Dsp Lideri Türker: Mit Tır'ları Yılın Gazetecilik Olayı

Burak GEZEN - Mustafa SUİÇMEZ / ÇANAKKALE, (DHA)- DEMOKRATİK Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, Cumhuriyet Gazetesi'nin MİT TIR'larındaki silahlarla ilgili haberini 'yılın gazetecilik olayı' olarak niteleyip, "O TIR'larda insani yardımın altında silah, silahın altında esas ve zaten panik orada altınlar ve dolarlar var. Altınlar, İran'ın ambargoyu delmek üzere yaptığı ticaretin karşılığı olarak gönderilen altınlardı. Dolarlar da bu altınları taşımak için o güne kadar da adını duymadığımız ama görevi o olan, IŞİD'in taşıma bedeliydi. Bu iki gerçek ortaya çıkmasın diye, hemen başbakan bu işin Türkmenler'e yapılan yardım olduğunu söyledi" dedi. Seçim çalışmaları kapsamında Çanakkale'ye gelen DSP Genel Başkanı Masum Türker, bir otelde düzenlediği basın toplantısında Türkiye'nin gündemdeki konularına ilişkin açıklamalarda bulundu. İstanbul'da Gezi Parkı'nda Zaman Gazetesi Muhabiri Emre Şencan'ın polisler ile arasında yaşanan olaya değinen Türker, "Dün Gezi olaylarının yıl dönümü nedeniyle güvenlik güçleri tarafından tartaklanan gazeteci arkadaşımıza, 'geçmiş olsun' diyorum. Böyle bir ortamın oluşmasına neden olanları da kınıyorum. Aslında bu tartaklamayı yapan polislerden çok, onlara yaptıkları yeni düzenlemelerle, polisleri, güvenlik güçlerini, gazetecilere saldırtanları da bu kınamadan payları olduğunu da belirtmek isterim" dedi. "BAŞBAKAN, HATA YAPMIŞTIR" Cumhuriyet Gazetesi'nin MİT TIR 'larındaki silahlarla ilgili haberini 'yılın gazetecilik olayı' olarak niteleyen Türker, "Ancak, yılın bu gazetecilik olayının da Türkiye'ye zarar vereceğini özellikle Başbakan'ın açıklamaları yüzünden belirtmek istiyorum. Çünkü başbakan, bu fotoğraflar yayınlanır yayınlanmaz, bu silahların Türkmenlere verilmek üzere götürüldüğünü söyledi. Sonra bunu Cumhurbaşkanlığı Köşkü yalanladı. Burada başbakan, ileride Türkiye'nin uluslararası camiada sorgulanmasına neden olacak bir hata yapmıştır. Peki hakikaten o TIR'larda silah mı vardı? O TIR'larda insani yardımın altında silah, silahın altında esas ve zaten panik orada altınlar ve dolarlar var. Altınlar, İran'ın ambargoyu delmek üzere yaptığı ticaretin karşılığı olarak gönderilen altınlardı. Dolarlar da bu altınları taşımak için o güne kadar da adını duymadığımız ama görevi o olan, IŞİD'in taşıma bedeliydi. Bu iki gerçek ortaya çıkmasın diye, hemen başbakan bu işin Türkmenler'e yapılan yardım olduğunu söyledi. Ama şimdi görüyoruz ki Türkmenler'e de böyle bir silah gitmemiş. Bu çok vahim bir durum. İnşallah ileride Türkiye, uluslararası camiada, suçlanmaz. Ve bu nedenle de o tarihte ülkeyi yöneten başbakan, bugünün cumhurbaşkanı ile dönemin dışişleri bakanı ve bugünün başbakanı insanlık suçu ile yargılanmazlar. Çünkü kime götürülüyorsa götürülsün silah göndermek ki eğer bu belli oluyorsa ve bu uluslararası camiadan toplanmışsa, bir insanlık suçudur. Uluslararası mahkemede suçlanılmasına ve yargılanılmasına neden olacak bir yapıdır" dedi. "CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN HER LAFLARINDA BATAKLIĞA BATIYOR" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, bir televizyon kanalında 'Bu casusluk faaliyetinin içine o gazete de girmiştir. Haberi yapan bedelini ağır ödeyecek' diyerek Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a yüklenmesini de eleştiren Türker, "Cumhurbaşkanı kendi kendini tehdit etti. Oradaki Can Dündar'a yapılan tehdit, kendi kendine tehdittir. Çünkü silah taşıyan bu TIR'ların, eğer yarın öbür gün ısrarcı olunup, 'MİT'in aracıdır' denildiği takdirde dönemin başbakanı olduğu için Cumhurbaşkanı Lahey'de insanlık suçu ile yargılanacaktır. Onun telaşı içindedir. Yani şu anda seçim dolayısı ile ortaya çıkan havayı dağıtmak isterken, aslında bataklığa daha fazla saplanıyorlar. MİT'in TIR'ındaki silahlarına sarılmalarını nedeni şudur: İran, işadamı Rıza Sarraf'tan kaybolmuş 2.5 milyar doların hesabını soruyor. 2.5 milyar doları şu ana kadar belirlenmiş kısmı, 652 milyon doları Türkiye'de bazı bakan ve bürokratlara dağıtıldığını iddia ediyor. Buradakini belgeliyorlar. Sarraf, Türkiye'de sıkı bir koruma altındadır. Buradaki temel endişe, bu yolsuzluklar, bu haksızlıkların ortaya çıkmasını engellemek. Bunun için 'Biz yardım ettik' diyorlar. Fakat, Türkiye'nin böyle bir yardım yapmaya hakkı yoktur. Ve kaldı ki bizim duygularımızı kullanmak için 'Türkmenler'e yardım yaptık' diyor, Türkmenler de bu işi reddediyor. Zaten almadıklarını Süleyman Şah Türbesi taşındığı zaman 'Bizi korumasız bıraktınız' diyerek, tepkide bulunarak ortaya koydular. Böyle silahları bulunan Türkmenler, 'Neden şu ana kadar, Suriye'deki iç savaşta herhangi bir şekilde kendilerini koruyacak bir eylem içinde olmadılar?' bunu da sormak lazım. Cumhurbaşkanı ve Başbakan, dikkat edin söyledikleri her bir lafta bataklığa bulanıyor. İlk dinlediğim zaman suçlamayı bana sordular. Dedim ki 'Cumhurbaşkanı Can Dündar'ı değil, bu işin yapılmasına niye göz yumdun diye, kendi kendini suçluyor.'"