Sağında ve solunda uzanan ağaçların arasında bir patika şehirden uzağa sürüklüyordu onu. Ilık hava, gözlerini kapatıp huzuru dinlemesini söyleyen bir rüzgar fısıldıyordu kulağına. Yolda olmaya alışarak tatlı yorgunluk uyarıları veren bacakları, ormana uyacak bir hızla hareket ediyordu. Her şey ormanın ritmindeydi. Adımları, patikayla beraber sağa kıvrıldı. Asırlık bir gürgenin dibinden sincap çıtırtıları, etrafta kuşların yakışıklı sesleri... Hepsi onu kucaklayarak sakinliğe davet ediyordu. Üstü başı bu yolculuğa pek de uygun değildi. “Kendimi iyi hissetmiyorum” diyerek terk ettiği ofiste giydiği gömlek ve boynundaki gevşemiş kravat bile bu güzelliği bozamıyordu. Doğa ondan alınanları, ona hediye ediyordu...
Bu kısa paragraf bile dinlendirmiş olmalı, aklı yola çıkmakta olanları. Tamam, şu an hepimiz kravatları gevşetip yeşile karışamıyoruz ama, yakın zamanda bir doğa yürüyüşü planlamamak için önümüzde pek de bir engel yok, şehirlerin yeşilden ‘arındırılması’ dışında!
Yürüyüş, tıpkı yüzme gibi tüm vücudu aktif bir şekilde çalıştırıyor, bunu biliyoruz. Yukarıda tasvir edildiği gibi bir ortamda yürümenin vücudumuzu, zihnimizi ve ruhumuzu tazelediğini de biliyoruz. Ancak böyle bir doğa yolculuğunun yararlarının bunlarla kısıtlı kaldığını düşünmeyin. Doğa yürüyüşü, beyninizi de etkiliyor; hem de sandığınızdan çok daha olumlu yönde!
Hızlıca sahip olmanızı sağladığı sakinlik hissinin yanında doğa yürüyüşü, bir fikre takılıp kalmanızı da engelliyor. Neredeyse hepimiz, olumsuz düşüncelerin arasında boğuluyoruz. Bu olumsuz düşünceler, anın tadını çıkartmamızı engelliyor, hatta depresyona kadar uzanıyor. Ama yakın zamanda gerçekleştirilen bir araştırma, bu olumsuz düşüncelerden kurtulmak içni bize enfes bir yol öneriyor. Hem de kanıtlarıyla.
Araştırma ekibi, iki deney grubundan birini doğa yürüyüşüne, diğerini de şehirde bir yürüyüşe yönlendirmiş. Doğa yürüyüşü yapan grup, 90 dakikalık yürüyüş boyunca bir düşünceye takılıp kalmaktan uzaklaştıklarını belirtmiş. Şehir içinde yürüyüş yapan deney grubunda ise herhangi bir değişiklik olmamış.
Hazır müzikte unplugged (akustik) tarzlar gün geçtikçe popülerleşip, müzisyenler de bu performanslara ağırlık vermekteyken, teknolojiden birkaç dakika uzak kaldığında bile sara krizi geçirir gibi davranan insanlığın durumunu da tartışmanın zamanı gelmedi mi? Doğa yürüyüşü sırasında teknolojiden uzaklaşmayı bir düşünmeliyiz.
Şehrin canhıraş hali önce masalarımıza, daha sonra da ceplerimize sığmaya başladı. Bundan kurtulmanın tek yolu da, doğa yürüyüşlerinizi teknolojik aletlerden bağımsız geçirmek. Tamam, yürürken müzik dinlemek hoşunuza gidiyor olabilir; ancak hangimiz sürekli gelen bildirimlere maruz kalmıyoruz ki? Teknoloji sizi şehirden uzakken bile şehirde tutuyor, kabul etmelisiniz.
Ruth Ann Atchley ve David L. Strayer isimli psikologlar, yaratıcı problem çözme mekanizmamızın doğayla iletişim kurup teknolojiden uzaklaştığımız sıralarda daha hızlı harekete geçtiğini ortaya koymuş. Bu araştırmanın katılımcıları, sırt çantalarıyla dört günlük bir doğa yürüyüşüne çıkmış. Ellerinde bir cep telefonu bile olmadan hem de. Yaratıcı düşünme ve problem çözme yeteneğine bağlı işler yapması istenilen katılımcıların performansı yüzde 50 artış göstermiş. İnanılmaz bir artış bu. Psikologlar, teknoloji ve şehir hayatının dikkat dağıtıcı, sürekli ilgi gerektiren ve odaklanmamızı engelleyen faktörler olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Hiperaktivite bozukluğu, yeni nesillerde gittikçe artan bir problem oldu. Televizyon gibi iletişim araçlarının çocuklarda hiperaktiviteye yol açtığı, artık sabitlenmiş bir gerçek. Biraz önceki teknoloji bahsinden de ilerleyecek olursak, çocukların teknolojiyle bağını gözden geçirmekte yarar var.
Bununla birlikte doğa yürüyüşünün çocuklar üzerinde de etkisi araştırılmış. Hiperaktivite sahibi çocukların dikkat dağınıklığı gibi problemleri, acaba yürüyüş ile azaltılabilir mi? Hiperaktif çocukların yetiştirilmesi aileler için ciddi bir problem. Bu problemin çözümünde de doğaya yönelmek ve medikal çözüm yollarıyla beraber doğal çözüm yollarını da değerlendirmek gerekiyor.
Frances E Kup ve Andrea Faber Taylor isimli iki akademisyen, hiperaktivitenin semptomlarını azaltmada doğa sporlarının etkisini araştırarak dikkat çekici sonuçlar ortaya koymuş. Doğanın içinde vakit geçiren hiperaktif çocuklar, dikkat dağınıklığı ve aşırı hareketlilik gibi sorunlarından uzaklaşıyor kendilerinin araştırmasına göre.
Başlangıçta da konuştuğumuz gibi yürüyüş, tüm vücut sağlığımız için oldukça etkiliyor. Bunu biliyoruz. Doğa yürüyüşü esnasında saatte 400 ila 700 kalori yakıyor vücudumuz. Bu, vücut endeksiniz ve yürüyüşünüzün zorluğuna göre değişiyor. Araştırmalar ayrıca ortaya koyuyor ki, doğa yürüyüşü kişilerin en çabuk alışkanlık haline getirebileceği spor. Böylelikle günlük rutininiz olması oldukça kolay. Eğer daha hareketli olabileceğiniz ve programına bağlı kalabileceğiniz bir şey arıyorsanız, doğa yürüyüşü oldukça iyi bir seçenek. Hatta belki de en iyisi.
British Columbia Üniversitesi araştırmacıları, aerobik egzersizlerinin 70 yaş ve üzerindeki kadınların hipokampal değerlerini – beynin mekansal ve eylemsel bellekle ilişkili kısmı- artırdığını ortaya çıkarmış. Ayrıca, aerobik gibi tüm vücudun aktif olduğu egzersizlerin stresi ve gerginliği azalttığını, özgüveni güçlendirdiğini ve endorfin salgısını sağladığını da... Birçok kişi tüm bunlar için meditasyon yapsa da, aslında yürüyüş, çok daha etkili.
Yukarıda saydıklarımızın hepsi sizi ikna etmiş olabilir. Şu an oldukça motive bir şekilde “doğa yürüyüşü yapmalıyım” diyor olabilirsiniz. Ancak nereden ve nasıl buna dahil olacaksınız?
Hiking denilen doğa yürüyüşü, en kolay ve belki de en ucuz aktivitelerden birisi. Tüm aileniz için müthiş faydaları bulunan bu spora başlamak için yapmanız gereken tek şey başlamak aslında. Kısa parkurlarla başlayın, böylelikle kendinizi ve yapabildiklerinizi test edeceksiniz. Size ne iyi geliyorsa onu yapın. Eğer bir parkın yollarını arşınlamak sizi rahatlatıyorsa, bunu devam ettirin. Dışarıda yapabileceğiniz her egzersiz, hiç yapmamaktan daha iyidir. Yürüyüş yolları bulabilmek için hiking üzerine yapılmış akıllı telefon uygulamalarını kullanın. Bu hiking uygulamaları size, uygun haritalar bulma şansı verecek. Ancak siz yine de dışarıya çıkarken telefonlarınızı kapatın, ya da hiç yanınıza almayın. Az teknolojiden daha da iyisi hiç teknolojidir. Bu yüzden, yola çıkmadan önce İstanbul'daki doğa yürüyüşü rotalarına bir göz atabilirsiniz.
Ayağınıza iyi oturan yürüyüş ayakkabılarınızın olduğundan emin olun. Yanınıza bir şişe su almayı unutmayın ve en önemlisi; haydi dışarı çıkın! Şehirlerde hala kesilmemiş ağaçlar varken, bunların tadını çıkartmak sizin en doğal hakkınız.