Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, rektör yardımcıları Prof. Dr. Ayhan Çelik, Prof. Dr. Fuat Gündoğdu, Prof. Dr. Medine Güllüce, Prof. Dr. Sezai Ercişli ve DAG Proje Koordinatörü Astrofizikçi Doç. Dr. Cahit Yeşilyaprak ile 3170 rakımlı Konaklı Karakaya Tepeleri'nde yapımı süren gözlemevi inşaatında incelemede bulundu.
Çomaklı, incelemelerinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, 2012'den beri yürütülen DAG'nin Türkiye'nin en büyük yatırım araştırma projesi olduğunu söyledi.
Projede gerçekleştirilen gözlemevi teleskobunun 4 metre çapında olduğuna işaret eden Çomaklı, "Avrupa'nın kurulu en büyük çaplı ve Türkiye'nin en büyük çaplı teleskobuna sahip DAG, ilk kez kırmızı ötesi gözlem yapacak ve son teknolojiyi kullanan uluslararası bir gözlemevi olacak." dedi.
Çomaklı, DAG'ın sahip olduğu teknolojiler ve ekibin bilgi, birikim ve deneyimlerinin, farklı alanlarda çalışan diğer ulusal ve uluslararası kuruluşlara hizmet verebilecek donanıma ve potansiyele sahip olacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"DAG projesinin diğer aşamaları yine aynı kurumsal destekle başlatılmıştır. Bu kapsamda üniversite yerleşkesinde DAG'a hizmet verecek Optomekatronik Araştırma Laboratuvarı yani opal için 150 dönümlük arazi tahsis edilmiş, şimdiden mimari tasarımları yapılmıştır. Şimdiye kadar 2014 ve 2015'de sırasıyla DAG teleskop ve kubbe ihaleleri yapılmış ve üretimleri Belçika ile İtalya'da tamamlanmıştır. DAG teleskobunun fabrika kurulumu İtalya'da gerçekleştirilmiş ve mekanik-elektronik-optik testler yapılmaya başlanmıştır. DAG'ın 4 metrelik aynası 2016'da Almanya'da üretilmiş, teslim alınmış ve ardından kaplanmak üzere Rusya'ya gönderilmiştir."
Gözlemevinin, Avrupa'nın kurulu en büyük çaplı ve Türkiye'nin en büyük çaplı gözlemevinden ziyade çok büyük bir AR-GE merkezi olacağını vurgulayan Çomaklı, şimdiden kendileriyle iş birliği yapmak isteyen ülkeler olduğunu ifade etti.
Çomaklı, projenin bir de turistik yanı olduğunu dile getirerek, "Biz inşallah gerek araştırma geliştirme gerekse turizmanlamında 2020'den sonra dünyanın buraya akacağına inanıyoruz. Bunun için 2023 Vizyonu Projesi diyoruz. Onun için Türkiye'nin en büyük araştırma ve altyapı projesi diyoruz." diye konuştu.
"HAVA KOŞULLARI DA 3 BİN 100 METREDE ZOR"
Doç. Dr. Yeşilyaprak ise binada dairesel iki duvar bulunduğunu belirterek, "Bunlarda bir milimetre çapta bir hassasiyet isteniyordu ve o yüzden uzun ve zahmetli bir işti. Bunun nedeni de aslında üstünde taşıyacağı yükler. 130 tonluk bir kubbe yapısını hem hareket ettirecek hem titreşim üretmeyecek hem de o titreşimi teleskoba yansıtmayacak." ifadesini kullandı.
Teleskobun da kendisine ait özel bir betonu olduğunu kaydeden Yeşilyaprak, şunları söyledi:
"O da yaklaşık 300 tonluk bir ekipman, teleskobun bütün üniteleri üzerine yüklendiğinde. O da hareket ettiğinde titreşim üretmemesi için dış duvarla içerideki dairesel duvar birbirinden bağımsız. Hatta öndeki servis binamız da bu binalara temas etmiyor. Bunlar önemli ayrıntılardı. Gördüğünüz ekipmanları ve onu taşıyan raylardaki hassasiyet, bir mikron hassasiyetle yerleştirildi. Bunun da nedeni kesinlikle titreşim üretmemesiydi. Çünkü titreşim astronomik olarak bir gök cismini gözlemlediğinizde trilyon kilometrelik bir fark yaratabilir ve kıpraşmaya neden olacağı için bütün bunlar hassas şekilde yapıldı."
Yeşilyaprak, hava koşullarının da 3 bin 100 metrede zor olduğunu ama hava müsaade ettiği sürece kasım ayı sonuna kadar çalışmaya devam edeceklerini belirterek, önlerinde planladıkları 2 sene olduğunu, bu süre içerisinde bir aksilik olmaması halinde 2020'nin sonbaharına doğruda ilk ışığı almayı planladıklarını sözlerine ekledi.
AA