ANKARA (İHA) - Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan sosyeteye "mutluluk" göndermesi geldi. Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Doç. Dr. Halil Altuntaş, "Havai'ye gitmek, motosikletle dünyayı dolaşmak ve çılgınca alışveriş yapmak mutluluk değildir. Mutluluğu yakalamak için 'benlik duygusu' yerine 'empatiyle' hareket edilmeli" dedi.
Altuntaş, aylık Diyanet dergisi için kaleme aldığı 'Modern Birey ve Ben Kuşağı' makalesinde özetle şu görüşlere yer verdi:
"Kişisel gelişim teknikleri genel adı ile yazılan sayısız kitap çıktı ortaya. Hepsinin temel niteliği insanı birey olarak putlaştırmak. 'Kendine güven', 'Bağımsız ve hür ol', 'Kendini aş' sloganları altında yapılıyor bu. Başkalarından üstün olmak yerine, onlara üstünlük kurmak amaçlanıyor. Oysa, insan bencil olmadan bağımsız, üstünlük kurmadan özgür olabilmelidir. Bunu elde etmek için de emek ve yatırım ister. Benlik sevgisi şeytanca bir yöneliş. İnsanca sevgi paylaşılan sevgidir, yürekte başkalarına da yer açan sevgidir, kapsayıcılığını paylaşılmaya borçlu olan sevgidir. Bizim ahlak dünyamız, 'sevgiyi baht edinmiş' insanların dünyasıdır. 'Ben, hep ben demeyi şeytan işi' diye niteler. İlk insanın cennetten kovulmasının ardında şeytanın 'ben' demesi yer alır. Adem'in önünde saygı ile eğilmesi emredilen şeytan, bunu reddederken söze 'ben' diye başlamıştı: 'Beni ateşten yarattın, onu ise topraktan.' İlk ötekileştirme suçu Adem'e karşı işlenmiştir, mucidi ise şeytandır.
RUHLAR ÇİZGİ FİLMLEŞTİRİLİYOR
Modernizm bireyi, 'sen aslansın, her şey sende' diyerek orta yere salıvermiştir. Onu hayatın merkezine gönderiyorum diye yalnızlığın girdabına itmiştir. Gerçek mutluluk ona, 'Havai'ye gitmek, bayılıncaya kadar alışveriş yapmak, motosikletle dünyayı dolaşmak, kendini yaşamak' diye tanımlanıyor. Ağır bir suç işleniyor modern bireye karşı. Bu suç işlenirken dillendirilen söylem de şu: 'Ben ne kadar empatik (kendini başkalarının yerine koyabilen birisi) olursam olayım, size ne kadar öneri getirirsem
getireyim ve size nereye kadar eşlik edersem edeyim, kendi hayatınızı yalnızca siz yaşarsınız. Nihai anlamda ikimiz birbirimizle etkileşim ya da iletişim içinde olsak bile, ben benim ve siz de sizsiniz. Modern insan yalnız ve sohbete muhtaç. Onun sonsuz kudrete malik bir sahibe, O'nun kulları ile sohbete ihtiyacı var. 'Renkli cam' ruhsuz olduğu için sohbet değil 'gürültü' yapıyor, ruhu çizgi filmleştiriyor. "Modernizmin yalnızlaştırıcı tecrübesine, şehir insanının bir yaşayan ölüye dönüşmesine, ilişkisizliğe bir panzehir olarak sohbet, kırılan kolumu kanadımı iyileştirir ve bana direnme gücü verir. Sohbet, ancak diğer gamlığı yücelten, narsizmi kınayan bir kültürde zemin bulabilir. Çünkü o konuşmanın yanı sıra susmayı da gerektirir."