14-21 Kasım Dünya Diyabet Haftası dolayısıyla Türk Diyabet Cemiyeti Samsun Şubesi tarafından Gazi Sahnesi'nde düzenlenen konferansta konuşan Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) Samsun Bölge Hastanesi dahiliye uzmanlarından Dr. İnci Etikan, hastalık hakkında diyabetlilere bilgi verdi.
Türkiye'de 2.6 milyon diyabetli ve 2.4 milyon diyabet adayı olmak üzere 5 milyon diyabetli popülasyonu bulunduğuna dikkat çeken Dr. Ertekin, "Diyabet, karbonhidrat (nişasta ve şeker) metabolizması bozukluğundan oluşuyor. Yenilen her gıda kan şekerini etkiler. Kan şekerini yavaş yükselten kepekli ve lifli gıdaların tüketilmesi diyabet hastalarını rahatlatır" dedi.
Dr. Etikan, bazı diyabetlilerde insülinin fazla ancak etkisiz olmasından dolayı metabolik sendrom meydana geldiğini, bunun, bel çevresi ölçüsünün kadınlarda 88 santim, erkeklerde ise 102 santimi geçtiği durumlarda hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, kötü kolesterol ve trigliseridlerin yüksekliğine neden olduğunu kaydetti. Etikan, "Diyabetliler kan şekerini sürekli kontrol altında tutmalı" diye konuştu.
Gebeliğe hazırlanan diyabetli kadınları da uyaran Dr. Etikan, "Şeker hastaları gebe kalmadan önce dahiliye uzmanlarının kontrolünde insüline başlamalı. Gebelikleri boyunca da sıkı kontrol altında tutulmalı. Bu sayede sağlıklı çocuklar dünyaya gelebilir" şeklinde konuştu.
Diyabetin, damar tıkayan bir hastalık olduğuna da değinin Dr. Etikan, büyük damarların tıkanmasının kalp, beyin, bacak ve ayak rahatsızlıklarına, küçük damarların tıkanmasının ise göz, böbrek ve sinir hastalıklarına neden olacağını hatırlattı. Etikan, diyabetlilerin, ayaktaki hissetme özelliklerinin azalması ve damarlarının tıkanmasının ayak yaralarına sebep vereceğini de ifade etti. Diyabetten korunma yöntemleri hakkında da bilgi veren Dr. Etikan, şunları söyledi:
"Tedavide; eğitim, diyet, egzersiz, düzenli ve stressiz hayat, sigaranın bırakılması, kilo vermek ve ilaçların doğru kullanılması hususları unutulmamalıdır. 'Tip II Diyabet' denilen komplikasyonlarda, gebelikte, ateşli hastalıklarda, ameliyat öncesi ve sonrasında, aşırı kilo kaybında, ağızdan alınan ilaçlarla kan şekerinin düşmediği durumlarda insülin kullanımına başlanmalıdır. Artık günümüzde insülin tedavisi çok ilerledi. Enjeksiyonlar, ağrısız kalem insülinlerle yapılıyor. Şeker düşmesi, yan etkisi olmayan, 24 saat tesirli preparatların ve çok kısa tesirli insülinlerin bulunması tedavide büyük kolaylıklar sağladı. Diyabetli hastalar kendi kan şekerini düzenli bir şekilde ölçmeli. Böylece tüm komplikasyonlar önlenebilir. İyi tedavi olan diyabetlilerin, diyabetli olmayan insanlardan uzun yaşayabileceği de unutulmamalıdır." İHA