Türkiye'nin Filistin'e yönelik yardımlarına dikkati çeken yetkili, "Bizim İsrail ile ilişkilerimizin gelişmesinin birinci yararlanıcısı olarak görmek lazım Filistinli kardeşlerimizi. Üçüncü taraf olarak bundan ilk yararlanacak taraf Filistinliler olacaktır." dedi.
Dışişleri yetkilisi, su, elektrik, halk sağlığı gibi alanlarda Filistinlilerin insan onuruna yakışır yaşam standardına ulaşabilmesi için Türkiye'nin elindeki imkanlar dahilinde verebileceği her desteği sağlayacağını vurguladı.
Türkiye'nin Hamas konusundaki yaklaşımıyla ilgili ise yetkili, bu konuda Türkiye’nin tutumunun kişilerle değil prensiple kaim olduğunu belirtti.
Dışişleri yetkilisi, "Demokratik bir prensipten bahsediyoruz. Arkasına halk desteğini almış, zamanında seçimlerden galip çıkmış, hükümet kurma yetkisini almış bir parti, bir örgüt var. O örgüte hak verilmemeye karar verilmiş. Bir gerçek ki, Cumhurbaşkanımızın her zaman söylediği, bu iki fraksiyon, bu bölünme ortadan kalksın, birleşsinler. Filistin siyaseti birleşsin ki kendi ulusal çıkarlarını daha güçlü karşılasın, daha iyi pazarlık masasına otursun. Bir barışma olsun, aralarında kavga etmesinler." değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Filistinlilerin aralarında uzlaşmasını en çok destekleyen kişi olduğunu kaydeden yetkili, Erdoğan'ın "Hayatımın en mutlu günü Filistinlilerin birleştiğini gördüğüm gün olacaktır" sözünü hatırlattı.İki ülke arasında vizelerin karşılıklı kaldırılması konusunda da değerlendirmelerde bulunan yetkili, İsrail hava yolu şirketi El Al'dan sonra İsrail'e en fazla yolcu taşıyan şirketin Türk Hava Yolları olduğu bilgisini paylaştı.Yetkili, özellikle işadamları, teknisyenler ve öğrenciler gibi gruplara ilişkin karşılıklı vize kolaylığının sağlanmasının da iki ülke arasında ele alınması gereken konulardan biri olduğunu kaydetti.