Doğu Karadeniz’de, Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde, 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan yaş çay üretiminde hasat dönemi yaklaşıyor. Mayıs ayında başlayacak çay tarımında geçen yıl olduğu gibi büyük kentlerden bölgeye 100 binin üzerinde üretici gelecek. Büyük çoğunluğu İstanbul ve Ankara'da yaşayan üreticiler, gelmeye başladı. Kent ve köylere gelenler, çay bahçelerinin bakımını yapıyor. Bu yıl da koronavirüs tedbirleri kapsamında, sınır kapılarının kapatılması nedeniyle Gürcistan ve Azerbaycan uyruklu 40 bin işçi ülkeye gelemeyecek.
Türkiye’de yaşayan, aralarında Afganistan ve Senegal uyrukluların da olduğu işçiler de bölgeye geliyor. Türkiye’ye yasa dışı yollarla girip bölgeye gitmeye çalışan ya da çalışma izni olmayanlara ise izin verilmiyor. Bu kişiler kontrol noktalarında güvenlik güçlerince yakalanıyor. Geçen günlerde Samsun’da, Afganistan uyruklu 9 kaçak göçmen, taksi ile Ankara'dan Trabzon’a çalışmaya giderken yakalandı. Göçmenler, kişi başı 250 lira para verdiklerini belirterek, “Orada çalışacaktık, ne iş olursa yapacaktık” dedi. Samsun’da denetimlerde şüphe üzerine durdurulan bir diğer araçta ise yurda yasadışı yollardan giriş yaptığı ve Rize'ye gittikleri tespit edilen Afganistan uyruklu 7 kaçak göçmen yakalandı.
Doğu Karadeniz'de çay tarımında çalışan işçiler nedeniyle her yıl ortalama 500 milyon lira yurt dışına gidiyor. Bu yıl bölgede günlük çay yevmiyesi 250 kilo çay toplama şartı ile 200 TL olarak belirlendi. Yetkililer, çay tarımının ailece yapılarak işçiye giden yıllık yaklaşık 500 milyon TL'nin aile bütçesinde kalması çağrısında bulunuyor. Uzmanlar ise bölgeye kontrolsüz yabancı işçi girişinin pandemi döneminde sağlık açısından riskine dikkat çekiyor.
Çaykur Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim, geçen yıl yaşanan işçi sorunu nedeniyle çay üreticilerinin yıllar önce olduğu gibi çay tarımına ailece sahip çıktıklarını söyledi. Yabancı çay işçilerinin çayda kaliteye zarar verdiğine dikkat çeken Alim, “Yabancı işçiler kilo işi çay topladıkları için odunsu kısma kadar iniyor, filiz çıkamadığı için verim düşüyor, odunsu çaylarla kalitede bozuluyor. Burada yok olan bizim geleceğimiz, onlar çayını toplayıp paralarını alıyor. Çayımızın gelecek nesillere aktarılabilmesi için gençlere, çocuklara nasıl üretildiği ve hasat edildiğini göstermemiz gerekiyor. Bu yıl da ailece herkesin bahçeye girmesini bekliyoruz. Yabancı çay işçileri ile yurt dışına giden 500 milyona yakın bir para da bu sayede üreticinin cebinde kalır” dedi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın da ülkeye kaçak giren bazı işçilerin denetimlerden kaçarak bölgeye ulaşıp çay tarımına dahil olmaya çalıştıklarını söyledi. Prof. Dr. Aydın, “Hukuki sorunların dışında bunların bir sağlık sorunu ile gelebilecekleri ve sağlık açısından risk oluşturabileceklerini unutmamak lazım. Çay tarımı işverenlerinin bu tip işçileri çalıştırması durumunda kendilerinin de risk altında olacaklarını göz önüne alarak en azından bu insanların sağlık kontrollerini resmi yollardan yaptırmaları şarttır. Aksi halde bölge içinde sektör içinde risktir” diye konuştu.
Çay üreticisi Zekiye Aktepe, “Geçen yıl çay sezonunu çok yoğun çalışarak geçirdik. Kendi çayımızı topladık, yorucu geçti ama üstesinden geldik. Şunu gördük gerçekten tembelliğe alışmışız. İnsanlar şimdi kendi çay bahçelerine döndüler, işçi bulma beklentileri ortadan kalktı. Bu yıl da aynı yoğunlukta geçecek, işçi almayı düşünmüyoruz. İşçiler zaten çaylıklarımızı batırdılar, çok derinden topladılar, kalite ve verim kaybına sebep oldular. Pandemi vesilesiyle işçi sorunu ortadan kalktı, vatandaş bahçesine dönüyor” dedi.
Mehmet Mavi de, “Bu yıl çaylığa üretici kendisi girecek, işçi aramayacak, işçiye verdiği para da kendisine kalacak” ifadesini kullandı.
Yunus Emre Bal adlı çocuk ise, “Geçen yıl ailemle beraber çay bahçesine girdim, çok eğlendim. Çok neşeli geçti. Hem ailemle beraber vakit geçirdim hem de onlara yardım ettim” dedi.
DHA