Psikolog Ferahim Yeşilyurt, doğum sonrası depresyonu "hayattan keyif alamama hali" olarak tanımladı. Annelerin yüzde 10'unun şiddetli depresyon geçirdiğini belirten Yeşilyurt, "Doğum sonrası depresyon (post-natal depression) pek çok kadında görülüyor. Postportum depresyon, doğum sonu depresyon; yani çökkünlük demektir. Her ne kadar 'doğum sonu' denmekteyse de doğum öncesi ve sırasında da ortaya çıkabilir. Depresyonun tipik belirtileri olan üzüntü, moralsizlik, kendine güvende azalma, kötümserlik, ağlama, yakınma şikayetleri ortaya çıkar. Bunlar başlangıçta dikkati çekmeyebilir. Fakat bu duygu durumunun süresi uzayınca ( 15-20 gün kadar) çevrenin dikkatini çekmeye başlar. Bu tablo giderek ağırlaşabilir" dedi.
Depresyonun hastada kötülük görme hezeyanlarıyla kendine güven düşüklüğü, kendini suçlama, kendisini yararsız görme durumlarına yol açtığını anlatan Psikolog Yeşilyurt, "Daha ağır şeklinde (sistemsiz, mantıksız) hezeyanlar ve görsel, işitsel halisünasyonlar tabloya eklenebilir. Postpartum depresyonu ile doğum sonrası hüznü ayrıştırmak gerekir. Doğum sonrası hüzün doğumu izleyen 2-4. gün oluşabilmektedir. Hafif düzeyde de olsa gerginlik, yorgunluk, çocuğunun ya da kendisinin sağlığını konusunda endişeler, ağlama, sıkıntı, dikkati odaklayamama ve uykuya dalmada sorun ya da sık uyanma görülebilmektedir. Bu durum en yoğun olarak 2 gün kadar yaşandıktan sonra, 2 hafta kadar sonra düzelir. Doğum yapan kadınların en az yarısında görülmektedir. Belirtiler herhangi bir tedavi uygulanmadan kendiliğinden geçmektedir; ancak doğum sonrası depresyon biraz daha önemlidir ve bu kadar kısa sürede de iyileşmez" diye konuştu.
"DOĞUM SÜRESİNCE PSİKOLOJİK DESTEK ALINMALI"
Doğumun neden olduğu fizyolojik hormonal değişiklikler, hamileliğe bağlı olarak ortaya çıkan psiko-sosyal faktörlerin depresyona neden olduğunu anlatan Yeşilyurt, "Sorunlu evlilikler, kişinin çocukluğunda ya da gençliğinde ağır sorunlar yaşaması, doğumun uzun sürmesi, çocuğun doğumu, öncesi ve sonrasında mutluluk veren bir ortamın olmaması, annenin yakın çevresinin kişiye destek olmaması, annenin kendi annesini küçük yaşta kaybetmesi ya da anne ile arasında çatışmalı bir ilişkinin olması, annenin kadınlığa bakışı, algılayışı ile ilgili sorunlar önemli risk etmenleridir. Genellikle genç annelerde ve ilk çocukta daha sık görülmektedir. Ancak yaş sınırı yoktur. Sosyo-ekonomik düzeyle de ilişkisizdir. Eğitim düzeyiyle ilişkisi belirlenmemiştir" şeklinde konuştu.
Doğum süresince anne adayının bir uzmandan psikolojik destek alması gerektiğinin altını çizen Psikolog Ferahim Yeşilyurt şunları söyledi:
"Dengeli, anlayışlı yaklaşımlar yararlı olur; ancak hastalık başladıktan sonra mutlaka uzman birinin yardımı gerekir. Psikiyatrik tedavi mutlaka gereklidir ve erken başlanması önemlidir. Hastalığın süresi için kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Bazen 1-2 ayda iyileşebilir. Bazen 5-6 ay ya da daha uzun sürebilir. Doğum sürecinde anne adayının bir uzmandan psikolojik destek alması, hamilelik ve doğum aşamalarında ortaya çıkabilecek ruhsal sorunların azaltılmasında oldukça faydalı olmaktadır. Hamilelerin doğum konusunda bilgilendirilmesi, genel kaygılarının anlaşılması ve paylaşılması, hamilelikte depresyonun ortaya çıkma olasılığını azaltmada yardımcı olabilir."