Biyosistem Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Selçuk Özmen, Türkiye'nin yağış miktarına bakıldığında son 40 yıllık ortalama yağış miktarının 650 mm iken 2013 yılındaki toplam yağışın 580 mm olarak gerçekleştiğini belirtti.Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı, Biyosistem Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Selçuk Özmen iklim değişikliği üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Son yıllarda ülkemizde bütün bölgelerin iklim değişikliğine bağlı olarak kuraklıkla karşı karşıya kaldığını vurgulayan Yrd.Doç. Dr. Selçuk Özmen, kuraklığın en şiddetli yaşandığı bölgelerden birinin Doğu Marmara Bölgesi olduğunu, bölgede kuraklığın en şiddetli yaşandığı illerin başında İzmit, Sakarya ve Düzce’nin geldiğini belirtti.Özmen, 2040 yılına kadar İstanbul'un içme suyunun yüzde 67'sini karşılaması planlanan Melen çayının yüzde 80'ini il sınırları içerisinde bulunduran Düzce'de, son 40 yıllık ortalama yağış miktarının yaklaşık 810 mm iken, 2013 yılındaki toplam yağış miktarının yaklaşık 650 mm olduğunu söyledi. 2013 yılındaki toplam yağış miktarının, 40 yıllık ortalama miktarın altında kaldığını, bununla beraber Türkiye'nin yağış miktarına bakıldığında son 40 yıllık ortalama yağış miktarının yaklaşık 650 mm iken 2013 yılındaki toplam yağışın yaklaşık 580 mm olarak gerçekleştiğini belirtti.Yrd.Doç. Dr. Selçuk Özmen, ülkemiz geneline bakıldığında yağış miktarının daha önceki yıllara göre yaklaşık yüzde 20 oranında azaldığını, bu ciddi değişimin başlıca nedeninin iklim değişikliği olduğunu söyledi.Yrd. Doç. Dr. Özmen, iklim değişikliğinin, atmosfere salınan insan kaynaklı sera gazlarının doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi, buna bağlı olarak da atmosferde meydana gelen olağanüstü ısınmadan kaynaklandığını söyledi.Özmen, küresel ısınmaya neden olan sera gazlarının, fosil yakıtların yakılması ile sanayi, ulaştırma, arazi kullanımı değişikliği, katı atık yönetimi ve tarımsal etkinliklerden dolayı oluştuğunun altını çizdi.Karbon dengesinin bozulduğuna dikkat çeken Yrd.Doç. Dr. Selçuk Özmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Küresel hesaplamalara göre, atmosfere salınan insan kaynaklı sera gazı salınımları nedeniyle, küresel karbon dengesi sağlanamamaktadır. İnsanların etkisi ile oluşturulan suni sera etkisi, doğal sera etkisini kuvvetlendirerek, şehirleşmenin de katkısıyla, dünyanın yüzey sıcaklıklarının artmasına neden olmuştur.”Son yıllarda dünya çapında görsel ve yazılı basının bu konuya yoğunlaşmasının iklim değişikliğine karşı toplum bilincinin oluşmasında katkıları olduğunu söyleyen Özmen, şöyle konuştu: “Yeni üretilen teknolojilerin çevre dostu olması, yani geliştirilen teknolojilerde fosil yakıt çevirimi, verimliliğinin iyileştirilmesi, enerji tasarrufunun artırılması ve düşük ya da sıfır karbonlu enerji üretilmesi, küresel ısınma ile savaşta önemli odak noktalarıdır.”Yrd. Doç. Dr. Selçuk Özmen, teknolojik önlemlere ek olarak çevresel önlemlerin de küresel ısınma ile savaşta oldukça önem arz ettiğini, bu bağlamda ormanlar gibi karbon tutucu ortamların çoğaltılarak, küresel ısınma ile mücadele edilebileceğini vurguladı. Son olarak Özmen, TEMA gibi sivil toplum örgütlerinin, halkın bu konuda bilinçlendirilmesinde ve aynı zamanda yeşil alanların sayısının çoğaltılmasında görevler üstlenmesi gerektiğini, küresel iklim değişikliğinin en büyük nedeni olan insan kaynaklı sera gazı etkisinin azaltılmasında hepimizin üzerine önemli görevler düştüğünün altını çizdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz