Savaşların, şiddetin ve olumsuzlukların yaşanabildiği dünyada son günlerde merhamet duygusu oldukça önem taşıyor. Uzmanlar, merhametsizliği ‘modern çağın vebası’ olarak nitelendiriyor. VM Medical Park Pendik Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Cengiz Soylu, merhamet duygusunun, insanlar ve diğer tüm canlılar için olmazsa olmaz bir kavram olduğunu dile getirdi.
Son zamanlarda neredeyse dünyanın her yerinde, savaşların, göçlerin, her türden şiddetin ve çok sayıda sosyal sorunun artarak insanların gündemine girdiğini aktaran Uzm. Dr. Soylu, “Oysa modern yaşantılar insanlara zenginliği, refahı ve mutluluğu getirmeyi vadetmişti. Fakat bu hiç böyle olmamış, aksine insanlar daha mutsuz, huzursuz, karamsar ve hatta öfkeli olmuştur. Bu gidişatın en büyük nedenlerinden biri şüphesiz ki insanların, onları insan yapan değerlerinden uzaklaşmasıdır. İnsanların değerlerinden uzak bu hali, hâlihazırda var olan birçok insani değerlerin de yozlaşmasına ve ortadan kalkmasına neden olmaktadır. Bunlardan birisi de merhamet duygusunun azalması veya ortadan kalkmasıdır” dedi.
Merhamet duygusunun sadece insanlar için değil, tüm canlı varlıklar ve hatta dünyanın geneli için olmazsa olmaz bir kavram olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Soylu, “Çünkü başta adalet olmak üzere, birçok erdem merhamet kaynaklıdır. Merhamet, sadece bir acıma hissi ve basit bir iyilik yapma isteği olmaktan ziyade, insanları sürekli olarak iyiliğe ve doğruluğa yönelten, onların her alanda olumlu tutum ve davranışlar sergilemesine yol açan pozitif bir duygudur. ‘Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma’ olarak tanımlanan merhamet, insanların yaradılışında var olan, her insan için olmazsa olmaz niteliklerden birisidir. Merhamet duygusu, her insanın yaratılıştan sahip olduğu bir yeti olmakla birlikte, eğitimle de geliştirilebilen bir duygudur. Bu eğitim sürecinde hayatın ilk yılları ve özellikle aile içindeki sevgi dolu ve kucaklayıcı bir iletişim; çocukta sağlıklı ve adaletli bir merhamet duygusunun gelişmesi ve davranışa dönüşmesi adına önemli bir etkiye sahiptir” diye konuştu.
Merhametsizliğin, günümüzde tüm dünyada yaygın gözlenen bir psiko-sosyal sorun olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Soylu, şunları söyledi: “Gittikçe mekanikleşen insan ilişkileri; bireyselleşme ve akabinde yalnızlaşma; egoist ve narsist tutum ve davranışlar ne yazık ki merhametsizliğe neden olmaktadır. Yıllardan beri sinema ve dizilerin etkisiyle merhametsizlik olağanlaştırılmaktadır. Günümüzün seküler temelli eğitim sistemleri ise merhameti öğretmemektedir. Kötü tutum ve davranışların toplumda daha hızlı bir şekilde öğrenildiği ve olağanlaştığı bilinen bir gerçektir. Bu yüzden merhametsizliğin de çok hızlı bir şekilde öğrenildiği ve olağanlaştığı açıktır. Üstelik çoğu insan bunu farkında olmadan öğrenmektedir. Bazen de istemediği halde merhametsiz olmaya zorlanmaktadır. Bir kez merhametsizlik deneyimi yaşanınca devamı da gelmektedir.”
Merhametin hem insanın kendisi, hem toplumun geneli hem de diğer canlılar için var olması gereken bir duygu olduğunu belirten Uzm. Dr. Soylu, “Kişilerin hem kendilerine hem de başka kimselere karşı göstermiş oldukları merhametin, iyileştirici ve olumlu duyguları güçlendirici özelliği yüzyıllardır bilinmektedir. Olumlu duygularla ilgili yapılan bilimsel çalışmaların sonuçları incelendiğinde; merhamet, şefkat, acıma gibi duygular hissedildiği anda beyinde endorfin, serotonin gibi mutlulukla ilgili maddelerin salgılandığı görülmektedir. Bu duyguların insanlar üzerindeki biyolojik etkilerinin yanı sıra insan ruhu üzerinde de iyileştirici etkiye sahip olduğu ve toplumu ayakta tutan dinamikler arasında yer aldığı bilinmektedir” ifadelerini kullandı.
İnsanlık olarak merhamet duygusunu yaşamaya ve yaşatmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönem içerisinde bulunduğumuzu vurgulayan Uzm. Dr. Soylu, “Merhameti öğrenmek, geliştirmek ve tüm topluma, hatta yeryüzüne yaymak zorundayız. Merhamet bittiğinde ne hayvan ne insan, ne doğa hiçbir şey kalmayacaktır elimizde çünkü” diyerek açıklamalarını sonlandırdı. (İHA)