Hatice Kamer
Diyarbakır
Diyarbakır'da bu yıl kutlamalara katılım önceki yıllara oranla daha az.
Alanda konuştuğum bazı katılımcılar, son süreçte yaşananların düşünüldüğünde bu kadarını bile beklemediklerini söylüyor.
Alanda saat 12:00'de büyük bir ateş yakılıyor.
Katılımcılar bunu uzaktan izlemeyi tercih ediyor.
'İnsanları korkuttular, onlar da gelmedi'Gençler platformdan çalan müzik eşliğinde sürekli halay çekiyor.
Müzikler de ağırlıklı olarak marş tarzında.
Diyarbakır'dan Nevruz sabahı izlenimleri: 'Benim hakkımı savunan benim fikrimi almalıydı'Her sene gördüğümüz davul zurna ekipleri ve renkli halay manzaraları ise az.
Sahnedeki dev plazma ekranlarında Abdullah Öcalan ve sokağa çıkma yasağı döneminde hayatını kaybedenlerin fotoğrafları dönüyor.
Mehmet Tunç, Seve Demir ve Mehmet Yavuzel'in görüntüleri çıktığına 'Şehit namirin' (Şehitler ölmez) sloganları atılıyor.
Hava bu yıl çok güzel. Gelenlerin çoğu alanın yan taraflarında çimlerde oturarak hem sahneyi hem de insanları izliyor.
Muhterem, Diyarbakır'dan katılıyor:
"Buraya barış için geldik ama insanları korkuttular. Bu yüzden gelmediler".
Diyarbakır'da Nevruz için geniş güvenlik önlemleriMuhterem oğlunun beş yıl önce PKK'ya katıldığını söylüyor:
"Hacca gittim ve orda Allaha barış gelsin diye yalvardım, yakardım. Gençlerin hepsi benim oğlum. Hepsine yazık ve inşallah bir barış olur da bu yangın söner".
'Böyle mi kutlanırdı Diyarbakır Newroz'u?'Emine, "Meydana baksana genç mi kaldı doğru dürüst, hepsini katlettiler" diyor ve ekliyor:
"Yaşlılar kaldı. Gençlerimizi de öldürdüler, şehirlerimizi yıktılar. Kendi memleketimizde yürümeye korkar olduk. Allah kabul etmesin. Buna rağmen ben de buraya gelen herkes de barış için geldik. Hiç kimse savaş istemiyor".
Önceki Nevruzları hatırlatıyor ve "Böyle mi kutlanırdı Diyarbakır Newroz'u?" diye soruyor.
'Korktum ama gelmek istedim'Asiye de Diyarbakır'ın çevre köylerinden gelmiş.
"İnsanlar patlamalardan korkuyor. Dürüst olayım ben de çok korktum ama yine de gelmek istedim. Benim canım diğerlerinden kıymetli değil ya" diyor.
Özge de kıyıdan alanı izliyor.
"Savaş altındaki bir şehirde nasıl bir katılım bekliyordunuz ki? Burada halk kendi onuruyla kırk yıldır mücadele veriyor. Bunun cevabı kendi şehrini tankla topla vurmak mı olacaktı? Her akşam ölümlerin yaşandığı şehirlerde artık kimse ölümden de korkmuyor" diyor.
Önceki Nevruz'u hatırlatıyor. Öcalan'ın barış mesajının okunduğu son üç Nevruz'u hatırlatıyor:
"500 binden fazla insan gelirdi. Barış umuduna geliyordu. O coşku ve barış talebi birilerinin hesabına gelmedi".
Hamit de yaşanan mağduriyetlerden dolayı insanların kendi derdine düştüğünü, katılımın bu yüzden düşük olduğunu söylüyor.
İki katılımcı da, "İnsanlar çok korkuyor meydana girmek istemiyorlar baksanıza" diyerek ruh halini aktarıyor.
Gurbet de bu manzarayı normal karşılıyor: "İnsanları çok korkuttular buna rağmen katılım bence iyi."
Berzan da katılımın beklediğinden iyi olduğunu söylüyor.
"Bu katılım mücadeleye sahip çıkma anlamına geliyor. Tüm baskı ve zulme rağmen halk mücadelesine sahip çıkmıştır" diyor.
O da katılımın az olmasını bombalama olaylarının artmasına ve halkta oluşan korkuya bağlıyor.