Ankara - Cumhurbaşkanı Vekili, TBMM Başkanı Köksal Toptan, dokunulmazlık denildiği zaman Türkiye'de herkesin milletvekilliği dokunulmazlığı üzerinde tartışma yaptığını belirterek, "Keşke Türkiye dokunulmazlıkların tümünü masaya yatırarak, herkesi, şahsen beni de öteden beri rahatsız eden bu dokunulmazlıklara çare bulabilse" dedi.
Toptan, TGRT Haber'de "Ankara'nın Gündemi" adlı programda, Türkiye'nin ilk defa sivil organ eliyle bir anayasa yapma imkanına sahip olduğunu bildirdi.
"Türkiye'de anayasa değişikliği yerine yepyeni bir anayasa yapılmalı" diyen Toptan, yeni anayasa ihtiyacının herkes tarafından kabul edildiğini söyledi. Toplumun bütün kesimlerinin anayasa değişikliği konusunda uzlaşı içinde olduğunu ifade eden Toptan, "Bunun gereğini yerine getirmek parlamentonun görevidir. Bunun girişimini başlatmak da bu Meclisin Başkanı olarak benim görevimdir. Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuralımın dayanağı budur" şeklinde konuştu.
Toptan, Anayasa tekliflerinin tümünün masanın üstüne konulabileceğini ve deyim yerindeyse önerilerin harman yapılarak bunun içerisinden iyi bir anayasa değişikliği paketinin çıkabileceğini bildirdi.
-Dokunulmazlıklar-
Milletvekilliği dokunulmazlığı ilgili bir soru üzerine Toptan, şunları kaydetti:
"Dünyada iki çeşit dokunulmazlık var. Dünyada dokunulmazlık olmayan parlamenter, demokratik sistem yok. Hepsinde dokunulmazlık var. Kimi ülkelerde yumuşak dokunulmazlık dediğimiz, daha gevşek, alanı daha dar dokunulmazlık vardır. Kimi ülkelerde de bizim gibi daha katı dokunulmazlık var. Benim şahsi fikrim, bunun ikisinin arası bir yerde bizim durmamız gerekir, onunla konuşlanmamız gerekir. Ne çok gevşek, çok yumuşak bir dokunulmazlık, ne de şimdiki gibi çok sert bir dokunulmazlığa ihtiyaç var. Bu tür dokunulmazlıklar, milletvekilleri için de incitici oluyor. Para cezası karşılığı olan bir seçim suçu veya trafik cezasıyla ilgili milletvekilleri için buraya fezleke geliyor. Devrenin sonuna kadar parlamento bunlarla uğraşmak zorunda kalıyor. Milletvekilleri de dosyası olan milletvekili olarak kamuoyuna yansıtılıyor. O nedenle bunu yumuşatmak lazım. İşin başka bir boyutu da var. Dokunulmazlık denildiği zaman Türkiye'de herkes milletvekilliği dokunulmazlığı üzerinde tartışma yapılıyor. Kamuda çalışıp dokunulmazlığı olmayan hiç kimse yok. Belki de sadece odacılarla çaycıları dokunulmazlık dışında tutabilir. Üniversitelerde var. Üniversite mensuplarıyla ilgili soruşturma yapabilmek için YÖK'e kadar giden izin alma mekanizması var. Yargıda daha çok var. İllerde idare kurullarının izni olmadan bir kamu personeli hakkında soruşturma yapma imkanı yoktur. Türkiye'de herkesin dokunulmazlığı var. Aslında keşke Türkiye sadece milletvekilliği dokunulmazlığını odaklanmasa da bu dokunulmazlıkların tümünü masaya yatırarak, herkesi rahatsız eden şahsen beni de öteden beri rahatsız eden bu dokunulmazlıklara çare bulabilse. Olsun dokunulmazlık. Ama kimseye dokunulamazı bizim kaldırmamız lazım. Milletvekillerine de dokunulabilmeli ama bir memura da hakime de bir öğretim üyesine dokunulmalı. Bunun ölçüsünü bizim çok kurmamız lazım. Bunu tartışmaya açmak lazım. Uzlaşma Komisyonu kurulabilirse bu tartışılacak, tartışılması gerekecek belki de önemli konuların birincisi budur diye düşünüyorum."
-Parti kapatma-
Parti kapatma konusunda Venedik Kriterleri'nin Türkiye için iyi bir ölçü olup olmayacağına ilişkin soru üzerine de Toptan, "Parti kapatmak çıkar yol değil. Ama parti kapatmayı da tümden ortadan kalmalı mı, hayır o da değil" dedi.
Venedik Kriterleri'nin önlerinde durduğunu, bir zaman sonra Türkiye'nin kendi iç mevzuatını buna uydurmanın zorunlu hale gelebileceğini anlatan Toptan, "İki kere partisi kapatılmış bir kişinin 'Parti kapatılması iyidir' demesi mümkün değil. Siyasetin uzlaşmak suretiyle ortak aklın gereği bir çıkış yolu bulabileceğini umuyorum" diye konuştu.