SAMSUN (İHA) - Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Sünbül, domuz gribi hastalığının belirti ve bulgularının bilinen grip vakalarıyla hemen hemen aynı olduğunu belirterek, "Hastalık yüksek ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas-eklem ağrıları, boğaz ağrısı ve kuru öksürük ile seyreder. Ancak bunların dışında aşırı kusma ve ishale de neden olabilir" dedi.
OMÜ Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Sünbül, Sağlık Bakanlığı'nın domuz gribine karşı Türkiye'de tedbirler aldığını, Samsun'da da İl Sağlık Müdürlüğü'nün hastane başhekimleri ve ilgili uzmanlardan oluşan komitenin hastalığın tespiti halinde izlenecek prosedürleri belirlediğini ifade etti. Domuz gribinin günümüze kadar bu hastalığa neden olan virüsün genetik bir değişim geçirerek insanlara bulaşması sonucu ortaya çıktığını ve ilk olarak 18 Mart 2009 tarihinde Meksika'da görüldüğünü belirten Sünbül, "Domuz gribi hastalığının belirti ve bulguları bilinen grip vakalarıyla hemen hemen aynıdır. Yüksek ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas-eklem ağrıları, boğaz ağrısı ve kuru öksürük ile seyreder. Ancak bunların dışında aşırı kusma ve ishale de neden olabilir. Domuzların salgıları veya bu salgılarla ortama saçılan damlacıkların insanların solunum yollarına veya gözüne teması ile bulaşır. İnsandan insana bulaşması nedeniyle hızla yayılmaktadır. Bugün itibariyle hastalığın tespit edildiği ülke sayısı 20'yi geçmiştir. İnsanlarımızın alacakları önlemler ise; kişisel hijyene dikkat etmek oldukça önemlidir. Bunun başında da el yıkama gelir. Cansız yüzeylere bulaşan virüs, buralara temas eden ellerle taşınarak hastalığa neden olur. Bu nedenle eller su ve sabun ile sık sık yıkanmalıdır. Diğer bir önlem, hastalığın sık görüldüğü bölgelerde ağız ve burnu kapatacak şekilde maske takmaktır" diye konuştu.
Hastalığın tedavisi hakkında da bilgi veren Sünbül, "Diğer grip hastalarında da kullanılan ve ülkemizde de piyasada bulunan hastalığı önlemede veya tedavi etmede yardımcı olan Oseltamivir ve Zanamivir isminde ilaç vardır. Ancak bu ilaçların yaygın kullanımı önerilmemektedir. Hastalığa karşı henüz koruyucu aşı geliştirilememiştir, ancak çalışmalar devam etmektedir. Aşının üretilip toplumun kullanımına sunulabilmesi için aylarla ifade edilebilecek bir süreye ihtiyaç vardır" şeklinde konuştu.
Günümüzde uluslararası seyahatlerin çok yaygın olduğu, hastalığın insanlara bulaşma hızının yüksekliği dikkate alındığında risk bulunduğunu ancak alınacak önlemlerle bu tehlikeden kurtulmanın mümkün olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sünbül, "Uluslar arası havalimanlarının çoğunda yolcular gribal enfeksiyon belirtileri açısından kontrolden geçirilmekte olup, şüpheli görülenlerde daha ileri tetkikler yapılmakta ve gerekli izolasyon önlemleri alınmaktadır. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı'nın koordinasyonunda hudut ve sahillerdeki giriş noktalarında benzer tedbirler alınmaktadır. Benzer şekilde ilimizde de Sağlık Müdürlüğü, hastane başhekimleri ve ilgili uzmanlardan oluşan bir komite hastalığın tespiti halinde izlenecek prosedürleri belirlemiş, hastanelerimizin maske ve ilaçla ilgili varsa eksikliklerinin giderilmesini ilgili kurumlara bildirmiştir. Şu ana kadar Meksika'dan bildirilen hastaların yaklaşık yüzde 5 ile10'u ölümle sonuçlanmıştır" dedi.