İSTANBUL (ANKA) - Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "Bütün erkeklerin hem bir güç ahlakı eğitiminden hem de İslam Peygamberinin bütün insanlığa öğrettiği kadına karşı davranış, nezaket ve zarafet eğitiminden geçmesi gerekiyor" dedi.
[**
**](https://www.mynet.com/dunya-kadinlar-gunune-siddetli-mesaj-110100682345)
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Görmez İstanbul'da cami dernek başkanları toplantısı öncesinde gündeme ilişkin gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. Kadına şiddetten "Anne Sütü Bankası Projesi"ne kadar gündemde yer alan önemli konulara dikkat çeken Görmez şunları söyledi:
"Mart'ın 8. gününü kadınlara tahsis etmekle dünyada kadına şiddet sorunu çözülmez. Kadına şiddet sorunu sadece cinsiyet sorunu değil, bence aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Çünkü insandan meydana gelen şiddet sadece kadına çocuğa değil, bütün tabiata bütün kainata yönelmiş vaziyette. Ancak bir cinsiyet boyutu olduğu da söylenebilir. O yüzden bütün erkekleri hem bir güç ahlakı eğitiminden hem de İslam Peygamberinin bütün insanlığa öğrettiği kadına karşı davranış, nezaket ve zarafet eğitiminden geçmesi gerekiyor. Çocukluk yaşlarından itibaren bütün eğitim süreçlerinde çocuklarımıza bu eğitimi vermemiz gerekiyor."
İnsanların bütün dünyaya yönelik İslam'ın evrensel metinlerini anlama ve yorumlama konusunda sorunları olduğunu söyleyen Görmez, "Hiç kimse Hz. Peygamber'in hayatının bütünlüğü içerisinden herhangi bir cümleyi çıkarıp oradan hükümler çıkaramaz. O metinleri doğru anlamak lazım" dedi.
-ANNE SÜTÜ BANKASI-
Din İşleri Yüksek Kurulu'nun, Anne Sütü Bankası Projesi'ndeki kararının bugün vermiş bir karar olmadığının altını çizen Görmez, "Bir sene önce verilmiş bir karardır. Bu karar, her sene prematüre doğduğu için kaybettiğimiz 6 bin bebeğin hayatını kurtarmaya yönelik bir karardır" diyerek şöyle devam etti:
"Çok ciddi bir bilgi kirliliği ve dezenformasyon söz konusu. Zannediliyor ki şehirlerde bütün yatırım bankalarının yanına bir de süt bankası kurulacak. Ben Sağlık Bakanlığı'nın böyle bir düşüncesi olduğunu tahayyül bile etmem. Din İşleri Yüksek Kurulumuzun bir sene önce verdiği bu karar, halkımızın soruları üzerine verdiği bu cevap ve orada sıraladığı yedi şart her sene kaybettiğimiz prematüre 6 bin bebeğin hayatını anne sütü ile kurtarmaya yönelik bir teşebbüstür. Hiç kimse kendisini dini hassasiyetlere sadece kendisi sahipmiş gibi hareket etmemeli. Kendisini dinin sahibi gibi göstermeye kalkmamalı. Bu konularda düşünen ve karar veren bütün insanların İslam dininin bu konuda ortaya koyduğu prensipler konusunda en az onlar kadar hassas olduğunu söyleyebilirim."(ANKA)