CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, dizilerdeki şiddet sorununun çözümünde sorumluluğun, yapımcıların, yayıncıların ve senaristlerin üzerinde olduğunu belirterek, "Yapımları hazırlarken mutlaka psikologlar, pedagoglar ve sosyologlar ile çalışılmalı. Dizinin birey ve toplum üzerindeki etkileri düşünülerek hareket edilmeli." dedi.
Taşcıer, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, ikincisini hazırladığı "Dizilerin Şiddet Karnesi" başlıklı raporu hakkında bilgi verdi.
Kadına ve çocuklara yönelik şiddet, cinayet, cinsel istismar davalarında katillere iyi hal ve haksız tahrik indirimleri yapılmasına son verilmesini isteyen Taşcıer, bu konuda hazırlayacağı kanun teklifini TBMM Başkanlığına sunacağını belirtti.
Taşcıer, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin arkasındaki etmenlerden birinin de televizyonlardan taşan şiddet olduğunu ifade ederek, düzenli televizyon izleyen birinin, nasıl insan öldürüldüğünü en ince ayrıntısına kadar gördüğünü, topluma ulaşan bu şiddet görseline bir çare bulunması gerektiğini söyledi.
Haziranda paylaştıkları "Dizilerin Şiddet Karnesi" raporunun ardından ikinci raporu hazırladıklarını dile getiren Taşcıer, daha önceki 7 diziye yeniden yer verdiklerini, final yapan bir dizinin yerine başka dizi ekleyerek, toplam 8 diziyi incelediklerini anlattı.
Taşcıer, dizileri Kadına Şiddet ve Zorlama, Genel Şiddet, Silah Görünümü ve Söylemi, Bağırma, Kadın Ağlaması-Yalvarması, Şiddet Tehdit ve Ölüm Söylemi, Psikolojik Şiddet, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğini Destekleyen Söz, Ölüm, Buzlanan ve Ses Kesilen Sahne olmak üzere 10 başlıkta incelediklerini belirtti.
Araştırmanın sonucuna göre, 8 dizide toplam 14 sahnede kadına yönelik şiddet ve zorlama bulunduğuna, bunlardan 12’sinin sadece bir dizide yer aldığına işaret eden Taşcıer, bu sahnelerin çok büyük bir oranının, kaçırılan, alıkonulan kadınlara yönelik şiddet, zorlamalardan oluştuğunu kaydetti.
-"İzlenen 8 dizinin 7’sinde şiddet sahnesi tespit ettik"
Taşcıer, 41 sahnede genel şiddet bulunduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İzlenen 8 dizinin 7’sinde şiddet sahnesi tespit ettik. Bu sahneler içerisinde ormanda ayaklarından bağlayıp dövme ve sallandırma, traktörün arkasına iple bağlayıp tarlada sürükleyerek işkence, sinirlendiği kadının evini benzin dökerek yakma, cinnet, dövüp kaçırma gibi sahneler var. İzlenen 8 dizide, en az 300 kez silah gözükmüş, ateşlenmiş veya silahla ilgili söylemde bulunulmuştur. İzlenen 8 dizide de silah görünümü veya söylemi var. Bu durum, televizyonda silahsız veya silah söylemsiz bir diziye rastlamanın oldukça zor olduğunu da gözler önüne seriyor. Dizilerin ne yazık ki olmazsa olmazı haline gelen bir unsuru da bağrışmalar. Dizilerde sürekli bir öfke hali ve ses yükseltme durumu var. Tam 149 sahnede bağırma tespit ettik. Kadınların ağladığı ve yalvardığı 67 sahne bulunuyor. Erkeklerin ağladığı sahneye çok nadir rastlanırken kadınların bu kadar sıklıkla ağlar halde gösterilmesi dikkat çekicidir. Diziler çok sayıda fiziksel şiddet içermekle kalmamakta, aynı zamanda şiddet söylemleri de geniş bir yer tutmaktadır. 122 sahnede şiddet, tehdit ve ölüm söylemi bulunuyor."
-Dizilerdeki buzlama
Taşcıer, izlenen dizilerde 9 psikolojik şiddet sahnesi bulduklarını, 2 sahnede toplumsal cinsiyet eşitsizliğini destekleyici ifadelere rastladıklarını, farklı sahnelerde yaşanan çatışmalar ve infazlarda en az 35 kişinin öldüğünün görüldüğünü belirtti.
Tespitlerine göre 8 dizide tam 64 kez buzlama ve ses kesme uygulandığını vurgulayarak, "10 sahnede alkol, 18 sahnede kan buzlanırken, 36 sahnede küfür ve argo ifadelerde ses kesme uygulanmış. Dizilerde bu kadar silah, ölüm ve şiddet varken, bunlara buzlama olmayıp da alkolün buzlanması ilginçtir. Demek ki alkol ve sigaranın, toplumda cinayet ve şiddetten daha kötü bir etki yarattığı düşünülüyor." dedi.
Dizilerdeki bir diğer sorunun da yapımların aşırı derecedeki uzunlukları olduğunu ifade eden Taşcıer, 2 dizide, 10 saniyeden uzun süren konuşmasız sahneler bulunduğunu, reklamlar ve jenerikler hariç 145 dakika süren bir dizinin 38 dakikasının, 146 dakika süren bir diğer dizinin ise 43 dakikasının 10 saniyeden uzun süren konuşmasız sahnelerden oluştuğunu belirtti.
Sorunun çözümünde sorumluluğun yapımcıların, yayıncıların ve senaristlerin üzerinde olduğunu dile getiren Taşcıer, "Yapımları hazırlarken mutlaka psikologlar, pedagoglar ve sosyologlar ile çalışılmalı. Dizinin birey ve toplum üzerindeki etkileri düşünülerek hareket edilmeli." dedi.