Dicle Nehri üzerindeki kirlilik yükünü azaltacak Diyarbakır İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nin temeli düzenlenen törenle atıldı.
Dicle Nehri’ni kirlilikten koruyacak Diyarbakır İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nin temel atma töreni, eski Mardin yolu üzerinde bulunan Atıksu Arıtma Tesisi alanında gerçekleştirildi. Temel atma törenine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı M. Bahattin Kaptan, AB Delegasyonu Başkatibi ve Mali İşbirliği Başkanı Wolfgang Schlager, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, ilçe belediye başkanları, DİSKİ Genel Müdürü Yaşar Sarı, eski Genel Müdür Vekili Fahrettin Çağdaş, STK Temsilcileri ve çok sayıda vatandaşlar katıldı. KCK kapsamında 3 yıl boyunca tutuklu bulunan ve birkaç gün önce tahliye edilerek görevinin başına dönen DİSKİ Genel Müdürü Yaşar Sarı ise proje maliyeti ile ilgili bilgi verdi. Sarı Diyarbakır Su ve Atıksu Projesi’nin, İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi, Yağmursuyu Şebekesi, Kanalizasyon Şebekesi ve Kolektör Hatları, Gözeli Havzası Rehabilitasyonu ve İçme Suyu Ana Hattı, SCADA Sistemi ve Makine ve Ekipman Temini gibi dev projeleri kapsadığını söyledi. Proje destek paketinin toplam değerinin 78 milyon avro olduğunu kaydeden Sarı, bunun 25.6 milyon avrosunun İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi için kullanılacağını ifade etti.
1 MİLYON 245 BİN NÜFUSUN ATIKSUYU ARITILACAK
Projenin, AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı’nın yüzde 85 desteği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yüzde 6’lık katkısı ve DİSKİ Genel Müdürlüğü’nün yüzde 9’luk öz kaynağı ile hayata geçeceğini belirten Sarı, tesisin 2014 yılında devreye gireceğini söyledi. Sarı, “Tesisin 2025 yılına kadar olan birinci etabında 1 milyon 245 bin nüfusun atıksuyu, son teknolojik sistemlerle arıtılarak Dicle’ye tertemiz bir şekilde verilecektir. Böylelikle Dicle Nehri’nin kirlilik yükü azami düzeyde azaltılacaktır” şeklinde konuştu. Sarı, tesiste Giriş pompa İstasyonu, Izgara tesisleri, Kum ve yağ tutucular, Çökeltme havuzları, Çamur yoğunlaştırıcılar, Çamur çürütücüler, Gaz kullanım tesisleri ve Çamur susuzlaştırma ünitelerinin yer alacağını ve tesisin ortalama debisinin günde 175 bin m3 olacağını kaydetti. Sarı konuşmasını şöyle bitirdi:
“3 yıla yakın bir aradan sonra aranızda olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Ayrı kaldığım dönemde DİSKİ Genel Müdürlüğümüzün değerli yönetici ve gayretli çalışanlarıyla oldukça ileri bir noktaya gelmiş olduğumuzu memnuniyetle görmekteyim. Buradan emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum.”
AB’DEN 66 MİLYON AVROLUK HİBE
AB Delegasyonu Başkatibi ve Mali İşbirliği Başkanı Wolfgang Schlader ise, AB adına Diyarbakır’da bulunmaktan dolayı çok mutlu olduğunu kaydetti. Projenin kendi başına çevre sektöründeki en büyük projeyi oluşturduğunu kaydeden Schlader, “Bu çerçevede AB’nin projeye 66 milyon avroluk bir hibe desteği sağladığını duyurmaktan büyük onur duyuyorum” dedi. Projenin Diyarbakırlılara içme suyu ve atıksu hizmetlerini iyileştireceği için ayrıca Dicle Nehri’ni ve böylece Dicle Nehri’nin hem Türkiye’de hem de sınır ötesindeki kesiminde yaşayan milyonlarca kişinin sağlığını koruyacağı için büyük önem taşıdığını kaydetti. Schlader, çevre konusunun AB’nin en önemli ve zorlu politika alanlarından birini oluşturduğunu ifade ederek, AB müktesebatı olan Su Çerçeve Direktifi’nin içme suyu, atıksu arıtımı, tarımdan kaynaklanan kirlilik ve tehlikeli maddeler gibi pek çok önemli direktif için şemsiye hizmet sunduğunu kaydetti. Schlader, AB mevzuatının havza bazında yönetimini belirlediğini ve su kaynaklarının entegre bir yaklaşım ile ele alınmasını ve korunmasını öngördüğünü ifade etti. Schlader konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çevre AB katılım sürecinde en zorlu ve yüksek maliyetli alanlardan birini oluşturmaktadır. Bu alanda 300’den fazla farklı mevzuatın iç hukuka aktarılması gerekmektedir ve bunların uygulanması için 60-70 milyar avro gibi büyük bir meblağ olan yatırıma ihtiyaç duyulmaktadır. Tüm bu güçlüklere rağmen Türkiye’nin atıksu yönetimi dahil çevrenin çeşitli alanlarında önemli ilerlemeler kaydettiğini belirtmekten memnuniyet duyuyorum. Ayrıca suyun ve doğanın korunması ve hava kalitesi gibi diğer politika alanlarında başka reform hazırlıkları yapıldığının da farkındayız. Elbette ki daha fazlasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye’yi AB müktesebatını benimsemeye ve daha da önemlisi müktesebatın etkin uygulamasını sağlamaya teşvik ediyoruz.” Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı M. Bahattin Kaptan da, Türkiye’de son yıllarda daha temiz bir çevrede yaşama isteğinin artığını, hem yerel yönetimlerde hem de merkezi yönetimde ortak bir bilinç oluştuğunu kaydetti. Bu bilincin oluşmasında Türkiye’nin AB’ye giriş sürecinde olmasının büyük rol oynadığına dikkat çeken Kaptan, “Bu çerçevede hem mevzuatımızda yapılan düzenlemeler hem de AB’ye vermiş olduğumuz taahhütler neticesinde son zamanlarda ülke genelinde çevre sektöründeki kurumlarda önemli bir artış gözlenmektedir” dedi. Kentsel atıksuların bertarafı konusunda tamamen yerel yönetimlerimizin yetkisinde bir sorumluluk bulunduğunu kaydeden Kaptan, yerel yönetimlerin bu yatırımları kendi kaynakları ile yapmak zorunda olduğunu kaydederek, “Ancak ülkemizdeki yerel yönetimlerin gerek kaynak sıkıntısı, gerekse yatırım maliyetinin yüksekliği nedeniyle bu alanda kendilerine ilave bir mekanizma oluşturulması ihtiyacı hasıl olmuştur” dedi. Kaptan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu alanda ülkemizde iki ayrı mekanizma oluşturulmuş durumda. Birincisi, merkezi yönetimin özellikle nüfusu 25 binden az olan belediyelere yönelik 2 yıldır yürüttüğü bir proje var. Bu projede yıllık genel bütçeden 500 milyon TL bir kaynak ayrılmaktadır. Bu kaynakla belediyelerin çevre sektöründeki projelerine yüzde 50 oranında bir hibe destek sağlanmaktadır. Şu anda geldiğimiz noktada yaklaşık 400’e yakın belediye bu genel bütçeden destek almaktadır. İkincisi de AB fonlarının IPA kapsamında desteklediği projeler de bu mekanizma içinde. Bunun içinde bir ayağı AB, ikinci ayağı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve üçüncü ayağı belediyelerimiz gibi üçlü yapı oluşturulmuştur. Şu an bu kapsamda bünyemizde 39 adet proje yürümektedir. Bu projelerin toplam maliyeti 930 milyon avro tutarında. İkinci parti hazırlık çalışmaları kapsamında da 33 adet proje çalışmalarımız devam etmektedir. Bu projelerin toplam maliyeti de 800 milyon avro tutarındadır.” Kaptan, Diyarbakır İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nin 39 projenin en büyüğü olduğunu kaydederek, “Bu tesisleri Dicle Nehri’ne veda etmemek için, çevreye veda etmemek için, insana veda etmemek için yapıyoruz” dedi.
BAYDEMİR: "BUGÜN TARİHİ BİR GÜN"
Konuşmasına, “Bugün tarihi bir gün” diyerek başlayan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, “8 bin yıl boyunca bu kentte yaşam hiç kesintiye uğramadı. Dicle Nehri kentimize can verdi. 33 medeniyetin filizlenmesine yol açtı” dedi. Bugün Diyarbakır’da sadece bir yılda 64 milyon ton arıtılmış suyun musluktan içildiğini ancak bu suyun bir de doğaya geri bırakılması süreci olduğunu söyledi. Baydemir, konuşmasına şöyle devam etti:
“Göreve yeni başladığımızda hemen yanı başımızdaki arıtma tesisimizin açılışını yapmıştık. Bugün büyük bir heyecanla ifade etmek isterim ki, atılabilecek en büyük adımlardan bir tanesini atmak üzere bir arada bulunuyoruz. Elbette ki bu Dicle Nehri’ne vefa borcunun ödenmesidir. Aynı zamanda 8 bin yıllık kent tarihine duyduğumuz saygının bir ifadesidir. Aynı zamanda sadece bugünümüze değil, gelecek nesillere, insanlığa sunulabilecek en büyük katkılardan bir tanesidir.”
Tesisin, Dicle Nehri’nin ekosistemini koruması itibariyle, Ortadoğu’ya yaşayan bütün halkların bir arada ve kardeşçe yaşamasına büyük bir katkı sunduğunu düşündüğünü belirten Baydemir, “Bu proje sadece insanlar için değil, Dicle Nehri’nin florası için de bugün dünyanın başka ekosisteminde yaşamayan Sele Ave’ye yani Dicle kaplumbağasına da sahip çıkma projesidir” diye konuştu. Desteği ve ilgiyi esirgemeyen Çevre ve Şehircilik Bakanı’na teşekkür eden Baydemir, aynı desteği ve ilgiyi 2013 yılı içerisinde Katı Atık Bertarafı ve Ayrıştırması Tesisi için de beklediğini ifade etti. Baydemir, “Bu tesisimiz enerjisini de kendisi üretecektir. Aynı şekilde katı atık modernizasyonu bertarafı, ayrıştırması tesisi de yine enerjisini kendi üretecektir. Güneş Evi ile başladık. Şimdi bu mega tesislerle tekrar bu yenilenebilir enerji kaynaklarına geri dönüşü de Diyarbakır’dan bu vesileyle başlatmış oluyoruz” şeklinde konuştu. Diyarbakır’ın büyük zahmetler ve güçlükler içerisinde başarı öyküleriyle dolu olduğunu kaydeden Baydemir, “Kentimizde döşeli olan kanalizasyon şebekesi uzunluğu sadece 300 kilometreydi. Yine döşeli kanalizasyon şebekesi miktarı 2004 yılında görevi devraldığımızda 600 kilometreye çıkmıştı. 2012’de şebeke miktarımız 2 bin kilometreye çıkmış bulunuyor. İçme suyu şebekesinde benzer başarıyı elde ettiğimiz paylaşmak istiyorum. 2004 yılında devraldığımızda 100 kilometrelik kanalizasyon şebekesi altyapısı 200 kilometreye çıktı. Bugün 850 metreye çıkmış bulunuyor. Son 8 yılda neredeyse Cumhuriyet tarihimizin 8 katı bir hizmeti sunmanın haklı gururunu ve heyecanını paylaşmak istiyorum” ifadelerini kullandı. Baydemir konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şüphesiz ki bunlar kolay olmuyor. Bunun örneklerinden bir tanesi de hemen yanımda bulunan ve göreve başladığımız ilk günden itibaren birlikte çalıştığım DİSKİ Genel Müdürü Yaşar Sarı’nın üç yılı aşkın bir süre özgürlüğünden mahrum bırakılması. Yaşar Bey çok başarılı bir mesai arkadaşım olduğu için mağdur edildi. Bu konuda endişem o ki, Fahrettin Bey vallahi siz o başarıyı bir kalem daha yukarı çıkarttınız. Şimdi biraz da senden korkuyorum. Çünkü kim başarılı olursa bu kentte maalesef başarılı olanların başına bir sıkıntı gelebiliyor. İnşallah tüm bu sıkıntıları, el birliği ve yürek birliğiyle bu kente hizmet etme aşkı ve çabasıyla birlikte ortadan kaldırabiliriz.” AB mevzuatı ve katılım ortaklığı çerçevesindeki finans kaynaklarının olabildiğince uzun bir prosedürü gerektirdiğini kaydeden Baydemir, “Katılım ortaklığı çerçevesinde kaynağın ana merkezi AB, bölgelerarası gelişmişlik farkının ortadan kaldırılması konusunda belli konuları Bakanlığın emrine veriyor. Dolayısıyla ilgili Bakanlık da bunu ilgili belediyeler veya diğer kuruluşlar arasında dağıtıyor. Dolayısıyla Diyarbakır’ın son 5-6 yıl içerisinde o kaynaktan hak etmiş olduğu payı alması ve bunun böylesi temel atma törenine dönüşmesi tahmin edersiniz ki oldukça meşakkatli bir iş oluyor” dedi. Baydemir, İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi Projesi’nde emeği geçen DİSKİ Genel Müdürü Yaşar Sarı şahsında bütün mesai arkadaşlarına ve Sarı’nın yokluğunda DİSKİ Genel Müdürlüğü görevini üstlenen Fahrettin Çağdaş’a teşekkür etti. Daha sonra Baydemir ve tüm katılımcılar butona basarak temel atmayı gerçekleştirdiler. Atılan konfeti ve havai fişekler ile Kürtçe müzik eşliğinde yapılan temel atma töreninde bir de kokteyl verildi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz