Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hava kalitesi standartları ve kriterlerini içeren “Yeni Küresel Hava Kalitesi Kılavuzları”nı (AQG) açıkladı. DSÖ, 15 yılın ardından güncellediği hava kirliliği kılavuzlarında önerilen standartlar yakalandığı ve kriterlere uyulduğu takdirde her yıl küresel olarak milyonlarca ölümün ve PM 2.5 olarak bilinen ince partiküllerle bağlantılı ölümlerin yaklaşık yüzde 80’inin önlenebileceğini belirtti.
DSÖ hava kirliliği kılavuzlarıyla ilgili yaptığı açıklamada, 2005 yılında gerçekleştirdiği son küresel güncellemeden bu yana hava kirliliğinin sağlık durumunu nasıl etkilediğini gösteren bulgularda belirgin bir artış gözlemlendiğini ifade etti. Açıklamada ayrıca, hava kirliliğinin, iklim değişikliğinin yanı sıra insan sağlığına yönelik en büyük çevresel tehditlerden biri olduğuna dikkat çekildi. Kılavuzların hava kirliliğinin daha önce düşünülenden daha düşük seviyelerde bile insan sağlığına verdiği zararın kanıtlarını net bir şekilde sunduğu ve hava kalitesi için yeni seviyeler önerdiği aktarıldı. Hem bu nedenle hem de kanıtların sistematik bir incelemesinden sonra DSÖ’nün hava kalitesi kılavuzunun yeni değerlerinin aşılmasının sağlık için önemli risklerle ilişkili olduğu konusunda uyarıda bulunarak tüm kılavuz değerlerini daha düşük değerlerde olacak şekilde yeniden düzenlediği ifade edildi.
Bu yeni değerlere bağlı kalmanın milyonlarca hayatı kurtarabileceği vurgulanarak, her yıl hava kirliliğine maruz kalmanın 7 milyon kişinin erken ölümüne ve milyonlarca sağlıklı yaşam yılının kaybedilmesine neden olduğu aktarılarak, çocuklarda da bu sorunun akciğer büyümesi ve akciğer işlevlerinde azalma, solunum yolu enfeksiyonları ve ağır astım şeklinde görüldüğü belirtildi.
Açıklamaya göre, yetişkinlerde dış mekan hava kirliliğinin neden olduğu en yaygın ölüm nedenleri iskemik kalp hastalığı ile inme olurken, kılavuzlar, hava kirliliği temelli diyabet ve beyindeki sinir hücrelerinin işlevini engelleyen çeşitli hastalık ve durumlar gibi diğer etkilere dair kanıtları da ortaya koydu. Bu durumun, hava kirliliğinin neden olduğu hastalık yükünü, sağlıksız beslenme ve tütün kullanımı gibi diğer önemli küresel sağlık riskleri ile aynı seviyeye getirdiği ifade edilen açıklamada, hava kirliliğinin iklim değişikliğinin yanı sıra insan sağlığına yönelik en büyük çevresel tehditlerden biri olduğu kaydedildi.
Açıklamada, DSÖ’nün yeni kılavuzlarının hava kalitesini iyileştirme, iklim değişikliğinin etkilerini azaltma çabalarına katkı sunduğu belirtilirken, emisyonları azaltmanın da hava kalitesini iyileştireceği vurgulandı. Ülkelerin, bu kılavuz değerlere ulaşmaya çalışarak hem sağlığı koruyabileceği hem de küresel iklim değişikliği konusunda destek olabileceği ifade edilirken, maruz kalmadan kaynaklanan sağlık etkileri konusunda en fazla kanıtın bulunduğu 6 kirletici için olması gereken hava kalitesi seviyelerini önerdiği aktarıldı. Klasik kirleticiler olarak adlandırılabilecek partikül madde (PM), ozon (O), nitrojen dioksit (NO), kükürt dioksit (SO) ve karbon monoksit (CO) kirleticilerine karşı alınan önlemlerin, diğer zararlı kirleticiler için de önemli olduğuna dikkat çekildi.
Çapı 10 ve 2.5 mikron veya daha küçük partikül madde (PM10 ve PM 2.5) ile ilişkili sağlık risklerinin özellikle halk sağlığı açısından önemi vurgulanan açıklamada, PM’nin, başta ulaşım, enerji, ev, sanayi ve tarım dahil olmak üzere farklı sektörlerde kullanılan yakıtların yanması ile ortaya çıktığı belirtildi. Kılavuzların ayrıca, hava kalitesi kılavuz değerlerini belirlemek için yeterli nicel kanıt bulunmayan birtakım partikül madde türlerinin (siyah karbon/temel karbon, çok ince partiküller, kum ve toz fırtınalarından kaynaklanan partiküller gibi) yönetimine yönelik iyi uygulamaların da altını çizdiği ifade edildi. Kılavuzların, tüm durumları kapsadığı ve küresel anlamda hem dış hem de iç ortamlara uygulanabilir olduğu kaydedildi.
Açıklamaya göre, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde büyük ölçüde fosil yakıtların yakılmasına dayanan büyük ölçekli kentleşme ve ekonomik kalkınma nedeniyle artan düzeyde hava kirliliği yaşanırken, hava kirliliğine maruz kalmadaki eşitsizlikler dünya genelinde arttı. Hava kirliliğine ilişkin küresel değerlendirmelerin, düşük ve orta gelirli ülkelerde görülen hava kirliliği ile en büyük derecede ilişkilendirilebilir hastalık yüküyle birlikte, yüz milyonlarca sağlıklı yaşam yılı kaybedildiğini gösterdiği ifade edildi. Hava kirliliğine maruz kalma ne kadar artarsa, hava kirliliğinin astım, akciğer ve kalp gibi kronik rahatsızlıkları olan bireylerin yanı sıra yaşlılar, çocuklar ve hamile kadınlar üzerindeki sağlık etkisinin de o kadar arttığı vurgulandı. Hava kalitesinde güçlü politika odaklı iyileştirmeler yapılan ülkelerde, hava kirliliğinde genellikle belirgin bir azalma görüldüğüne dikkat çekildi.
DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus yaptığı açıklamada, "Hava kirliliği tüm ülkelerde sağlığa yönelik bir tehdittir ancak en çok düşük ve orta gelirli ülkelerdeki insanları etkilemektedir. DSÖ’nün yeni Hava Kalitesi Kılavuzları, yaşamın bağlı olduğu hava kalitesini iyileştirmek için kanıta dayalı ve pratik bir araçtır. Tüm ülkeleri ve çevremizi korumak için savaş veren herkesi, kirliliğin yol açtığı acıları azaltmak ve hayat kurtarmak için bu kılavuzları kullanmaya çağırıyorum” ifadelerini kullandı.
DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr Hans Henri P. Kluge ise kılavuzların politika belirleyicilere konu hakkında sağlam kanıt ve gerekli araçlar sağladığını belirterek, “DSÖ, milyonlarca ölümün, hava kirliliğinin etkilerinden, özellikle bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklandığını yıllık olarak hesaplıyor. Temiz hava, temel bir insan hakkı olmanın yanı sıra sağlıklı ve üretken toplumlar için gerekli bir koşul olmalı. Bununla birlikte, son 30 yılda hava kalitesinde yaşanan bazı gelişmelere rağmen, milyonlarca insan erken ölmeye devam ediyor ve bu durum çoğu zaman en kırılgan ve ötekileştirilmiş nüfusları etkiliyor. Sorunun büyüklüğünü ve bu sorunu nasıl çözeceğimizi biliyoruz. Güncellenmiş kılavuzlar, politika belirleyicilere bu uzun vadeli sağlık yükünün üstesinden gelmek için sağlam kanıtlar ve gerekli araçları sağlıyor” dedi.
Kılavuzun amacının, tüm ülkelerin önerilen hava kalitesi seviyelerine ulaşabilmesi olduğu belirtilen açıklamada, DSÖ’nün hava kalitesinde kademeli iyileştirmeyi kolaylaştıracak kısa vadeli hedefler önerdiği ifade edildi. Mevcut hava kirliliği seviyeleri, güncellenen kılavuzda önerilen seviyelere düşürüldüğü takdirde dünya genelinde PM 2.5 olarak bilinen ince partiküllerle bağlantılı ölümlerin yaklaşık yüzde 80’inin önlenebilir hale geleceği belirtildi. Aynı zamanda, kısa vadeli hedeflere ulaşılmasının en büyük yararının, ince partiküllerin yüksek konsantrasyonlarda bulunduğu ve nüfusları yüksek olan ülkelerdeki hastalık yükünün azaltılması olacağı aktarıldı.
(İHA)