HABER

Diyanet: Müzik indirmek caiz değil

Diyanet İşleri Başkanlığı vatandaşları bilgilendirmeye devam ediyor.

Diyanet: Müzik indirmek caiz değil

Diyanet, yarışmalarda elde edilecek ödülleri almanın caiz olup olmadığına ilişkin "Kendi aralarında yarışacak kimselerden kazananın, üçüncü kişi tarafından vaat edilen ödülü alması ile kaybedenin bir zarara girmemesi esasına dayalı meşru içerikli yarışmalara katılmak ve buradan kazanılacak ödülleri almak ise caizdir" derken, bir yarışmaya katılabilmek için normal ulaşım ücreti dışında kontör gönderme ya da ilave ücret ödemeyle yarışmanın bir tür kumara dönüşeceğini belirtti.

Diyanet, özellikle ses sanatçılarının sık sık kendilerini zarara soktuğu gerekçesiyle sitem ettiği "İnternetten müzik" indirilmesine hususunda, "İnternet ortamına geçirilmiş olan her türlü program, yazılım, kitap müzik vb. ürünleri ilgililerin izni olmadan elde edip kullanmak caiz değildir" dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı Dini Soruları Cevapla Platformu vatandaşların sorularını yanıtlamaya devam ediyor. Diyanet son olarak çeşitli konulu beş soruya yanıt verdi.

-KUL HAKKI YEMENİN HÜKMÜ NEDİR? KUL HAKKI NASIL ÖDENİR?-

"Kul hakkı yemenin hükmü nedir? Kul hakkı nasıl ödenir?" sorusuna yanıt veren Din İşleri Yüksek Kurulu, "Hz. Peygamber (s.a.s.), üzerinde kul hakkı bulunan kişilerin, hak sahibi olan mazlumlardan helallik almalarını öğütlemiştir" derken, bunun yapılmaması durumunda haksızlık yapan kişinin salih amellerinin, haksızlığı ölçüsünde alınarak hak sahibine verileceğini, eğer verilecek salih amel bulunamazsa o zaman da mazlumun günahlarının zâlime yükleneceğini belirtiğini kaydetti. Diyanet şunları kaydetti:

"Yine Peygamberimiz (s.a.s.), imkanı olduğu halde zamanı gelmiş bir borcu ödemeyenlerin kul hakkını ihlal ettiğini şöyle ifade eder: 'Ödeme gücü olan zengin kişinin, ödemeyi ertelemesi zulümdür.'

Görüldüğü üzere kul hakkı, kişinin Cennet ya da Cehennem'e gidişinde önemli ölçüde belirleyici bir rol oynamaktadır. Allah'ın huzuruna kul hakkı ile çıkmanın, çok ağır bir vebâli vardır. Çünkü böyle bir günahın Allah tarafından bağışlanması, hak sahibinin affetmesi şartına bağlanmıştır. Hak sahibi, hakkını almadıkça veya bu hakkından vazgeçmedikçe, Allah kul hakkı yiyenin bu günahını affetmemektedir. Çünkü ilâhî adâlet, bunu gerektirir. Veda hutbesinde Rasûlüllah (s.a.s.) "Ey insanlar, sizin canlarınız, mallarınız, ırz ve namuslarınız, rabbinize kavuşuncaya kadar birbirinize haramdır (dokunulmazdır)" (Buhârî, Hacc, 132) buyurmuştur.

Buna göre, gasp, hırsızlık veya izinsiz alma gibi yollarla elde edilen haram para veya mal, sahipleri biliniyor ise kendilerine yahut mirasçılarına, bilinmiyor ise fakirlere veya hayır kurumlarına onların namına sadaka olarak verilmelidir. Ayrıca, yapılan bu kusurlardan dolayı da Allah'tan af ve mağfiret dilenmelidir.

Mal ya da darp gibi şeylerle ilgili olmayan gıybet, bühtan gibi hak ihlallerinde en doğrusu, hak sahibine durumu anlatıp helalleşmek olmakla beraber, her zaman bu şartı yerine getirmek mümkün olmadığından ya da insanlar bundan çekindiklerinden, kendi adına tövbe edip, hak sahibi namına da istiğfar etmek, dua etmek ya da hayır hasenat yaparak sevabını ona bağışlamak, bu tür hak ihlallerine keffaret olur."

-İNTERNETTEN PROGRAM, YAZILIM, KİTAP, MÜZİK İNDİRMEK VE BUNLARI KULLANMAK HELAL MİDİR?-

Diyanet'ten "İnternetten program, yazılım, kitap, müzik vb. indirmek ve bunları kullanmak helal midir?" sorusuna da yanıt geldi. "Başkasının emeğini gasp anlamına gelecek her iş, tutum ve davranış, kul hakkı sorumluğunu gerektirir" diyen Diyanet, şöyle dedi:

"Bu sorumluluk ise, söz konusu hak sahibine iade edilmedikçe veya helallik alınmadıkça ortadan kalkmaz. İslâm emeğe büyük değer verir, haksız kazanca karşı çıkar. Kur'an-ı Kerim'de: 'İnsan için ancak çalıştığı vardır' buyurulur. Hz. Peygamber de (s.a.s.) emeğin hakkının verilmesini değişik hadisleriyle ifade etmişlerdir. Bunlardan birinde 'Hiçbir kimse, elinin emeği ile kazandığını yemekten daha hayırlı bir kazanç yememiştir. Allah'ın Peygamberi Dâvûd da kendi elinin emeğini yerdi.' buyurmuşlardır.

Teknolojinin geliştiği, insan emeğinin çok değişik şekil ve ortamlarda tezahür ettiği günümüzde aynı ölçüde hak ve emek ihlalleri söz konusu olmaktadır. Bu hak ihlalleri elektronik ve bilgisayar dünyasında da yaşanmaktadır. Bu tür haksız davranışlar sadece bireylerin hakkını gasp etmiş olmamakta, aynı zamanda, o alanlarda emek harcayan insanların yeni ürünler üretme konusundaki şevkini kırmakta, bu da geniş anlamda kamu hakkı ihlaline dönüşmektedir.

Bu sebeple birer emek mahsulü olarak internet ortamına geçirilmiş olan her türlü program, yazılım, kitap müzik vb. ürünleri ilgililerin izni olmadan elde edip kullanmak caiz değildir."

-BULUNTU EŞYA İLE İLGİLİ HÜKÜMLER NELERDİR?-

Diyanet'e bir vatandaştan ise "Buluntu eşya (lukata) ile ilgili hükümler nelerdir?" sorusu geldi. Bu soru üzerine başkalarının rızası olmadan mallarını ellerinden almanın caiz olmadığı gibi, kaybettikleri mal ya da eşyayı alıp sahiplenmenin de caiz olmadığına işaret eden Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, "Bir kimse bir yerde bir miktar para veya eşya bulsa onu sahibine vermek üzere alabilir. Ancak kendine mal edinmek üzere alması başkasının malını gasp etmek hükmündedir" dedi. Diyanet, şu hususlara da dikkat çekti:

"Buluntu eşyayı elinde bulunduran kimse bunu malın değerine göre uygun görülen bir süre ilan eder ve bekler. Sahibi çıkmazsa o malı yoksul kimselere sahibi adına tasadduk eder; kendisi muhtaç ise ondan istifade edebilir. Ancak, daha sonra sahibinin çıkması halinde bedelini öder. Sahibinin aramayacağı düşük değerli şeyler ise beklemeye gerek kalmaksızın ihtiyaç sahiplerine verilebilir; bulanın ihtiyacı varsa o da kullanabilir

Zamanımızda yerleşim yerlerinin kalabalıklaşması nedeniyle buluntu malların devlet yetkililerine teslim edilmesi uygun olur. Zira günümüzde, kayıp eşyalar için bürolar kurulmuş olup, buralarda mallar daha güvenli bir şekilde muhafaza edilebilmekte, ayrıca buralar kaybedenler için de müracaat mekanı olmaktadır. Bu nedenle, kayıp bir malı bulan kişinin bunu alıp devlet yetkililerine teslim etmesi uygun olur."

-YARIŞMALARDA ELDE EDİLECEK ÖDÜLLERİ ALMAK CAİZ MİDİR?-

Yarışmalarda elde edilecek ödülleri almanın caiz olup olmadığına ilişkin ise Diyanet'in görüşüşü şu yönde:

"İki veya daha fazla kişinin aralarında doğrudan veya dolaylı olarak anlaşma sureti ile, bir tarafın kazanacağı, diğer tarafın kaybedeceği şansa dayalı her türlü oyun, kumar kapsamında olup haramdır.

Kendi aralarında yarışacak kimselerden kazananın, üçüncü kişi tarafından vaat edilen ödülü alması ile kaybedenin bir zarara girmemesi esasına dayalı meşru içerikli yarışmalara katılmak ve buradan kazanılacak ödülleri almak ise caizdir. Ancak, bu nitelikleri taşıyan bir yarışmaya katılabilmek için normal ulaşım ücreti dışında kontör göndermek vb. ilave ücret ödemek ya da bir ödeme taahhüdünde bulunmak, çekilişe katılmak için piyango bileti satın almak niteliğinde olduğundan yarışma bir tür kumara dönüşür."

-"MARKET VE MAĞAZALARDA ALIŞVERİŞ KARŞILIĞINDA VERİLEN ÇEKİLİŞ KUPONLARINA ÇIKAN HEDİYELER HELAL MİDİR?"-

Diyanet'ten bir yanıt da marketlerin sık sık başvurduğu satış yöntemlerinden olan çekiliş kuponlarına dair geldi. "Market ve mağazalarda alışveriş karşılığında verilen çekiliş kuponlarına çıkan hediyeler helal midir?" sorusuna Din İşleri Yüksek Kurulu, "Taraflardan birinin kazanıp diğerinin kaybettiği bütün şans oyunları kumardır. Sadece kazananın karlı çıktığı, kaybedenin ise zarara uğramadığı uygulamalar ise kumar niteliğinde değildir.

Buna göre; marketlerde ve mağazalarda işyeri sahiplerinin alışveriş yapan müşterilerine verdikleri çekiliş kuponuna hediye çıkması durumunda, müşterilerin çıkan hediyeleri almalarında bir sakınca yoktur. Çünkü müşterilerden birinin kazanması halinde diğerleri bir şey kaybetmemektedir. Ancak, çekilişe katılmak için ayrıca bir ücret ödenmesi halinde yatırılan para üzerinden şans yolu ile kazanç elde etme durumu söz konusu olacağından yapılan çekiliş işlemi kumar olur." (ANKA)

En Çok Aranan Haberler