Dünya helal Gıda Birliği Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Gelir, domuz kaynaklı katkıların helal olmadığını söyledi.
Bursa'nın İnegöl ilçesinde "Boşnak buluşması"nda konuşan Ahmet Gelir, gıda üretiminde hile yapılmaması gerektiğini belirterek, "Gıdalarda zararlı bir maddenin bulunmaması gerekiyor. İnancımıza aykırı katkı maddelerinin gıdadan dışlanması gerekiyor. Bugün yoğurtta jelatin katkısı bulunuyor. Jelatinin kendisi bir problem değildir. Jelatin bir protein kaynağıdır. Hayvanların uzun kemiklerinden ve derilerinden elde edilen bir proteindir. Bizim buradaki sıkıntımız, dünyada bu jelatini helal yoldan üretebilecek yerlerin az olmasıdır. Yani sığır jelatinin bulunmayışıdır. Batı kaynaklı olduğundan, genelde firmalar ithalatlarını yaparken, İsviçre, Belçika, Almanya, Hollanda'dan satın aldıklarından, buradan gelen ürünler domuz jelatinidir. Zaten bu gizlenecek bir şey de değildir. Bellidir. Alan da, satan da bunun domuz olduğunu bilir" dedi.
İslam'da domuzdan yapılan bir katkı maddesinin yiyeceklere konulmasının helal olmadığına işaret eden Gelir, "Dünya Helal Gıda Birliği olarak, bizim işimiz sadece domuz, alkol ile uğraşmak değil. Gıdaların hilesiz olmasıyla ilgileniyoruz. Toprak, su, yem temiz olmadan, tohumu genetiğiyle oynanmamış bir hale getirmeden yapacağımız çalışmalar hep eksik kalacaktır. Büyük bir proje var, biz bunu organize etmeye çalışıyoruz. Sistemimizin içinde 153 profesörümüz var. 65 teknik personelimiz var. Bunlarla sahayı taramaya gayret ediyoruz. Firma deyince, biz firmaların ismini vermiyoruz. Biz problemleri ortadan kaldırıyoruz; daha da önemlisi jelatinden bahsettim. Helal jelatini üretmeyi teşvik ediyoruz. Bunun Ar-Ge'sini sağlıyoruz. Sonra bu üretimin para değerinin olabilmesi için o firmaya destek veriyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin jelatin tüketiminin 20 bin ton olduğunu ifade eden Gelir, "20 bin tonun tamamının helal kaynaklardan gelmesini sağlayıcı projelerimiz var. Şu anda 12 firma jelatin üretimi için çalışma yapmaktadır. Biz bunları tavsiye ediyoruz. Firma ile alakalı bir yaptırıma gitmek, alt yapı uygun değilse, yani denetimlerimiz yerinde değilse kargaşa oluşturabilir. Marka kolay oluşmuyor. Siz 20-30 yıl çalışarak, bir markayı bir yere getireceksiniz. 5 bin insan buradan nemalanacak. Ama sonra herhangi bir laboratuardaki teknik personelin hatasından dolayı o firma teşhir edilip zarara uğrayacak. Biz bunu kabul etmiyoruz. O firmanın iyileştirme yollarına gidilmeli. Buna rağmen vatandaşın saĞlığı ile oynayan bir kurum veya kuruluş olursa elbette ki, o zaman teşhir edilmeli. Sadece gündemi meşgul etmek için, çok iyi inceleme yapılmadan, emin olmadığımız bir noktada yapılacak uygulama o firmaya zarar verebilir" şeklinde konuştu.
"TÜKETİCİ BUNLARI TAKİP ETMELİ"
57 İslam ülkesinin tüm standartlarını bağlayıcı şekilde çalışma yapan bir SİNİK kuruluşunun olduğunu hatırlatan Gelir, "İslam ülkeleri standardizasyon ve metroloji enstitüsü daha gelişmelidir. TSİ bu gün helal sertifikası verebiliyor. Biz de ürünlerin ambalajında helalliği gösteren, aynı zamanda sağlık ve hijyen yönünden zararsızlığını ifade eden amblemlerimizi koyuyoruz. Tüketici bunları takip etmeli" ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz