Dsp Genel Başkan Yardımcısı Aksakal’dan ‘kentsel Dönüşüm’ Yasasına Öneri

ANKARA (İHA) – DSP Genel Başkan Yardımcısı ve Örgüt Kurulu Başkanı Önder Aksakal, ‘Kentsel Dönüşüm’ yasası ile ilgili çalışan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na önerilerde bulundu. Aksakal, “Yıkım alanı olarak belirlenen yerlerde yaşayan vatandaşlarımız için istemeleri halinde geriye göçün koşullarını cazip hale getirerek, yeni felaketlerin önü alınmalıdır” dedi.

Aksal, yaptığı yazılı açıklamada Türkiye’nin topraklarının büyük bölümünün deprem tehdidi altında olduğunu belirterek, yerleşim alanlarındaki yapılaşmanın ucuza mal etme ve çok para kazanma hırsına kurban gittiğini ve sağlıksız büyümenin esiri olduğunu kaydetti. Aksakal, devlet mekanizmasının yapılaşma sorununu 21. yüzyılın gereklerine uygun yöntemlerle çözmesi gerektiğinin altını çizerek, “‘Kentsel Dönüşüm’ adı verilen yasa ile sözüm ona sağlıksız yapılaşmalar yıkılarak yerine yenilerinin, çok katlı binalar şeklinde yapılması öngörülüyor. Bu tamamen bir aldatmacadır” ifadelerini kullandı.

Kentsel Dönüşüm yasasının büyük çoğunluğu gecekondu olan alanlarda dönüşümü öngördüğünü ifade eden Aksakal, “Göç etmek zorunda kaldığı topraklardan, geleceğini kurgulayamadığı için buralara gelmiş, deyim yerindeyse başını sokacak iki göz bir barınak yapabilmiştir. Bu duruma zamanında devlet açıkça göz yummuş ve çoğu yerde de yerel yönetimler oy kaygısıyla destek vermiştir. Hatta şu da bilinen bir gerçektir ki, devletin kendisine ait çoğu binanın ruhsatı bile yoktur. Her gün televizyon ekranlarında, gazetelerin birinci sayfalarında rantçı şirketlerin finansörlüğünde ‘deprem tamtamcılığı’ yaptırılarak bir vurgun düzeni oluşturulmaya çalışılıyor” dedi.

Hızlı ve çarpık yapılaşmanın yanı sıra büyükşehirlerdeki kentsel rantın, para ve iktidar sahiplerinin iştahını o derece kabarttığını aktaran Aksakal, dar gelirli vatandaşların sahip olduğu yerlerin ‘deprem riski’ bahanesiyle ‘Kentsel Dönüşüm Yasası’ adı altında ellerinden alınmak istendiğini kaydetti. Aksakal şunları kaydetti:

“Vatandaşlarımızın bundan sonraki yaşamlarını nasıl ve nerede sürdürebileceği bile düşünülmemekte, onlar yine çaresizliğin, yine umutsuzluğun, yine belirsizliğin kucağına itilmektedir. Bunu kabullenmemiz mümkün değildir. Bu insanlar zaten üç kuruş gelirleriyle zar-zor bir yaşam sürdürmektedirler. Rezidans, gökdelen, çok katlı apartman gibi yerlerde yaşayabilmeleri neredeyse imkânsızdır. Zira bu yaşam ortamlarında hane başına düşecek ortak gider payını bile karşılayabilme güçleri yoktur. Peki ne olacak bu insanlar? Ya kendilerine verilecek olan daireleri ve işyerlerini, kiraya verecekler ya da onları satıp başka ‘yeni gecekondu bölgeleri’ yaratacaklar.”

Aksakal, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın acilen yeni şehirler, yeni yaşam alanları oluşturulması kapsamında çalışmalar başlatması gerektiğini belirterek, “Çoğunlukla kırsal bölgelerden şehirlere göç etmek zorunda kalan yurttaşlara, geldiği yerde yeniden bir yaşam fırsatı sağlamalıdır. Yıkım alanı olarak belirlenen yerlerde yaşayan vatandaşlarımız için istemeleri halinde geriye göçün koşullarını cazip hale getirerek, yeni felaketlerin önü alınmalıdır. 21.yüzyılda, ülkemizin sahip olduğu maddi ve teknolojik imkanlarla bunu gerçekleştirebilmek hiç de zor değildir. Yeter ki kafamızı halkımızın refah ve mutluluğu, vatanımızın ve milletimizin bekası için yoralım” dedi.