Son yıllarda etkisini artıran diyabet hastalığı tedavi edilmediği takdirde ciddi sonuçları olan bir rahatsızlıktır ve herkes için farklı belirtiler gösterir. Bu nedenle her bireyin diyabet hakkında bilgi sahibi olması, diyabetin belirtilerine vakıf olup vücudundaki göstergelere karşı uyanık olması gerekir. Ciddi bir hastalık olan diyabet, beslenme düzeninin değiştirilmesi, medikal tedaviler ve spor ile kontrol altına alınabilir. Yaşam tarzlarında yapacakları değişikliklerle diyabet hastalarının uzun yıllar sağlıklı bir yaşam sürmeleri mümkündür. Diyabet belirtilerine bu makalede yer vermeden önce gelin diyabet nedir sorusunu cevaplayalım.
Pankreas insülin hormonu üretmekle görevli organdır. Diyabet ise bu organdan yeteri kadar insülin hormonu üretilmediği veya üretilen insülin hormonunun etkili kullanılmamasıyla ortaya çıkan hastalıktır. Vücuda alınan besinler, özellikle karbonhidrat grubu besinler, enerji elde etmek üzere glukoza dönüştürülür. Pankreas, glukozun dokular tarafından kandan alınmasını ve enerji olarak kullanılmasını sağlayan insülin hormonunu üretir. İnsülin hormonu glukozu hücrelere yönlendirir. Hücreler ise glukozu yakıt gibi kullanırlar. Glukoz miktarı ihtiyaç olan orandan fazlaysa karaciğerde, yağ dokusunda depolanır. Diyabeti olan kişilerde bu hormon bozukluğu nedeniyle glukoz hücrelere yeteri kadar taşınmaz ve kanda yükselir. Sağlıklı bir bireyde kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemekten iki saat sonra) 140 mg/dl’nin üstünde olmaz. Diyabet varlığından söz etmek için açlık ve tokluk kan şekeri ölçümlerinin bu miktarın üzerinde olması gerekir.
Diyabetin belirlenen belirtilerinin bir ya da birden fazlası aynı anda görülebilir.
1. Sık idrara çıkma
Diyabetin en önemli belirtileri arasında normalden fazla idrara çıkma isteği gelir. Kandaki şeker hücrelere giremediği için kan şekeri yükselir. Vücut bu şekeri idrar yoluyla atmaya çalışır. Bu döngü sırasında idrara çıkma sıklaşır.
2. Sürekli su içme
Vücut kandaki şekeri atmak için idrar mekanizmasını devreye sokar. Diyabet hastaları fazla şekeri idrar yoluyla atarlar. Bu esnada vücutta su kaybı oluşur. Böylece susuzluk hissi artar.
3. Kronik halsizlik
İnsülin eksikliğinden dolayı hücrelere kandaki şeker alınamaz. Enerji üretimi durur. Enerji üretiminin olmadığı durumlarda da sürekli bir yorgunluk hissi yaşanır.
4. Yaraların geç iyileşmesi
Diyabet hastalarının en büyük sorunlarından biri de vücutta oluşan yaraların geç iyileşmesidir. Normal sürecinden daha uzun süren iyileşme dönemi diyabet habercisi olabilir.
5. Diğer belirtiler
Diyabetin diğer belirtileri arasında kilo ve kas kütlesinde kayıp, genital bölge mantarları, görme sorunları, cilt kuruluğu, aşırı yemek yeme isteği gibi durumlar da vardır.
Tip 1 Diyabet: Genellikle 30 yaş öncesi ortaya çıkar. Bağışıklık sistemi pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerine saldırır. Bu hücreler yok edildiği için pankreasta insülin üretimi gerçekleşmez. Bu hastalığın tek çözümü ömür boyu dışarıdan insülin hormonu almaktır. Beslenme programları tip 1 diyabetin kontrol altına alınması için yeterli değildir. Ülkemizde diyabet hastalarının %10'u tip 1 diyabet etkisi altındadır.
Tip 2 Diyabet: Diyabet hastalığının en çok görülen biçimidir. Bütün diyabet tipleri arasında %90'lık bir orana sahiptir. Çoğunlukla 40 yaş üzerindeki bireylerde görülür. İnsülin üretimi mevcuttur ama hücreler insülini kullanamaz. Kandaki şeker seviyesi yükselir. İlerleyen vakalarda pankreasta insülin üretimi de sekteye uğrar. Tedavinin ilk aşamasını beslenme düzenini değiştirmek ve egzersiz programına başlamak oluşturur. Bunlara rağmen kan şekeri istenilen düzeyde tutulamazsa şeker düşüren haplarla tedaviye devam edilir. Bazı durumlarda ise insüline ihtiyaç duyulabilir. İlaç tedavisi gören Tip 2 diyabet hastalarının düzenli olarak kan şekeri ölçümü yaptırmaları önemlidir.
Gizli Şeker (Pre-Diyabet): Kan şekeri düzeyi normalden yüksek ancak diyabet tanısı koymaya yeterli değilse bu durum pre-diyabet olarak adlandırılır. Bu kişilerin çoğunda daha sonraki evrelerde Tip 2 diyabet gelişimi oluşur. Ayırca pre-diyabet hastalarının kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskleri daha fazladır. Yaşam tarzında yapılan değişikliklerle tedaviye başlanır.
Gestasyonel Diyabet: İlk defa gebelik sırasında ortaya çıkan kan şekeri yüksekliğidir. Bu durum, Tip 2 diyabet gelişimi için risk yaratır. Bebeğin gelişimi için normalden fazla salgılanan hormonlar kan şekerinin yükselmesine neden olur. Gestasyonel diyabet genellikle gebeliğin 24. haftasından sonra artarak devam eder. Bebek anneden aldığı besinlerle beslenir. Annede diyabet olması durumunda bebeğin de kan şekeri yükselir ve bebek insülin salgısını artırır. İnsülin salgısının artması büyümeyi uyarır. Yüksek doğum ağırlığı doğum sırasında risk oluşturur. Tedavi ile gestasyonel diyabeti kontrol altına almak mümkündür.
Diyabetin kişilere göre farklı nedenleri olabilir. Genetik yatkınlıktan düzensiz yaşama kadar diyabeti tetikleyen farklı unsurlar vardır.
1. Obezite
Tip 2 diyabet hastalığının en önemli nedeni obezitedir. Vücutta insülin direnci oluşur ve kan şekerini depolayamaz. Obezite, insülin direncine neden olur. Obezite sorunu olan kişilerde diyabet tedavisi ve kan şekeri kontrolü de zorlaşır. Bu nedenle tedavinin bir parçası fazla kiloların verilmesi üzerinedir.
2. Otoimmün tepki
Pankreasta bulunan beta hücrelerine bağışıklık sisteminin saldırması sonucu insülin üretiminin gerçekleşmemesidir. Bu saldırının nedeni tam olarak bilinmese de genlerden dolayı ortaya çıktığı düşünülmektedir. Çok sayıda Tip 2 diyabetli yakını olanlar, birinci derece akrabalarında Tip 1 diyabet olan kişiler bu bozukluk için risk altındadırlar.
3. Virüsler
Pankerasa zarar veren virüsler de bu organın görevini yapmasını engeller. Bu nedenle insülin salgılanmasında sorun oluşur. Rota virüsü, kızamıkçık, kabakulak, konjenital rubella gibi virüsler bu sınıftadır.
4. Gebelik şekeri
Gebelikte şeker sorunu yaşanması, gebelik öncesi diyabet sıkıntısı olmayan kadınlarda da görülebilir. Gebelik şekeri doğum sonrası normale döner. Ancak ilerleyen yıllarda diyabet hastası olma riskini artırır.
5. Hareketsiz yaşam
Son yılların en büyük sorunu olan hareketsizlik diyabet oluşturan nedenlerden biri. Hareket miktarının azalmasıyla birlikte kilo artışı ve vücutta yağ birikimi artarak diyabete zemin oluşturur.
Diyabet tedavisi hastalığın tipine göre planlanır. Amaç kan şekerini belirli bir seviyede tutarak vücuda zarar vermesini engellemektir. Bu seviye düzenlenemediği zaman daha riskli hastalıkların da oluşma ihtimali artar. Doktorunuz diyabet tipinize ve vücudunuza göre size en uygun tedavi sürecini ayarlar.
1. İnsülin tedavisi
Tip 1 diyabet hastalığının tek tedavisi dışarıdan insülin alımı sağlamaktır. Bu hastalarda insülin şırınga yoluyla alınır. Oral olarak alınan insülin sindirim sisteminden kana karışmaz. Alınacak insülin dozu doktor tarafından belirlenir. İnsülin dışarıdan verilerek kandaki şeker miktarının vücut tarafından kullanılarak yükselmesi önlenir. Bu yöntem, Tip 2 diyabet hastalarının bazılarında da kullanılır.
2. Beslenme
Özellikle Tip 2 diyabet hastalarında beslenmenin önemi büyüktür. Kan şekerinin aniden yükselmesine neden olan şekerli gıdalar diyetten çıkartılır. Öğünlerdeki porsiyon miktarı kısıtlanır. Şarküteri ürünleri, margarinler, sağlıksız yağlar yemekten kaçınılır. Daha çok sebze ve ızgara ağırlıklı bir beslenme düzeni oluşturulur. Beslenme düzeni oluşturmakta zorlananlar bir diyetisyenden yardım alabilirler.
3. Egzersiz yapmak
Kısa süren ve gittikçe artan egzersiz programı ile başlanır. Egzersiz sırasında kan şekerinin düşmemesine dikkat edilir. Bu program doktor tarafından oluşturulur. Egzersizin amacı kilo kaybı sağlayarak yağlanmanın önüne geçmek ve kan şekerini kontrol altına almaktır. Diyabet hastalarının egzersiz yapmaları için en uygun zaman dilimi kahvaltıdan iki saat sonrasıdır.