HABER

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, MSÜ'de konferans verdi:

"Dini olduklarını, İslam'ı temsil ettiklerini iddia ederek bozgunculuk yapan, kan döken FETÖ, DEAŞ, el-Kaide, Boko Haram gibi terör örgütleri, en büyük zararı Müslüman toplumlara, birlik ve beraberliğimize, geleceğimize ve gençlerimize vermektedir" - "Ülkemizin 15 Temmuz'da yaşadığı hain darbe girişimiyle birlikte gerçek yüzleri ortaya çıkan FETÖ ve emperyalist güçlerin güdümüyle mazlum coğrafya insanlarının ezilmişliklerini sömüren DEAŞ örgütü, istismarın en canlı örnekleri olarak karşımızda durmaktadır"

İSTANBUL (AA) - Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, din istismarının bugün İslam ümmetinin birlik ve beraberliğini tehdit eden ciddi bir güvenlik meselesine dönüştüğünü söyledi.

Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan açıklamaya göre Erbaş, Milli Savunma Üniversitesinde (MSÜ) kurmay eğitimi alan subaylar ile üniversitenin idari ve akademik kadrosuna "Din İstismarı" konulu konferans verdi.

MSÜ Konferans Salonundaki konuşmasında Erbaş, din istismarının, dinin ortaya koyduğu evrensel değerler ve iyilik yolunda gayret göstermesi gereken insanın, dini kendi hizmetinde kullanmaya başlayarak güç ve menfaat devşirmesi ve müminlerin samimi duygularını gizli emelleri için kullanması olarak tanımladı.

Dinin fıtri bir olgu, değerli bir duygu olduğunu belirten Erbaş, din istismarının temel nedeninin, kişi ya da grupların gayrimeşru hedef ve yöntemlerini meşru göstermek için dinin bu gücünden yararlanma amacı olduğunu ifade etti.

Erbaş, inancına bağlı millet için dinin büyük bir kıymet ifade ettiğini vurgulayarak, İslam'ın adeta bu toprakların harcı olduğunu, haçlı seferlerinden, milli mücadeleden, 15 Temmuz'a kadar zor zamanların iman ve inançtan alınan güç ve motivasyonla aşıldığının altını çizdi.

"FETÖ, sevgi, merhamet tellallığı yaparak insanımızı aldatmaya çalışmıştır." diyen Erbaş, şunları kaydetti:

“Nerede bir mazlum ve muhtaç varsa ona yardıma koşmayı kendisine şiar edinmiş insanlarımızın yardımlarını 'himmet' adı altında, hoşgörüsünü ise 'dinler arası diyalog, ılımlı İslam' safsatalarıyla sömürmüştür. 'Oku' emrinin gereği olarak ilim ve irfanla yücelmeye, yükselmeye çalışan gençlerimizin eğitim aşkını, dershaneleriyle okullarıyla istismar ederek onları sorgusuz sualsiz kendisine itaat eden militanlara dönüştürmüş, onları en sonunda kendi milletine kurşun sıkacak kadar mankurtlaştırmıştır."

- "İslam'ı şiddetle yan yana göstermeye çalışanlara fırsat vermemek Müslümanın görevi"

Ali Erbaş, din istismarının bugün İslam ümmetinin birlik ve beraberliğini tehdit eden ciddi bir güvenlik meselesine dönüştüğüne dikkati çekerek, "Dini olduklarını, İslam'ı temsil ettiklerini iddia ederek bozgunculuk yapan, kan döken FETÖ, DEAŞ, el-Kaide, Boko Haram gibi terör örgütleri, en büyük zararı Müslüman toplumlara, birlik ve beraberliğimize, geleceğimize ve gençlerimize vermektedir. Ülkemizin 15 Temmuz'da yaşadığı hain darbe girişimiyle birlikte gerçek yüzleri ortaya çıkan FETÖ ve emperyalist güçlerin güdümüyle mazlum coğrafya insanlarının ezilmişliklerini sömüren DEAŞ örgütü, istismarın en canlı örnekleri olarak karşımızda durmaktadır." diye konuştu.

Dini istismar edenlerin karakteristik özelliklerine değinen Erbaş, bu özellikleri "Allah ve Peygamberle görüştüğü algısı oluşturmak", "Dini anlamada kendisini hakikatin kaynağı kabul etmek", "Grup mensubiyetini aile, millet ve ümmet bağlılığının önüne geçirmek", "Mabetleri istismar etmek", "Hakikat tekelciliği yapmak", "Tekfir etmek", "Mehdi ve Mesih gibi sıfatlara bürünmek", "Masumiyet/Günahsızlık iddiasında bulunmak", "Görünmez güçlerden destek aldığını iddia etmek" şeklinde tanımladı.

Erbaş, din istismarının görünümlerini ise "Allah'ın Kitabını ve Peygamberimizin sünnetini ötelemek", "Batıni yorumlar yapmak", "Sahih dini geleneği itibarsızlaştırmaya çalışmak", "Rüya, keşif ve ilhamı kesin delil gibi göstermek", "Bidat ve hurafeleri savunmak", "Kavramları istismar etmek", "İbadetleri tahrif ve istismar etmek", "Takiyyeyi meşru görmek", "Şifa dağıtmayı ve beladan kurtarmayı vadetmek", "Azapla tehdit etmek." başlıklarıyla açıkladı.

İslam'ın yalnızca Müslümanlar için değil, bütün insanlar, hatta kainattaki bütün canlılar için merhameti ve adaleti öngören bir din olduğunu belirten Erbaş, "İslam, korku ve şiddet dini değil, aksine rahmet ve adalet dinidir. Unutmayalım ki barış ve esenlik dini İslam'ı şiddetle yan yana göstermeye çalışanlara fırsat vermemek her Müslümanın görevidir." değerlendirmesini yaptı.

Konferansa, MSÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu ile İl Müftüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Maşalı da katıldı.

En Çok Aranan Haberler