Uzun kış akşamlarında çekirdek çıtlatarak izlediğimiz 'ağır, dram, keder' yüklü diziler sezon finali yaptı veya bitti.
Carolin'den nefret ederken içimiz Hürrem'e ısındı.
Ezel ve Eyşan'ın imkansız aşkını, Cengiz'in oyunlarını nefesimiz kesilerek izledik. Cemile'nin bitmek bilmeyen ve gelecek sezon da sürecek gibi görünen çileli hayatını izlerken Ali Kaptan'a inanılmaz kızdık.
Kanuni Sultan Süleyman'ı "Muhteşem" sıfatıyla yeniden tanıdık, tarihin tozlu raflarından çıkartıp hayatını didik didik ettik.
Fatma Gül'ün tecavüz olayı sonrası yaşadıklarını ibretle izleyip 'Suçu Ne?' sorusuna her Perşembe cevap aradık.
Bu diziler aklımızda en çok kalanlardı. TV kanallarında birçok farklı kategoride farklı hikayeler anlatan bir sürü dizi yayınlandı. Şimdilerde yaz dizileri görücüye çıkmaya başlasa da kışın izlediğimiz kadar izlemeyeceğimiz açık.
Favori dizilerimiz bitti. Peki şimdi ne yapacağız diye düşünüyorsanız bu sorunun cevabı hazır. Yaşam haberleri ne yazık ki dizileri aratmayan türden.
Bir gün bir kadın 'erkekler 4 eş almalı' sözleri, bir başka gün ufacık kız hatta erkek çocukların tecavüz haberleri yayınlanıyor.
Aslında dizilerde izlediğimiz hastalıklı, şiddet içeren, sevenlerin kavuşamadığı yaşamlardan gerçek hayatımızda oldukça fazla var.
Evlerinde sessiz ve huzurlu yaşadıklarını düşündüğümüz insanlar aslında belki çok farklı sorunlarla uğraşıyor, bambaşka hayatlar yaşıyor.
Dizi izlemeye gerek yok. Her gün yaşam haberlerini okumamız yeterli. Dizi senaristlerinin bile aklına gelmeyen olaylar bu sayfalarda yer alıyor. Genç insanlar tecavüze uğruyor, çocuklar ailesinden veya etraftaki kişilerden şiddet görüyor, yok yere insanlar birbirini öldürüyor. Çoğu kişi birbirine güvenmiyor, yakınlarını kıskanıyor ve birbirinin kuyusunu kazıyor.
İnsanlarımızın bu kadar tecavüz, yasak aşk, çocuk şiddeti, kavga içeren dizileri nasıl izleyebildiğini düşünüyorum bazen. Cevabı hayatın içinde galiba. Zaten yaşadığımız hayatta malesef bunlardan oldukça fazla var ve bu tür olayların sayısı giderek artıyor.
Biz insanların birbirlerine saygılı, şiddetten uzak olmalarını hayal ettikçe bambaşka bir hayata doğru sürükleniyoruz.
Tecavüzün, aldatmanın, şiddetin, entrikanın dizi konusu olmayacağı, bizi geriye değil ileriye taşıyacak dizilerin, programların yayınlanacağı günler gelecek mi?
"Acaba bunları izleyerek mi hayatlarımız onların ki gibi oluyor" yoksa "zaten hayatlarımız öyle izledikçe deşarj mı oluyoruz?" Asıl merak ettiğim soru bu!
Siz ne dersiniz? TV'de nasıl programlar ve diziler izlemek isterdiniz?
Fadime Yüceyaltırık
Editör
ivillage@mynet.com