Dolunay dizisinin neden bu kadar çok sevildiği sorusuna ise yanıt aranıyor. Milliyet Cadde yazarlarından Sina Koloğlu, bu soruyu sordu ve kendince yanıtları da verdi:
DOLUNAY’IN SIRRI
Dolunay’, yaz döneminin izlenebilir kıvamdaki dizilerinden biri. Zengin adam ve fakir aşçı kız, (kaldıkları bekar kız evinin hali hiç fena değil) zenginler arası para trafiğinin entrikalarla süslenmiş hali. Hep aynı hikayeler ve abartılı karakterler. Asuman (İlayda Akdoğan) nasıl da gıcık kapıyorsunuz kendisine, ‘Paramparça’ dizisi Alina Boz’dan bir gömlek üzeri diyelim. Ev ahalisi bütün bunlarıkabullenirken “Neden izliyoruz?” sorusunun cevabını buldu: “Sahneler kısa tutuluyor ve oyuncu rahatlıyor.”
Yönetmenin önemi
Dizideki hemen hemen bütün karakterler yeri geldiğinde kamera karşısında işini yapıyor. Süreleri kıvamda olunca da sırıtmıyorlar. Ev ahalisi, yönetmen Çağrı Bayrak için “Bu diziyi iyi götürüyor” dedi. Bizimkiler, Bayrak’ın oyuncuların kapasitelerini, neyi ne kadar yapabileceklerini çözdüğü görüşünde.
Senaristler ve diyaloglar
Ev ahalisi, “Diyaloglarda pek mantık hatası yok. Yerli dizilerde bu duruma az rastlanır” diyerek senaristleri de beğendiklerini ve bu sıkılmama durumunda onların da payının olduğunu söylüyor. Dizinin sahnelere serpiştirilmiş müziklerini de beğendim. Bildik gerilim, dram ve sevinç gibi temalar yerine, durumu hicveden melodiler tercih edilmiş.
İzleyiciyi, ‘Hadi şimdi geril’, ‘Şu an komik bir durum var’ diye daraltmıyor.
Arada yeni yetmeleri tavlayacak popüler müziklere ve hüzünlü sahnelerin bazılarında Yeşilçam kokulu notalara da yer verilmiş. O kadar da olacak. ‘Dolunay’ şimdilik idare ediyor. Hâlâ 120 dakika diziler ve olumsuz etkiliyor. Bu duruma dizi için de çekinceyi koymakta fayda var.
Konuşması bile rahatsız ediyor
‘Rüya’nın son bölümünde bir sahne vardı. Selami sokakta, Gülendam’ın yolunu kesiyor. “Evine bir kız almaya geldim. Elif olmadı, Cemre’yi ver” diyor. Sonra tehdit ediyor: ‘Faysal’a gider ve Elif’i iki daire karşılığı bana nasıl yamamaya çalıştığını söylerim.”
Ev ahalisi bu diyalogları duy-duğunda, “Lütfen bu sözleri duymak istemiyoruz” diyerek çok kızdı. Hesapta böyle örnekleri sergileyince, halkımız bilinçlenecek. Bu diyalogların, tam tersi bir tepkiyle seyircide vücut bulduğunun bilinmesinde fayda var. Kadına şiddet ve çocuk istismarının tavan yaptığı bir ortamda, algı ister istemez, “Dizilerde bunları görmek istemiyoruz” halini alıyor. Hatırlatayım dedim.