Şeker hastalığının süresi arttıkça gözde hasar yapma riski de artar. Şeker hastalığı iyi kontrol edilmemiş hastalar ise daha yüksek risk altında bulunur.
Medicana Samsun Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Opr. Dr. Nurcan Gürkaynak, şeker hastalığının göz sağlığı üzerindeki etkileri konusunda bilgi verdi. Gürkaynak, “Diyabet, insulin eksikliğine veya etkinliğinin azalmasına bağlı kan şekerinin yükselmesiyle (hiperglisemi) karakterize bir hastalıktır. Göz de dahil olmak üzere birçok organımızda hasar yapabilmektedir. 20 ile 65 yaş arasındaki insanlarda görülen en sık körlük nedenidir” dedi.
İki çeşit diyabet olduğunu belirten Opr. Dr. Nurcan Gürkaynak, “İnsuline bağlı diyabet, tip 1 olarak da bilinmektedir. Sıklıkla 10 ile 20 yaşları arasındaki insanlarda gelişmesine rağmen, daha yaşlı insanlarda da ortaya çıkabilir. İnsuline bağlı olmayan diyabet, tip 2 olarak da bilinmektedir ve sıklıkla 50 ile 70 yaş arasındaki insanlarda gelişir. Şeker hastalığının süresi arttıkça gözde hasar yapma riski artmaktadır. Şeker hastalığı iyi kontrol edilmemiş hastalar daha yüksek risk altındadır. Bununla birlikte, iyi bir metabolik kontrol gözde hasar yapma riskini ortadan kaldırmamaktadır. Ayrıca, hamilelik, hipertansiyon, böbrek hastalığı ve anemi varlığı şeker hastalarında göz tutulumunu kötü yönde etkileyebilmektedir” diye konuştu.
Kataraktın, diyabeti olanlarda olmayanlara oranla daha sıklıkla ve daha genç yaşlarda oluştuğunu ifade eden Gürkaynak, “Ayrıca, görme sinirini etkileyebilir ve göz kaslarında felçlere yol açarak paralitik göz kaymasına (şaşılık) yol açabilmektedir. Diyabetin en önemli komplikasyonu retina tutulumudur. Retinada ödem (su tutulması), kanama odakları ve yeni damarlanmaya yol açabilmektedir. Bu yeni oluşan hassas damarlar da kanayarak göz içi kanama ve retina dekolmanı oluşturabilmaktedir. Hastalığın daha ileri evrelerinde de glokom (göz içi basıncının artması) oluşabilmektedir. Hastalık ve komplikasyonları tedavi edilmezse körlükle sonuçlanabilmektedir” şeklinde konuştu.
Hastalarda, genelde yavaşça ilerleyen görme azalması olabileceği gibi ani görme kayıplarının da olabildiğini kaydeden Opr. Dr. Nurcan Gürkaynak, şu bilgileri verdi: “Bununla birlikte, hastaların gözlerinde hasar başlamasına karşın görmeyle ilgili hiçbir şikayetleri olmayabilir. Bu da, şeker hastalarının muayenelerinin, diyabet uzmanı ile birlikte göz doktoru tarafından yapılmasının önemini göstermektedir. Erken teşhis ve tedavi ve sık kontrollerle birçok diyabetli hastada ciddi görme kayıpları engellenebilmektedir.
Retinadaki hasarın belirlenmesi ve tedavinin planlanması için fluorescein anjiografisi yapılmaktadır. Burada, hastanın kolundaki bir damardan boyayıcı bir madde verilerek göz filmleri çekilmektedir. Bu tetkikin göze hiçbir zararı yoktur. Yan etki olarak nadir durumlarda, hastalarda kusma, bulantı ve kaşıntı olabilmektedir. Deri ve idrar bir gün boyunca sarıya boyanır ve kendiliğinden geçer. Göz arkasındaki sarı noktadaki ödemin (su toplanması) tespiti için ise OCT adı verilen özel bir cihazla gözün tomografisinin çekilmesi gerekmektedir.
Tedavi, çoğunlukla lazerle yapılmakta ve ana hatlarıyla ikiye ayrılmaktadır. Birincisi, retinada yeni oluşan damarların gerilemesini sağlayacak şekilde lazer yapılarak göz içine kanama, retina dekolmanı ve glokom oluşması engellenir. Çoğu hastada istenilen sonuç elde edilmekle birlikte, hastanın şekeri regüle edilememiş ise, şeker düzeyi dengesiz seyrediyorsa gözde hasar oluşması ve görme azalması kaçınılmazdır. İkincisi, maküla denilen görme merkezinde ödem (su toplanması) olan hastalarda ödemi azaltmak veya yok etmek için yapılan lazer tedavisidir. Son yıllarda ödemin tedavisinde göze steril koşullarda iğne yapılarak uygulanan özel ilaçlar kullanılmaktadır. Bu tedavinin etkinliği çok daha yüksek olup, kısa zamanda görme artışı sağlanabilmektedir. Tedavi gecikmişse takiben ödem kaybolsa veya azalsa bile görme artmayabilmektedir. Bunun için, bu lezyonlar ne kadar erken tedavi edilir, ve ne kadar sık kontrol edilirse, görme o kadar iyi düzeyde kalmaktadır. Lazer ve iğne tedavilerine rağmen göz içine kanama, retina dekolmanı ve glokom olan veya makula ödeminin devam ettiği durumlarda vitrektomi ameliyatı yapılmaktadır. Günümüzde vitrektomi ameliyatlarıyla başarılı sonuçlar elde edilmektedir.”
Dikkat edilmesi gereken hususlara değinen Opr. Dr. Nurcan Gürkaynak, sözlerini şöyle tamamladı: “Diyabetik hastalar görmelerinde azalma olmasını beklemeden, 6 ayda bir rutin göz doktoruna muayane olmaları gerekmektedir. Erken evrede tespit edilen lezyonlar daha etkin ve güvenli bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Gözde başlayan damar hasarları diğer organlarda oluşacak bozuklukların habercisidir. Kan şekeri düzeyi, hipertansiyon, kolesterol düzeyi ve diğer önemli tetkiklerin de şeker hastalığınızla ilgilenen dahiliye ya da endokrinoloji uzmanları tarafından kontrol altında tutulması gerekmektedir.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz