Hatice Kamer
Diyarbakır
7 Haziran'da AKP Diyarbakır listesinde ikinci sıra adayı Mehmet Salim Ensarioğlu ve üçüncü sıra adayı Seyit Haşim Haşimi bu sefer Diyarbakır bağımsız adayları olarak seçim yarışında.
TIKLAYIN - BBC TÜRKÇE'NİN 1 KASIM'LA İLGİLİ HAZIRLADIĞI TÜM HABER VE ANALİZLER
Salim Ensarioğlu, AKP'nin birinci sıra adayı Galip Ensarioğlu'nun amcası.
2011 seçiminde olduğu gibi bu sefer de amca yeğen karşı karşıya.
Bir önceki listede yeğeni Galip Ensarioğlu'na tercih edilen Salim Ensarioğlu, 1 Kasım seçimleri için adaylığa başvurmadığını belirtiyor.
2011 seçimlerinde AKP'den aday olan ve milletvekili seçilen yeğeni Galip Ensarioğlu'nun karşısında bağımsız aday olan Salim Ensarioğlu, AKP'nin bölgede en güçlü olduğu dönemde azımsanmayacak bir oya ulaşmıştı.
Saim Ensarioğlu 1 Kasım seçimlerine Diyarbakır'dan bağımsız milletvekili adayı olarak giriyor.
BDP'nin bağımsız adaylarının 411 bin 232 oyuna karşılık AKP 230 bin 214 oy almıştı.
Salim Ensarioğlu'nun aldığı oy sayısı ise 18 bin 104 idi. Ama şimdi daha iddialı. 70 bin oy alarak Diyarbakır'da ikinci parti olacağını söylüyor.
Hem Salim Ensarioğlu hem de Haşim Haşimi'nin konuşmalarından AKP'ye karşı kırgın oldukları anlaşılıyor.
Her ikisi de Haziran seçimlerinde AKP'nin Diyarbakır'da oy kaybetmesinin faturasının kendilerine kesilmiş olduğunu ve bu yüzden rahatsız olduklarını ifade ediyorlar.
Dicle, Eğil ve merkez köylerinde etkin olan Ensarioğullarının oyları bu sefer ikiye bölünecek gibi görünüyor.
Galip Ensarioğlu'nun oy tabanının Diyarbakır'da, Salim Ensarioğlu'nun ise Dicle ve Eğil ilçeleri ve köylerinde daha güçlü olduğu belirtiliyor.
Salim Ensarioğlu, belediye seçimlerinde AKP Diyarbakır adayı olan yeğeni Galip Ensarioğlu'nu desteklemesi için cumhurbaşkanının kendisini aradığını söylüyor.
"Cumhurbaşkanı beni aradı ve barış için destek olmamı istedi. Ben de barış istediğimi söyledim. Haziran seçimi için de yine aynı amaçla başvurdum. 6,700 kişi başvurmuştu. Eğilim yoklaması olacaktı. Ben bakanlık yapmışım, eğilim yoklamasına girmem yakışık olmazdı. Adaylığımı çektim. Bağımsız adaylığımı açıkladım. Sonra Ak Parti yine beni aday gösterdi."
Çözüm sürecinin başlatılmasında cumhurbaşkanının ve Abdullah Öcalan'ın rolünün önemine vurgu yapan Salim Ensarioğlu, müzakere masasının devrilmesinden ve "sürecin derin dondurucuya" konulmasından rahatsız olduğunu, bunu AKP'li milletvekili ve bakanlara aktardığını ifade etti.
"Haziran seçiminden önce burada bir toplantı oldu. Cevdet Yılmaz da vardı o toplantıda. Ben Kürt sorunu konusunda yapılan açıklamalardan rahatsız olduğumu söyledim. 14 Haziran'da da seçimleri neden kaybettiğimizle ilgili raporlarımız sunduk. Ben orada Ak Parti adına İmralı'ya gitmek istediğimi söyledim. Mehmet Ali Şahin'e bir sohbet sırasında ifade ettim. Burada da aynı şeyi söyledim. Benim bu açıklamam onları rahatsız etti. Bu yüzden ismimin üzerini çizdiler ve yeğenimi aday gösterdiler. Madem yeğenim o kadar iyiydi, dört yıl sende milletvekiliydi, Haziran'da ne oldu da onu aday göstermedin de beni tercih ettin?" diye soruyor.
Salim Ensarioğlu, Kürt sorununun çözümü noktasında 90'ların dili ve uygulamalarına dönüldüğünü, sadece Diyarbakır'da değil, Türkiye'nin tamamında AKP'nin oylarının düştüğünü hatırlatıyor.
"Demek ki insanlar genel merkezinden dilinden söyleminden ve politika değişikliğinden rahatsız. Ama seçimin sonucunun faturasını bize çıkarmaya çalışıyorlar" dedi.
"90'lara çok gönderme yapıyorsunuz ancak siz de o Tansu Çiller hükümeti döneminde bakandınız" diye soruyorum.
"Evet doğrudur, ama ben o zaman da karşı çıktım. Hepsi kayıtlı. Kürt raporu için söylediklerim orda. İdama karşı çıkmışım. ANAP'tan devraldığımızda iç savaş görüntüsü vardı. O dönemde sağda bir tek ben vardım vekil ve hep konuştum. O zaman kimse konuşamıyordu, Kürtçe bile yasaktı ve sağdan tek konuşan bendim. Kürtçe yayın yapılsın, vatandaşın hakları verilsin ve barış olsun diyordum. Leyla Zana'nın Kürtçe konuşmasına tepki gösterenlere ben karşı çıktım. 90'larda da konuştum ama gücüm yetmemiş demek ki. Geçen sefer de zannettim ki sayın cumhurbaşkanı benim 90'larda savunduğum gibi barışı savunacak. Vallahi bilsem bu savaş olacak kesinlikle yer almazdım" diyor.
Eskiden insanların PKK'dan korktuğunu söyleyen Salim Ensarioğlu bu durumun değiştiğini ve insanların artık iktidar partisi olan AKP'den korkmaya başladığını savunuyor.
"Demokrasinin olduğu bir yerde vatandaş bir partiden korkmamalı ama vatandaş AKP'den korkuyor."
Haşim Haşimi "Kürtler destek verdiği için Ak Parti iktidar oldu"Haşim Haşimi de, 1 Kasım seçimi için AKP'ye aday başvurusu yapmadığını ve 7 Haziran faturasının kendilerine kesilmiş olmasından rahatsız olduğunu söylüyor.
"Ak Parti seçim sonuçlarını doğru okumadı. Özellikle bölgedeki son olayları, Silvan ve Cizre'deki olaylarla ilgili bile bana bir şey sorulmadı. Ne olup bitiyor, neler yapılabilir diye siyaseten sorabilirlerdi" diye konuşan Haşimi, bütün bu yaşananlardan sonra Ak Parti adaylığına başvurmadığını söyledi.
Haşimi, Cizre Belediye başkanlığından itibaren itibaren siyasi hayat boyunca Kürt sorununun çözümü için ciddi katkılar yaptığını savunuyor. Bir önceki seçimde AKP listesinden aday olmasını da 2002'den itibaren atılan olumlu adımlara ve barış sürecinin devam etmesi düşüncesine bağlıyor.
"AK Parti tıkandı. Ben de Kürt sorunun çözümü konusunda tecrübelerimi paylaşmak adına Ak Parti'den aday oldum. Ama kaybettik. Bunda Roboski'den başlayıp Kobani olayları ve HDP'nin seçim büroları ve mitinginin bombalaması çok etkili oldu. Konjonktürel bir seçimdi."
O da tıpkı Salim Ensarioğlu gibi AKP'nin Türkiye genelinde oy kaybı yaşadığını hatırlatıyor.
"Eğer Ak Parti sadece Diyarbakır'da kaybetseydi sorumluluğu üstüme alırdım ama Türkiye'nin genelinde kaybettiler. Öyle bir algı oluşturuldu ki sanki 7 Haziran seçimleri bizim yüzümüzden kaybedilmiş. Ak Parti'nin faturayı bize kesmesi etik değil" yorumunu yapıyor.
Adayların Ankara'dan belirleme anlayışının Ak Parti'de hala hakim olduğunu savunan Haşimi,
"Kürtler Ak Parti'ye destek verdikleri için Ak Parti iktidar oldu ancak Kürt temsili konusunda Ak Parti sürekli yanlış yapıyor. Bu yanlışların düzeltilmesi için parti içinde görüşlerimi dile getirdim ama görüşlerimi dikkate almadılar. Oysa partinin yapması gereken oyların neden kaybedildiğinin araştırılmasıydı" eleştirisini yapıyor.
"Ak Parti seçim sonuçlarını doğru okumadı. Özellikle bölgedeki son olayları, Silvan ve Cizre'deki olaylarla ilgili bile bana bir şey sorulmadı. Ne olup bitiyor, neler yapılabilir diye siyaseten de olsa bize sorabilirlerdi" diyerek kırgınlığını ifade ediyor.
Haşim Haşimi, barış sürecinin yeniden başlaması gerektiği ve gerekli adımlar atılması için, yanlış siyasetlere karşı doğru duruş sergilemek amacıyla 1 Kasım'da Diyarbakır'dan bağımsız aday olduğunu söyledi.
Seçim çalışmasında 'özgür irade, Kürt temsili ve sağduyu' olmak üzere üç şeyi arz ettiğini belirten Haşim Haşimi AKP'nin Diyarbakır listesini eleştiriyor.
"Bir siyasetçi özgür iradeyle ortaya çıkmıyorsa mevcut siyasetlerin arasında kalıyor demektir. Kürt temsili de önemli Ak Parti için fazla bir şey dememe gerek yok çünkü bu partinin Diyarbakır'da tavrı belli. Aday belirlerken Kürt ve islami profillere dikkat edilmeliydi" diyor.
Bölgeyi dolaştığını belirten Diyarbakır Bağımsız milletvekili adayı Seyit Haşim Haşimi, yaşanan çatışmalardan dolayı esnafın çok sıkıntılı olduğunu, sokağa çıkma yasaklarının olduğu ilçelerde yoğun bir göçün yaşandığını aktarıyor.
"Bütün bu yaşananlar seçime yansıyor. İnsanlar bezgin, bıkkın ve temkinli. Sadece huzur istediklerini söylüyorlar. Değişik siyasi partilere destek veren seçmenin çoğu sandığa gitmeme eğiliminde. Seçmenin bu sefer insaf ve vicdan bağlamında oy kullanması gerekiyor. Sandığı boykot etmesinler Sorunları seçimle aşabiliriz" diyor.