Diyanet: Suudi Arabistan Başmüftüsü'nün sözleri talihsizlik

Diyanet İşleri Başkanlığı, Suudi Arabistan Başmüftüsü’nün Arabistan Yarımadası'ndaki İslâm dışı dinlere ait mekânların yıkılması konusundaki beyanatını talihsizlik olarak değerlendirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, başta yurt dışında bulunan dini kurumlar olmak üzere Diyanet'e ve Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı'na yoğun olarak yöneltilen sorular karşısında açıklama yapılmasının zorunlu hale geldiği belirtildi.

Suudi Arabistan Başmüftüsü’nün Arabistan Yarımadası'ndaki İslâm dışı dinlere ilişkin dinî mekânların yıkılması konusundaki beyanatının genel Müslüman kamuoyunda ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nca çok talihsiz bir açıklama olarak değerlendirildiği kaydedildi.

Açıklamada, farklı dinlere karşı gösterdiği tolerans ve hoşgörüyle, diğer inanç mensuplarının hak ve hürriyet alanlarının güvence altına alınması gibi konularda emsalsiz bir din olma özelliğini asırlardır koruyan İslâm’ın mensuplarının böyle bir beyanatı kabullenmesinin mümkün olmadığı vurgulandı.

Kiliseleri yıkma düşüncesinin hem İslam’ın temel kaynaklarına hem de 14 asırlık medeniyet tecrübesine yabancı ve aykırı bir düşünce olduğu kaydedilen açıklamada, “Her şeyden önce bu görüş, Sevgili Peygamberimiz(sav)'in başta Necran Hristiyanları olmak üzere Suud ve Yemen Hristiyanları ile bizzat imzaladığı sözleşmelerin hem metnine hem de ruhuna aykırıdır. Asırlarca farklı dinleri, farklı kültürleri ve farklı mabetleri ahlak ve hukuk temelinde birlikte yaşatabilmiş bir medeniyetin mensuplarının böylesine yanlış ve yabancı bir görüşü kabul etmeleri mümkün değildir.” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun aldığı karara da yer verildi. Söz konusu kararın sonuç kısmında İslam’ın mabetlere saygısızlık yapılmasını dahi tasvip etmediği vurgulanarak, “Başta Hz. Peygamber (sav) döneminde olmak üzere Endülüs’ten Selçuklu ve Osmanlı'ya varıncaya kadar asırlardır İslam dünyasında görülen ‘birlikte yaşama tecrübesi’nin yanı sıra global dünyadaki yaşanan tecrübeler dikkate alındığında medyaya yansıyan bir takım talihsiz ifadeler barış dini olan İslam’ın gerçek yüzünü yansıtmamaktadır. Bir fetva olarak kayıtlara girmesinin hiçbir şekilde kabul edilemez olduğu bu açıklamanın kısa zamanda düzeltilmesi Müslüman kamuoyunun en temel hakkı ve beklentisidir.” denildi.