Sözcü Gazetesi'nin Ankara temsilcisi Saygı Öztürk, "Baba anlatıyor: O an oğlum gibi ben de dondum” başlıklı yazısında Tunceli’de donarak şehit olan iki askerinden biri olan Asım Türkel’in babası Hasan Türkel’in ifadelerine yer verdi. Şehit babasının oğlunun haberini mezalrlıkalr müdürlüğü tarafından gelen telfonla aldığını doğruladığını belirten Öztürk; bir başka şehit babası, Nihat Dikmen'in de oğlunun donduğu gün giydiği kıyafetle ilgili bazı kuşkuları olduğunu yazdı.
Öztürk’ün yazısı şöyle:
Tunceli'nin Nazımiye ilçesinin 2 bin 400 rakımlı bölgesinde iki tim yani toplam 24 asker bulunuyordu. Teröristlerin geçiş yolunu kapatmışlardı. Bu timlerden birisinde Mersinli uzman çavuşlar Asım Türkel ile Ferruh Dikmen de görevliydi. Hava koşulları nedeniyle helikopterle ulaşılamadığı öne sürüldü, bu yüzden timi yaya giden ekiplerin kurtardığı açıklandı.
Asım Türkel'in babası, oğlunun şehit olduğunu ve nerede toprağa verileceğini mezarlıklar müdürlüğünde görevli bir personelin telefonuyla öğrendi. Vah ki vah… Şehit haberleri böyle mi veriliyordu? Neyse ki Ferruh Dikmen'in şehit olduğunun haberini Silifke kaymakamı aileye bildirdi. Şehit haberlerinin ailelere ulaştırılmasında standart kalmamış.
OLAY YERİNE GİDECEK
Dün baba Hasan Türkel'le konuştum. “Evet, bana çocuğumun şehit olduğu haberini mezarlıklar müdürlüğünden telefon eden kişi söyledi. İşte ben de o an oğlum gibi dondum” diyor. Operasyon günü üzerlerinde bulunan giysiler, kış koşullarına göre uygun muydu? Baba da bilmiyor, “Bunu gidip orada öğreneceğini” belirtiyor. “Sizi içeriye alırlar mı?” diye sorduğumda “Almaya mecbur olduklarını” belirtiyor, “Nasıl almazlar?” diye öfkeleniyor.
Hasan Türkel'e oradaki görevliler ne diyecekler bilemem ama oğlunun şehit olduğu haberini telefonla bildiren mezarlıklar müdürlüğündeki görevlinin “tutuklandığı” kendisine söylenmiş. Bu konuyu araştırdığımda, böyle bir durumun söz konusu olmadığını öğrendim. Yani şehit babasına doğru bilgi verilmemiş. Mezarlıklar müdürlüğündeki gariban görevlinin üzerine sorumluluk yıkılacağına, asıl yetkililerin niçin zamanında aileye şehit haberini usulüne uygun bir biçimde vermedikleri soruşturulmalı.
Bir başka şehit babası, Nihat Dikmen'in de oğlunun donduğu gün giydiği kıyafetle ilgili bazı kuşkuları var. Şehitlerle aynı birlikte olan arkadaşlarından da bazı şeyler öğrenmişti. Jandarma Genel Komutanlığı kıyafetlerin gönderildiğini belirtiyor ama o gönderilenler askerlere dağıtıldı mı onu açıklamıyorlar.
Operasyona giden timlerin yanında doktor bulunurdu, şimdi yok. Doktor gönderemiyorsanız bile en azından ilk yardım konusunda, donmaya karşı alınacak önlemleri askerlere öğretmek bu kadar zor mu?
BU OLAY YAŞANMAZDI
6 yılı terörle mücadelede geçen efsane Bolu Komando Tugayı'ndan, emekli Albay İsrafil Aydın'dan son olaya ilişkin en azından benzeri yaşanmaması için önemli uyarılar var. Komutandan dinliyorum:
“Bu millet ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti imkanlarının ötesinde Mehmetçiğe verilmesi gereken her türlü giyim, kuşam, silah ve teçhizat ve iaşenin en iyisini ve en modern olanını vermektedir. Operasyon icra eden birliğin envanterinde de; soğuk iklim çorabı, botu, içliği, im elbisesi, parkası, beresi ve tek er tarafından kullanılan cep sobası, ateş ve is çıkarmayan soğuk havalarda kullanılan taşınabilir soba mutlaka vardır.
Bu tür olaylardaki temel problemler: Lider personelin eğitim ve tecrübe eksikliği, lider personelin operasyon öncesi ve operasyon esnasında yapması gereken kontrol, denetim eksikliği ile en önemlisi de tek erin eğitim ve tecrübe eksikliği ile disiplin zafiyetidir. Eğer operasyon öncesi, bu malzemelerin alındığı hiyerarşik emir komuta zincirine bağlı olarak sıralı şekilde tek er ve lider seviyesinde tek tek kontrol edilip alınsa idi bu üzücü olayla karşılaşılmazdı.
HER KOŞULDA ALINIR
Planlı operasyonlar için çok ayrıntılı kontrol listeleri, planlamalar ve hazırlıklar yapılır. Ani gelişen olaylar içinde önceden hazırlanmış özel timler ve onların her türlü hava şartları ve çatışma olasılıklarına göre teçhizat, silah ve mühimmatları hazır olarak mevcuttur.
Operasyonlardaki olumsuz hava şartlarına ve terörist tehditlerine rağmen acil durumlarda; yaralı ve şehidin alınması gibi durumlar söz konusu olduğunda iniş yapamayan Türk helikopter pilotuna ben tanıklık etmedim. Helikopteri delik deşik olup, tek tekerleğini bir kaya parçası üzerine koyup, bu da imkansız ise hover'da bekleyip yaralı ve şehidi tahliye etmişlerdir.”
FOTOĞRAFINI İNCELEYİN
Operasyon bölgesinde bulunan Ferruh Dikmen de o günlerde ailesini aramadı, ailesi de ona telefonla ulaşamadı. Vefat haberinden bir gün önce Dikmen'den bir fotoğraf geldi. Bu onun son fotoğrafıydı. Jandarma Genel Komutanlığı, bazı yayın organlarını ayırıp jandarmanın giyimi ile ilgili bilgi verdi. Orgeneral Arif Çetin burada ayrım yaptı ve bizler o kıyafetleri göremedik.
O gece Uzman Çavuş Ferruh Dikmen'in üzerindeki elbiselerle, basına tanıttıkları giysileri karşılaştırmalarını öneririm. “Gönderdik” demekle olmuyor. Siz gönderebilirsiniz ama onlar askere ulaştı mı, dağıtıldı mı? Müfettişler konuyu araştıracak. Eğer biraz vicdan varsa yalnız gerçekler açıklanmalı.