Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, “Demokratik Sol Partililerle birlikte 29 Ekim’de 1. Meclis’in kapısında olacağız” dedi.
Türker, Parti Genel Merkezi’nde partililerle bayramlaştı. Türker, bayramlaşmadan sonra partililere seslenerek, 29 Ekim’de Meclis önünde olacaklarını söyledi. Kurban Bayramı’nın son gününün 29 Ekim ile birleşmemesi için Kurban Bayramı’nın gününün değiştirildiğini iddia eden Türker, ‘Arefe günü kurban kesmeyin’ telkininde bulunulduğunu kaydetti.
Türker, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanmaması için hükümetin ne gerekiyorsa yaptığını söyleyen Türker, şöyle konuştu: “Kimisinde Cumhurbaşkanı’nın kulak hastalığını bahane ediyorlar, kimisinde Van depremini bahane ediyorlar ve bayramı kutlamamak için ciddi bir uğraş içine girmiş bulunuyorlar.”
29 Ekim’de halkın belli kesiminin ötekileştirme politikasının güdüldüğünü ifade eden Türker, Demokratik Sol Parti’nin Meclis’te grubu yok denilerek’ saf dışı bırakılmaya çalışıldığını söyledi. Türker, “Artık Milli Günleri sizlerin söz söyleyeceği arenalar olmasın, yalnız bizim istediğimiz şekilde, yönlendireceğimiz toplantılar şeklinde olsun. Biz öteden beri yaklaşık 15 gündür 29 Ekim’de bir halk şöleni, yürüyüşü gerçekleştirmek isteyenlerle görüşüyorduk. Onlara araç gereç konusunda yardım edeceğimizi, 29 Ekim’de ilk Meclis’ten başlayacak yürüyüşe katılacağımız söylemiştik” şeklinde konuştu.
29 Ekim’de yapılacak yürüyüşe izin vermeyen Ankara Valisi’nin sadece bir aracı olduğunu ve asıl iktidarın bu yürüyüşe izin vermediğini belirten Türker, şöyle konuştu:"Başbakan Erdoğan’ın sabah namazı çıkışında yaptığı açıklamada, tehdit olduğunu, suikast olacağını, olaylar çıkacağını söyledi. Biz, Demokratik Sol Partililer için devlet tarafından gelen tehditler hiç de önemsemediğimiz, kulak vermediğimiz tehditlerdir. Çünkü aynı tehdidi 1977 yılında kurucu Genel Başkanımız Bülent Ecevit’e Taksim Meydanı’nda yapacağı miting için dönemin iktidarı Başbakanı tarafından gündeme getirildi. O zaman Genel Başkanımız Bülent Ecevit ‘Tek başına bile olsa, Taksim Meydanı’na katılacağım’ demişti. Demokratik Sol Partililerle birlikte 29 Ekim’de Başbakan’ın tehdit diye nitelendirildiği 1. Meclis’in kapısında olacağız. Özellikle ortaya çıkacak olaylardan, polislerin bize karşı püskürteceği biber gazından, belki de bizlere saldırısından bugün burada Başbakanı sorumlu olarak ilan ediyorum”
Başbakan’ın öncelikli görevinin ülkede güvenliği sağlamak olduğunu kaydeden Türker, şunları söyledi: “Orada birlikte toplanacağımız halkımızın üzerine salarak değil, halkımızın güvenli bir şekilde yürüyüşünü tamamlayabilmesi için dışarıdan gelecek, kendisinin dile getirdiği tehditlere karşı bizi korusun. Eğer polis bizi korumuyorsa, o zaman poliste Başbakan’ın talimatı dahilinde bu tehdidin oluşmasında suçlanacaktır”
Polislerin de aldatıldığını savunan Türker, hükümete de şöyle seslendi: “Dış politikada ülkeyi batağa soktunuz. 6 Kasım’dan sonra dışarıdan gelecek çeşitli yönlendirmelerle Türkiye’yi savaşa sokma olasılığınız ‘adeta ben geliyorum’ diyor ve orada bile insanların birlikteliği için burada ülke olarak ateşkes davetinde bulunuyor. Ama 29 Ekim’de biz yürürsek, ateş edileceğini, bu ateş silah olması gerekmez, tehdidi gündeme getirerek, unsurları harekete geçiyor. Bunun tek bir sebebi vardır: Eksik demokraside tam iktidar yaşıyorlar. Eksik demokraside tam iktidar tamamen bu konuda ciddi bir diktatörlüğün başlangıcıdır”
İktidarın geçmişte olanları gündeme taşıdığını ifade eden Türker, sözlerine şöyle devam etti: “Sanki Türkiye’yi devlet olarak değil de, futbol takımının maçını yönetiyor gibi yönetiyorlar. Türkiye’yi bir futbol sahasındaki maç gibi görenlerin bu ülkede bundan sonra eşitliği, sevgiyi barışı sağlayacak etrafa da bakmalarını tavsiye ediyoruz”
Türker, Cumhurbaşkanı’na da seslenerek, “Örgütlenmiş, seçime girme hakkı bulunan partileri resmi Cumhuriyet Bayramı kutlamalarından bilginiz dahilinde mi mahrum ettiler, yoksa bilginiz haricinde mi sizin köşkü de AKP mantığıyla yönetenler mi var” şeklinde konuştu.
Cumhuriyet Bayramı’nı herkese hatırlatmak istediklerini söyleyen Türker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyeti kuranlar eğer Kurtuluş Savaşı’nı kazanmasalardı, bugün hepimizin minarelerde dinlediği ezan sesi olmayacaktı. Yerinde çan sesleri ezan yerini alacaktı. Bu konuda Milli Bayramları devre dışı çıkaranlar elbette bir gün hesap vereceklerdir. Geçmişte nasıl Dini bayramlarımıza, Milli bayramlarımıza sahip çıktıysak, Başbakan’ın da Dini bayramlara, Milli bayramlara sahip çıkmasını bekliyoruz”
Kurban Bayramı’nın bir gün önce kutlanmasının sorumlusu olarak da Rasathane’nin gösterildiğini söyleyen Türker, “Bilimin artık pozitif, objektif olmaktan çıktığını ve iktidar ne derse ona göre bir bilim oluşturduğunu hepimiz şahadet etmiş oluyoruz” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz