BURSA, Bursa Teknik Üniversitesi’nde geleneksel olarak yürütülen Perşembe Seminerleri devam ediyor. Seminerlerin bu haftaki konuğu BTÜ Doğa Bilimleri Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Beyhan Bayhan oldu. 2012 yılında Portekiz’de düzenlenen 15. Dünya Deprem Mühendisliği Konferansı'nda gerçekleştirilen 'Betonarme Yapıların Deprem Sırasındaki Davranışlarının Tahmini' yarışmasında ikincilik ödülüne layık görülen Doç. Dr. Beyhan Bayhan, 'Bursa’yı Etkileyen Tarihi Depremler ve Bursa’yı Bekleyen Deprem Tehlikesi' konulu sunum yaptı.
BTÜ öğretim elemanlarının, öğrencilerinin, sivil toplum kuruluşları üyelerinin, yerel yönetim temsilcilerinin ve İnşaat Mühendisleri Odası üyelerinin dinleyici olarak katıldıkları seminerde Doç. Dr. Bayhan, Bursa’nın hayati bir gerçeği olan deprem ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Marmara Denizi tabanında gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda yeni fay segmentlerinin bulunduğunu belirten Doç. Dr. Bayhan, yeni bulunan faylarla birlikte Marmara Bölgesi için sismik tehlike hesaplarının hız kazandığını açıkladı. Doç. Dr. Bayhan, Marmara Bölgesi’nde meydana gelecek bir depremden, İstanbul’un yanı sıra Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Bilecik, İzmit, Adapazarı, Bolu, İzmit ve Tekirdağ’ın da etkileneceğini kaydetti.
Marmara Bölgesi’nin güneyi için tahmin edilen deprem tehlikesinin en az İstanbul’unki kadar olası olduğuna değinen Doç. Dr. Beyhan Bayhan, bu bölgede yer alan Bursa’nın da nüfusu, sanayisi ve ekonomisi ile Türkiye için büyük önem arz ettiğini söyledi. Doç. Dr. Bayhan, bu nedenle Bursa’nın olası bir depremde alacağı hasarı en aza indirmek için önlemlerin alınması konusunda çeşitli uyarılarda bulundu.
Bursa’nın deprem tarihi konusunda da bilgi veren Doç. Dr. Bayhan, 1855 yılında meydana gelen depremlerde büyük can ve mal kayıpları yaşandığını, bu depremlere neden olan fay hattının aktivitesinin az olduğunun tespit edildiğini, ancak uzun süre aktivitesi bilinmeyen bir fay sistemine her zaman şüphe ile yaklaşılması gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Bayhan, "Bursa’nın içinden geçen bu fay sisteminde kuvvetli bir yer hareketinin gerçekleşmesi, yakın-alan etkisiyle beklenenden çok daha fazla hasara yol açabilir. Ayrıca Bursa’nın sıvılaşmaya ve zemin büyütmesi gibi etkilere müsait yumuşak zemini yakın-alanda veya uzak-alanda meydana gelebilecek bir depremin şiddetini arttırmaya oldukça elverişlidir. 1970’te Gediz’de meydana gelen deprem sırasında merkez üssünün 135 km kuzeyinde, Bursa’daki Tofaş Otomobil Fabrikaları’nda oluşan hasar buna örnektir" dedi.
Doç. Dr. Beyhan Bayhan, elektronik, haberleşme ve bilgisayar teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak deprem izleme ve erken uyarı sistemlerindeki gelişmeleri de anlatarak, erken uyarı sistemleri sayesinde enerji nakil hatlarındaki akımın kesilmesi, fabrika, nükleer santral ve rafinerilerin faaliyetlerinin ve ulaşım sistemlerindeki araçların durdurulması gibi birçok önemli tedbirin alınabileceğini belirtti. Doç. Dr. Bayhan. günümüzde erken uyarı sistemlerinin kazandırdığı zamanın saniyelerle ifade edildiğini ve bu kadar kısa bir sürenin can ve mal kaybını önlemeye engel olamayacağını ifade etti.
Doç. Dr. Bayhan, "Alan, nüfus ve sanayi merkezlerinin yüzde doksandan fazlasının deprem tehlikesi altında bulunduğu ülkemizde meydana gelmesi kuvvetle muhtemel depremlerin etkileyeceği yerler ve bu depremlerin büyüklükleri, üç aşağı beş yukarı bilinirken yapılması gereken bellidir. Mevcut yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi ve yeni yapılacak yapıların proje ve uygulamalarının usulüne uygun şekilde yapılmasını sağlamak gerekir" dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz