Tüm zamanların en iyi dram filmleri deyince aklımıza ilk olarak kuşkusuz 1973 yapımı olan Türk filmi Canım Kardeşim geliyor. Bununla birlikte bu listede IMDB puanlarına göre türü dram olan yabancı ve türk filmlerini bulabileceksiniz. İşte İzleyenlerin boğazını düğümleyen o liste.
Türk sinemasının başyapıtlarından biri sayılan canım kardeşim, en iyi dram filmlerinden biri olarak da kabul edilir. 1973 yapımı olan filmin yönetmenliğini Ertem Eğilmez üstlenmiştir. Başrollerini Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Kahraman Kıral paylaşmıştır. Film küçük kahraman, abisi Murat (Tarık Akan) ve abisinin arkadaşı Halit’in (Halit Akçatepe) yoksul ancak neşeli bir hayat sürmeleri üzerinedir. Küçük Kahraman’ın kanser olduğunu öğrenmeleri üzerine abisi Murat ve arkadaşı Halit, Kahraman’ın mutlu olabilmesi için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır. Öyle ki Kahraman’ın çok istediği televizyonu alabilmek için hırsızlık bile yaparlar. Filmde Küçük Kahraman’ın eve gelen televizyon ile hissettiği büyük mutluluk ve artık onun için çok geç kalınmışlık, izleyicilerin güzel duygular hissederken, gözyaşlarını da tutamamalarına sebep oluyor.
IMDb: 8.8
1993 ABD yapımı bir film olan Schindler’in Listesi’nin yönetmenliğini, efsane yönetmen Steven Spielberg üstlenmiştir. Film; Akademi, Altın Küre, BAFTA ve Grammy de dahil birçok ödüle layık görülmüştür. Film 321 $ milyon hasılat yapmıştır. Filmin Türkiye’de gösterime giriş tarihi 4 Mart 1994’tür. Film Almanya’ya iş kurmak amacıyla giden ancak beş kuruşu olmayan Schindler’in hayatı ve yaptıkları üzerine, gerçek bir hikayeden alıntıdır. Schindler kendi değişiyle sunum yeteneği sayesinde birçok Alman subayı ile dost olmuştur. II.Dünya Savaşı Almanya’sında Yahudi Soykırımı başlamıştır. Schindler’in fabrikası ise yahudilerin kurtuluş kapısıdır. Birçok Yahudi’yi fabrikasına işçi olarak alarak, toplama kamplarına gönderilmekten kurtarır. Filmin en can alıcı noktalarından biri ise, işçilerin Schindler’in, onlar (Sovyet askerleri) için bir katil olmadığını izah ettikleri mektup ile üzerinde “Kim ki bir insanın hayatını kurtarır, o tüm Dünya’yı kurtarır.” sözlerinin işli olduğu, bir işçinin altın dişini döverek yaptıkları altın yüzüğü Schindler’e verip vedalaştıkları sahneydi. Filmin son sahnesi ile de gerçekten gözyaşlarınıza hakim olamayacağınız, olağanüstü bir dram filmi olan Schindler’in Listesi’ni muhakkak izlemenizi tavsiye ederiz.
1994 ABD yapımı bir film olan Esaretin Bedeli, Stephen King’in “Rita Hayworth and Shawshank Redemption” adlı romanından sinemaya uyarlanmıştır. Senaristi ve yönetmeni Frank Darabont’tur. Filmin konusu, karısının ölümünden sorumlu tutulan Andy Dufresne’nin (Tim Robbins), masum olduğunu iddia etmesine rağmen hapishaneye girmesi ve 20 yılını bu hapishanede geçirmesinin üzerinedir. Shawshank hapishanesinde dayak, tecavüz her türlü kötü durum yaşanmaktadır ancak, Andy yine de iyimserliğini asla kaybetmez. Bu tutumu da diğer mahkumların davranışlarını etkiler. Andy tüm mahkumları parmaklıklar ardındayken bile özgür bir yaşama sahip olabileceklerine inandırır. Şu replik filmi izlemeniz için geçerli bir sebep olacaktır diye düşünüyoruz; “Unutma Red, umut iyi bir şeydir, belki de en iyisi. Ve iyi şeyler asla ölmez.”
1997 Amerikan yapımı bir dram filmlerindendir. Filmin yönetmeni, senaristi ve yapımcısı James Cameron’dur. Film on iki dalda Akademi Ödülü’ne aday gösterildi ve En İyi Film ve En İyi Yönetmen dalları gibi on bir dalda aday gösterilip ödül kazanmıştır. Ayrıca film 2 milyar $ üzerinde hasılat yaparak yine aynı yönetmenin filmi ‘Avatar’a kadar gişe hasılatı rekorunu tam 12 yıl boyunca elinde tutmuştur. Film “Okyanusun Kalbi” adlı bir elmas kolyenin peşinde olan hazine avcılarının, kolye yerine bir kadının resmini bulması ile gelişiyor. Resimdeki kadın olduğunu iddia eden Rose Dawson Calvert (Kate Winslet) ekibi ziyaret eder ve Titanik anılarını anlatmaya başlar. Rose, geminin kıç tarafından intihar etmek için atlamaya yeltenirken onu bu fikrinden vazgeçiren Jack (Leonardo DiCaprio) ile kısa sürede tutkulu bir aşk yaşar. Akıllardan silinmeyen sahneleri ile gönüllere taht kuran Titanik, Celine Dion şarkısı My Heart Will Go On ile ölümsüzlüğünü garantilemiştir. O zamanlar ”Tanrı’nın bile batıramayacağı” gemi şeklinde tabir edilen Titanik’in bir buz dağına çarparak su alması ve batış anını bile büyük bir sanatsallıkla yansıtan James Cameron’un bu filmini izlemenizi şiddetle tavsiye ederiz.
2002 yılında drama türünde çekilmiş, senaristliğini Ronald Harwood’ın, yönetmenliğini ise Roman Polanski’nin üstlendiği bir filmdir. Film gerçek bir hikayeden esinlenilmiştir. Ayrıca film, esin kaynağı olan Wladyslaw Szpilman’ın hayatını konu edinen bir kitap üzerine sinemaya uyarlanmıştır. Film, Polonya’lı başarılı bir piyanistin II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesiyle sessizleşen hayatını ele almaktadır. Filmde Chopin’in serenatlarına oldukça yer verilmiştir. Bu bile başlı başına bu filmi izlemeniz için geçerli bir sebeptir. Filmde Alman subay Wilm Hosenfeld’ın (Thomas Kretschmann) yardımları, filmde birçok şeyi sorgulamamıza sebep olacak.
2011 Fransız yapımı bir filmdir. Filmin yönetmenliğini Oliver Nakache ve Eric Toledano üstlenmiştir. Film sekiz kategoride Cesar Ödülü’ne aday gösterilirken, filmin başrollerinden, Omar Sy En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne layık görülür. Film, geçirdiği yamaç paraşütü kazası sonucu felç kalan zengin bir adamın kendisine yardımcı olmak ve arkadaşlık yapmak için işe aldığı genç bir adam ile kurduğu dostluğu mükemmel bir şekilde beyaz perdeye yansıtmıştır. Komik diyalogları ile güldürürken, duygulandıran bu filmi izlemenizi öneririz.
2013 Amerikan yapımı bir filmdir. Filmin yönetmeni Alexander Payne’dir. Nebraska filmi, 2013 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’ye aday gösterildi. Oyunculuğuyla herkesi büyüleyen Bruce Dern ise En İyi Aktör Ödülü’ne layık görüldü. Film yaşlı ve inatçı bir adam olan Woody Grant’ın (Bruce Dern) çekilişten kazandığına inandığı 1 Milyon dolar ödülü almak için Nebraska’ya yaptığı yolculuğu konu alır. Oğlu David, babasını gitmemeye ikna edemez ve annesinin ısrarları üzerine babasına yolculuğu sırasında eşlik eder. David, Hawthorne, Nebraska’dan geçerken Woody’nin ailesinde kalmayı planlar ancak Woody bu fikre karşı çıkar. Çünkü çevresi tarafından pek iyi bir şekilde tanınmaz. Hawthorne’de kaldıkları süre boyunca David ile Woody’nin arasındaki buzlar kırılmaya ve baba-oğul ilişkileri güçlenmeye başlar. Paranın verildiği danışmanlığa vardıklarında ise Woody, çekilişi kazanamadığı öğrenir. Ancak David, arabasını satarak Woody’e yeni bir kompresörü olan kamyonet alır. Film arabayla geri dönmeleri şeklinde son bulur. Film hayata dair derin bakış açıları barındırması sebebiyle herkesin izlemesi gereken bir film, Nebraska’yı izlemediyseniz izlemenizi öneririz.
2014 Türk yapımı bir filmdir. Filmin yönetmenliğini, usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan üstlenmiştir. Filmin ilk gösterim tarihi 16 Mayıs 2014’tür. Film aynı zamanda Altın Palmiye Ödülü’nü kazanan ikinci film olma özelliğini taşımaktadır. Altın Palmiye’nin yanı sıra PIPRESCI Ödülü’ne de layık görülmüştür. Başrollerini Haluk Bilginer, Demet Akbağ ve Melisa Sözen paylaşmaktadırlar. Film, sorumluluk alamayan Aydın (Haluk Bilginer), bu durumdan sürekli şikayet eden Necla (Demet Akbağ) ve bu ikisi arasındaki döngüyü kırmaya yönelik bir şeyler yapmaya çalışan tek kişi olan Nihal’in (Melisa Sözen) hikayesini dürüstçe ve zekice seyirciye anlatmıştır. Türk ve dünya sinemasına yeni bir soluk kazandıran Kış Uykusu filmini izlemenizi tavsiye ederiz.
2014 Amerikan yapımı bir filmdir. John Green’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmıştır. Filmin yönetmen koltuğuna Josh Boone oturmuştur. Film kanser tedavisi gören Hazel Grace (Shailene Woodley) ile ona hastalığı boyunca her türlü moral ve desteği veren Augustus Waters’ın (Ansel Elgort) inanılmaz öyküsünü anlatmaktadır. Film beklenmedik sonu ile siz izleyenleri gözyaşlarına boğacak.
2015 Amerikan yapımı bir dram filmidir. Filmin yönetmeni, inanılmaz filmlere imza atan Steven Spielberg’tir. Film gerçek bir hikayeden alıntılanmıştır. Tom Hanks’in mükemmel oyunculuğuyla birleşen film siz sinema severler için mükemmel bir görsel ziyafet sunuyor. Filmin konusu ise, Soğuk savaş sırasında James B. Donovan (Tom Hanks), Rus casus Rudolf Abel’in (Mark Rylance) avukatlığını alır, casus ile arasında etkileşim yaşayan James, Rudolf’un idam edilmemesi için elinden geleni yapar. Aynı zamanda Birleşik Devletler için casusluk yapan Francis G. Powers’ın Ruslar’ın eline düşmesiyle iki casus arasındaki takası gerçekleştirecek olan James, bu takas için Almanya’ya gidecek ve burada insanlığın geldiği durumu sorgulayacaktır. Irkçılık, insanlık gibi kavramları ustaca işleyen yönetmen, mükemmel sahneleriyle de izleyiciye görsel bir şölen sunuyor. İzlemenizi kesinlikle tavsiye ederiz.
IMDB: 7.9
