Diyabetin, diğer organlara yaptığı tahribata oranla gözde hem erken hem de çok ağır hasara neden olduğunu ifade eden Karabaş, dünyada çalışma çağındaki nüfusun kör olmasının en büyük nedeninin diyabet olduğunu söyledi.
Karabaş, diyabette, göz tedavisinde gecikilmesi halinde dönüşü olmayan, körlükle sonuçlanan sürece girildiğini bildirerek, "Diyabet hastalarının çoğu hastalıklarının göz bozukluğuna, hatta körlüğe yol açabileceğini bilmiyor. Hastalıklarının neden olduğu en dramatik bozukluğu, ayak parmaklarının kaybedilmesi olarak biliyorlar.Oysa bu gelişmenin çok öncesinde gözdeki bozukluklar ortaya çıkıyor. Göz doktoruna da gitmeyen hasta gözü görmemeye başlayınca, 'yaşım ilerledi herhalde katarakt oldum' diyor. Bu durumun diyabetten kaynaklandığını söylediğimizde bu onun için acı bir sürpriz oluyor"dedi.
Erken dönemde, 'ileri derecede şeker hastalığım yok, o halde benim gözlerimde bir bozulma olmaz' diye düşünmemek gerektiğini savunan Karabaş, "Diyabet, erken dönemlerinde de yasal körlüğe (onda birin altındaki görme düzeyi) neden olabilir. Küçük damarlarda sızıntıyla görme noktasında ödeme neden olup, görme düzeyini onda birin altına düşürebilir. Bu aşamada bile gecikilir, lazerle tedavi uygulanmazsa görme noktasında kalıcı hasara neden olur. Bazı ilerlemiş durumlarda da gözün içinde bir kanama oluyor. Bu aşamada retinayı göremiyoruz ve lazer tedavisi uygulayamıyoruz. Hastanın göz tansiyonu yükseliyor; hem gözü görmüyor hem de ağrı çekmeye başlıyor. 'Gözümü al beni kurtar' diyen hastalarla karşılaşıyoruz. Yapacak bir şey olmadığı için ağrısını dindirebilmek adına gözünü almak zorunda olduğumuz hastalar var." diye konuştu.